- 580 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Herşey anlamı üzerine kuruludur
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Başlayacak yeri bulmak. Evet. Başlayacak yeri bulmak. Benim için yazmak çoğu zaman ’başlayacak yeri bulmak’tan ibarettir. Eğer orayı bulursam ilhamlarımın kapısı (elhamdülillah) açılıverir. Anlam zaten (Alîm ism-i şerifi sırrınca) varlığın kenarından akan bir nehirdir. Herşeyin yanındadır. Herşeyin içinde o özden vardır. Herşey anlamı üzerine kuruludur. Bu nedenle meselem ’anlam yaratmak’ değil ’aktığı yeri bulmak’tır. Orayı kovalarım. Dikkatimin tasıyla şeylerin etrafında dolanırım. Hayatımdaki herşeyi de ’başlayacak yeri bulmak’la ilişkilendiririm. Hayat ’başlayacak yeri bulununca’ hayattır. Eğer böyle bir noktaya sahip değilseniz o hayat ’yaşanmış’ değil ’aradan çıkarılmış’tır.
Kainat bir kitaptır. İnsan bir kitaptır. Hayat bir kitaptır. Ve kitaplar başlanılmadan okunmazlar. Sayfalarına göz gezdirerek bir roman okumuş olmazsınız. Bakılan ancak dikkat edilince görülür. Birşey bizzat yaşanılmaya kastedilince yaşanır. Ve ona başlanılınca başlar. Niyet bu yüzden önemlidir. Eğer başlanıldığı şuurunda olunmasa yaşanıldığı şuurunda da olunmaz. Yaşanılırken kenarından geçilir. İnsanın hayvandan bir farkı da budur: İnsan başladığının farkındadır. Yahut da olabilirdir. Veyahut da olmalıdır. Eğer birşeylere başladığının farkında değilse bitirecek hiçbirşeyi de olmaz. Bitirecek hiçbirşeyi olmayanlar ise ölüme hep hazırlıksız yakalanırlar. Ve korkarlar. Çünkü ölüm onlar için yarım kalmışlığın mührüdür. Hesap kapanır. İhtimaller biter.
Vahiy bize ne sağlıyor? Vahiy bize öncelikle ’başlayacak güvenli bir yer’ sağlıyor. Tıpkı sözlük bilgisinin kitap okumaya başlarken oluşturduğu zemin gibi. Öğrenilmiş/edinilmiş tanımlar yeni anlamlar devşirirken üzerine basılan güvenli zeminler oluşturuyorlar. Biz de eğer sünnetin getirdiği bilgiye sahip olmasak hayata nereden/hangi tanımlarla başlayacağımızı bilemeyiz. Tarihsiz kalırız. Talihsiz kalırız. Hatta Allah hakkında düşünmeye, ki o sonsuzdur, nereden başlayacağımızı kestiremeyiz. Kainat kitabından uhrevî tecrübeler edinmeye, ki o da gözümüze sonsuz gibi görünür, ne noktadan başlayacağımızı tayin edemeyiz. Aleyhissalatuvesselamın varlığı zamanın/hayatın ortasına bir start çizgisi gibi yerleşir. İnsanlık cennete doğru koşmaya oradan başlar. Maraton ümmetin büyük koşusunu ifade eder. Biz de bu bayrak yarışı içinde kendi yüz metrelerimizi (belki de altmış-yetmiş senelerimizi) koşarız.
Ancak, çok şükür, her şekilde bir başlangıç noktasından haberdar edilmişizdir artık. Düşünürken oradan başlar düşünürüz. Konuşurken oradan başlar konuşuruz. Yeni birşeyler söylerken dahi oraya basarak yeni birşeyler söyleriz. Nereden başlayıp nereye varacağımızı biliriz. Kur’an’da "O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır!" buyuran Rabbimiz böyle bir sırrı da öğretiyor bizlere. Güzel işler yapmanın yolu ’başlangıca’ ve ’bitişe’ sahip olmaktan geçiyor. Başlangıçları olmayanlar aynı zamanda ’hedefsiz’ oluyorlar. Erteleyici oluyorlar. Başlangıcı ve bitişleri olanların hayatları bereketleniyor.
Belki biraz da bu nedenle ait olmayı severiz bir yerlere. Hayatımızda milat olacak olayları severiz. Bir karar alıp hayatımızı o karardan (ve o kararın alındığı dönemden) itibaren değiştirmeyi severiz. Sıkıldığımızda, daraldığımızda, bunaldığımızda yeni bir yere taşınmayı severiz. Yeni bir proje denemeyi severiz. Yeni bir giysi denemeyi severiz. Evdeki mobilyaların yerini değiştirmeyi severiz. Şebnem Ferah gibi "Silbaştan başlamak gerek bazen!" diye bağırmayı severiz. Çünkü bütün bu yenidenlikler bidayetlerden/başlangıçlardan haber verirler.
Peki arkadaşım. Hazır ol. Şimdi soracağım: Ancak bu şekilde mutlu olabilen bir insanın dilinde ’Bismillah’ olmasına şaşılır mı? Bence şaşılmaz. Zira ’Bismillah’ başlangıcın sözüdür. Tazelemenin sözüdür. Yenidenliğin sözüdür. Hayatı bir hedefe matuf olarak yaşamanın ifadesidir. Oradan bir kere girildikten sonra herşey ’Allah ile herşey’ olur. Şeyler yalnız kalmaz. Şeyler başlangıçsız kalmaz. Dokunduklarımız, konuştuklarımız, eylediklerimiz, tutunduklarımız, koşuştuklarımız, hepsi ama hepsi ’bir’ yerden başlamaya başlarlar. Arada kalmazlar. Aradan çıkarılmazlar. Gözden kaçmazlar. Bismillah bir ip gibi kendisiyle eylenen herşeyi birbirine bağlar. Amaçlandırır. Aitleştirir. Bir bütünün parçası haline getirir. Tıpkı kafiyenin mısraları aynı şiirin parçası haline getirmesi gibi. Aynı yerden başlayanların bir kardeşliği vardır. Yazılarımda bu kardeşliğin parçası olmaya çalışırım. Zira başlangıcı olmayanların ihtimallerin çokluğundan dolayı delirmesi işten değildir.
YORUMLAR
Güne gelen yazınızı kutluyorum. Aslına bakarsanız tüm yazdıklarınız çok değerli çünkü yazılarınız okurken insanı düşündürmeye yönlendiriyor. İnsanın ufkunu açıyor.
Ben bu tür yazıları okumayı seviyorum bu nedenle de yazılarınızı takip etmekten memnunum. Emeklerinize sağlık.
Saygılar