- 3317 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Şiir İnceleme Edebi Tenkit(2) ,
Bağbanını bağından çektim diye nazlanır
Dağlarımı karından görmez ela gözlerin
Güllerini dalından kestim diye sızlanır
Sözlerini canından dermez bana özlerin
Ben seni cana kattım tenden bile sakladım
Gülmeleri yüzümden yıllarca yasakladım
Bil ki tene kavuşmak artık bana yas gülüm..
Ellere gülüyordun benden yana bakmadın
Yellere veriyordun benden yana kokmadın
Her kuşu bağa soktun bir kez beni sokmadın
Şimdi bana sitemkar olmuş gibi sözlerin
Ben seni bana kattım senden bile sakladım
Sevmeleri gönülden ömrümce yasakladım
Özlemeye tahammül artık bana aşk gülüm..
Enis ERAŞ
a= Nazım birimi :
Şiir , Özleşim’e has bir şiir modeline sahip. Dörtlük, beyit ve tek mısralık nazım birimlerinin bir şiir içinde kullanıldığını görürüz.Dörtlük halk, beyit divan şiirini temsil ediyor.Özleşim’cilerin bu şekilleri kullanma maksatları nazım birimlerimizin ve şiir tarzlarımızın bir şiirde içinde temsilini sağlamaktır.Şiirin genelinde de de bir serbest şiir görüntüsü yaratmak amacındadırlar. Bu model içinde bu üç şiirimizin şekil , kafiye, durak gibi unsurlarını bir bileşke şeklinde uygulamaya gayret gösteririler. Bu özelik- serbest şiiri temsilen kullandıkları ÜÇLÜK birim dışında - bu şiirde de vardır. ( Özleşim üçlükte serbest bir kafiye yaratarak serbest şiire ithaf etme eğilimindedir.)
b= Kafiye düzeni :
Şiir , halk şiirimizde gördüğümüz kafiye sistemlerimizin Özleşim şekline uyarlanması özelliğini taşır.
__________ a ______ c ______c _____ c
__________ b ______ c ______c _____ c
__________ a ______c
__________ b _____ d ______a _____ d
Şeklindeki bir kafiye düzenine sahiptir. Şeklen bakılınca klasik biçimlerden hareketle özgün bir örgü oluşturulduğu belli olmaktadır.
c =Ölçü =
Şiirde
Ben se ni ca na kat tım /ten den bi le sak la dım = 7+7 duraklı ,14 hece
Gül me le ri yü züm den/ yıl lar ca ya sak la dım
(__ . . .)( . __ __ ) ( __ __ . . )( ___ . ___ ) 0111 100 0011 101 (Özleşim ölçüsünün kullanıldığı gözüküyor.)
d= Nazım şekli :
Şiir, klasik şiirimizdeki beyit, dörtlük nazım birimlerinden temsilen örnekler alıp, nazım birimlerindeki kafiye örgülerine sadık görünüyor gibi olmasına rağmen kalsik şiirimizdekinazım şekillerine benzememektedir. Bu yönüyle şiirdeki şekli unsur ve örgüsündeki özelliklere bakarak şiiri, Özleşim şekil türevlerinden biri olarak kabul etmek zorundayız. Nerdeyse Özleşime has bir karakterirstik özellik gösteren tek mısralık bölüm ,beyirt ve dörtlüğün bir şiirde uygulaması bu nazım şekillerinin Özleşim tarzına has genel özellikleridir.
Değişik nazım şekilleri üreten Özleşimciler bazı modelleri sürekli kullanmalarına rağmen bu şekilleri adlandırmadıklarından bu şekilleri gazel, koşma gibi ad vererek ifade edemiyoruz.
ŞİİRİN MUHTEVA( içerik ) UNSURLARI
a= Konu, tema:
Şiir, klasik bir mazmuma( işaret edilen olay veya anlam )konusuna dayanır. ( bülbülün güle olan aşkı ve bülbülün gece gündüz gül için ötmesi ) Klasik konulara özgün bir yaklaşım göstermek , modern bir bakışla konuyu işlemek, klasik şiirimizdeki özellikleri modernize ederek çağdaş yaşamdan estantanelerle dile getirmek amacıyla hareket eden Özleşim şiirinin bu amacı bu şiirde de gözükür. Aşk gibi genel bir konuda bülbülün güle aşkı gibi çok klasik bir mazmuna ve divan şiirimizdeki söz sanatlarına yeni bir bakış getirildiği açıktır.
