- 842 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR OLDUM BU GECE...
Özlemler biriktiren kehanet.
Şehrin beş hali ismi yoksunluk; sıfatı ayrım; yüreği yaralı yine dağlarken heceleri.
Ölümü örttüm üstüne kelimelerin aslında soluğumu tuttum ve öldüm.
Şiir oldum bu gece.
Dün ise hikâye kıvamındaydım.
Yarına bir makaleye konarım belki yine sakil kalemin neferi olduğu sevgimden nemalanırken yazdığım her cümle.
Hoyrat kancaları var gecenin. Sihir bildiğim gözleri var aşkın.
Kanayan kâbusları var bir de hele ki kardığım ömrü yok sayan iklimler nezdinde ikilemler doğurduğum…
Şaibeli bir sancıyım yine az sonra’mı boykot eden zaman aşımı hücrelerin kanıksanmış esaretine bel bağladığım ve yüksünmeyi unuttuğum kaderin de sabrıma katık yapan ihaneti var dün denen minvalin.
Öykünmek ise aslıma nasıl ihanet ederim?
Nefreti boca eden ve kinine tapan iblisten yana derdim bir de nefsine tutsak.
Körelmemek adına yazıyorum belki’lerim öğüttüğüm yüreğimde konuşlu ne çok şey var ne çok insana ait aslında aidiyetimi sorgulamaktan filan da vazgeçtim.
Geldim dün.
Ve buradayım an itibariyle.
Yarınımı bıraktım Rabbime yine kutsalıma sığındığım ve her şiirimi kutsayan aşkı bıraktım nadasa.
Sevmeye programlı bünyem.
Hoyrat iklimlerden geçtim ama hep sevdim.
Zamanın tutanaklarında kör harfleri sulh bildim; ölü imleçleri ise gizime aldım aslımı sunarken Yaratana, her yaratıyı saygıyla selamladım.
Mühürlü gözlerinde yalanların ikrara duran kayıtsız ve katıksız cehalet.
Nam.
Dem.
Kirden arınmak ise sahipliğimin sahipsizliğinde beni boykot eden.
Kinayeden uzak seyirler diliyorum epeydir.
Azalmak gerek aslında ama ben çoğalmayı şerh düştüm evrene. Mukozasında ömrün gaipten gelen bir sevinç ve sevgi huzmesi yine içimin duraklarına asılı sayısız yolcu sayısız ben’den üreyen ve hezimete uğrayan sen tınısında sizlik cümlelerle hasbıhal ediyorum aklımın merdivenlerine takılı aklımın sıtma üşengeçliğinde her nasılsa sevmekten usanmadığım ve üşenmediğim.
Demin açıktı televizyon.
Gözüm klavyede, kulağım aşkın frekansına ayarlı ama yine de duydum çiy sarı saçlı kadının attığı kahkahalarına tanık olduğum şu söylem.
Kibrine inat dedi işte.
Dedi ki… denmedik ne kaldıysa zaten birileri söylüyor.
Kısaca: sevmeyi öğütlüyor yapay saçlı kadın.
Zanların da muteber dolgusuna dikkat çekmek istedi.
Ellerini şaklattı.
Sahi, sevmek ne önemli, dedi.
Kapadım sesini televizyonun aslında iki kadını da ebediyete kadar susturdum.
Sevgiyi bonkörce harcayanlara bakıyorum da.
Bir de kendini zengin ilan edenlere.
Zenginliğin sihrinde aslında zikredilen hep maddiyat demek ki; bir yerlerde yanlış yaptım bir ömür boyu.
Sürüngen fiiller sıkıştırıyor bir yandan.
Sünepe mizaçlarının saldırısındayım ne de olsa özgün olmalıyım yoksa bana ne el-âlemin kadınının dediğinden.
Ekranda söylüyorlar gerçeği uygulamaya gelince hep ters köşe yine mizaçlarının tutukluk yaptığı.
Sevdiğim kadar da var hani: tutuklu kaldığım şu duygu cumhuriyetinde, özgürlüğümü ilan ettiğim yine suskun geçen günün gecesinde taarruza geçen kelimelerin kölesi olmaya dünden razı olduğum.
Sevginin ikbali.
Aslında sevgi kazanımın tam kendisi.
İyi de kötülük ve nefret neden pek bir revaçta?
Dediğime de bakmayın hani ne de olsa herkes kendinden mesul ötesinde Hakkın nezdinde neye tekabül ettiğimiz önem arz eden asla ve asla birilerini inandırıp göz boyadığımız çakma sıfatlarla şah iken şahbaz olduğumuz yine Allah katında karşılığını buluyor er geç.
Sevgiyi kuşandığımız kadar mutluyuz ve yine kendimizi armağan ettiğimiz kendimiz kisvesinde hangi muteber duygu ise şaha kalkan.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.