- 759 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beðeni
ÖÐRETMEN BENÝSA-4
ÖÐRETMEN BENÝSA -4
.
Dördüncü kitap “Öðretmen Benisa Yurtdýþýnda”. Kitap Prof.Dr.Tamilla Abbashanlý’nýn “Muhabbetim Bölünmedi” baþlýklý deðerlendirmesiyle baþlamýþ. Diyor ki Abbashanlý: “Reþat Nuri Güntekin’in Çalýkuþu romanýný okuyunca dedim ki, bundan sonra hiçbir eseri bu kadar sevmem. Sonra Þarlotto Bronte’nin Cen Eyr eserini okudum, ayný þey…Sonra Öðretmen Benisa’yý okudum. Ayný þeyi söyledim… Muhabbetim bölünmedi. Daha da arttý.”
Huriye Saraç’ýn eserini müzik gibi cana ve ruha yakýn buluyor Abbashanlý. “Eserin dili sade, aydýn, sürükleyici ve okunaklýdýr.” diyor. Bunun sebebi anlatýlanlar kurgusal deðil. Hepsi yaþanmýþ. Ýçten ve akýcý… Abbashanlý’nýn Huriye Saraç’la ilgili þu deðerlendirmesini de almalýyým: “O tarih kadýndýr, tarih olan kadýndýr, ayak üste gezen tarihtir… Bu mucize kadýn sabahlarý güneþten önce kalkýyor, güneþ onu deðil, o güneþi selamlýyor.”
.
Öðretmen Benisa Belçika’ya gidecektir. Selizli eski öðrencisi Zeki, Belçika’da iþçidir ve Belçika’ya turist iþçi götürmektedir. Zeki’nin çaðrýsýyla turist olarak 8 Þubat 1972’de gider. Giderken “Gurbet içimde daha da büyüyüp bulanýrsa, bir bulanýk su gibi dibini göstermezse?” kaygýsýný taþýmaktadýr.
(Burada 3. Kitabýn Almanya veya Belçika ara bölüm baþlýðý sayfa 379 ve 380.sayfalarda anlatýlanlar 4. Kitabýn 4,5,6.sayfalarýnda yinelenmiþ. Tekrara düþülmüþ.)
.
Belçika’ya gider Benisa. Tam 7 yýl iþçi olarak çalýþýr. Tosun Bey çok kýzar. Bir izinde babasýný yoklamak ister. Çok sert tepkir Tosun Bey: ” Gavura gitmeye utanmadýn mý? Seni…. gavurlarýn bokunu paklasýn diye mi okuttum? Yazýklar olsun sana! Atatürk’ün öðretmeni deðilmiþsin. Cehennem ol! Görünme gözüme!”
Muzaffer’i de alýr yanýna Benisa. 1979’da oðlu Muzaffer’in teþvik ve gayretiyle Hollanda’da Türk çocuklarýnýn eðitiminde öðretmenlik görevine döner. Altý yýllýk hizmetten sonra 1985’te Hollanda’da öðretmen olarak emekli olur.
Döner gelir baba evine. Babasý ve analýðý çok yaþlanmýþlar. Kendi iþlerini yapamayacak derecede. Yýllar yaþlarýný götürürken bedenlerine de acýmamýþ. Onlara hizmet eder. Baba evinde yorulunmaz. Evladýn güvencesidir baba evi. Babasý aðýr hastadýr. Ziyarete gelenler “Sabýr selamet ola!”deyip gitmektedir. Ve Tosun Bey Benisa’nýn kucaðýnda son nefesini verir.
.
Benisa babasýný þu sözlerle yolcu eder: “Babacýðým anamýza özlemimizi, hasretliðimizi söyle. Orda da aramýza üvey analar girmesin.”
Dördüncü kitap da okuyucu mektuplarý ve fotoðraflarla tamamlanmýþ.
.
Öðretmen Benisa’nýn geniþ özeti böyle. Aslýnda özetin özeti… Aldýðým notlara baktým. Daha çok þey var yazacak.
