- 360 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kelebeklerin intikamı...
Niyet ameli nasıl ifsad eder? En çok sizdeki ömrünü azaltmakla. Ne demek bu? Belki biraz şu demek: Birşeyin niyetini belirlediğiniz zaman aynı zamanda o şeyin ömrünü de belirlemiş oluyorsunuz. Bir örnekle açmaya çalışalım: Bahçenize bir kiraz ağacı diktiğinizi düşünelim. Bu kiraz ağacını ’yalnız kendiniz yemek’ için diktiğinizde, o ağacın ömrü, sizinle ve ağaçla sınırlanmış oluyor. ’Ağaç meyve verdiği’ sürece ve bir de elbette ’ondan menfaatlenebildiğiniz’ sürece o ağaç varolmuş oluyor. Evi satsanız. Bahçeyle ilişkinizi kesseniz. Veya ağaç kurusa... Amelinizin zamanı doluveriyor.
Fakat aynı ağacı ’her canlı gölgesinden faydalansın, meyvesinden nasiplensin, varlığından nemalansın’ diye dikseniz, işte, o zaman ağacın ömrünü kendi kayıtlarınızdan kurtarmış oluyorsunuz. Yani böylece, o ağaç, birilerine fayda verdiği sürece sizdeki varlığına devam eder. Ve siz de, velev o bahçeyle ilişkiniz kesilmiş olsun, kiraz ağacının hâlâ varolduğunu bilmekle mutlu olursunuz. Çünkü kiraz ağacını kendiniz için dikmemişsinizdir. Kendiniz işin içinde olmasa da o sizin için hâlâ vardır.
Çıtayı daha da kaldıralım. Peki bir müslüman her amelini Allah’ın rızası için eylediğinde ne yapmış oluyor? Cevap: En başta ömrünü dünyevî kayıtlardan kurtarmış oluyor. Nasıl? Birşey dünyadan aşkın bir niyet ile yapıldığında elbette ömrü de dünyadan aşkınlaşıyor. Allah rızası için yapılan şey de masivaya ait kayıtlardan kurtulmuş oluyor. Bakileşiyor. Yine anlamayı kolaylaştırmak için bir misal kullanalım.
Aynı kiraz ağacını Allah rızası için dikmiş olduğunuzu düşünelim. Şimdi o ağaçla aranızdaki ilişkiyi ne bitirebilir? Kiraz ağacının kuruması mı? Sizin ölmeniz mi? Bahçenin el değiştirmesi mi? Çitlerinin yükselip erişilmez olması mı? Fakat, o amelin mübarek adına işlendiği Allah, sizin veya kiraz ağacınızın ölmesinden veya bahçenin el değiştirmesinden veya çitlerin azıcık yükselmesinden etkilenmez ki! Yani: O hep bilecek. O hep hatırlayacak. O hep değer verecek. O hiç unutmayacak.
İşte amel böylece dünyadan aşkınlaşır. Sonsuzluk bulmuş olur. Çünkü adına yapıldığı şey aynı zamanda amelin ömrüdür. Birşey neyin adına yapılıyorsa onun kayıtlarıyla kayıtlanır. Kul için yapılan kulun sınırlarıyla sınırlanır. Dünya için yapılan dünyanın yaralarıyla yaralanır. Hatta gösteriş için yapılan ameller dahi, velev amel olarak hiçbir değişikliğe uğramasınlar, aslında bir açıdan öldürülmüş olurlar. Evet, yüzleşelim arkadaşım, biz ihlas ile yapmadığımız salih amellerin de katiliyiz. Çünkü, güzel bir niyetle sonsuza kadar yaşabilme imkanları varken, kısacık ömürler içinde yaşayıp yokolmalarına sebep oluyoruz. Yıldızlara kelebek hayatı yaşatıyoruz.
Düşünün mesela: Sırf insanlar görsün diye dikilen bir kiraz ağacı. Veya yapılan bir salih amel. Veya bir iyilik. Onlara ne kötülük edilmiş oluyor? Bence onlara yapılan kötülük ’görünmedikleri’ anda ve hatta ’göründükten hemen sonra’ bitecek bir fonksiyona adanmaları. Görünmedikleri yerlerde ise malayanileşmeleri, anlamsızlaşmaları, ölmeleri, yokolmaları. Bu, yine kusurlu bir örnekle anlatmayı denersek, evden köşedeki bakkala gitmek için Ferrari almak gibi. Yazık oluyor Ferrari’ye! Sizi, eğer isterseniz, dünyanın diğer ucuna kadar götürebilirdi o. Fakat bilmediniz. Fakat kirlettiniz. Fakat öldürdünüz. O da hakkını isteyecek elbette sizden. Kem niyetlerle öldürdüğümüz her sonsuzluk hakkını alacak bizden.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.