Yanmaya Dilleniyor Şair O Baharın Elleri Üşümesin Diye
"Kerem Gibi..
Hava kurşun gibi ağır! !
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
eritmeğe
çağırıyorum... "
Yitirilen aşklar mı kalıyor geride yoksa içimize serpilen o dağ hüznümüdür. Bana dostları hatırlatır sonbahar akşamları; çok üşüdüm ondan sanırım. Artık kavaklara benzetiyorum kendimi ondan. Kavaklar ne çok Metin Altıok’tur bu mevsimde. Kavaklar rüzgara dost birer sestir ve ateşimizi harlar.Bana cehennem biçmişler, boyumun ölçüsünü alacakmış zebani, önce şiiri öğrensin. Sonra yaygara bassın sokaklarda "kafirler,kafirler" diye.Üzünçten bir anıttır karanfil anıtım. Ve ne diyor usta şair Atol Behramoğlu "Yaşamak görevdir yangın yerinde"
Şimdi çocuğunu emziren cellat annenin, çürümüş sütüdür yavrusunun ağzında mayalanan. Özgürlük inancındayız deriz hep yollar elimizdekini vermeye gelince sanırım ilk şairler öldüler ve biz ne çok suskunduk o zamanlar. Saymak uzun bir ömür eder.Şimdi kıyımların içindeki çocuk yüzümün yağmalanmış yanına bakıyorum ve ne çok kahkaha var çatısı altında durduğumuz kamelyanın ve yanı başımızda yanıyor bir orman.
Nazım’ın memlekete dönüşü gündemde. Şair hiç memleketine döner mi? Şairlerin memleketi var mıdır? Onlar kimliksiz değil midirler? Dünyanın susmayan dilidir şair ve en son eline alacağı ya da hiç almayacağı şeyleri kimlikleridir. Dünyanın bütün çocuklarına mutluluk bahşetmek değil midir?
Şimdi Moskova’dan bu gün gelen bir dostun cümlelerini aynen aktarıyorum
"Manastırı ziyarete gittik Nazım’ın mezarını arıyoruz. Uzakta bir kalabalık var hemen Türk olduklarını anladım. (Güler) nasıl anladın deme; yurt dışındayken böyle bir vahi sistemi yerleşiyor insana. Yaklaştık Nazım’ın mezarının başındayız. Yanında karısı Vera yatıyor. Mezarlık tertemiz ve çok bakımlı bütün ünlüler orda yatıyor. Az ilerde Gorbaçov,biraz uzakta Gogol ve Tolstoy. Ölü büyük bütün ozanlar burada, hepsi olmasa da en azından bir kısmı. Gelen kafile doktor bir grup Türk tanışıp sohbet ettik ve şiir bile okuduk mezarın başında.
Gür sesli biri başladı şiire; Güneşi İçenlerin Türküsü "Bu bir türkü:-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş´ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!"
Bir hanım Vera’ya nispet yapar gibi Piraye’ye şiirlerden mırıldandı bir tane. Mırıldandı dediysem üzerine basa basa. O grup dağıldı yanımıza Rus bir bayan geldi. Sordu "bu yatan kim? Neden herkes buraya ziyarete geliyor, buraya gelen herkes gelirmiş buraya ben merakımdan geldim" Nazım’ı anlattık özetle kadının gözünde ufacık bir kıvılcım ve iki söz "iyi adammış" anlayacağın dostum Nazım’ı bizim hak etmediğimiz kadar hak ediyorlar ve orada mutlu Nazım.
Düğümlenen bir kaç cümle kaldı boğazımda "Hayır" demek istedim o ki ; "Memleketim" diye söylemiş şiiri. Evet o söylemiş...
Memleketi; dünya
Kimliği, sürgün
Ve çocuklara bütün çocuklara…
Dedim ya ne zaman bir yerde yangın çıksa ve ilk olarak ölecek biri istense, şairler ölmez yanar. Ve bahar alır her bir yanı. Bir de kavaklar....
Ah kavaklar... KAVAKLAR
Bedenim üşür, yüreğim sızlar.
Ah kavaklar, kavaklar...
Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular.