Şiir bu alışılmış konuya oldukça özgün bir yaklaşım getirmeyi başarmıştır. Konu çok eski ama söylem oldukça yenidir.
Sevgili gizli bir şekilde güle benzetilir. Bu benzetme yapılırken benzetmenin bir yönü kullanılmış( teşbih ) ama benzetilen sevgil söylenirken , kendisine benzetilen gül hissettirilmiştir. Bu bakımdan şiirde sevgili istiareli olarak ifade edilir. Yine şairin kendisini bülbüle benzetir ama bülbül zikredilmez. Bu sebebten burada da istiare vardır.
Şiirin teması bu iki istiare üzerine oturur. Sevğili darılmış , bülbül bağdan kovulmuştur. Sevgilinin yakınlarını temsil eden bağban da kovalama eylemine dahildir. Kovulan aşık aşkını içine gömer.
Kısaca şiirin teması , sevgilisinin bağından ayrı düşen aşığın çektiği ızdırap ve melankolik bir aşka kapılışıdır.
b= Dil , üslup, anlatım :
Şiir, akıcı duru , pürüzsüz bir dile sahiptir. Sitemkar ,tahammül ve bağban sözlerinin dışında yabancı asıllı sözcük bulunmamaktadır. Şair klasik bir konunun tertemiz bir Türkçeyle yazmanın mümkün olduğunu göstermek ister gibi dupduru bir dille yazmıştır. Özleşim aslında divan şiirinden öz dile karışmış kelimelerin şiir dilinde kullanılmasına düşman değildir. Bu bakımdan tarzın dil niteliğine sahiptir.
Ölçüsünün sayesinde oluşan ritimle beraber , kelimelerin arasında oluşturulmaya çaılışılan diğer uyumlara dikkatle sağlanan bir akıcılık oluşmuştur. Bu unsur mısra içlerindeki kelimelerin aynı seslerle kafiyelerle bitirilmesinde gösterilen özenle ve bazı seslerin tekrarı ile desteklenmiştir. Aşağı yukarı mısralardaki her kelime üstten alta aynı ekler ve seslerle bitmektedir. ( bağından , karından, canından, dalından gibi )
Yani sadece mısra sonları değil neredeyse her kelime kafiyelidir. Şiirdeki melodiyi sağlayan teknik unsur da budur.
Mısralarda ifade bozukuluğunun olmamasına özel önem sarfedildiği açıktır.Şiir, sanatlı şiirden ödün vermeden halkın da anlayabileceği anlaşılırlığa ulaşma çabasını sezdirir. Dil anlayışını özetleyen ana çaba budur.
c= İmge , benzetme, söz sanatları, anlam oyunları... :
Şiirdeki gül , bülbül aşkına telmih eden ( hatırlatılan hikaye ) açısından klasik imgelerin yanına özgün imgelere de dayanır. Cana katıp kendi canından bile saklamak , özlemeye tahammül etmeyi , aşkını sevgilinin kendisinden bile gizlemeyi düşünmek buluş değerinde özgünlük taşıyan imgelerdir. Zaten şiirin kalitesini ortaya koyan da bu unsurların olduğu göze çarpar.
Şiir, gül gibi sevgili, bülbül gibi ben , teşbihlerinin ( benzetmelerin ) sadece benzeyen ve kendisine benzetilenden biriyle yapılan benzetmelerin ( istiare ) üzerinde işlenir.
" Dağlarımı karından görmez ela gözlerin " dağlarım sözcüğü üzerinde de iham sanatının yapıldığı intibaını uyandırır. Dağ sözcüğü eski dilde yara anlamına da geldiğinden her iki anlamından asıl olarak hangisinin kastedildiği konusunda şüpheye düşeriz. Bu anlam vehminin yaratılmak istenmesi iham sanatını ouşturur. " KAR" sözüğünün ise yağış türü olması, göz sözcüğü ile ilgili kullanılması bakımından ve karın göz yaşı veya soğukluk manasına işaret etmesinden dolayı ,hem mecaz hem gerçek manasını birlikte kast etmesi yüzünden de TEVRİYELİDİR demek yanlış olmayacaktır.
"YAS GÜLÜM " ibaresinde gül sözcüğüyle sevgili kastedilmiştir. Dolayısıyla gül sözcüğü ile mecaz yapılmıştır. "HER KUŞU BAĞA SOKTUN " kuş sözcüğü ile mecaza başvurulmuştur ( istiare, istiare mecaz sanatlarındandır ve istiareye yarım teşbih de denir)
Tenasüp ( anlamca uygun ve biri diğerini çağrıştıran sözcüklerin beyitlerde geçmesi ) şiirin aşağı yukarı her yerinde vardır. Gül , bülbül, bağban - yel, koku, gül, gibi
d= Fikir, buluş , özgünlük=
Klasik şiir edası gösteren şiir , söylemi, yaklaşımı , modern algılarıyla çağdaş bir hüviyet kazanmıştır.
