- 459 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KANSER SİZİN DEĞİL SİZ KANSERİN ECELİ OLUN
KANSER SİZİN DEĞİL SİZ KANSERİN ECELİ OLUN
Pınar Efe. Yaşı 40
Pınar, meme kanseri ile ilk tanışma anlarını ve sonrasında ki mücadelesini şu sözlerle dile getiriyor.
Bir gece nışanlımla evde oturmuş televizyon izliyorduk. Elim birden sağ göğsüme gitti. Sağ göğsümün iç tarafında elime küçücük bir sertlik geldi. Hemen diğer göğsümü kontrol ettim. Öteki göğsümde sertlik yoktu. Muhtemelen yağ kitlesidir diye düşündüm ve çok fazla dikkate almadım.
Ertesi sabah tekrar kontrol ettiğimde aynı sertlik devam ediyordu. Durumu nışanlımla paylaştım. Nışanlım göğsümü incelediğinde sertliğin çok küçük ve önemsiz bir şey olduğunu söyledi. Bende öyle düşünmüştüm aslında.
Ama içime kurt düşmüştü bir kere. Oldum olası meme kanserinden hep korkmuştum. Nihayetinde bir kadındım ve bu risk benim için de kaçınılmazdı.
Aynı gün hiç vakit kaybetmeden jinekoloğuma gittim. Muayene etti. Benim alanım değil ama seni iyi bir cerrah’a göndereceğim birde o baksın dedi. Hemen o gün dediği doktora gittim. Muayene edip bir sürü sorular sordu.
Ultrasyon istedi. Çektirdim.
Radyolog şüpheli kitle saptadı ve kitlenin çıkarılıp biyopsi yapılmasını önerdi. Erken sonuca ulaşmak için çok fazla düşünme lüksüm olmadığını bildiğimden hiç vakit kaybetmeden benden istenen tetkikleri bir bir yaptırıyordum. Nihayet sonuçlara ulaşılmıştı. Sonuç kötüydü.
Kanser sözü ilk anda şok etkisi yarattı bende. O an için düşünme kabiliyetimi tamamen kaybettim. Tüm geçmişimi, geleceğimi, hayallerimi tek bir cümleye sığdırmanın acizliğini yaşadım. "Kanser eşittir ölüm".
O anları hiç unutamıyorum. Hani aniden camdan düşersin de ciğerlerinin patladığını duyarsın ya ağzında. Kalbin ha durdu ha duracak ama sen sadece izlersin acı içinde. İşte öyle hissediyordum.
Saatlerce kendimi bilmeden parkta oturdum. Kanser olduğumu öğreneli henüz bir kaç saat olmuştu ama ben ruhen yıllardır çöküntüye uğramış gibiydim.
Kendim için ağlarken birden aklıma sevdiklerim geldi. Allah’ım nasıl söylerim, "anne kızın kanser oldu" nasıl derim. Peki ya nışanlım. Ne yapar, nasıl dayanır bensiz? Onların bana ihtiyacı varken göğsümde sinsi bir şeytan barındırdığımı nasıl anlatırım?.
Tüm bunları düşünürken tuhaf bir korkusuzluk kapladı içimi. O anda aklımdan geçen ilk şey şuydu;
"Böyle bir hastalığa yakalandıysam, muhakkak ki bu aşamada onun da bir tedavisi olmalı. Ne gerekiyorsa, bana ne derlerse onu yapacağım. Yeter ki iyi olayım. Çünkü annem, babam ve beni seven bir ailem var.
O gece nışanlımı karşıma alarak "Ben meme kanseriyim" dedim. Nışanlım gayet metanetli davranarak tamam tedavini olursun geçer dedi. Bu sözler beni çok rahatlatmıştı.
Ancak ertesi güni nışanlımın moralinin bozuk olduğunu ve gizli gizli ağladığını fark ettim.
Güçlü tavrımı takınarak hemen itiraz ettim, şu anda en son ihtiyacım olan şey etrafımda ağlayan insanlardı. Hepimiz savaşçı bir ruhla dimdik ayakta olacak ve savaşacaktık.
Hiç bir zaman "Neden ben? Ne kadar şansızım! Ne kötü bir kaderim varmış!" diye isyan etmedim.
Uzun bir tedavi sürecine girerken de göğsüm ameliyatla alınırken de.
