- 793 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
TÜRKÇEYE, ARAPÇA VE FARSÇADAN GEÇMİŞ KELİMELERE GENEL BİR BAKIŞ
TÜRKÇEYE ARAPÇA VE FARSÇADAN GEÇMİŞ KELİMELERE GENEL BİR BAKIŞ
Bayram YERLİKAYA
Erciyes Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi
Özet
Bu makalede Türklerin, Karahanlılar döneminde (950) İslamiyeti kabul etmeleriyle birlikte Türk diline giren Arapça ve Farsça kelimelerin etkileri üzerinde durulmuştur. Ayrıca Türklerin bu kelimeleri kendi telaffuzuna göre nasıl şekillendirdikleri ve ne gibi ses değişiklikleri yaptıkları ayrı ayrı ele alınmıştır. Arapça ve Farsçadan alınan kelimelerin Türkçede olduğu gibi değil, bir takım değişme ve dönüşme yoluyla kullanıldığı görülmüştür. Makalemizde Arapça ve Farsça kelimelerin, islamiyetin etkisiyle ve bin yıl bir arada yaşamamız münasebetiyle dilimize girdiği üzerinde durulmuştur.
Anahtar Kelimeler: İslamiyetin kabulü, Arapça ve Farsça kelimeler, Telâffuz, Ses Değişmesi
Giriş
Türklerin, Karahanlı hükümdarlarından Abdülkerim Satuk Buğra Han’ın islamiyeti kabulü ile bu devlete bağlı Türk ellerinden Karluk, Yağma, Çiğil ve Tuhsı’ların da bu dine girdikleri anlaşılıyor. Dolayısıyla Karahanlı devleti ile başlayan islamiyetin kabulü; Türk yaşam tarzına, gelenek ve göreneklerine, kültür ve medeniyetlerine, dil ve edebiyatlarına etki etmiştir.
Dilimizde Türkçe kelimeler dışında çok sayıda alıntı kelimeler vardır. Bunların büyük bir kısmını, İslam medeniyeti dairesi içerisinde bulunduğumuz ve bin yıl kültür alış verişi yaptığımız milletlerin dilinden giren Arapça ve Farsça kökenli kelimeler oluşturuyor.
Arapça ve Farsçadan dilimize giren bu kelimelerde zaman zaman telâffuz zorluğu çekilmiştir. Ancak bu dilin kullanıcıları, bu kelimeleri kendi dillerine göre mezcedip bunları Türkçeleştirme yoluna gitmişlerdir. Bir dile hangi milletten bir kelime girerse girsin, o kelimeyi umumiyetle kendi kelime yapısına uydurur. Türk milleti olarak kabul etmiş olduğumuz İslam dini münasebetiyle, dilimize Arapça ve Farsçadan birçok kelime girmiştir. Bu kelimeleri dilimizin ses düzenine göre uyarlamış ve kendimize göre telâffuz etmişiz.
Türkçe, kelime alış verişinde kendisine gelen yabancı kelimeleri olduğu gibi kabul etmemiş, o kelimeleri kendi kelime yapısına ve telâffuzuna göre uyarlayarak almıştır. Hatta alınan kelimeler yalnız ses değişikliğine tabi tutulmakla kalmamış, bir çok defa mana ve kullanış değişikliğine tabi uğramıştır.
Mesela Arapça ‘’tali’’ kelimesi talih, ‘’tecribe’’ kelimesi tecrübe, ‘’tezkire’’ kelimesi tezkere,
Farsça ‘’bâgçe’’ kelimesi bahçe, ‘’âmâç’’ kelimesi amaç olmuştur.
Mesela Arapça ‘’şafak’’ kelimesi güneşin batışıyken Türkçede güneşin doğuşu; ‘’peş’’ kelimesi aslında ön iken Türkçede arka manasına gelmiştir.
Örneklerde de görüldüğü üzere Türk dili bünyesine giren yabancı kelimeleri kendi hançeresinde yoğurabilmiş ve bu kelimeleri kendi imkanlarında kullanmaya hazır hale getirebilmiştir.
