- 654 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Empati Yapmayı Sevenler Sizlerinde Engelliler Haftası Kutlu Olsun
Bugün 10-16 Mayıs Türkiye Engelliler Haftasının ilk günü. Hani şu empati dediğimiz olay var ya, işte onun en yaygın dile getirildiği ya da uygulanmaya çalışıldığı haftanın ilk günü.
Bugünden başlayarak 16 Mayısa kadar yetkilisi yetkisizi, siyasetçisi idarecisi ve daha bir çok insan biz engellilerin yaşadığı sorunlarla ilgili sözüm ona empati yapmaya çalışacaktır. Gelin bu defa onlar empati yapmadan ben anlatacağım olayla yaptırmaya çalışayım.
Başta Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkçi ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sosyal Politikalar Başkanı olan Malatya Milletvekili Öznur Çalık olmak üzere diğer milletvekillerimizden, valimizden, büyükşehir ile diğer belediye başkanlarımızdan, emniyet müdürümüzden, milli eğitim müdürümüzden ve önümüzdeki günlerde yapılacak olan genel seçimlerde milletvekilliğine aday olan siyasetçilerimizden bir iki dakikalığına gözlerini kapatmalarını rica ediyorum.
Düşününki bedensel engellisiniz. Yaşamınızı akülü ya da aküsüz tekerlekli sandalye ile sürdürmektesiniz. Yaşadığınız evinizin girişini çıkışını kendi imkânlarınızla ve çabalarınızla yatırmışsınız. İyi kötü hiç kimseye bağımlı olmadan evinize girip çıkabiliyorsunuz.
Bugün sabah kiminiz işinize, kiminiz okulunuza, kiminizde arkadaşlarınızla buluşarak hoşça vakit geçirmek amacıyla evinizden çıkıp gidiyorsunuz.
Gün boyu dışarıda işinizde, okulunuzda ya da arkadaşlarınızla vakit geçirdikten sonra akşam geç saatte gezerek evinize dönüyorsunuz. Gün boyu dışarıda bulunduğunuzdan gerek biran önce evinize varıp tuvalet ihtiyacınızı gidermek, gerekse de uzanarak dinlenmek ve yorgunluğunuzu atmak amacıyla eve doğru son hız gidiyorsunuz.
Evinizin önüne vardığınızda ise birde ne görürsünüz! Her zaman ki gibi yine düşünce engelli insanlar tarafından geçiş yaptığınız yere araçların park edildiğini ve evinize girmenizin imkânsız olduğunu görürsünüz. Evinizle aranızda yaklaşık 10 metre mesafe olmasına rağmen giremezsiniz.
Günün yorgunluğu yetmezmiş gibi birde şimdi moraliniz bozulmuş ve gerilmiştir siniz. Araç sahiplerini tanımadığınız ve tanısanız dahi defalarca aynı sorunu yaşamaktan bıktığınız için daha önce yaptığınız gibi yine 155 Polisi ararsınız.
155 Polisi arayarak kendinizi tanıtarak yaşadığınız sorunu bildirerek plakayı verirsiniz ve yardımcı olmalarını istersiniz. Telefonu kapattıktan sonra olacaklar içinize doğmuş gibi saate bakarsınız. Saat 20.42’yi göstermektedir.
Beklerken yoldan gelip geçenler ve komşularınız size yardımcı olmak isterler. Hepsine de teşekkür edersiniz ve 155’i aradığınızı onların gelmesini beklediğinizi söylersiniz. Onları bekleme amacınızın da araç sahiplerine gereken uyarının verilmesini ve cezalarının kesilmesi olduğunu belirtirsiniz. Aradıktan sonra da cep telefonunuzu çıkararak arabaların geçişinizi kapatmasını ve yaşadığınız sorunu videoya çekerek dile getirir ve sosyal medya hesabınızdan paylaşırsınız.
İlk aramanızın üzerinden 16 dakika geçmiştir. Ne gelen vardır ne de giden. O esnada ise tuvalet ihtiyacınız sizi sıkıştırmaya başlamıştır. Durumunuz gittikçe kötü olmaya başlamıştır. Tekrar 155’i ararsınız. İkinci aramanızda saatler 20.58’i göstermektedir. Yine durumunuzu belirtir ve kimsenin gelmediğini söylersiniz. Telefona bakan memur ilgilendiklerini ve tekrar ekiplere bilgi vereceklerini söyler.
Yorgunluğunuzu falan unutarak sıkıştığınız tuvalet ihtiyacınızı düşünürsünüz. Bu nedenle de gerginliğiniz hâd safhaya çıkar. Gergin bir vaziyette evinizin kapısına bakarken içinizden geçen küfrün biri bin paradır. İkinci aramadan 6 dakika kadar sonra 21.04’de telefonunuz çalar. Tanımadığınız bir cep numarasıdır arayan. Telefonu açtığınızda karşıdaki kişi kendisinin emniyet görevlisi olduğunu ve yaşadığınız sorundan dolayı adresinizi bir daha sorar. Detaylıca açık adresi anlatmaya çalışırsınız. Memur araç sahibine ulaşmaya çalıştıklarını gerekeni yapacaklarını söylemeye çalışır.