Öðretmen Benisa’nýn dili kuþ dili. Yaralý ceylanýn feryadý. Yavrusunu baðrýna basmýþ bir ananýn yaþam kavgasý. Þiir gibi bir anlatým. Hatta “gibi”si fazla. Öðretmen Benisa bir þiir…
Öyle güçlü, özgün betimlemeler var ki. Birkaç örnek vereyim: Çektiði kulak sancýsýný þöyle betimliyor (Durum tasviri). “Dayanamýyorum. Yerde alýp gökte satýyorum.” Kafa karýþýklýðý “Kafamýn içi demirci dükkaný gibi tan tun…Tan tun…” Bir baharatçýnýn betimi (Kiþi tasviri) “Yarýsý aklaþmýþ top sakallý, baþý beyaz takkeli, yuvarlak, tespih böceði gibi bir adam.” Labbasan Sinan (Kiþi tasviri) “Babamýn öz oðlu gibidir. Ayaklarý büyük olduðundan lap lap basar. Ondan Labbasan Sinan denir.” Tarlakuþu (Hayvan tasviri) “Bir tarlakuþu gittikçe aydýnlanan gökte yükseldi, yukarda boz yumak olup asýlý kaldý bir süre. Doða ayaklanýyordu. Benim kuþlarým da gelmeye baþladýlar birer birer.”
Olay tasvirine Kandilci’nin eþeði ölünce yaþadýklarýný yazsam çok uzar. Siz bunu kitaptan okumalýsýnýz. Kandilci’nin ölen eþeðinin baþýnda: “Gittiii! Gitti mor oðlum geliiin!” diye aðlamasý yürekleri daðlýyor.
.
Ayvacýk’ta bahar (Doða tasviri) “Köyün ilkbaharý bir baþkaydý. Tozsuz topraksýz, Ege Denizi’nden yeni çýkarýlmýþ gümüþ gibi bir bahardý. Yeni açmakta olan aðaçlarýn taze yapraklarýna (çiçeklerine) baca dumaný gibi sývanýyordu kýþ uykusundan uyanan böcekler, arýlar, kuþlar. Bir yýl önceki yuvalarýna dönen leylekler, Gediz’in kýyýsýndan solucan topluyor, bað baçelerde geziniyordu uzun bacaklarýyla. Yýlanlar, karýncalar kayalarýn dibinden, deliðinden çýkýyor, sarmaþýklara, arapsaçýna (dere otuna benzer) dolanýyorlardý.”
“Poyrazýn hafifinden esen serin bir yel bedenleri, yüzümüzü, gözümüzü okþar gibiydi. Gediz’in kýyýsýndaki söðütler, nazlý nazlý ýrgalanýyordu. Aðaçlar pembe, beyaz çiçeðe sývanmýþ, baðlar yapraklanmýþtý. Yel hýzýný tazeledikçe kavaklar bir saða, bir sola eðiliyordu.”
.
Halk aðzý sözlerden örnekler: “Evimin direði, kilidi küreði. Bereketli iþli- aþlý. Eli boþ, gönlü hoþ. Þeytan arabasý. Kýr atý çullu da bilirler, çulsuz da. Balýk denizdeyken tutulur. Anan turp baban þalgam, nerden oldun gülbeþeker? Zulmün binasý olmaz. Öfkede akýl olmaz. Ekim, bir elin ýlýk; bir elin soðuk. Hayýr mý, þer mi? Hak var, hayýrlýsý var. Tanrý’nýn verdiði ödünç can. Goc’adam. Gocagarý. Neþeli bir Türkmen türküsü gibi dolaþmak…”
.
Ýki tekrar daha gördüm. Ýkinci kitapta sayfa 479’daki “Yaz Tatili” 3. Cildin 24. Sayfasýnda yinelenmiþ. Yine Tamay Açýkel’in 3. Ciltte bir gazetede yayýnlanan yazýsý 4. Ciltte okur mektuplarý bölümünde aynen kullanýlmýþ. Zaten bu deðerlendirme ilk iki cildi kapsýyor.Ben hatýrlatayým da. Bu aksaklýklar yeni baskýlarda giderilmelidir.
.
Öðretmen Benisa, mutlaka okunmasý gereken bir kitap. Mahmut Makal, Fakir Baykurt, Talip Apaydýn, Mehmet Baþaran gibi bir Köy Enstitülü yazar Huriye Saraç. Köy Enstitülü yazarlar kuþaðýnýn önemli bir halkasý. Bir “Ulu Çýnar”... Kendisini sevgiyle, saygýyla selamlýyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapýlmamýþ.