- 1041 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Mektup...
Bana bir Melek çiz deseler hemen sana kanat takardım. 💔
Ne muhteşem ve derin anlam içeren bir söz…
Bana yazılmış naçizane… ne bahtiyarlık…
Neden niçin ve neye göre verilmiş manevi bir paye ve biçilmiş bir değer bu?
Bunu benim bilmem ve hatta kabul etmem bile pek doğru olmaz…
Düşündüm uzun uzun ben kime ya da kimlere takardım bu Melek kanatlarını? Diye…
Ya sizler? Dürüst davranmanız gerekirse kaç kişiye takardınız bu kanatlardan?
Her zaman söylediğim ve inandığım bir söz vardır. Kan bağı değil can bağıdır önemli olan insan hayatındaki kişilerin varlığı.
Ve ben kan bağından çok daha fazla can bağının insanlar arasındaki derin sevgi dostluk anlayış paylaşım ve yakınlaşmayı sağladığına inanıyorum…
Kendi ailemiz ve yakın çevremizle sınırlanmış bir ilgi ve duyarlılık hiçbir değer ifade etmez eminim.
***
Bir “Mektup” söylentisi dolaşıyordu ortalıkta zerrece ilgilenmediğim. Postacı her kapıyı çalabilirmiş ayırım gözetmeksizin üstelik.
Bunca iletişim araçları olanakları dururken tarih olmuş bu mektup olayı da nereden çıktı şimdi? Bunu kim ne
için ve ne amaçla yapabilir? Diye düşünmeme bile zaman kalmadan bir de ne göreyim posta kutumda uzunca bir zarf ve üstünde ailemin soyadıyla hem de!
Zarfı kutudan elerim titreyerek aldım. Şöyle bir baktım ve her iki yüzünü okşayarak kalbimin üstüne bastırdım gözlerim nemli.
Dalıp gittim yıllar öncesine hemen oracıkta…
Geçmişte kalan çok değerli anlamlı bir güzelliğin unutulmaz bir tadın ve dinmeyen bir özleyişin yüreğimde çağrıştırdıkları geldi hatırıma…
Mektup…
İnsanlar beni unutalı çok oldu.
Diyorum ki:
Bari sen;
Bir Postacı gördüğünde beni hatırla
Bir Pul’a satıldığında insanlar sen beni düşün
İki damla gözyaşı süzülürse yanaklarına sıcacık
Bir tebessüm kıvrılıp kalırsa dudaklarında öylece
Heyecandan dolanırsa elin ayağın birbirine
Özlemle tutuşursa yüreğin günbatımının muhteşem kızıllığında
Kanat çırparsa gökyüzüne gerçekleşen düşlerin Ve
“Yine yakmış yar Mektubun ucunu” ezgileri doluverirse kulaklarına ansızın
“Hayat hoş gerisi boş” deseler de
Sen, sana Yazdıklarımı Unutma yine de…
Özenle bir Deste yap
Bağla kırmızı kurdeleyle ve at cilası solmuş ceviz sandığın bir köşesine onları
Gül yaprakları serpiştirmeyi unutma aralarına Ki sandığın kapağını her açtığında ‘Gül Kokulu Sabahlara’ Uyanasın diye...
Merdivenleri ağır ağır çıktım asansör kullanmadan…
Kapıyı açtım odaya geçip oturdum bir köşeye.
Mektubu açamıyorum bir türlü…
Eskiden gelen özel mektupların hemen açılmayıp bekletildiğini böylelikle içinde ne yazılmış olursa olsun mahzende bekletilen şarap gibi tadının daha da artacağı düşünülürmüş…
Ben de heyecanımın artması için mektubu yanımdaki sehpanın üstüne koyup daha sonra açmayı düşünürken kapıda anahtarın döndüğünü hissettim. Kızım gelmişti. Selamlaşmanın ardından elindeki
Gazeteyi uzattı.
Benim can dostum kızım Toby nin arkadaşı Pako nun babası 77 köyden kovulmuş çok önemli değerli gazeteci yazar ve harika insan Bekir Coşkun un yazısıydı okuyacağım ilk yazı kuşkusuz.
