- 419 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dedikodusuz Olmaz Abi
Kim ne derse desin, birçok günahı günah sayıyor, vazgeçebiliyoruz da şu dedikodudan bir türlü uzaklaşamıyoruz.
İki insan yan yana gelir gelmez başlıyoruz dedikoduya. Eğer biri çıkar da, bizi uyarırsa ilk savunma: “Ben olanları söylüyorum, yalan değil ya.” oluyor. Bin dört yüz küsur yıl önce Peygamberimiz vermiş bunun cevabını. Eğer olmadık bir şey söylerseniz o, iftiradır. Bir insanın yüzüne söylediğinizde rahatsız olacağı bir sözü arkasından söylemektir asıl dedikodu.
Uyarı yapıldığında ikinci savunma da:”Ben bunları onun yüzüne de söylerim(veya) söyledim de.” Bu da Peygamberimizin verdiği ölçü içinde. Korktuğundan veya çekindiğinden söyleyemediğin veya korkmayıp söyleyebileceğin diye bir ölçü belirtilmediğine göre yaptığın yine dedikodu… Yani, Önce yüzüne söyledin o insan rahatsız oldu. Peki bundan sonra bu sözü her yerde söyleme hakkını nereden buluyorsun? Ardından da bu yaptığının dedikodu olmadığını savunuyorsun…
Hiç düşündünüz mü, biz neden dedikoduyu bu kadar seviyoruz, diye?
Bir yerde komşunuzdan söz ediliyor. Siz de lafa karışıyor ve onun hakkında söz söyleyerek sohbete katkıda bulunacaksınız. Size göre komşunuz müsrif… Onun ne kadar israfçı olduğunu anlatırken bu toplulukta “ben tutumluyum“ da demek istemiyor musunuz? Yani bir başka ifade ile kendinizin o komşunuzdan üstün olduğunuzu vurguluyorsunuz. Sonra, orada bulunanlar da sizin sözünüz üzerine komşunuzun yaptıklarını kınarken onlar da tutumlu olduklarını vurgulamıyorlar mı? Öyleyse bu işin bir tarafı de övünmektir, değil mi?
Bir taşla iki kuş vurmak diye bir deyimimiz var ya. Çok derinliğine bilmiyorum ama, biz bir eylemle birden çok günah işliyoruz Övünerek işliyoruz günahı, kul hakkı geçiriyoruz üzerimize, duyulduğu zaman husumet oluşuyor…
İşin garibi ne biliyor musunuz? Son zamanda bir hastalık musallat oldu insanlarımıza. Şu yukarıda anlattıklarıma kimsenin bir itirazı yok. Ama ne gariptir ki, kimse de bildiğinden bir adım geri kalmıyor. “Sen salla başını, ben bilirim işimi.” hesabı…
İsterseniz Peygamberimize kulak verelim:
“Din kardeşinin yüzüne söylemekten hoşlanmayacağın şey gıybettir.”
“Kıyamette bir kimse, sevap defterinde, yapmadığı ibadetleri görür. "Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır" denir.”
Falancanın boyu kısadır, diyen birisine, Peygamber efendimiz, “Bu sözün denize atılsa, denizi kokutur.” buyurdu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.