- 725 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
UNUTMAK...
Unutmakla unutulmanın verdiği esefi yediremiyorum kendime ve hatırlamaya karar veriyorum unutulan ne ise… ilk etapta adımı hatırlamaya çalışıyorum lakin bir muamma zira çevremde kimse adım ile seslenmiyor.
Adımladıkça dünümü unutmanın minvalinde yeni karakterler dâhil oluyor hayatıma: adı olmayan ve yüzsüz sayısız hayalet üstelik ayıla bayıla sevdiğim nice insan hatta yüzlercesi emsal teşkil ediyor dünüme yine de ters kurduğum o bağışıklık sistemi çökmeye yüz tutuyor.
Sarının, lacivertin tonları tezahür ediyor lakin bir gök kuşağını temsil etmiyor renkler üstelik rengin ne anlama geldiğini çözemediğimden, görmediklerimi de hatırlamıyorum.
Hatırlamayan kim ise esefle yıkadığım zihinlerine mütereddit gülücükler sunuyorum ve bariz insanlığımla elimdeki soğukluğu hissetmemeye çalışıyorum.
Alt beynimin rafları yine mütereddit ruhumun da her eşiğine denk düşen kavisli şekiller.
Şekli şemaili yok madem duyguların, yaratılma amacımı sorguluyorum.
Titrek titrim pek de mahal vermiyor ne sebeple unutulduğuma dair bir açıklama getiremezken.
Yüzlerini hatırlamaya çalışıyorum kim ise sevdiğim ve tarafınca görmezden gelindiğim…
Dili olmayan şeytanla kesişiyor yolum ne zamanki tüm müsrifliğimle bir şeyler alıp gereksiz eşyalarımın arasına kondurmakla iştigal.
Zaman hırsızına binaen kap kaça giden duygularım ve Kuran’da sözü geçtiği üzere, müsrifliğim sebebiyle şeytanın dostu olduğumu hatırlıyorum artık hangi yazarsa bilmem kaçıncı kitabını kim bilir nerelerde unuttuğumu hatırlamazken yine aynı kitaba sayısız kere sahip olmam belki de gerekli olduğuna binaen ve iyi bir okuyucuyu olmak adına…
Unuttuğum satırları yeniden çiziyorum unutup da yeniden aldığım renkli kalemlerden bir koleksiyon yaptığımın yeni farkına varmışken…
Unuttuğum kadınlar aklıma geliyor tüm kadın öğretmenlerim.
Çıkık baseni sebebiyle ‘’tavuk’’ diye lakap takılan matematik öğretmenim ve adını net hatırlıyorum hâlbuki ne zaman rast gelsem adımı unutup yeni ve farklı isimlerle beni telaffuz eden.
İsmimle gurur duyduğum yıllardan bu güne gelip de adımı söylemekten haz etmeyen kimi insan ama sevdiğim ama içimde saklı tuttuğum ve demli mizacımla yine başka bir isme denk düşmüşken, kendime soruyorum bu kez; nasıl oluyor da insanların isimlerini ve bin yıllık telefon numaralarını hatta arabalarının plakalarını dahi hatırladığımı.
Kardeşim göz kırpıyor bana ve yâd ediyor dünde kalan üç beş anıyı ve ben unuttuğumu beyan etmeyip gözlerimi kaçırıyorum lakin beden dilim sinyal veriyor hele ki yalanı dahi beceremeyen aciz kimliğimle… kurcalıyor ve azıcık da olsa sitem ediyor.
Dünün yaramaz çocuğu bu gün gelmiş ablasına nasıl da kol kanat geriyor lakin ben hala onu ufacık haliyle hatırlıyorum.
Bazı anılar silik ama ona sevgim her geçen gün katlanıyor.
İçimdeki sızıyı yok etmeye ve yok saymaya çalışıyorum onun fark etmediğini umarak ama unuttuklarım umurunda benimse umurumda bile değil beni unutanlar… diyemiyorum işte.
Bir arkadaşıma düşüyor yolum: evinin yerinde yeller esiyor.
Telefon numarasını tuşluyorum ve o tok sesli mekanik robot, numaranın artık kullanılmadığını söylüyor.
Dün aramıştım yoksa aramamış mıydım?
Hatırlamıyorum zira tek hatırladığım; bundan çok kısa bir süre evvel sabahlara kadar neşe içinde konuştuğumuz/du.
Unutmadıklarım.
Tarafınca hatırlanmayı unuttuğum.
Yolum nereye düşerse düşsün hep buraya ilk kez ne zaman geldiğimi hatırlamaya çalışıyorum ve mekanizma devreye giriyor lakin mutlu olmam için eski anılarımı/sıkıcı maziyi unutup buraya ilk kez geldiğimi tahayyül etmek.
Bindiğim dolmuşun hangi koltuğuna oturmuştum daha önce?
Ya da yürüyerek mi gelmiştim bu semte?
İyi de mademki buraya ilk gelişim; girdiğim dükkândaki tezgâhtar kız beni nasıl tanıdı?
Belki de unutmayı unutmam gerek ve unutulmayı da sindirmek.
Sevdiğim insanları süzüyorum. Aslında tanıdığım tanımadığım kim ise ve içimde kabaran sevginin bana verdiği haz ile onları kucaklama ihtiyacı hissediyorum ama bunu yapmamalıyım yoksa onları tekrar gördüğümde yine aynı şeyi yapmak isteyeceğim ve unutulduğumu anlayıp yine mutsuzlukla hasbıhal edeceğim.
Unutmayı dilediğim o kadar çok şey var ki.
Tarafınca unutulduğum kim ise yine unutmak istediğim.
Hırçınlığıma anlam veremiyorlar kimi zaman ama kimin ne amaçla ne gibi bir tepki verdiği hatırlamak istemiyorum bu kez ve önünden her geçtiğimde annemin aylarca yattığı hastanenin acil kapısını da unutmaya programlıyorum kendimi ve duyduğum ambulans sirenlerini de duymak istemiyorum aslında kimsenin de duymamasını aslında ambulans denilen araca asla ihtiyaç duyulmamasını temenni ediyorum beyhude olduğunu bilsem de ve iyi niyetimle tüm hastaların taburcu olmasını niyaz ediyorum.
Unutmayı dilediğim kim ise.
Unutulmaktan daha acı ne varsa…
Acıdan acıya geçen benliğimizin uyuşturulup asla da hitap etmemesi acıların yine insan denen canlının ve de tüm canlıların…
Belki de varlığımdan duyduğum hicapla gereksiz yere gerildiğim her sekant yine gönül gözüne binaen, sevmekle iştigal yüreğimin bir sıkımlık canına rağmen, nasıl oluyor da böylesine geniş boyutlu farkındalıklara sahip olduğunun da tarafımca unutulması gerektiğini dilerken Tanrı’dan ben bir kuytuda adımı hatırlamaya çalışıyorum üstelik tanımadığım insanların bana sunduğu sıfatları yine her bir sahibine iade ederken belki de Tanrı tarafından unutulmadığımın bilincinde ben hala huzurun peşine düşmüşken bir daha unutulmamak üzere.
YORUMLAR
Sevgili Gülüm gerçek dostlar ve dostluklar unutulmaz. Eğer gerçek dostum diyerek unutup arayıp sormayan insanlar varsa o kişilerin dostluktan anladıkları farklı bir şey demek ki.
Çok fazla kendini sorgulamak iyi değil, sonuçta sen nasıl biri olduğunu biliyorsun. İnsanları sevmek güzel bir şey, bazı insanların unutmaları ya da vefasızlıkları senin insanlara duyduğun sevgiyi etkilemez zaten. Sonuçta her birey yaptıklarından,düşüncelerinden kendisi sorumlu.
Sevgilerimle
Gülüm Çamlısoy
Bitmiyor işte: asla bitmiyor içimdeki sevgi denen çokluk çünkü severek mutlu olanlardanım hatta o kadar çok insan mevcut ki yüreğimde: haberleri bile yok ve hep de dualarımda saklılar.
Deniyorum aslında sayısız kere denedim lakin nefret etmek akla zarar bu anlamda duygularımı dondurup saklıyorum buzluğunda yüreğimin.
Çok insan yitip gitti bu yüzden hazırlıklıyım artık severken üstelik kim olursa olsun...yaşı, cinsiyeti ya da konumu.
Allah rızası için sevdiğim çok doğru bu beni bana yakın kılan ve de huzurlu.
Sessizliğe büründüğüm zaman aslında içimde fırtınalar kopuyor ve sadece kendimi suçluyorum, yeteri kadar sevemediğim ve Allah a layık bir kul olmadığıma yürekten inanıp kendimden firar ettiğim.
Varlığın nasıl mutlu kıldı, bir bilsen.
Canım sağ ol çok sağ ol.
Tüm güzellikler seninle olsun İnşallah.
Sevgilerimi gönderiyorum çok çok.
Var ol sen.
yaşamın gerçekleri düşmüş gönülden
düne dair ne varsa unutulmaz asla
maalesef dostluklar ölü ruhlara döndü günümüzde
Gülüm Çamlısoy
ve yeni insanlar biriktiriyorum bir şekilde gerçi varlığımdan bihaberler ama...Allah rızası için seviyorum insanları ve tüm sevgisizliklerini kendime mal edip kendimi dibine kadar sorguluyorum.
durduk yere yazmıyorum ve yaşamıyorum da.
yüreğin dert görmesin can dostum.
çok sağ ol.
sonsuz selamlarımla...
ömrün çok olsun.