Türk Diline Giren Arapça ve Farsça Kelimelerde Ses Değişmeleri
Bu başlık altında Türk diline giren Arapça ve Farsça kelimelerin telâffuza göre uğramış oldukları ses değişmeleri üzerinde durulacaktır.
Arapça Kelimelerde Ses Değişmeleri
Türkçe, alınan Arapça kelimelerde pek çok ses değişikliği yapmış, bu kelimelerin hem vokal yapısını hem de konsonant yapısını geniş ölçüde değiştirmiştir. Aşağıdaki örneklerde bunları tek tek inceleyeceğiz.
1-) Arapça üç vokal vardı: a,i,u. Bunların bir uzunları, bir de kısaları vardı. Türkçe aldığı Arapça kelimelerde bu üç vokalle yetinmemiş ve onları tamamlayarak kendi dokuz vokalini de bu kelimelere sokmuştur.
vakil - vekil (e), Usman – Osman (a)
şay’ – şey (kapalı e) şuhrat – şöhret (ö)
riza – rıza (ı) mumkin – mümkün (ü)
Örneklerde görüldüğü gibi Türkçeye giren Arapça kelime ve terkipler söz içi ses değişimine uğramıştır. Bu değişmenin sebeplerinden biri telâffuzdan kaynaklıdır.
2-) Türkçe , Arapça kelimelerin uzun vokallerini umumiyetle muhafaza etmiş, bu uzunluklar Türk diline uygun hale gelmiştir. Ancak kısaltmalar da olmuştur:
hâzir – hazır, kitâb – kitap, hâtir – hatır
mâktûp – mektup, fâkir - fakir
gibi.
3-) Türkçe, Arapça kelimelerin kısa vokallerini inceltmiştir.
- a’yı e yapmıştır:
Ahmad – Ahmet, maktab – mektep, maclis – meclis, vucûd – vücut, musbat – müsbet
gibi.
4-) Türkçede, vokalleri ile beraber kelimelerin şekli de değiştirilmiştir.
Mahabbet – muhabbet, mudir – müdür, gâip – kayıp
gibi.
5-) Bazen de Arapça kelimeler Türkçede vokal uyumuna uydurulmuştur.
Râzi – razı, âdem – adam
gibi.
6-) Türkçe, Arapçadan gelen kelimelerin sonundaki çift dudak konsonantlardan kendisine uymayanları açarak arasına vokal sokmuştur
Fikr – fikir, zulm – zulüm, ilm – ilim, kuds – kudüs, zikr – zikir, hüsn - hüsün
gibi.
7-) Arapçada ses tellerinin üzerinde teşekkül eden iki gırtlak konsonantı vardır. Bunlar ‘’ayın’’ ve ‘’hemze’’ dir. Türk hançeresi bu sesleri çıkaramaz. Onun için Türkçe kendisine yabancı olan bu sesleri telâffuzda Arapça kelimelerden atmıştır.
Kelime başında tamamıyla atılmıştır: Ömer, aşk, acaip gibi
Kelime sonunda son zamanlara kadar bu konsonantların varlığını sadece ek getirirken hissetmiştir. Camii, bayii, mısraı, menşei gibi
Kelime ortasında ise ‘’ayın’’ ve ‘’hemze’’ konsonantları Türkçede yine telâffuz edilmemiş fakat yerlerindeki boşluk kesme işaretine bırakılmıştır. San’at, mi’mar, neş’e, te’sir, ma’lum, ma’kul, mes’ele, tal’at, ma’küs gibi.
Türkçe kendisine uymayan Arapça kelimeleri yalnız dilde böyle bir ses süzgecinden geçirmekle kalmamış, yazıda bile bu hareketi göstermiştir. Mesela Arapça yazısına ‘’p,ç ve sağır n’’ için işaretler icat etmiştir. Ayrıca günü gelince Türkçe için gerçekten yetersiz olan Arap harflerini terk etmiştir. (Ergin:1992:167)
Farsça Kelimelerde Ses Değişmeleri
Türkçe, Arapçadan aldığı kelimelerde olduğu gibi Farsça kelimelerde de büyük ses değişiklikleri yapmıştır. Bu kelimeleri hem vokal bakımından hem de konsonant bakımından Türkçeleştirmeye tabi tutmuştur. (Ergin:1992:167)
Farsçada ses değişikliği yapılan başlıca kelimeler:
1-) Farsçada üç ile beş arasında vokal vardır. Esas üç vokal a,i,u’dur.
