Sona Çeyrek Kala “‘da Mıyız?”
Her hikayenin sonu olduğu gibi bizim hikayemizin de sonuna çeyrek kaladayız...
senden ve seni sen yapan tüm bu güzel anıların yeşerdiği, havasında rüzgarında,taşlarında , Işık’larında ve sokaklarında senin izlerini taşıyan bu sehirden kısa bir zaman sonra gideceğimi öğrendiğim an tüm umutlarım birer birer döküldü avuçlarımdan ..
Öyle bir his ki ilk geldiğim günü hatırlar oldum bir an seni gördüğüm o dakikaları akabinde gelişen olayları ..
şimdiler de ise parçalanmanın vermiş olduğu o acı hissizlestirir oldu bedenimi .
Neydik ne olduk mu demek doğru olur ne istedik ne oldu mu demek doğru bilemiyorum ..
tek bildiğim gitmek kelimesi bitmek kelimesinin milyon katı kadar acıtıyor sonsuz sensizliği kaldıramayan bedenimi ..
insan daha ne şekilde kaç kere çaresiz hissedebilir bilemiyorum ..
çıkış kapısını aralamışlar, bize müdahale etmek icin çırpınan zalimler ...
Beynimdeki uyuşukluk bedenimin ücra köşelerine işlemiş bir halde neyi nasıl hissetmekten çok, neyi nerde istedik tarzında sorularla dolu zihnim .. olur muyuz, olursa nasıl oluruz , ne şekilde oluruz , ne zaman oluruz .. vs. gibi sorular da var tabi bu duruma ek ..
Hayat mı getirdi bizi bu çıkmaza yoksa biz mi geldik bu sonu olmayan iki uçlu uçuruma ..
Savaşmalı mıyız bütünleşmek icin yoksa mağlubiyete mi dayamalıyız sırtımızı ..
Bilinmeyene giden bu yolda sence hangisini işlemeliyiz yarım kalacak hikayemize ..
Gözlerine her baktığım da eşsiz hissettiren duygunu yüzünün her çizgisini ayrı ezberlettiğin tablo ya avuç içlerime geçen o izlere doyamamaya mı yoksa rüzgar eşliğinde saniyelerin getireceği özleminin can alacak hale gelmesine mi yanmalı içten ice yüreğim ..?
Öyle bir his ki adını tam bilmediğim tarifini de kelimelerin arasından doğru olarak seçtiğim ‘bağ’ sözcüğü ile nitelendirdiğim birşey ki bu nerde olursan ol nefes aldığım sürece sürekli seni bana çeken bir cekim gücü aslında bu hem fiziksel hem de ruhsal tüm işlevlerimi sana odakladıgım bir döngü ..
Onca zaman kurduğumuz ‘Görüsürüz’ kelimelerinin yerini sana asla söyleyemediğim söyleme ihtimalinin olmasından da nefret ettiğim koca bir ‘Hoşçakal ‘ a sığdırmak ağırıma gidiyor işte ..
Bu şehrin mevsimlerinde bile senin kokun varken başka bir kente bu mevsimin kokusu dokunur mu, başka bir yerde yüzümün çizgilerine seni isleyebilir miyim bir Meltem fısıltısının eşliğinde ?
Sesinin tonunu rüzgarın fısıltısı ile duyarken gözlerinin yeşilini bahara adarken yüreğinin sıcaklığını güneşin gülen yüzüne bağlarken seni hatırlatan özleten sevdiren güldüren tüm bu duygu selinin hazzını orada hissedemeyisimdir aslında içimdeki yangını dindiremeyişimdir ..
En ufak bir kokuda yada seste dengemi kaybedisimin habercisidir bu hüsran .. özledikçe göremeyisimdir aklımı yitirisim ..
Aynı şehirde nefes almak varken başka şehirlerde bitişimizi izleyeceğimi bilmek soluğumu kesiyor .. oysaki ben gözlerine bakarken sesini duyarken yüzünün her milimine dokunurken alışkınım soluğumun kesilmelerine bu sefer ki kesiliş başka geldi ciğerlerime ruhuma aklıma tenime duygularıma ...
Seni çok seviyorum be adam yarım kalan bu hikayemizi tamamlamakta zorlanıyorum artık çaresizlik içinde ruhsuzlasmıs bedenimle uğraşıyorum bu aralar ve sana bırakıyorum bizi biz yapan bu hikayenin sonunu sen getir diye bir olmaya devam edebilelim diye gücüm kalmadı diye seni doya doya daha da fazla sevebileyim diye sende ölürcesine kaybolayım diye ..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.