- 779 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEŞİNCİ BÖLÜM BELA KAÇSAN DA SENİ BULUR
BEŞİNCİ BÖLÜM Bela Kaçsan Bile Seni Bulur
Artık hemen hemen her gün Musa’nın evine geliyordu . Ona alışmaya başlamıştı. Musa onun kızlığına dokunmuyor, işini başka tarafından hallediyordu. Zaten Musa’nın hastalığı oğlancılıktı. Ne var ki Nurcan’ı yaparken bile, en son tecavüz edip de , şikayet üzerine yedi yıl içeride yattığı çocuğu hayal etmekten kendini alamıyordu. Çocuğun başka erkeklerle yaptığını duymuş, onu oğlan yaptığı için değil de, paylaştığı için üzülmüştü. Bir öğlen sonrası duyduğu ses ile irkilmişti. Bu ses dış sıvayı yapan usta başının küfür naralarıydı. Sıvayı karanlar, ön yüz ile yan kenarın çimento ve kum oranını , kireç azaldığı için tutturamamışlar, işin yeniden yapılması icap etmişti.
Musa adeta iş veren gibi, bu durumda taşeronları kendi haline bırakırdı ama yüksek perdeden bir küfür , onu da işin içinde olmaya davet ediyordu. Ulan bu sıvayı kontrol etmek, bana mı düşer .mına koyayım. Herif kız götünde dolanmaktan , bizim ne yaptığımıza bile bakmıyor. Bu çimento, kum, kireç bana mı girecek? Sinirle çıkartmıştı kendini Nurcan’ın içinden. Eline geçen bir tuvalet kağıdına acele ile silinerek, donunu bile giyinmeden pantolonunu çekip aşağıya fırlamıştı. Ne diye küfür ediyorsun lan orospu çocuğu. Bu işi size verdim diye, hatamı ettim, işi alırken yalvarıyordun da şimdi mi kötü olduk? .ike .ike duvarı sıyıracak ve yeniden yapacaksınız, ya da paranızı almadan siktirip gidin.
Bu laflar üzerine taşeron başı, Musa’nın yüzüne indirmişti yumruğunu. Yanında ki üç kişi birden çullanınca, Musa dengesini kaybedip yere düşmüştü. Üç güçlü adam tekme tokat onu dövüyordu. Olayı pencereleri kaplayan gazeteler arasından izleyen Nurcan, pantolonunu, tişörtünü üzerine geçirip bir koşu yetişmişti kavgaya. Eline geçirdiği sıva malası ile adamlardan birinin kafasına öyle sert vurmuştu ki, adam acı bir feryat ile kanlar içinde yere atmıştı kendisini .Musa ayağa fırlayarak Nurcan’ın elinden kaptığı sıva malası ile yeniden üstünlüğü sağlayınca, kavgada kendiliğinden sona ermiş oldu. Ama şimdi de ,bu kafası patlayanın hastaneye götürülmesi ve arkasından polisin bu işe karışması söz konusuydu. Hapishaneden şartlı tahliye ile yeni çıkmıştı ve yeniden oraya dönmeye, Nurcan dan ayrılmaya hiç niyeti yoktu. Şartlı tahliyeden kalan iki yılı, yeniden yatmak Nurcan’ı da kaybetmesi demekti. Hemen bir taksi çevirip kafası patlayanın yanına oturarak ona yalvarmaya başlamıştı. Kurban olduğum, böyle olsun istemezdim. Avradıma küfür etmeseydiniz ,yemin olsun ben de size sövmezdim. Olan oldu işte. Gel etme gitme, sana para vereyim, hastaneye değil, eczaneye gidelim. Ne istiyorsan veririm. Önde oturan taşeron çavuşu lafa karışmıştı. Yavşak ibne, şartlı tahliyen yanacak değil mi? Ver ulan bütün kalan işlerin kazancını, öyle vaz geçelim. Yoksa bundan sen de ,küçük yosman da, çok zararlı çıkarsınız. Musa hem kendisini, hem de Nurcan’ı hayal ederek peki demek zorunda kalmıştı. Tamam arkadaş dış sıvaları bitirin, iç boyaları da karı ile size vereceğim. Yalnız bu iş, aramızda kalacak, kimse bilmeyecek ve ben siz işinizi bitirinceye kadar dairede kalacağım.
Adamlar onun ihalede aldığı, bütün götürü ücretine el koymuşlardı. Ama o Nurcan dan ayrılmadığı, şimdilik kalacak yer sorunu olmadığı için çok mutluydu. Adamı bir eczaneye götürüp yaralanan kafasını sardırmıştı. Sabırsızlıkla geriye döndüğünde Nurcan’ı onu bekler bulmuştu. Çok sevinmişti, onu yaşlı gözlerle merak içinde gördüğüne. Kız seni tutuklayacaklardı ama korkma kurtardım. Fakat hem buradan alacağım tüm parayı, hem babandan alacağımı onlara vermek zorunda kaldım. Üstüne de, bir o kadar daha borç senedi imzaladım. Yoksa sen, hapishanelerde yatacaktın.
Musa, kıza olayı yalanlarla süsleyip anlatınca Nurcan’ın aklı oynamıştı , bu kadar büyük bir olay yarattığına inanamıyordu. Yani şu anda hiç para kalmadı, bir de borçlandın benim için öyle mi? Sen çok iyi bir adamsın Musa. Senin için ne yapsam azdır be aslanım. Bir şey yapmana gerek yok Nurcan. Benim karım ol ve şu yarım kalan işi bitirelim yeter. Musa bunu söyler söylemez, Nurcan’ın başını masaya bastırarak hemen onun belden aşağısını indirivermişti . Acımaya , çığlığa aldırmadan , hayatında gördüğü en güzel kalçaların tadını çıkarta çıkarta ,keyifle işini sürdürüyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.