Eğitim Bilim ve Toplum
EĞİTİM, BİLİM VE TOPLUM
Hayvan ve bitki gibi insanın dışında kalan canlıların tümünde, eğitim almadan türünün özelliklerini aynen sürdürme yeteneği vardır. Bunların eğitimle değişmeleri oldukça sınırlıdır. Fakat insan ise eğitilebilir bir varlıktır.
Çünkü insan düşünen bir hayvandır. Eğitimle düşünce sistemine müdahale edilebilir. Eğitimle insanda istenen davranış değişiklikleri yaratılabilir. Eğitim yoluyla insan istenilen kalıba sokulabilir. Beyin eğitimle açılabilir, köreltilebilir, yıkanabilir. İstenilen amaçlar için formatlanabilir. Çünkü işlenen şey aslında, insanın yönetim merkezi ve karar mekanizması olan aklıdır.
Yani eğitim öylesine güçlü bir araçtır ki, en vahşi bir hayvanı evcil ve uysal bir hale, en sevecen uysal bir adamı da canavara çevirebilir. Sağır ve dilsiz, kör bir çocuğu, normal herhangi bir alanda bir bilim insanı haline getirebilir.
Onun için eğitim, Taş Devrinde Klandan ve ilk çağlardan günümüze uzanan bir süreçtir. Toplumun yaşama tarzı ve değerleri eğitim yoluyla yeni nesle aktarılır. Hatta tarihin oluşum, değişim ve gelişiminde, eğitim anlayışları birinci derecede rol oynamıştır diyebiliriz.
Yani ileri eğitim sistem ve uygulamaları ileri toplum yapılanmalarını sağlarken; durağan, dogmatik, ilkel eğitim yöntemleri toplumların yerinde sayarak geride kalmasına neden olmuştur.
Çünkü başlangıcından günümüze dek toplumsal gelişme ve ilerlemenin temel dinamiği bilgi olagelmiştir. Bu gün ise neredeyse bilimsiz adım atmak bile olanaksız hale gelmiştir. Bence artık yeni bir devir, yani üçüncü devir başlamıştır.
Kim ne düşünür bilemem ama ben tarih çağlarını üç devir olarak kabul ediyorum. Taş Devri, Maden Devri ve Bilgi devri. Gerçi Taş Devrinin Kabataş ve Yontma Taş dönemleri Tarihten önceki dönemlerde kalsa da yazının icat edilip tarım ve hayvancılığın başladığı, insanların örgütlenerek devlet aşamasına geldiği ve özel mülkiyetin başladığı devrim niteliğindeki en büyük gelişmeler Cilalı Taş Devrinde meydana gelmiştir. MÖ 3000 yıllarına dek uzanan Neolitik (Yeni Taş Devri) de denilen bu dönemi Maden Devri İzledi.
Kabataslak rakamlarla MÖ 3000-2000 arasını Bakır ve Tunç dönemleri olarak kabul edersek, bana göre MÖ 2000 yılından MS 2000 yılına kadar geçen dört bin yıllık süreyi Demir Devri olarak kabul etmek yanlış olmaz sanıyorum. İlk, orta, yeni ve yakın çağlar ise Demir Devrinin bölümleri olarak kabul edilmelidir.
Zaten pek çok tarihçi 1945’lerden itibaren, Yakın Çağın sona erip yeni bir çağın başladığını ileri sürmüşler ve bunu kimileri Atom, kimileri uzay, kimileri de atom-Uzay çağı olarak adlandırmıştı.
Fakat 20. Yüzyılın ikinci yarısında, demirin yerini plastik aldığı için, bir ara Plastik Devri mi başlayacak diye düşünmüştüm. Çünkü bir araba veya eşyaya baktığımız zaman, plastik malzeme oranı, metalden fazla olmaya başlamıştı.
Ama 2000 yılından itibaren, devirlerin adını belirlemede araçlar ve kullanılan malzemelerin yeterli olmadığını, artık bilginin her alana egemen olduğunu, bilginin dışında hiçbir alanda başarı sağlama olanağı kalmadığını gördükten sonra, 2000 yılında üçüncü devrin, yani Bilgi Devrinin başladığını düşünüyorum.
Onun için başlangıcından bu güne dek bilgi her ne kadar çok önemli olsa da bugün artık bilgisiz adım atmak, her hangi bir şey yapmak ve çağın içinde kalmak dahi olanaksız hale gelmiştir.
Bilgi ise eğitimle verilmektedir. Bu yüzden eğitim bu gün eskisinden çok daha önemli hale gelmiştir. Gelişimin, değişimin, toplumsal yaşamın ve dünyada ayakta kalabilmenin olmazsa olmaz koşulu haline gelmiştir.
Doğaldır ki, eğitim çok önemlidir derken, çağdaş bir eğitim sistemi, eğitimcinin yetiştirilmesi ve ona verilen değerle doğru orantılı olacaktır. Fakat ne yazık ki, ülkemiz açısından eğitim sürekli kötüye gitmenin ötesinde artık zararlı hale gelmiştir, diye düşünüyorum.
16 Mart öğretmen okullarının kuruluş yıldönümü için bir yazı yazayım diye oturdum, aklıma bunlar geldi. Ne yazık ki, mevcut eğitim sistemimiz güzel şeyler yazmaya olanak vermiyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.