Orda kaldı yanağımın yarısı,
Kendini boşlukla tamamlar.
Omzumda bir kesik el,
Ki durmadan kanar.
Ah kavaklar, kavaklar...
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.(Metin Altıok)
Şimdi kendi miraslarına sahip çıkamayan şiir ülkesinin yitik imgeleriyiz. Güzel bir memleket umudu ile yaşıyoruz, sınırsız, uçsuz bucaksız, dost, savaşsız, insan ve sonuna kadar aşk ve güzellik bahşeden bir “memleket” işte benim memleketim demek için beklide yazıyoruz.
O güzel memlekete sevgiler dostlar, nerde istenirsek oraya orada buluşmaya... Yanmaya…
Sevgiler…
KubilaYıldız
YORUMLAR
ah memleketim
neler kimler yeşerdi ve yeşerecek senin bağrında
ne acı kimi yasaklıdır bağrına
kimi umudu diri tutunlar is kaplarken yüreğimizi
erken gögüslediler ipi
ama herşeye rağmen "memleketim güzel olacak " diye
inanan ve emek koyanlarla ulaşılacak güzelliğe
unutulmayan ,unutulamayacak olan ustalara saygıyla
emeğine yüreğine sevgiyle
Şimdi kendi miraslarına sahip çıkamayan şiir ülkesinin yitik imgeleriyiz. Güzel bir memleket umudu ile yaşıyoruz, sınırsız, uçsuz bucaksız, dost, savaşsız, insan ve sonuna kadar aşk ve güzellik bahşeden bir “memleket” işte benim memleketim demek için beklide yazıyoruz.
NE GÜZEL BİR BAĞLAYIŞTI BU..UMUTSUZLUĞU UMUDA ÇEVİRMEYE YOL HARİTASIYDI SANKİ..KALEMİNİZDEKİ GÜCÜ KUTLUYORUM..(üstat bu arada yazı sayfama uğrarda görüş belirtirseniz mutlu edersiniz..) SAYGILARIMLA
Şairler,neden malda mülkte gözü olmayan kadınlar arar?
Neden "Paran varsa eğer bana fanile bir de don al/tuttu bacağımın siyatik ağrısı/ve unutma ki/daima iyi şeyler düşünmeli/bir mahpusun karısı
"Cebimde 75 kuruşum var havada bahar"diyerek 3000 sayfalık üç cildinin üstünde aç oturup obur edebiyatı doyururken...
Şimdi sonbahar ruhumuzu yıkarken,damlaların bıraktığı izlerde belirir Nazım hayali...
Kutluyorum Kubi,
Teşekkürler ve Sevgiyle...
N. Hikmet’in eşi Vera Tulyakova’yla paylaştığı ve yaşamının son yıllarını geçirdiği Moskova’nın 2. Pesçannaya Sokağı’ndaki evinden getirilen pek çok özel eşyayı
Yapı Kredi Kültür Merkezi sergisinde istanbulda görmüştüm.
....
dokunduğu daktilo,şiir müsvetteleri el yazısı ile yayınlanmadan önce yazdığı,ve vera'ya sürekli giymesini salık verdiği kırmızı kısa kaşmir ceketi :)
beni etkileyen tek şey.o okuduğumuz şiirlerin ilk taslaklarını yazarken kelimeleri çizip karalaması yani üzerinde harcadığı emekti. örneğin ; hiroşima 'daki 'japon kızı' nı yazdığı şiir farklıydı ilk yazıldığı taslakta ... su gibi akmamıştı yani düşünülenin tersine şiirleri yazarken sancı çektiği aşikardı ustanın.
ve sevgili kubilay;
bu yazma serüveninde bir şiir ya da bir metin yazarken, halince kendince benzeş sızıları hissettiğini sezebiliyorum.
günlerce uğraştığını ve de.., karala düzenle ter duman emek göz yaşı..
ah de vefa denilen şey belkide bir başka şairin dediği gibi, belki de bizimle girecektir kitaplara ...(okuyucu olarak)
sevgiyle...
sema güler tarafından 10/13/2008 12:06:41 PM zamanında düzenlenmiştir.