- 678 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir savaşın ortasında
Kardeşim!
Gördün mü? Gündüzlerimizi karanlığa çevirmişler. Canımızı alıp bilmek kaç parçaya bölmüşler. Ümmetin kadınlarını ve çocuklarını dünyanın gözleri önünde ezmişler. Erkeklerin izzetini yere sermişler...
Savaşın ortasındayım kardeşim! Ellerinde bizim Kur’ânımız var, peygamberimizin sözleriyle alay ediyorlar. Baharlar gelse ne olur? İman baharını yok etmeyi hedeflemiş kör zihniyetler hortlamış! Bana hangi bahardan bahsediyorsun?
Peygamber’in (sas) hayatını ve hadislerini eleştiren eleştirene. O’nun kutlu sözlerine elin oryantalisti dil uzatırken, Kur’ân’a bakıp “bu ayet tarihte kalmış bizi ilgilendirmeyenleri çıksın hayatımzdan” diyen sözde diplomalı müslüman kardeşim (!) avare konuşurken... hangi bahar örter hüznümüzün yüzünü?
Geçen günün hesabını nasıl vereceği endişesini taşıyanların, sözle ameli uymayanın imanını gözden geçirmesini nasihat eden Hasan Basrî’lerin ve Nebi’nin (sas) bir Hadis-i Şerif’i için uzun uzun yolculuklar yapanların geçip gittiği coğrafyalarda çöl dikenleri ağlıyor haberin var mı?
Mürekkepten çok kanı akmış alimlerin, zalim hükümdarların karşısında hakkı haykırmış Ahmed b. Hanbel’in, Ebû Hanîfe’lerin ilmî mirasına üşüşüp nefsine ve menfaatine uymadığı için umarsızca bir kenara atıp kendi hevasının çöplüğünden topladıklarını sunan zihniyetlerin alkışlandığı bir çağda yaşamak...
Bir savaşın ortasındayız kardeşim...
Kimimiz, çocukların bulutlar üzerinde hayaller kurmaları gerekirken, zalimin korkunç bir sesle bulutlardan geçen F-16’ları ile zehirleniyor, yanıyor ve parçalanıyor...
Kimimiz, bilgiye tapan haramilerin oklarıyla beyinlerinden vuruluyor.
Kalbimizi sorarsan eğer, işte asıl savaş yeri orası olmuş ya...
Topa tüfeğe ne hacet? Biz ahlâkımızdan vurulduk. Ahlak, bilinçsizce yataklarda yatıyor.
Oyalanıyoruz...
Ama bir savaşın ortasındayız. Nasıl bir çelişkidir bu kardeşim! İnsan hiç savaşın ortasında iken rahatça koltuğuna yaslanıp televizyonun uyuşturucu kollarına bırakabilir mi kendini?
Ama artık kıyamet kopsa kalkmayacağız dizilerin önünden. Öyle bir gaflet çökmüş öyle bir rehâvete yenilmişiz.
“Dünya” diyor rabbimiz, “sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir”...
Yani müslüman bir adamın, şehadeti getirmiş bir adamın “Lâ” uğrunda yorulması gerekiyor. Reddedip putlarını modern dünyanın, kendi nefsinin, uhuvveti yıkan ihtirasların... illallah diyerek koşması gerekiyor.
Rehberimiz ve peygamberimiz (sas) hayatı boyunva rahat yüzü görmüş mü? Yoksa inandığı dava uğrunda hep bir gayret içinde mi olmuş? Hesap et kardeşim!
Onu (sas) takip eden kutlu sahabe ne yapmış peki? Onlar da Onun (sas) gibi koşmuşlar değil mi?
Sahabeden sonra gelenler ve onları takip edenler... Basiret ve ferâset sahipleri bayrağını almış İslam’ın ve koşmaya devam etmiş... Bugün se ve ben, iman ettiysek kardeşim evvelâ Allah’ın lütfuyla iman ettik. Ama İslam’ın güneşi doğarken birileri koştuğu için biz bir şeyleri daha iyi anladık ve farkına vardık.
Şimdi düşün... Düşün Mehmet Âkif’in sözünü!
“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.”
Bugün bazı şımarıkların tutuşturduğu fitne ateşlerine sen de şüphecilikle ve hadsizlikle fitne taşırsan, biz asla bir olamayız. Biz; silahına, diplomasına ve kendi egosuna güvenen ve tapan şımarıkların keyfini razı etmekle vazifeli değiliz. Ahvâlimize çeki düzen verip hakkâniyetin gölgesinde Kur’ân’a ve Sünnet-i Rasul’e sarılmalıyız. Hangi alanda mâhir isek o alanda cehd ü gayret etmeli ve bu savaşın ortasında Allah’a koşmalıyız... “Allah’a koşun” diyen Kur’ân’a sarılarak Allah’a koşmalıyız.
Zeynep Zuhal Kılınç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.