- 687 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dayımın "Def"i
DAYIMIN “DEF”İ
.
Yazım Kılavuzu “tef” demiş. Ama ben Oğulcuk ağzıyla yazdım. Çünkü tef’e “def” derler bizde. Başlığımız bir belirtili ad tamlaması. Tamlamanın iki ögesi de aynı ünsüzle (d) başlayınca söyleyiş daha bir kolay. Ses ahengi derseniz olabildiğince oluyor yahu.
Tef, bir vurmalı çalgı. Saz ekiplerinde tef, darbuka, bendir gibi vurmalı çalgılara şimdi “ritim (ritm)” deniyor. Bir saz ekibinde en önemli çalgıdır ritim sazları. Eğer ritim bozuksa saz ekibi uyumda sıkıntıya girer. Herkes kendi kafasına göre takılır. Müzik yerine bir kakafoni yapılır. Kuru gürültü…
.
Dayımın defi bir yâdigar. Hemen hemen bir asırlık. Dayım def çalardı. İyi bir ritimciydi. Çoğu kez tek başına muhabbet meclislerinde alırdı defi eline. Konyalı, leblebici, develi, Çiçekdağı…Hele bir Name Gelin söylerdi. Defi de sesine eşlik ederdi. Sesi çağıl çağıl akıp gönüllere dolardı. Ortada kaşık havasına dönen canlar…Kanatlanıp uçarlardı.
Dayım defini gözünden ırmazdı. Öyle şimdiki gibi plastikten değildi kasnağı, derisi. Zilleri kesmeydi. Derisi tuz görmemiş keçi derisinden. Kılıfı mılıfı yoktu. Oturma odasının duvarında, herkesin ulaşamayacağı yükseklikte asılı dururdu. Niye? Çoluk çocuk alıp oynamasın. Zarar vermesin. Öyle ya. Bu çocuk oyuncağı mı?
.
Dayım bu defi almak için iki gün ırgatlığa gitmiş. Irgatlık ekin biçmedir. Tırpan işidir. Eskiden ırgatlık zamanı denince ekin biçip hasıl etme anlaşılırdı. Birkaç ay sürerdi ırgatlık. Şimdi öyle mi? Biçerdöver birkaç günde bitiriveriyor ırgatlığı.
Dayım ırgatlıktan aldığı bu parayla edinmiş bu defi. Dayım dünya değiştirdikten sonra defini bizim Hacer gelin çaldı düğünlerde, nişanlarda. Derisi yarılınca bir kenara atıldı.
.
Bir tarihte Hacergil’in balkonunda oturuyoruz. Küçük Mehmet aşağıda oynuyor. Elinde bir kasnak çember çeviriyor. Dayımın eşi Sultan bacı dedi ki:
-Mısdafa! Bak bu Memed’in oynadığı dayıyın defi. Dayın defini kimseye guvenmezdi. Şağander’in Gızı Keziban isdedi dayından da dayın virmediydi. Hatta Keziban “Etem emmi, bi culuk viriyim.” didi. Dayın gine virmedi.
.
Ben bir hoş oldum. Çağırdım Mehmet’i. Baktım oyuncağına. Bir def kasnağı. Zilleri milleri duruyor:
-Mehmet, sen bunu bana verir misin, dedim.
-Al senin osun dayı. Benim oyuncağım dolu, dedi.
Lafı uzatmayayım. Defi aldım götürdüm Mersin’e. Turgut Reis Mahallesinde Yusuf Usta bu işin erbabı. Defi onaracak. Verniklemiyor. Ben Hatice kızıma havale ettim. Bir güzel verniklemiş. Sonra götürmüş Yusuf Usta’ya. Usta da ustaymış ha. Tef bir olmuş. Olursa o kadar olur. Sesi “Tınn! Tınn!..ediyor. Salonun mutena bir köşesinde dayımın defi. Bekliyor.
.
Hacer gelse de alsa eline. O çalıp söylese biz dinlesek...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.