Teşhisten sonra acil ameliyata alındım. 4. evrede olduğum, hatta ölebileceğim söylendi. Doktorumun bu sözleriyle yelkenleri suya indirmedim tabii. Tam aksine, hayata daha da sıkı sarıldım.
Ölüm elbette ki Allah’ın emri ancak ben yaşayacağıma öyle çok inandım ki hastalığımı yeninceye kadar mücadele edeceğime yemin ettim. Öyle de yaptım.
Amelıyatımda sağ göğsüm ve sağ koltuk altı liflerim alındı. Üç ay iyileşme süresi verildi.
Bu arada morale en çok ihtiyacım olan süreçte nışanlım, böylesi büyük bir sorumluluğun üstesinden gelemeyeceğini anladı ve beni terk etti.
Ben kansere savaş açmış güçlü bir kadındım. Ve bu yola tek başıma da devam edebilirdim. Ettim de! Ailemin ve dostlarımın desteğini de es geçmeyeceğim.
Tedavi süreci 8 ay süren kemoterapiyle devam etti.
Sonrasın da 24 iş günü süren radyoterapiye başladık. Her gün hastaneye gidip düzenli şekilde tedavimi oldum. Tedavi sonrası yapılan kan tahlili temiz çıktı.
Tedavim bitti. Çok şükür iyiyim. Hayata umutla ve sevgiyle bakıyorum. Daha yaşanacak çok güzel günlerim var biliyorum. Hayatı, ailemi en önemlisi kendimi çok seviyorum.
Evet değerli okurlarım!
Sevgili Pnar Efe’nin Kansere karşı verdiği büyük mücadelesinde anlıyoruz ki, KANSER güçlü insanların ellerinin tersiyle devirebileceği, vücuda yerleşen hastalığa hoş geldin hastalığım buyur otur ama bilki misafirin makbulu erken kalkıp gidenidir diyerek vücudundan kovmaya kararlı mücadeleci insanların hastalığıdır.
Kanser bilgisizlik ve umursamazlıkla oluşur. Biz istemediğimiz müddetçe hiç bir kanser hücresi bedenimize yerleşemez.
Nisan ayının ilk haftası 1 ve 7 Nisan arası kutlanan Kanser Haftasında gelin sizde kendiniz ve sevdikleriniz için temiz bir sayfa açarak Kanseri tetikleyen tüm kötü alışkanlıklara veda edin. Hayata sağlık-la merhaba deyin..
Kanser sizin değil, siz Kanserin eceli olun.
Tüm Kanser hastalarımıza acil şifalar diliyorum.
Filiz Bahcıvan
YORUMLAR
Bazı şeyler yazıldığı kadar kolay olmuyor maalesef Filiz hanım. Kanser türlerine göre ölüm riski az ya da fazla olarak değişkenlik gösteren bir hastalık. Bir de bunun büyük hücreli olanı var, küçük hücreli olanı var. Asıl kötü sonuçlar doğuranı küçük hücreli olanıdır zaten. Ailemden sayısı hiç de hafife alınmayacak kadar kişiyi kanserden kaybetmiş biriyim. En yakın olarak babamı. Akciğer kanseriydi. Babam bilgili, zeki ve hayat dolu bir insandı. Hayatı hep güzelleştirirdi bakış açısıyla. Kansere hiç boyun eğmedi... vefatından bir kaç gün önce bile hayaller kuran, şarkılara ıslıkla eşlik eden bir adamdı. Sonuna kadar da mücadele etti. Ama olmadı.
Kötü alışkanlıklara gelince elbette tetikleyebilir ama ben hiç bir kötü alışkanlığı olmayan bir kaç akrabamı da kanserden kaybettim. Kanser ırsî bir hastalık.
Bir olayı en iyi onu yaşayanlar ya da o kişi yaşarken buna şahit olanlar anlayabilir.
Sevgiler
Filiz elbi
Ancak Kanser denen illetin moralle def edilebileceğide bir gerçek. Ve yazımla bır cok Kanser hastasına moral olacağını düşünüyorum ve inanıyorum.
Bu arada başınız sağ olsun. Babanızın mekanı cennet olsun.
Sevgıyle kalın.
Gamzelimm
Sizin de başınız sağ olsun, mekanı cennet olsun babanızın. Örnek başkası olunca yazıda tahmin edemedim sizin de yaşadığınızı. Bunun için kusura bakmayın lütfen.
Sevgiyle