ÇOCUK
ÇOCUK
Çalışma masamda oturmuş günü geçirme uğraşı içindeyim.
Füruzan, Cumhuriyet Kitaptaki söyleşisinde günümüz toplumunu ne güzel anlatıyor.
"Oyalama Toplumu" nitelemesi tam yerinde bir adlandırma…
Che Guevara’ nın 21.yy. özgür toplumunu yaratmak için mücadele verdiğini Füruzan’ın alıntısından anlıyorum.
Bir alıntısı da A. Miller’ den. A.Miller, insana insan diyememiş "kalabalık" sözcüğü ile adlandırmış.
Füruzan, 68 kuşağının; anti militarizm, antiemperyalizm, eşitlik, eğitimde fırsat tanınması, savaş karşıtlığı ile geliştiğini söylüyor.
Yanlış mı?
Doğru...
"Tam bağımsız Türkiye” haykırışı ile toplumsal uyarıya başlardık. Onların yaratmak istedikleri 21.yy. insanı değil miydi?
Dün Cumhuriyet Bayramının 85.yılı kutlandı. 85 yıl öce kurulan cumhuriyet, kısa sürede ümmet toplumundan birey temelli insan yaratmaya kendini görevli kılmadı mı? Yeni neslini yetiştirmede "aklı ve bilimi" esas alarak yola koyulmadı mı?
Bu gün "bu hedefi gerçekleştirebildi mi?" Sorusunun yanıtına gerine gerine "evet" diyemiyorum.
Hak yememek lazım… "Hayır" hiç diyemiyorum.
Oyalananlardan biri olarak gazete ve kitaplardan başımı kaldırıp, arada bir pencereden dışarı bakıyorum. Aslında ben bunu her gün yapıyorum, ama bugün gördüklerimi daha önceki bakışlarımda göremediğimi anlıyorum. Her halde A.Miller’ in "kalabalık" terimi içimi acıttı. Gözümü açmamı sağladı.
Hikmet Çetinkaya, Lora’ nın bayramda şiir okuma sevincini gözlerinden okuyup, Cumhuriyet’i o gözlerle görüyor. Ardından da soruyor:
"İçinde yaşadığımız toplumda okula gitmeyen çocukların oluşu,
Güney Doğuda polisi taşlayan çocukların varlığı,
Irak’ta savaş içinde yaşam süren çocukların bilinmesi,
Adana Valisi’nin eylem yapan çocuk velilerine önce Ayıp Kanununca ceza kesip, velileri "yeşil kartlarını" iptal etmekle korkutur olması,
Sevgiden, barıştan söz eden çıkmıyor. Neden?"
Çocuk gelecektir.
Çocuk devamlılıktır.
Devamlılık canlıların doğal hakkıdır.
Çocuk olmak, çocuklara çocukluklarını yaşatmak, günün erk sahiplerinin görevi değil mi?
Torunlarıma zaman zaman olanağım ölçüsünde oyuncak alır, onları mutlu ederim. Eşimin, “ne yapıyorsun? Oyuncağa çok para veriyorsun," uyarısına "bırak hanım, dün yoktu çocuklarıma alamıyordum. Bugün az çok alma olanağım varken dünkü eksikliği giderelim " dedikten sonra bu konuda bir daha hiç söz etmedi.
Torunlar oynuyor, Komşu çocukları geldiğinde onlar da oynuyorlar.
Oyuncakların yerini biliyorlar, kimseye sormadan doğrudan oyuna dalıyorlar.
Bir komşu çocuğunun torunuma sitemini eşim anlatmıştı; "amma şanslısın, çeşit çeşit oyuncağın var,"diye.
Çocuk değip, geçme!...
Çocuk da düşünür, değerlendirir, karşılaştırır. Yargıya varır.
"Yokluk gözün çıksın derdi," babaannem.
Eşitlik, insanlık, insanı insan yapmak;
Doğa verilerini paylaşmakta var mı?
Füruzan,"eşitlik söylemleri önce benden, ilk ben olmalıya dönüştü" diyor.
Anamalcılıktan kurtulmadan eşitlik meşitlik Hak getire.
Yalan dolanın at başı gittiği bu çalma çırpma düzeninde.
Hangi çocuğa çocukluğunu yaşatabiliriz?
30 Ekim 2008
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.