Kafiye , şekil, tasavvur, izah yöntemi ve mantıksal yakalşımıyla modern bir görünümdedir. Divan şiirinin aşkı soyutlayan ve doğallıktan uzaklaştıran kalıplarından çıkılarak yaşanmış hissi veren , doğal bir aşk konusunun işlendiği açıktır. Şairin kendi içsel muhayyilesinin , duyusal yaşanmışlıklarının şiire yansıdığı barizdir. Gül, bülbül, kuş, dal, gibi klasik şiir motiflerinin insani duygularla kimliklenen doğal hislere aktığı tartışılamaz bir olgudur. Şiir bariz bir şekilde melankolik bir aşka dönüşümün özelliklerini yansıtır. Bu melankolinin, hayali veya soyut bir aşka dayalı olmadığı yaşanılmışlık doğallığı taşıdığı bellidir.
f= Psikolojik etkenler, duyumsal ve hissi faktörler...
Şairin hissi yapısında küsme ve içe dönüşün duygusal izlekleri bariz bir şekilde öne çıkar. Reel hayattaki serüvenlerden kaçma , korkma eğilimindeki bir ruh halinin yansıması gözükmektedir. Şairin vefa ve karşılık görmemeyi doğal gördüğü bir kabulleniş içinde olduğu sezilir. Direnme veya kabul görmeye çaba sarfetme yerine bir tür iç siperlere kaçmayı tercih eden ve bundan şaikayet duymayan teslimiyetci bir sevgi anlayışında oluşu dikkat çeker.
Aşkın kendisini iç yansımalarda yaşamayı tercih eden bir kabulleniş belli olmaktadır. Şiire yansıyan bu ruh hali şiirin duygusal fonunu oluşturmuştur.
Saklama, gizleme, yasaklama , kovulma, özleme , tahammül ... gibi sözcüklerin tercihi bu psikolojinin emareleridir.
Sevgiliyi cana katarak candan bir parça haline getirerek onun maneviyatıyla bütünleşmek , tensel ve maddi varlığına küsüp bu duyumlara yasak getirmenin ifadesi de bunlar olmaktadır.
g= (Muhtevaya etki eden karakter, eğitim, bilgi,) Gözlem (ve deneyim unsurları)
Şairin yukarıda anlatılan psikolojisi içerisinden baktığımızda , aslında duygu ve mantık dengesini kurmayı başarmış sağlıklı bir kişilikle karşı karşıya olduğumuz anlaşılmaktadır. Olabilecekler ve başarılamayacaklar arasında duygusal denge oluşturabilen her müspet karakterde olduğu gibi şairin fevri duygulara kapılma iştiyakının olmadığı göze çarpar.
Olayları ve duygusal çalkantıları trajediye çevirme eğilimde değildir. O yüzden şiddet öneren duyguların şiire yansımadığı, taşkın eylemlere niyetlenilmediği görülür.
Tüm bunlar şairin aslında dingin bir ruh halinde olduğunu gösterir. Ruhsal dengesi ile oturaklı bir görünüm veren şairin , klasik şiire yabancı olmadığı, şiir ve söz sanatlarının bilincinde olduğu , mantıki tepkilerde bulunduğu açıktır.
Tüm bunlar şairin eğitim düzeyinin yüksek, bilinçli bir yapsının olduğu sonucuna götürür. İfade , benzetme , analiz ve gözlem yönünün gelişmiş olduğu belli olmaktadır. Klasik konulara yaşanmışlığı katmaktaki becerisi , genel mazmunları içselleştirmeyi başarması, gül, bülbül, bağ motiflerini kişsel yaşanmışlıklar haline dönüştürebilmesi bu yetilerini ortaya koyan emarelerdir.
