Tanrıça Anahit`in Göğüslerinden Akan Süt (munzur)
Şu dünyada hargür içinde yaşamaktan, aslında bilmediğimiz, görmediğimiz, farkında olmadığımız ne çok güzellikler vardır. Çok yorgun olduğumuzda, sıkıldığımızda, bunaldığımızda bizi dinlendiren, kimi zaman sorunlarımızı unutturan, huzur bulduğumuz ve alıp başka dünyalara, başka hayallere götüren güzelliklerdir bunlar.
Her ne kadar bunlar bizi yaşama bağlayan şeyler olsa da farkında değilizdir çoğu kez doğal yaşamın. Benim çocukluğum, ilk gençliğim Munzur’un eşsiz güzellikteki yaylalarında geçtiği için şehir yaşamından bunaldığımda, sıkldığımda gider oralara sığınırdım.
Munzur`a gitmek, dünyanın neresinde olursam olayım, neresinde yaşarsam yaşayayım benim en büyük en vazgeçilmez özlemimdir. Düşlerimden bir parça hep oralara aittir. Çocukluğumda, ilk gençliğimde yaşadığım bir zaman parçası olsa da, tüm anılarım yine de kutsaldır.
Yıllarca doğasına aşık yaşadım, kulaklarımda hep oranın sesini taşıdım, doğa ananın sesini dinledim. Dağların, nehirlerin, vadilerde esen rüzgarların sesini dinledim.
Yıllar süren bir özlemden sonra hasreti çekilen sevgiliye kavuşmak gibiydi benim için Munzur yaylalarına ulaşıpta ilk etapta hissettiklerim... Oldukça mutlu hissediyordum kendimi. İlk önce yayla insanının cana yakınlığını sevdim, içtenliğini. Sanki ben hep orada onların arasında yaşamıştım, sanki yaşlısı, genci, yeni yetmesi hepsi beni tanıyordu. Oysa yaşlıların dışında kimseyi tanımıyordum.Bazı sonradan görmelerin gurbete gidip de altına birer araba alıp dönenlerin, orda yaşayanları hor görürcesindeki tavırlarının aksine; onlar gibi olmayı, onlar gibi yaşamayı seçmem bana daha doğal ve daha insani bir yaşam biçimi gibi gelmişti. Ve çabalarını,yaşama biçimlerini çok yakından gözlemlediğimde onlara büyük hayranlık duydum. Ne güzel birşey böyle bir amaç uğruna emek harcamak, kirden, kötülükten uzak doğal olmak ve doğa içinde doğal yaşamak ...
Kendine has bir güzelliğe ve iklime sahip olan Munzur yaylaları zengin yaşama kültürü içindeki yayla yaşantısı, orda yaşayanlar için çok önemli bir yer tutar.
Munzur yaylaları geçmişten gelen ve tadı yaşandıkça fark edilen; günümüz modern yaşamına göre doğulu, otantik ve egzotik yaşama biçimi olarak, modern yaşama biçiminden farklıdır.
Munzur yaylaları bakir tabiatın kirlenmemiş havası; billur gibi soğuk suları; yazın en sıcak günlerde bile ferahlatıcı serinliği; büyüleyici güzellikteki manzaraları; çeşit çeşit bitkileri ile; tabii ortamlarda yetişen hayvanlardan elde edilen ve yapılan gıdalarıyla doğal tadına doyulmaz bir yaşam sunar. Bin bir çeşit yabani hayvan ve bitki örtüsü ile insanı kurmaca ve karmaşa aleminden kurtarıp gerçek ve doğal hayatın bir parçası içine alır.
Türkiye deri peynir üretiminin yaklaşık %90 nını karşılayan Munzur yaylalarında tattığım post peynir, süt, kaymak, yoğurt, hasçökelek, (payzo) bir nevi ekşi çökelek, kaymak peynir karışımı ve yoğurttan yapılan çok yumuşak tadına doyum olmaz dünyanın başka hiç bir yerinde tatmadığım ve rastlamadığım lezetli bir şey. Alttan ısıtmalı taş ocaklarda güveç içinde pişirilen yemeklerin, çorbaların ve tandırda pişirilen tandır ekmeği, bişi ve kömbe’nin lezzeti nasıl tarif edilebilirki.
