- 1180 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖĞRENCİ PSİKLOJİSİNDE KENDİSİYLE YÜZLEŞME KORKUSU
Mis kokulu çiçeklere konan bir kelebeğin,gözlerimizi alamadığımız,rengarenk desenlerine benzemek ister çoğu hayatlar.Karamsarlığın simsiyah renge büründüğü duygulardan kaçıp,bir kelebeğin kanatlarına sığınmak ister düşler.Yeni düşler kurmak ve değişik şeyler üreterek yeni hayatlara yön vermek hep aciz kılar insanı.İnsan en kolay yol olan kaçış yolunu seçer.Sanki kaçarak bir yere varacakmış gibi,olan gücüyle kaçar,bir hükümlü gibi.Asıl insan gerçekte,kendisiyle yüzleşmekten korktuğu için kaçış yolunu seçer..
Hayat bir amaçtır,amaç ise bir gaye sarf etmektir.Bu emeğin karşılığı ise,kaçmakta değil çaba sarf etmekte saklıdır.İnsan sorumluluk taşımaktan ve bir amaç için yaşadığını hissetmekten hep korkar.Derin korkuların içinde gizlenmekten zevk alırcasına,emek vermekten ve çaba sarf etmekten haz almazlar.Her insanda bunlar mevcut olabiliyor.Fakat bir insan bir amaç için yaşadığını hissedip bunun için çaba sarf edebiliyorsa,en güzel mutluluk onu bekler.Herkesin bir amacı vardır,hayata dair.Bir öğrencinin hayatındaki en önemli amaçlardan biride,okuyup kendi ayakları üzerinde durabilmesidir.Öğrencilik hayatı çoğu zaman,ileriye dönük planlarını gerçekleştirmek,okuyup hayata dair ,bir zemin hazırlamak sorumluluğu yüzünden stresli geçer.Bu yüzden bazen arkadaşlarının hatta öğretmenlerinin bile,kalbini kıracak dereceye gelebiliyorlar.Bunun yanında onların ulaşmak istediği,hedeflere yönelik,bir tedirginlik ve yersiz kuruntular alır, öğrenci benliğini.Bu yüzden bazen çok kırılgan olabiliyorlar.Kimi zaman o yersiz ve kırılgan duygularda kaçma gücünü bile,kendilerinde bulamama psikolojisiyle yaşarlar.Bu konuda özellikle sınav dönemine yakın,öğrencilere iyi bir rehberlik yapılmalı.Bu konuda anne,baba ve rehberlik öğretmenleri çok hassa olmalı.Kendi memleketimizde bu konuda az çaba sarf edilmesi üzücü ve kaygı vericidir.
Aileler,çoğu zaman çocuklarıyla tam olarak ilgilenmiyor.Sadece okula gönderiyorlar.Bazıları okula gidip çocuğunun durumunu bile sormaz.Öğrencilerin,okuldaki psikolojilerinden ve öğrencinin hayata hayata karşı nasıl bir zemin oluşturması gerektiğinin farkında bile olmazlar.Aile sorumluluğunun yerine getirmezse?Öğretmenler sadece ders vermekle yetinse?Rehberlik servisi, öğrencilerin hayata karşı kendileriyle yüzleşmekten korktuğuna dair,yön vermek için çaba sarf etmezse?Sonuç nasıl olur?Herhalde herkes tahmin edebilmiştir,nasıl bir sonucun ortaya çıkacağını.Bir öğrenci cesaretsizliğin verdiği eksiklikle,değişimden kaçmak yerine kendisiyle yüzleşmeyi öğrenmeli.Cesaretsizliğin verdiği eksiklik,değişimden kaçmak,kendine olan güven eksikliği,yaptığı hataları görmemek,sorumluluk sahibi olduğunu hissetmemesi,olan bitenden başkasını sorumlu tutması,bunların hepsi insanın kendisiyle yüzleşmekten kaçışıdır.Kendisiyle yüzleşmekten korkan bir insan,doğru yolu bulamaz.Sürekli bir eksiklik hissiyle yaşar.