C ) SANAT AKIMLARI, DÖNEM VE ANLAYIŞLA İLGİLİ UNSURLAR(şairle ilgili)
a= Mensup olduğu, dönem ,akım , fikri yapı =
Şiir, Özleşim tarzındadır. Şairin, geleneksel sanatımızın, söz sanatlarının , tekniklerinin modernize edilmesini savunduğu, mazisel katmanlarımızın çağdaş anlayışla şekillenmesinine taraftar olduğu, şiirin yozlaşmasına tepki duyduğunu, sanatın halkında anlayabileceği bir hale getirilmesini savunduğu, bu yapılırken de sanattan ödün verilmemesi gerektiğini, sanatın sanattan ve halktan kopmaması gerektiği fikrinde olduğu, şiirde basitliğe ve sıradanlığa karşı çıktığı, şiirin anlam bütünlüğüne ve zenginliğine sahip olması gerektiğine inandığı , şiirde, şiir birimlerinde hatta mısrada anlam bütünlüğünün olması gerektiğine inandığı söylenebilir.
Tüm bunlar Özleşimcilerin şiir sanatından anladığı değerleri oluşturmaktadır. Bu şiiri de bu çercevelerde değerlendirmek gerekir.
b= Etkilendiği sanat akımları,eserler, yazarlar...
Şairin milli karakterli şiir anlayışalrından esinlediği ap açık ortadadır. Batı kökenli sanat akımlarının tesirinde kalmadığı , şiirin anlaşılırolmak amacıyla yazılması gerektiği fikrinde olduğu açıktır.
Bu şiiriyle Özleşim Şiir Ekolünün yolunda olduğu belli etmektedir. Klasik şiirimizin ve hecenin teknik unsurların harmanlayan , kafiye ve şekil anlayışıyla da serbest şiire aykırı durmayan bir çizgidedir.
Şiir kalsik şiirden esintiler taşımasına rağmen modernist bir yaklaşım içindedir. Belirli bir şairin veya şiirin tesiri altında olduğuna dair bir emarwe bulunmadığından özgünlük taşır.
Zaten Özleşim Ölçüsü ile yazıldığından özgünlük mecburi bir davranış haline gelmektedir.
Şiir , şairinin parmak izi gibi kendine özğülük taşır.
c= Düşünce yapısı, inanç , hedef ve misyonu vb...
Derin olmamakla birlikte şiirde bazı tasavvufi izler vardır. Sevgilinin sevgisiyle bütünleşmek gibi
Şairin , şiir tercihi milli şiir kültürününe duyduğu saygıyı iafde eder. Şarinin kültürel değerlere önem verdiği , yozlaşmaya karşı olduğu ve manevi zenginliğe itibar ettiği söylenebilir.
Özleşim’in misyonu açısından bakıldığında tüm şiir tekniklerimize çağdaş işlerlik kazndırarak biriki,mlerimizin tarihe karışimasına engel olmak, teknik, sanat , şekil, konu ve yaklaşım bakımından tüm bu dğerlerimize modern bir kimlik vermek, köken ve deneyim kuvvetiyle yeniklikler geliştirmek hedefleri önde durmaktadır.
Geçmişin olanaklarını, deneyimlerini ,çözüm öneri ve tekniklerini öğrenerek doğal gelişme hız kazndırmak misyonuna sahip olan Özleşim çağdaş versiyonlar ve yenilikler getirme amacıyla hareket etmektedir.
Maziden haz ve hız alarak doğal gelişimi sağlamak ve bu yolla hızlanmak ve gelişmek şeklinde özetlenebilecek bir anlayışa sahiptirler.
D ) EDEBİ TENKİD ,
Mecburiyet olmadığı halde şairin gül bül mazmumu gibi çok bilinen bir konuyu ele alması yenilikçi tutuma tezat olarak algılanıp eleştirilebilir.
Şiir, şekil, ölçü, söylem ve bazı teknik açılardan yenilik iddiasında bulunsa da konunun eskiliği göze çarpmaktadır. Söz sanatlarını kullanırken bu açılardan da alışılmış sözlerde bildik söz sanatları kullanılmıştır. Özgünlük amacına uygun olarak keşif mahiyetli söz sanatları kulanmak yenikilçi tutuma daha uygun düşecekti. Bu bağlamda yenilikçi tutumun daha çok şekil, teknik, kafiyeleniş biçimi,söylem ve
bakış açısında kaldığı görülür. Yüzde yüz bir yenilikten söz edilemez.
Şiirin mısralarındaki meal bütünlüğünün sağlanabildiği, anlatım kusurlarının görülmediği, şiirin tümünde konu tümlüğünün sağlandığı, anlamın anlaşılır bir barizlikte olduğu, şiirde ,şiir sanatına saygı duyulurken halkın anlayabileceği sadeliğe ve kolay anlaşılırlığa önem verildiği göze çarpar. Tabi bu özelliklere taraftar olup olmamak sanata bakış açısına göre doğru veya yanlış olarak algılanabilecektir.