Munzur ve mercan yaylaları doğal yiyecekleriyle, dokumacılığıyla, giyimiyle, sularıyla, misafir perverliğiyle, deri peyniri ve kavurmasıyla ünü avrupayı aşan başlı başına bir kültür. Bir güzellik ve doğa hazinesidir Munzur.
Munzur Dağları, göğsünü Tunceli Erzincan Erzurum’un serin meltemlerine açmış, karlı dorukların eteklerinde, Zaza kilimi gibi üstünde bütün renklerin çiçeklendiği yaylaları ve dünyanın bütün güzellikleriyle iç içedir.
Sayısız Munzur yaylaları yazın insanlara ve hayvanlarına ev sahipliği yapar.lkbaharla birlikte çiğdemler çiçek açtığında yöre insanları dört bir yanda hayvanlarını otlatmak için Munzur yaylalarına çıkmaya başlarlar. Yaz sıcaklıklarının etkili olduğu aylarda ise çevre yerleşmelerden, soğuk ve billur gibi temiz pınarların kaynadığı, serin yaylalara çıkışlar giderek hızlanır.
Bitki türleri bakımından çok zengin olan Munzur Mercan dağları; alt yamaçlardan başlayarak yukarılara yükseldikçe pırıl pırıl güneş, bol oksijenli tertemiz havası ile bitki türlerinde de değişiklik ve çok daha zengin bir çeşitlilik başlar. Mevsimine göre kardelen, yabani sıklamen, nergis, sümbül, gelincik, kekik, lavanta, nane, semizotu, papatya, lale, menekşe, yabani açelya, süsen(sosın), yabangülü, ağgül, gökovan, menekşe, yayla çiçeği, zembil, anafatma, geven, kekik, kenger gibi binlerce çeşit kır çiçeği ile bitki ve daha niceleri bu dağları süsleyip doyumsuz güzelliklerini sergileyip ve kokularını yayarlar.Yaban armudu, kuşburnu, yaban eriği, yaban elması, yaban kirazı, ceviz, sedir çamı, alıç ve daha isimlerini unuttuğum yada bilmediğim sayısız yabani yemiş bu dağları ve vadileri süsler.
Munzur dağları florası olduğu gibi yaban hayatı bakımından da zengindir. Bu dağların doruklarında, yamaçlarında ve diplerinde Türkiye`nin en zengin yabanıl hayatını görebilirsiniz. Dağ keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, dağ koyunu, geyik, alageyik, karaca, yaban keçisi, yaban domuzu, vaşak, kokarca, porsuk, tilki, tavşan, kurt, çakal, sansar, ayı, sırtlan susamuru, gibi hayvanlar doğal ortamları ile gözlenebildiği gibi, sürüngen türlere de sık sık rastlamak mümkün. Yılan, kirpi, kertenkele, kaplumbağa, kurbağa ve daha nicelerine…
Kanatlı hayvanlardan bıldırcin, üveyik, şahin, atmaca, akbaba, baykuş, doğan, tahtalı keklik, çil keklik, keklik, turna, leylek, ördek, kaz, kartal, kaya kartalı, papağan, bülbül, kırlangıç, ağaçkakan, ibibik, karatavuk, güvercin, ibibik, pepuk, karatavuk, turaç, bıldırcın, üveyik, çulluk, kartalgiller, sığırcıkgiller, ispinozgiller, doğangiller, sarıasmagiller gibi kuş türleri ile ala karga türleri ve yarasa ile yüzlerce böcek türü yaşamaktadır.
Ayrıca oralarda yaşayan insanlar için henüz derlenmemiş binlerce masal, efsane, anlatı ve ermişiyle Munzur suyu kutsal olduğu kadar, Munzur dağı da kutsaldır. Çoğu zaman orada yaşayan insanlar Munzur Suyu`nun gözelerinden süt akarken gördüklerini yada Munzur dağının belli mevsimlerde ağlarken iniltilerini duyduklarını söylerler. Bir mitosta Munzur Suyu tanrıça Anahit`in göğüslerinden akan süt olduğu inanışı var.
Tarihi derinliği tanrıçalar dönemine kadar gitmektedir; vadinin, Munzur Suyu`nun ve Munzur dağının.
Munzurda yaşayan insanların ruhsal şekillenmesinde hem Munzur`un hem diğer bütün efsanelerin önemli bir yeri vardır.
Nuri CAN
www.nurican.com
« : Mart 06, 1990, 02:11:06 am »
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.