- 492 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tahammülsüzüz Vesselam
Tahammül, bir başka ifade ile katlanma gücü, nereden alır kaynağını dersiniz?
Bir sevgi olmalı temelde, insanı sevmelisiniz, hayvanı sevmelisiniz, toprağı sevmelisiniz, kısacası yaratanı sevmelisiniz ki, yarattıklarını sevesiniz, tahammül edebilesiniz.
Ne oldu bize Allah’ım da, bu kadar tahammülsüz olduk? Ne oldu bize ki sevmeyi unuttuk, saymayı unuttuk?
Bırakın eli, kendimize bile tahammülümüz kalmayacak bu gidişle. Ne yana baksanız birçok örnek görüyorsunuz. Bağırtılar, kavgalar… İnsanlar barut gibi, bir ateş bekliyorlar patlamak için.
En bariz örneklerini de trafikte görürüsünüz. Sürücü en başta kırmızı ışığa katlanamaz, kendini geçene, klakson çalana, klakson çalınca kızana katlanamıyoruz. Park etmiş bir aracın çıkışına tahammül edemiyoruz, hızımızı kesiyor diye. Önümüzde normal hızla seyreden bir araca katlanamıyoruz, ne pahasına olursa olsun geçmeyi yeğliyoruz. Bizi geçen araca tahammülümüz yok, bunu hakaret kabul ediyoruz, adamın gerçekten acele işi olup olmadığını bilmeden.
Komşumuza katlanamıyoruz; gürültü ediyor diye,
Kapıcıya merdivenleri yeterince temizlemiyor diye,
Arkadaşımız arabasına fazla temizlik yapıyor diye,
Yeni elbise almış mesai arkadaşımıza hava atıyor diye, kızıyoruz habire.
Taraftar oluyoruz, bizim takımı tutmayanlara, takımı tutsa bile maçlara gelmeyenlere, hatta takımın kalecisine bile tahammülümüz yok, gol yedi diye.
Demokrat geçinsek de, bizden farklı düşünenlere katlanamıyor, farklı düşünceyi yetersizlik, cahillik sayıyoruz. İktidardaki partiye katlanamıyor, muhalefeti çekemiyoruz.
Velhasılı bir şeyler eksik bu yemekte. Tadı bozuldu dünyanın. Birileri tadını kaçardı, bundan da en çok kendileri etkilendi, zehir ettiler hayatı hem kendilerine ham de çevrelerine.
Hastalık belli de, tedavisi ne? Aslına bakarsanız tedavisi de çok kolay. Biraz sevgi, biraz saygı… Günde çok defa, hem de aç karnına.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.