- 1233 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR DESTANDIR ÇANAKKALEM
BİR DESTANDIR ÇANAKKALE
Osmanlı imparatorluğu, 1. dünya savaşında Almanya ve Bulgaristan ile beraber ittifak devletleri arasında yer aldı. İngilizler ve Fransızlar ise itilaf devletlerini oluşturuyordu.
Yıl 1915. İngiltere’nin başını çektiği İtilaf kuvvetleri, Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’u işgal etmek, Rusya’ya Yardım sağlamak amacıyla harekete geçerler. 18 Mart 1915’teki deniz Harekâtında hüsrana uğrayan İtilaf Devletleri bu kez 25 Nisan günü Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarırlar ve böylece Çanakkale Savaşlarının sekiz buçuk ay sürecek kara muharebeleri başlamış olur. Savaşlar, hem denizde hem de karada devam etti.
_Bu savaş bir milletin yeniden diriliş var olma mücadelesiydi.
_Bu savaş, kadını erkeği, yaşlısı genci ile top yekûn yapılan bir milli mücadeleydi.
_Bu savaş, bayrağın inmemesi, ezanın dinmemesi için yapılan Hakla batılın savaşıydı.
_Bu savaş, yapılan ve kazanılan en büyük savaş ve büyük bir Çanakkale destanıydı.
Öyle ki; Cephede her an ölebileceğini bilerek şahadete koşmak, kurşunların havada çarpıştığı bir ortamda korkusuzca vatan savunması yapmak herkesin harcı değildi.
Atatürk, “ Bomba Sırtı” hadisesini şöyle anlatıyordu:
“ Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 m. Yani ölüm muhakkak. Birinci siperlerin hiç biri kurtulmamacasına şehit düşüyor. İkincidekiler onların üzerine gidiyor. Fakat ne kadar gıpta edilecek itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir korku göstermiyor. Sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur’an-ı Kerim okuyarak cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayret ve tebrik edilecek bir örnektir.
Emin olmalısınız ki, işte bize Çanakkale Muharebeleri’ni kazandıran bu yüksek ruhtur.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Şimdi bizler, o zaman yoksulluk içerisinde, canlarını mallarını feda ederek yapılan o büyük mücadele sayesinde refah içerisinde yaşıyoruz. Bugün ezanımızın dinmemesini bayrağımızın inmemesini, o gün canlarını çekinmeden veren o büyük ecdada borçluyuz.
Bana, Çanakkale Gelibolu’ya gidip şehitlerin kanlarıyla sulanan o toprakları büyük bir duygu yoğunluğu ile gezmek, o ulvi duyguları iliklerime kadar hissetmek nasip oldu. İmkânı olan her Türk vatandaşının rehber eşliğinde giderek mutlaka o havayı teneffüs etmesi gerekir. O manevi duyguları sözle anlatmak yeterli olmuyor. O duygu yoğunluğunun orada yaşanması lazım.
Şairlerimizden Necmettin Halil Onan şiirinin bir dörtlüğünde;
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Diyerek ne güzel anlatmış Çanakkaleyi…
Ekseriyeti 15 ila 19 yaşında olan genç bahadırların cepheye katılımları anısına Anadolu’da yakılan meşhur “Hey Onbeşli Onbeşli” adlı türküde de söz konusu durum çok acı ve dramatik bir dille anlatılmıştır.
Hey on beşli on beşli
Tokat yolları taşlı
On beşliler gidiyor
Kızların gözü yaşlı…
Fakat ne kadar acı ki, bizler bu türküyle çoğu zaman düğünlerde oynayarak göbek atıyoruz.
Bugün bizde Çanakkale ruhunu yaşatmak, o milli ruhu taze tutabilmek için için, savaşa giden “on beşliler” gibi, her on beş yaşına gelen kız-erkek tüm çocuklarımızı, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, okul idarelerinin organizesiyle ve velilerin desteğiyle, rehber eşliğinde Çanakkale gezileri düzenlenerek, o milli ruh çocuklarımıza verilmesinin gerektiğine inanıyorum.
BİR DESTANDIR ÇANAKKALEM
Yedi düvel birlik olup üstüne,
Geliyor göğsünü ger Çanakkale’m
Daha anlamadan sana kastı ne
Düşürdü bağrına kor Çanakkale’m,
Daha böyle destan yazmadı kalem.
Her karış toprakta yatarken eri,
Basmaya korkarak gezdim o yeri
Candan önce gelen kutsal değeri,
Apaçık anlatan yer Çanakkale’m,
Daha böyle destan yazmadı kalem.
Can verdi, ser verdi, fakat dur dedi
Boğazı geçmeniz biraz zor dedi,
Düşse de yüreğe kızgın kor dedi,
Düşmanın önünde sur Çanakkale’m,
Daha böyle destan yazmadı kalem.
Seddülbahir önü sanki kan gölü,
Kan ile sulandı çiçeği gülü,
Şehidin önünde Cennetin yolu,
Seninle açıldı sır Çanakkale’m,
Daha böyle destan yazmadı kalem.
Kitre köyü yanmış, üstü toz duman,
Alçı tepe sende, haydi sende yan,
Kurşunun kurşunla çarpıştığı an,
Düşmana her zaman dar Çanakkale’m,
Daha böyle destan yazmadı kalem.
Zığındere yara sende sarılır,
İnsanlığın dersi orda verilir,
Şehitliği tadan tekrar dirilir,
Erenler bu yolda yar Çanakkale’m,
Daha böyle destan yazmadı kalem.
Conkbayır’da ne zor aşmak yamacı,
Boğazı geçmekti düşman amacı,
Yüreğe düşünce böyle bir acı,
Em ol yaralara sar Çanakkale’m,
Daha böyle destan yazmadı kalem.
Seyit o mermiyi nasıl kaldırdı,
Sürdü namlusuna topu doldurdu,
Bir el yardım etti nişan aldırdı,
Haydi, olanları yor Çanakkale’m,
Daha böyle destan yazmadı kalem.
Minarede ezan sesi dinmesi,
Batılın bir olup hakkı yenmesi,
O şanlı bayrağın yere inmesi,
Bu iman sendeyken zor Çanakkale’m,
Daha böyle destan yazmadı kalem.
Mahir, ne mutlu ki! sen ve senlere,
O sayede geldik bak bu günlere,
Rahmet olsun şehit yatan binlere,
En yüksek makamda dur Çanakkale’m,
Daha böyle destan yazmadı kalem.
Mahir Başpınar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.