Bir de göreyim ! Yazının başlığı “Mektup”
Sözü kendilerinin gazetedeki yazısına bırakıyorum:
Mektupta ‘Var gücümüzle güçlü Türkiye için çalışıyoruz’ diyor… ‘Her alanda Türkiye’yi 16 yılda 3,5 kat büyüttük’ diyor… ‘Bu güne kadar yaptıklarımız yetmiyor, 2023 vizyonumuzla çok daha büyük hedeflere doğru kararlılıkla ilerliyoruz’ diyor…
O zaman ‘Kesin bu mektup oradan geliyor’ dedim… Hiç şüphe yok… Çünkü kimse böyle yapmış gibi yapamaz…
İmza: Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı…
Mektup, 35 milyon kişiye atılan mektuplardan birisi… Karizma sahibi liderin bize de mektup atıldığından haberi tabii ki yoktur…
Zarfın içinde minik bir torbaya da çam tohumları koymuşlar… Selam-sabahtan sonra tohumları ekersek, daha yeşil bir Türkiye için ‘el ele’ diyor…
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi akıllıca bir kampanya…”
“BU KARANLIK DÖNEMİN HATIRA AĞACI OLSUN”
“İyi de… Ziraat Bankası’nın parası ile (700 milyon dolar) yandaşa Hürriyet’i al… Ziraat Bankası medyaya dalsın… Tohum ekmek de bize mi düştü… Kimse korkusundan soramıyor: Yandaşa milletin parası ile gazete almak, Ziraat Bankası’nın görevi mi?..
Ayrıca…
Tüm ormanların yağmacılara satılması için şu anda kanun yapan adamdan size de zarfta tohum gelirse, sakın atmayın…
Ekin…
Bu karanlık dönemin hatıra ağacı olsun…”
***
Ben bana gelen mektubun içindeki tohumları ektim mektuptaki tarif doğrultusunda…
Sonra facebook a bir göz attım…
6-7 yaşlarında bir kız çocuğuna din iman kuran peygamber islamın - imanın şartları vs. ezberletilmiş koşturuyor çocuk arada bir duraksayarak…
Ve Videonun altında “Allah rızası için bu hayırlı evlada Maşallah yazın” notu…
Sizin bu manevi ve dini inancınızın sorgusu gittiğinizi umduğunuz yerlerde yapılacaktır zaten!
Bu dünya aleminde ve özellikle bu ülkede bunca akıl dışı sorunlar varken ve bunlar insanların birbirlerine reva gördükleri cezalar ise…
Sizlerin gece gündüz oturup inancınızın reklamını yapıyor olmanız başlı başına bir büyük hata yanılgı ve çok ayıp bence…
Ee ne yaparsın…Edebiyat siteleri bile bu tür saçmalıklara prim verebiliyorsa…
Ekilen tohumlar “nifak tohumları” olarak yeşerecektir bence…
YORUMLAR
Canım benim yine ilgiyle okuduğum kıssadan hisse mükemmel bir yazı.
Ne haklı bir serzeniş.
Ne kadar yerinde bir tespit.
Düşünen,irdeleyen ve
doğru bir analizle gözlemlerini cesurca dile getiren kalemini ve yüreğini öpüyorum.
Ne güzel söylemiş Nazım
“Nasıl öfkelenmem düşündükçe Memleketimi,
Çırpınıyor ayakları altında Bir Avuç Hergelenin..”
Sözün özü imam bildiğini okuyor birtanem.
Atatürk gençliğe hitabesinde ne güzel ifade etmiş değil mi ?
Kısa bir bölümü tüm çıplaklığıyla bu çarpıklığı anlatıyor zaten
"Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir."
Bizlerin yapması gereken ise yine Ata'nın buyurduğu gibi
"BİR GÜN, BAĞIMSIZLIK VE CUMHURİYETİ SAVUNMAK ZORUNDA KALIRSAN,
GÖREVE ATILMAK İÇİN, İÇİNDE BULUNACAĞIN DURUMUN
OLANAKLARINI VE KOŞULLARINI DÜŞÜNMEYECEKSİN!"
Sevgilerimle canım
DEVRİM DENİZERİ
O sensin o geniş bilgisi sonsuz zarafeti ve tevazusu ile canımın içi Dilek USTA dır...