Konuşma esnasında gerginliğinizin artması nedeniyle artık kendinizi tutamaz ve görevliye sert üslupla konuşursunuz. Araç sahibine ulaşılamıyorsa çekici getirilerek araçların çekip götürülmesini söylersiniz. Kaldırım üzerinde dört beş tane araç olduğunu ve hepsinin çekilmesi için şikâyetinizi belirterek daha ne kadar bekleyeceğinizi söylersiniz. Bu olayı da gerekli makamlara ve her yere ileteceğinizi söylersiniz. Memur üstlere bildirmeye gerek olmadığını sorunu halledeceklerini söyleyerek sizi sakinleştirmeye çalışır. Yarım saatten fazladır beklediğinizi ve daha ne kadar bekleyeceğinizi söyleyerek, “Gelin biran önce çekin araçları” diyerek sonunda patlarsınız. Bu memurla olan konuşmanız tam tamamına 3 dakika 17 saniye kadar sürmüştür.
Telefonu kapattıktan sonra öfkeyle, “Sözüm ona Anayasa’da pozitif ayrımcılık var. Buna rağmen engelliyim de bu kadar bekletiliyorum. Engelli olmasam acaba ne kadar bekletirler.” diye söylenirsiniz. Aslında söylenmekte haksız olmadığınızı saatler ilerledikçe anlarsınız. Son görüşmeden sonra aradan 12 dakika kadar daha zaman geçmiştir. Sizi arayan cep numarasını arayarak nerede kaldıklarını söylersiniz. Saatler 21.16’yı göstermektedir. Bu arada artık çok sıkıştığınız için tuvaletinizi tutamaz ve altınıza etmeye başlarsınız.
Telefonu kapattıktan sonra birinin size seslendiğini, “Araba hocanın, yolunuzu kapatıyorsa çağırayım arabayı çeksin mi?” dediğini duyarsınız. Sesi duyduğunuz kişiye yapılan düşüncesizliği anlatır ve 40 dakikadır polisin araç sürücüsüne ulaşamadığını ve bu saatten sonra gelse de bir öneminin olmadığını söylersiniz. O arada yan binanızda bir bayanın indiğini ve geçişinizi kapatan araç sahibi olduğunu anlarsınız. Bayanın aracına binmeye çalışırken bir taraftan da sizden özür dilemeye çalıştığını görürsünüz. O’na da yaşattığı sorunu anlatır ve öfkelenirsiniz. Trafik memurlarının gelmek üzere olduğunu söyler ve aracını sürerek gitmemesi için akülü tekerlekli sandalye ile arkasında durursunuz. Yan binada ders için geldiğini söyleyen sözüm ona öğretmen olacak kişi “Trafiği aramadan da halledebilirdik bu olayı, sizin geçişinizi kapattığımı bilmiyordum” der. Araç sahibi ile tartışma yaparken nihayet polis aracının geldiğini görürsünüz.
Gelen memura telefonunuzda ki arama kayıtlarını göstererek ilk aramadan itibaren aradan 42 dakika geçtiğini belirterek, “Memur bey ya kar yağsaydı, ya da dünkü gibi yağmur, dolu yağsaydı ben ne olacaktım? Bakın evimin kapısı karşıda ve ben giremiyorum.” dersiniz. Memurlar kaldırımdaki araçların resimlerini çekerek gerekli işlemleri yaparken bir taraftan da araç sahipleriyle çıkan tartışmayı sakinleştirmeye çalışırlar. Geçişinizi kapatan aracı kenara aldırdıktan sonra evinize girmenizi sağlarlar. Saatler 21.30 gibidir artık.
Sözün özü olarak, artık gözlerinizi açabilirsiniz. Bu empati yaptırdığım olay her Allahın günü yaşadığımız binlerce sorunlarda sadece bir tanesidir. Bu olayı kimin yaşadığını merak ediyorsanız söyleyeyim. 2 Mayıs 2018 günü akşam ben yaşadım. Birkaç dakikalığına empatiyle de olsa engelli oldunuz ya, hadi şimdi hepinizin de, “Engelliler Haftası kutlu olsun.”
Not: Çektiğim videoyu sosyal medya hesaplarımda izleyen duyarlı vatandaşlardan birinin durumu Malatya Büyükşehir Belediyesi Yol Yapım ve Asfalt Şube Müdürü Ahmet Suat Soylu’ya iletmesiyle çözüme kavuşturulmuştur. Sorunu duyar duymaz benimle irtibata geçerek ivedilikle çözüm üreten Yol Yapım ve Asfalt Şube Müdürü Ahmet Suat Soylu’ya ve sorunu ileten duyarlı vatandaşa çok teşekkür ediyorum.
Ali Haydar Koyun
Yazar/Engelli Aktivist
YORUMLAR
Bir olayı en iyi onu yaşayanlar bilir diye boşuna dememişler. Ne deseniz haklısınız Ali Haydar bey. Empati kelimesi hepimizin dilinde ama hangimiz ne kadar yapabiliyor ki bunu ?
Engelli kişiler için ne yazık ki yapılmayan ya da dikkat edilmeyen o kadar çok şey var ki.
Oysa bu herkesin hepimizin başına gelebilir bir gün, hiç bir şeyin garantisi yok hayatta.
Yazınızı okurken ne kadar zor durumda ve buna benzer durumlarda kaldığınızı hissedebiliyor insan. Umarım hepimiz daha duyarlı oluruz bu konularda. Etkili bir yazıydı, en önemlisi de ders almamız gereken bir yazıydı.
Saygılarımla