Fotoğraftan İlhamlar 1: İsa’yı Seviyorum!
Fotoğraftan İlhamlar 1: İsa’yı Seviyorum!
Saliha Hanım İstanbul’un eski bir semtinde oturan kendi halinde bir kadındı. Kocası Ahmet Bey, emekli memurdu. Beş yıl önce felç geçirmiş yatağa bağlanmıştı. Yürüyemiyor, konuşamıyordu. Ağzından anlaşılmaz sesler çıkarıyor, kendinin ifade edemiyordu. Kocasının bu hali Saliha Hanım’ı çok üzüyordu. Her akşam ellerini göğe doğru açıyor, kocasının iyileşmesi için Allah’a dualar ediyordu.
Saliha Hanım’ın kızı Sevim evliydi. Fatih adında beş, altı yaşında bir oğlu vardı. Sevim bir fabrikada asgari ücretle çalışıyordu. Genç kadın her sabah oğlu Fatih’i daha hava aydınlanmadan annesine bırakır sonra da işe yetişmek için adeta uçarak evden ayrılırdı.
Saliha Hanım, bütün gün kocası ve torunuyla uğraşıyordu. Evin ihtiyaçları için bazen Fatih’le beraber çarşıya çıkar, kocasının yalnız bırakmamak için fazla oyalanmadan işini bitirir bitirmez evine dönerdi.
Saliha Hanım birkaç aydır para biriktiriyordu. Ahmet Bey’in evliliğinin ilk yıllarında O’na aldığı eşarp bayağı eskimiş, renkleri solmuştu. Yeni bir eşarp almanın vakti çoktan gelmişti. Güneşli bir yaz sabahı evinin kapısını kilitledi, torunu Fatih’in elini tuttu ve çarşıya doğru yürümeye başladı.
Saliha Hanım bir elinde çantası diğer elinde Fatih, üç katlı devasa AVM’nin karşısında durdu, hayran hayran seyretti. Daha sonra Fatih’le beraber kendi kendine dönen kapıdan içeri telaşlı telaşlı ilerlemeye başladı. İlk defa bir AVM’den alış veriş yapacaktı. Kadın giyim mağazalarını tek tek gezmeye başladı. Saliha Hanım alafranga müzik çalan, ışıltılı bir dükkandan içeri adımını attı etrafına çekingen, ürkek gözlerle baktı. Mini etekli, aşırı makyajlı güzelce bir kız kendini karşıladı, isteğini sordu. Eşarp bakacağını söyleyince önde kız arkada kendisi ve Fatih eşarp bölümüne doğru ağır ağır ilerlediler. Saliha Hanım, şeffaf poşetler içindeki onlarca eşarba tek tek bakmaya başladı. Sonunda fazla alaca, bulaca olmayan sade bir eşarbı beğendi, kıza doğru uzattı. Eşarbın üzerinde alafranga yazılar, kalp ve zincir desenleri vardı. Kasada parasını ödedi ve karton kutudaki yeni eşarbıyla evin yolunu tuttu.
Birkaç gün sonra başında yeni eşarbı, yanında Fatih’le pazara alışverişe çıkmak için evinden ayrıldı. Sokağın köşesinde, duvar dibine çömelmiş mahallenin gençleri sesli sesli muhabbet ediyorlardı. Önlerinden geçerken kendisini gösterip birbirleriyle gülüşmeye başladılar. Uzun saçlı bir genç; parmağını önce alnına sonra omuzlarına götürüyor bir yandan da :”Ay lav cisus!” diyerek yüksek sesle gülüyordu. Yaşlı kadın hiçbir anlam veremedi bu olup bitene. Biraz sonra pazar yerindeydi. İnsanlar başındaki eşarba bakıp anlamlı anlamlı gülümsüyorlardı.
Saliha Hanım ellerinde poşetler, alışverişini bitirip ağır ağır evin yoluna sapmıştı. Sinirli sinirli önüne bakıyordu. Bir ara yanına gençten bir kadın yanaştı.”Afedersin teyze. Ben sizinle aynı mahalledenim. Sizi simaen tanıyorum. Eşarbınız dikkatimi çekti. Siz aslen Rum musunuz?” diye sordu.
Yaşlı kadın afalladı.”Sen ne saçmalıyorsun? Ben niye Rum olayım? Ben Türk anasıyım, bu nasıl soru?” Genç kadın kızardı, hafifçe: ”Kusura bakma , eşarbınızda İngilizce İsa’yı seviyorum yazıyor da o yüzden sordum”
Saliha Hanım ellerindeki meyve sebze torbalarını hiddetle yere bıraktı, kafasındaki eşarbı çıkarıp baktı. ”Bugün Herkes eşarba bakıp niye kıs kıs gülüyor anladım şimdi. Demek gavurca bunlar yazıyor burda !”
Saliha Hanım hızla eve girdi, torbaları yere fırlattı, torununu odasına bıraktı kapıyı hızla çekip çıktı. Az sonra İsa yazılı eşarbını aldığı AVM’deki mağazanın önündeydi. Nefes nefese kalmıştı. Kendisine eşarbı satan kızın olduğu tarafa hiddetle yürüdü: ”Kızım bu gavurca eşarbı niye sattın bana? Herkes bakıp bakıp güldü bütün gün”
Genç kız: “Efendim siz beğendiniz aldınız, benim sizin tercihinize karışmam olmaz” dedi. Saliha Hanım :”Kızım bunu değiştir Allah’ını seversen ben bunla caddede gezemem” diye ağlamaklı bir sesle tezgahtar kızın gözlerine baktı.
Tezgahtar kız mağaza müdürünün yanına gidip kısık sesle bir şeyler konuştu, sonra Saliha Hanım’ın yanına geldi.”Teyzeceğim , eşarbı değiştireceğiz gelin beğenin” diyerek eliyle eşarpların bulunduğu bölümü yaşlı kadına gösterdi. Saliha Hanım önündeki eşarplardan birini aceleyle aldı, çantasına attı, hızlı adımlarla mağazadan uzaklaştı. Bir daha bilmediği dille yazılan çorap dahi almamaya yemin etti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.