Öğrencilerin,sorumluluk taşıması için ,kendilerine olan güvenini hissetirmek,yeni bir sayfa açmaktır.İnsan,kendine olan güven yetersizliğinden,ve bunu hissetmekten korktuğu zaman kaybeder.Kendi hayatına yön vermeyi bilen bir öğrenci,başkasına da yardımcı olmanın temelini atmış demektir.Bir hayat yaratmak,ona yön vermek ve bunu beyninde de sağlam bir zemine oturtmak en önemli başlangıçtır.Bu yüzden bir öğrenci,kendine güvenip kendisiyle yüzleşmekten korkmazsa, o zaman kendi ayakları üzerinde durabilecek güce sahip olur.Hayat şartları zordur.Hayat şartlarının yarattığı kötü etkiler öğrenci psikolojisini kötü etkiler.Ayrıca öğrencilerin az ilgi görmesi vb. sorunlar,öğrencilerin plan kurmasına engel olmamalı.Hayata karşı bir planı olmayan insan,hayatın kötü yüzüne karşı ,öfke besleyemez ve karamsar yüzüyle kalır.Böyle insanlar yaşamdan haz almazlar,yaşayan bir ölü gibidirler. Dünya onun nefsini yoklar,onu daraltır.Onu mutsuz bir duyguyla sarar.Bu insan psikolojinde,kendini bir yönde eksik hissetmeye de neden olur.İnsan çoğu zaman bu eksiklik hissini dışa vurmaktan çekinir ve korkar.O eksikliği hep korkularıyla saklamaya çalışır.Bu eksiklik hep bir özgüvenin olmayışına dayanır.İnsan varolduğunu ve eksik yönlerini tamamlayacak, güçlü bir iradeye sahip olduğunu unutmamalı.İradenin ve insan ruhunun verdiği gücün ardında,hissettiği eksikliğin,aslında çoktan tamamlandığının farkında olması iyi bir gelişme sarf eder.Bu gelişme yeni bir heyecan ve yaşama canlılığı verir insana.İşte böyledir,hayatın derinliğinde yeni yüzlerle ve hayatın yarattığı yeni boyutlara ulaşmak.Ne güzel ayrıntılardır aslında;YAŞAMAK VE YAŞATMAK.güçsüzlük veren yersiz kuruntulardan ve kırılgan duygulardan uzak durmalı insan.Ruhumuzda duymamız gereken acılar,mutluluklar,sevgiler,hüzünler,yaşantımızda ,hep çıkar karşımıza .Artık bunlara karşı hazırlıklı olmamız gerekir.Her öğrenci mutlaka bir güzelliğin yaratıldığına dair.yeni ve yaşanılmaya değer hayatların farkındadır.Karanlığa terk edilmiş gecenin ardında,aydınlıkla gündüzler doğmaya devam ediyor.Her kaybediş ve yenilginin sonunda,yine kendimizle yüz yüze geliyoruz.Hep varolduğumuzun farkındayız.Güçsüzlükleri karanlıkta bırakmalı ve gündüzün verdiği direnişle uyanmalı öğrenci bedeni.O zaman kendisiyle yüzleşmekten korkmaz.Bir öğrencinin ideallerine kavuşma korkusu,yaşama ne vereceğini ve yaşamdan beklentileri korkudan çok mücadele gücü vermeli.Bir öğrenci önünde uzun bir zaman olduğunu ve bu zamanda ne kadar mücadele edip,faydalı şeyler üretmek için iyi bir çaba sarf ettiğini hissetirmeli.Böylelikle güç kazanır.İnsan benliği ve ruhu kilitli bir sandığa benzer.Bunu zenginleştirmek insana düşer.Hep yeni güzellikler üretebilme çabasında olan bir öğrenci ruhunu ve benliğini zenginleştirir.Her halukarda bir öğrenci bedeni yorgunluk,umutsuzluk ve güvensizliğin verdiği güçsüzlükle yaşamamalı.Bunu yerini özgüven ve mücadele almalı.İşte o zaman daha güçlü bir iradeyle doğar,aydınlığın verdiği o büyük mutluluklar.
Yazan:Sultan MERCAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.