Özleşim ölçüsü hecenin tüm kurallarını esas alarak , aruzun türkçe kelimelerin kanunlarına uymak zorunda bırakılan temeliyle bütünleştirilerek heceye ahenk mecburiyeti ilave eden yeni bir söylem kazandırmaktadır. Şiire - hatta her şiire kendine özgü bir kalıp - kendine özgülük mecburiyeti katan bu
sistem şairine özgür bir şekil seçeneği de önerdiğinden her Özleşim şiiri değişik bir model ve melodi yansıtmaktadır. Her Özleşim şairinin her şiirde bir başka ölçü, şekil ve stil oluşturmasına yol açan bu durumun ne kadar sağlıklı olup olmadığı tartışılabilir. Bu durum şiirimizde ölçülü bir özgürlüğün önünü açmıştır. Aceba bu nekadar yarar sağlayacaktır veya zararlı bir yöne de kaymasına yol açabilecektir?
Bu tarz şiir anlayışı şairleri eski şiirlere yöneltmekte, kalsik şiirin tüm inceliklerini öğrenmeye zorunlu kılmakta , ve eski olan her şeyi çağdaş bir kılığa sokmaya zorlamaktadır. Şairlerini bu denli zora sokan bir hareketin başarı şansı ne kadar yüksek olabilir ? Şairlerine sabır, emek, bilgi, deneyim hepsinden de önemlisi büyük yetenek gerektiren bu şiir anlayışının bu şaire de bu açılardan kök söktürdüğü ortadadır.
Kısaca bu şiir yoğun emek, yetenek , bilgi birikiminin yanısıra zor kurgualanan ölçüsü sebebiylede üstelik anlamdan da tavize yer vermeyen yönüyle yazılması bakımından sonderece sabır ve düşün enerjisi gerektirmektedir.
Yazı uzadığından şiirde usarelenen geleneksel şiir kültürümüzün okyanusuna, şiirde ahengi sağlayan, iç kafiye, aliterasyon, ölçüyle ilgili özelliklere, şiirdeki renk fonunu sağlayan ve çağrıştıran kelimelerin iz düşümlerine, şiirin fonunda gözüken diğer pek çok detaya değinilememiştir.
Bu kısa şiirin analizini kısaltmak mecburiyetinde bırakan birikimi sağlayan şairin kendinden ziyade şairin muhayyilesine , şairin şiir genlerine işlenmiş ve binlerce yılda edinilmiş olan muazzam kültürel mirasımızdır. Şiirde bu yola giren şairin muhayyelisindeki bu birikim bu şiirde böylesine tezahür eder( ortaya çıkar, belirir ) Bu küçük şiir ve bu yüzeysel analiz bile kültürel benliğimize ve şiirimize sahip çıkmakla şaire ne kadar büyük bir zenginlik kazandırdığının, kendi birikimlerden kopmuş şiir tarzlarına yönelmenin sakıncasını ve o tip şiirlerin ne kadar sathi ( yüzeysel ) kalacağını göstermesi bakımından düşündürücü olmalıdır.
SAYGILARIMLA.
YORUMLAR
Ve ben benim yazdığım bir şiire verilen bunca emeği yeni görüyorum. Nasıl? google da arama yaparken..
Mahcubiyetten teşekkür bile edemiyorum bunca emeğe..
Ne büyük zahmet Hocam. Çok çok teşekkür ediyorum öncelikle..
Yazı, bir şiirin nasıl yorumlanması ve/veya incelenmesi gerektiğini anlatır bir ders niteliğinde aslında.
Şiirin benim olması , yazının bu niteliğine bakıldığında önemini nisbeten kaybediyor. Bununla birlikte emek verilerek böyle bir yazının oluşturulması takdirle karşılanması gereken bir davranış. Bu, değerli Hocamızın konuya ne kadar vakıf olduğunu göstermekle kalmıyor, bildiğini düşünerek susmayı tercih etmek yerine, bildiklerini herkesin kullanımına sunmasıyla ne kadar paylaşımcı olduğunu da gösteriyor.. Ve şiiri ne kadar önemsediğini..
Şiirle uğraşanların kesinlikle kaynak olarak kullanabileceği bir inceleme yazısı.. Akademik türden bir çalışma.
Değerli Hocam, varlığınız yolumuzu aydınlatıyor..
Varolun.
Sağolun.
Emeğinize sonsuz teşekkürler tekrar..
selam ve saygılarımla..