dağlıdan alınacak öğüt
bir dağlının bu konuda söyleyecek neyi olabilirdi? Hem dağlılar böyle derinlemesine mevzular hakkında fikir yürütmede pek de başarılı sayılmazlar, öyle değil mi? İki sayıyı çarpıp toplayamazlar, hangi trene bineceklerini sorsanız ellerindeki bileti kontrol etmeden cevap veremezler.
Bayım! cüzdanınızı düşürdünüz. Yerçekimi konusunda daha dikkatli olmalısınız. belirtmeliyim ki en küçük zerrenize kadar herşeyi kendisine doğru çekiyor şu anda.
Ah! çok teşekkür ederim, fakat müsaadenizle yetişmem gereken bir toplantı var. Ayrıca yerçekimi hakkında söylediklerinizden pek bir şey anlayamadım. Kıyafetlerinize bakılırsa sizin de söyledikleriniz hakkında pek fikir sahibi olduğunuz düşünülemez.
Yakanızdaki karanfil mesela, o’nu sizden koparıp dünyanın merkezine doğru çekmek isteyen devamlı bir peri dolaşıyor aramızda.
Hayır, hayır... kafamı karıştırıyorsunuz. Periler, ruhlar, hayaletler...
O halde siz limonluktaki yangından da bihabersiniz, öyle mi?
Limonluktaki yangın mı? O’nu duymuş gibiyim, hani şu hayal kırıklığının söndürdüğü yangın.
Haklısınız bayım, hayal kırıklığının, düş kırıklığının söndüremeyeceği yangın yoktur. En kabadayı coşumları, şenlikleri ve bayramları gözünün yaşına bakmadan yerle bir eder hayal kırıklığı. Ve bir gün, o sonsuz annelerinizden biri, bir bayramyeri hayaletinde sizi de alevleri bulutlara dokunan bir ateşin taş ocağına işaret diye koyar.
Nasıl da seversiniz efsaneleri, görünmeyen gizemli şeyleri. Siz dağlılar için Tanrı’ya yakın gezen insanlardan derlerdi de inanmazdım. Dağın yalnızlığı aklınızı bulandırmış anlaşılan. Biraz şehirede kalın, düşüncelerinizi yoplayın derim ben.
Bayım! Tanrınız yalnızca gökyüzündeyse birgün mutlaka yere düşecektir. Ayrıca yüzünüzdeki şu sahte gülümsemeden ve içi boş nezaketinizden bir an önce kurtulun. Bırakın duygularınızı, sevinç ve korkularınızı, umutlarınızı ve düş kırıklıklarınızı gün güneş yüzü görsünler, insan arasına karışsınlar. Hep gülümsüyorsunuz ya, gülmek anlamını yitirip sıradanlaşıyor yüzünüzde. Anlamsız bir kas seğirmesinden ibaret mutluluğunuz. Bırakın mutluluk felcine uğramış et yığınları gibi savrulmayı oradan oraya... hüznünüzün kıymetini bilin... sevin onu...