- 448 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Marifetin 40 Kuralı(9. ve 10. kurallar)
9.Kural
"Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir."
Mevlana Sultan, "Sabır, ağrıları dindiren acı bir ot gibidir, hem can yakar hem tedavi eder." demiş; yani sabretmek zordur, nefsimize acı verebilir ama sabır canımızı yakarken nefsimizi sindirir, olumsuz yönlerini tedavi eder.
"Sabır, hiç yüzü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir." demiş Cüneyt Bağdadi. Yani sabrederken çekilen acılar belli edilmemeli, sabrettiğimiz durumlardan, olaylardan, kişilerden, duygulardan şikayet edilmemelidir. Şikayet edilince sabır göstermiş olmuyoruz, nefsimizin sabra karşı dayanıklılığı ile övünmüş oluyoruz çünkü.
Peygamber efendimiz(sav) "Sabır, musibet başa ilk geldiği anda olmalıdır." diye sabretmenin ne zaman değerli olduğunu vurgulamış.
Diyelim ki öfkelendik, eğer karşımızdakine bağırıp çağırıp kalp kırıyorsak, sonra sakinleşip özür diliyorsak hatamızı düzeltmiş oluruz ama eğer öfke anında sabrediyorsak hem kalp kırmamış oluruz, hem öfkeyi(musibeti) def etmiş oluruz, hem de sabretmekten dolayı sevap kazanmış oluruz.
Hz.İsa’nın(as) "HoşIanmadığına sabretmedikçe, hoşIandığını eIe geçiremezsin." sözleriyle vurguladığı sabrın sonucunu atalarımız şöyle dile getirmiş:
"Sabrın sonu selamettir."
Yani önce nefsimizin bizi zorladığı durumlarda(öfke, açlık, uykusuzluk, hastalık, imtihan vb.) sabredeceğiz ki selâmete erelim, feraha kavuşalım, Rabbimiz bu sabrın mükafatını versin. Bu mükafatı atalarımız şöyle dile getirmiş: Sabreden derviş MURADINA ermiş. Muradımız ruhumuzu büyütüp Rabbimize gelin eylemektir. Muradımız için sabrederken öyle elimiz kolumuz boş beklememeli, elimizden gelen gayreti gösterip sonucunu Allah’tan beklemeliyiz. Yani tevekkül etmeliyiz. Fatiha’nın 4. ayetine sarılıp muradımız için ömrümüz boyunca gayretle sabredip tevekkül ederek yaşamalıyız.
Eyüp peygamber misali sabredenlerden olalım inşallah.
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
10.Kural
Ne yöne gidersen git, -doğu, batı, kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
İnsan için "küçük âlem" derler. Yani alemde ne var ise insanda da mevcut. Alemi keşfetmek isteyen önce kendini keşfetmeli, kendini tanımalı. Peygamberimiz(sav) Nefsini bilen Rabbini bilir.* diyor bir hadisinde. Bizler zikirle birlikte nefsimizi tanıdık elhamdülillah. Nefsimizi tanıyarak başladık alemi dolaşmaya, gün gelir bu alemde tayy-i mekan ederiz, gün gelir ruhumuzu gelin eder melekut alemine çıkarız. Seyyid Nesimi ne güzel dile getirmiş Allah ondan razı olsun inşallah.
"Kâh çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi.
Kâh inerim yeryüzüne, seyreder âlem beni."
Nereye bakarsak bakalım âlem ONUNLA dolu, O tüm varlıklarda tecelli etmiştir. Dileyen aleme bakıp O’NU bulur, dileyen kendine, gönlüne bakıp O’NU bulur. Görmek isteyene Rabbim nasip eder inşallah.
Hadis-i kutsi olduğu rivayet edilen "Ben yerlere ve göklere sığmadım, ancak mü’min kulumun kalbine sığdım." sözleri de zaten bizi kalbimize doğru yolculuğa çıkmamız için yönlendiriyor.
Ne demiş Bayezid-i Bestami Allah ondan razı olsun inşallah:
Aramakla bulunmaz, lakin bulanlar arayanlardır.
Bulmak için kendi içimize dönelim, çünkü orada Rabbimizden bir parça var, bu cevheri bulmak için dışarıya değil içeriye odaklanalım. Son sözü Mevlana Sultan’a bırakalım: "Fihi ma fih"(Ne varsa içindedir.)
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Enaniyetten merhameti sonsuz Rabbime sığınırım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.