Tıpkı Arapça gibi bunların hem kısaları hem de uzunları vardır. Bazen uzun ê ve uzun ô vokalleri de görülür.
Şâyet, kâmuran, harcıhırah, eğer, dü, şeş (kapalı e), şâh-ı cihan… gibi
2-) Türkçe, Arapça kelimelerde olduğu gibi Farsça kelimelerde de kısa vokalleri inceltmiştir.
-a’yı e yapmıştır.
mard – mert, agar – eger, panç – penç, padar – peder gibi
-u’yu ü yapmıştır.
Cuda – cüda, pusar – püser, suvarı – süvari… gibi
3-) Türkçe, Farsça kelimelerde de uzun vokalleri umumiyetle muhafa etmiştir.
Mâder, âvize, âşiyan, pâdişah… gibi
4-) Türkçe, Farsçanın uzun ê’sini i’ye, uzun ô’sunu da ü’ye ve o’ya çevirmiştir.
şêr(arslan)- şir, zôr-zûr-zor, hârşid-hurşit… gibi
5-) Türkçe, Farsça kelimeleri sonradan kalınlaştırmış ve şekil değişikliğine uğratmıştır.
Çiharşenbe-Çarşamba, nerdüban-merdiven, pençşenbe-Perşembe, bağçeban-bahçıvan…gibi
6-) Türkçe, Farsça kelimelerin ortasına bazen vokal koymuştur:
Pâdşah-pâdişah, dâstan-dâsitan-destan, kâmrân-kâmuran, târmâr-târumâr… gibi
7-) Türkçede, Farsça kelimelerin sonundaki ‘’b,c,d,g’’ konsonantları sonradan sedasızlaştırılarak ‘’p,ç,t,k’’ konsonantlarına çevrilmiştir.
Penc-penç, reng-renk, dolab-dolap, merd-mert, serab-serap…gibi
Sonuç
Bu çalışmada Türkçenin, Arapça ve Farsçadan almış olduğu kelimeler üzerinde yapmış olduğu, ses değişmeleri ve telâffuza uydurma meselesi üzerinde durulmuştur. Türkçeye sadece Arapça ve Farsçadan kelime girmemiştir. Biz makalemizde yalnızca Arapçadan ve Farsçadan, Türkçeye giren kelimeler üzerinde durduk. Ancak üzerinde durmadığımız başka dillerden de kelimeler Türkçeye girmiştir. Arapça ve Farsçanın dil olarak Türkçe ile hiçbir akrabalığı, yakınlığı yoktur. Hepsi de farklı dil ailelerine mensuptur. Ancak ortak bir dinin temsilcileri olmamız ve bin yıl İslam kültür ve medeniyetiyle yoğrulmamız hasebiyle bu dillerden bir takım kelimeleri almamız kaçınılmaz olmuştur. Çalışmamızda Arapça ve Farsçadan almış olduğumuz bu kelimelerin Türk diline aykırı birçok hususiyetleri olduğunu gördük. Ayrıca Türk dili, bu aykırılıkları kendi ses imkânlarına ve hançeresine dönüştürebilmeyi çok iyi bir şekilde başarabilmiştir.
KAYNAKLAR
ERGİN, Muharrem (1992) Üniversiteler için Türk Dili, Bayrak Yay., İstanbul
ARGUNŞAH, Mustafa (2006) Dil Yarası, Türk Ocakları Yay., Kayseri
HACIEMİNOĞLU, Necmettin (2013) Karahanlı Türkçesi Grameri, TDK yay., Ankara
EKER, Süer (2010) Çağdaş Türk Dili, Grafiker Yay., Ankara
YALÇIN, Şiar (1997) Doğru Türkçe, Metis Yay. İstanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.