- 467 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
19 Mayıs! Makale!. Meclis başkanı, yani o'nun yoktan var ettiği, öldü, ölecek denen, dahası mondrosla paylaşılmış memleketi kurtamış kurmuş olduğu Kurumun Başındaki Zatın beyanda O'nun adını anmamış olmasına bir kez daha tanık
19 Mayıs !!!..
1919 İstanbul başkent yani pay-ı taht işgal altında.
Kimler tarafından başta İngilizler olmak üzere batının
’ .... tek dişi kalmış canavar...!” ları tarafından(!)
-- nasıl!... Yenerek mi!
-- Hayır! Mondros Anlaşmasıyla!
-- Kim!.. Kimler!.. Hangi iradeyle!
-- Padişah hazretlerinin kerhen olsa da iraye-i saniyeleriyle
yetkilendirilen heyeti tarafından
-- Kimler! Onlar...!
-- Kimlerse kimler bugünki kimilerinin onlardan ne farkı var ki-- Nasıl yani!...
ima ettikleriniz olsalardı ; ya da bugün aynı akibete maruz kalsasak (Allah korusun)
aynısını mı yaparlar...
-- Bilemem de kendi tutum, davranış sözleri ve bu önemli tarihi dönemeç,
bu milletin,paylaşılmış olan bu toprakların zilletten kurtuluş sene-i devriyesindeki
sözüm ona bildirisinde onun adını anmayan zihniyetten başka ne beklenir ki!..
diye düşünmekten kendini alamıyor insan...!!
-- Mondros dediniz, paylaşım dediniz, Pay-ı Tahtın işgali dediniz...! dediniz de!
Sonuç nasıl oldu..,!!
-- Nasıl olacak! Çanakkale Kartalı belirttiğim bu perişan tablo karşısında
kanatlarını gıcırdattı... Padişah hazretlerinin İşgalcilerin Saltanat Makamı olan
Dolmabahcenin önündeki işgalci güçlerin savaş gemilerine meyus, dalgın bakışları
karşısında içi sızlamış”
“ ... Üzülmeyiniz!.. Geldikleri gibi giderler!" yürekliliğini dile getirmiş.. Aldığı icazet
iradesiyle İstanbuldan kanat açıp Samsun sahilene konmuş...
Oradan bir güneş gibi misak-ı milli dediği( bölünmezlik) ilkesiyle
Yurdun üstüne bir güneş gibi doğmuştur. Mevki, makam, sonsuz gibi yetkileri
bir yana
canını kellesini koltuğu altına alarak kurtuluş direniş uyanış ateşini, meşalesini
yakmıştır...
Bir yandan Baş işgalci, bölüşümcü emperyalist dediğimiz saldırganların baskıları, tehditleri...
bir yandan yine acz içinde kalmış hazretlerin iradeleriyle içte başlayan soysuzluğun
örnekleri olan başkaldırılara rağmen birliği beraberliği milli şuuru oluşturup
öncülüğünü yaparak...
23 Nisan!!... 1920...
İstanbuldan açılan kartal kanadı, Samsunda Bir Güneş gibi doğup dağları taşları
aydınlata aydınlata Kuşluk vakti gelmiş olduğu yer Ankara...
Güneş artık öylen ışığını, sıcaklığını tün dünyaya yaymaya başladığı gün olmuştur.
--Ne oldu da bunca içlendin... satırlarınızdan yüreğinizin kan izleri görülüyor,
okunuyor...
-- Daha ne olsun! O sarı, çakır gözlü kartalın, hiç bir liderin başaramayacağını
başarmış.
Paylaşılmış yok olmuş... öldü, ölecek dedikleri hasta adamı ;
“ ... Tek dişi kalmış canavarın...!” elinden kurtarmış
23 Nisan 1920 de Millet adına karar merci-i olacak olan Meclisin açılışını
dünyaya duyurmuş... İstanlulu’n dağıtılan Millet Meclisinin dağılmış üyelerini
davet etmiş... Böylece Mondros Sözleşmesini tanımadıklarını kanıtlamış tarihin
çöp sepetine atmışlardır. Atmışlardır, ama, hala o çöplüğü karıştırmada olduklarını da
unutmamalı derim!
Böylece yoktan var etme iradesiyle ölmüş ölecek hastayı diriltecek
yaşatacak olan
Kurumun başında bulunan bir zatcığın bu günün kellekücesini bildirirken O sarı
çakır gözlü karlalın, düşmanların dahi imrendiği, yüz yılda bir çıkar dediği
tarihe, ve bir milletin türkiyeliyim diyen geçmiş ve geleceğin ruhunda benliğeinde
yani bugünün 80 milyonun gönlünde yer etmiş OLÜAN’ın adını anmamış olması beni
incitmiş ve milyonları üzmüş kırmış lanetletmiştir....( Beyanını!)
Bir avuç ne akla hizmet ettikleri anlaşılmayan,kendilerini zihniyetlerini
CENNET’ endeksli gören Fetto ve fettohcular hariç elbet!
Bu zihniyet zaten “ Gençliğe Sesleniş!” inden bildirilmiş, üstün zekanın verisi
olduğunun kanıtıdır!
O dese, ansa ne olur, anmasa ne olur!
Olsa olsa... Söyledeklerin7in tesçili olur!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.