Çıkmaz sokak
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kahvaltımı yaptım , biraz ben ve midem dinlensin diye oturuyordum. Nedense aklıma Ayşenim ablam
ve çıkmaz sokağımız geldi. Aslında aklıma gelen Ayşenim ablann beline kadar inen hepsi de beşibirlik
olan altınlarıyla sokakda nasıl rahat yürüdüğüydü. Allah korusun şimdi aynı durumda gezse kim bilir
başına neler gelir. Adım başı Suriye’li. Bunlardan hiç iyi söz edilmiyor. İyi ki zaman o zamandı. Rahat
rahat çeşmeye su getirmeye, çayda çamaşır yıkamaya, çocukların arkasından koşmaya gidebildi..
Çıkmaz sokağımızdan şiirlerimde de çok söz ettim. Orada yaşarken burasının bir çıkmaz sokak olduğu
bir çıkmaz sokak olduğunu pek düşünmezdim. Kendimce bir yol bulup çıkmaya çalışırdım. Hem sokak
sakinleri hepsi candan, güler yüzlü iyi insanlardı. bizim evin karşısındaki rahmetli Halime ablayı onun
kaynanasını hatırlıyorum. Halime abla sakin, öyle de konuşan biriydi. Kaynanası Sare teyze ise değme
tiyatro oyuncusuna taş çıkartır özellikteydi.Birinden söz ederken onu bütün hal ve hareketiyle anlatır
hatta ayağa kalkar o kişiyi yaşatırdı adeta.
Sokağımızda önce bütün evler toprak damlı, bir iki katlı. İki katlı dediklerimin altı ahır ve samanlıktı.
Bizim ev ve sokağımızdaki diğer hancı halime abla gibi. Halime abla duldu. Evi cadde başındaydı. İlk
görüşte evi tek katlı sanırdınız ama altı ahırdı. Perşembe pazarına gelen bazı köylüler at eşek neleri
varsa buraya bağlar. Yukardaki tek oda handa yatarlardı. Genç yaşta ölen eşinden üç beş kuruş alır-
almaz mı onu bilmiyorum. Bu küçük yerden karnın doyururdu. Bizim ev onun evine ekliydi.Balkonda
onun konuşmalarını, köylülerle ettiği pazarlığı, ne yapmaları gerektiğini anlattığını duyardım.
Çıkmaz sokağımıza girmişken buradan sokak satıcılarının eksik olmadığını da söyleyeyim. Sırf kapıya
kadar gelen satıcıdan kurtulmak için bir karyola takımı aldığımı da söyleyeyim. Sokağa abe hanımlar
size ne güzel şeyler getirdim. Hele toplanın yancağızıma size göstereyim diyen. Bülbül gibi şakıyan
en az bir kaç kişi koşardı. Almazlarsa da bakmak için. Cicili biçili şeyler içlerini şenlendirir yüzlerine
gülücük pembeliği yayılırdı. Bizim evin karşısı da hem ev hem handı. Kaynanası olan Halime ablagil
burada otururdu. O ve onun evinin yanındaki tek katlı evde oturan eltisi Yasemin satıcının yanına en
çok gelenlerdendi. Olmazsa pencereden bakıp konuşarak bir şey alacaklarsa, daha doğrusu satan kişi
kandırırsa bir şey alırlardı. Ben yukardan balkondan izlerdim onları.Bir şeyler satıp, almak bu çıkmaz
sokaktan çıkmaya yeter miydi acaba diye düşündüm bir an..
Çıkmaz sokağı çıkmaz yapan ev İsmet dayıgilin iki katlı kendilerinin elleriyle yaptığı evdi. Çocukken
bu evin inşaatında oynardık. Bunlar karı koca iki yaşlı insan otururdu önce. Onlar ölünce oğulları ve
onun oğlu evlenerek burada oturdu. Sessiz insanlardı. Sokakta en çok sesi çıkan Ayşenim ablaydı. O
ve fırıncı olan eşi Masarağa.. Bir keresinde sözle babama bile atıp tuttuğunu duydum. Ayşenim abla
susturmaya çalıştı ama boşuna. Konuşmaya başladı mı susmazdı. Bazen de öyle yumuşak, nazik biri
olurdu ki o insan bu mu demekten kendinizi alamazdınız.
Sokaktaki annemin sesini yazmayı unuttum. Annem bahçeyi ekip diker. Akşam olunca yorgun argın
eve dönüşte. İsmet dayıgilin evin önündeki merdivende oturan kadınların yanına çöker, bizim evde
o günlerde neler olup bitiyorsa gür sesiyle anlatırdı. Çıkmaz sokak değil,caddeden geçenler duyardı
nerdeyse. Ben akşama kadar evde dikiş diker olurdum. Annemin bir an önce eve gelmesini isterdim.
O sokaktaki komşularla sohbet edip iyice içini boşaltmadan gelmezdi. Bu arada ben kendi kendime
kızardım anneme..
Bu arada mutfakta bulaşık beni beklesin. Ayşenim ablanın altınlarından başlayıp annemden çıktım.
Ayşenim ablanın altınlarına ne mi oldu? Pek fikrim yok. Bildiğim Ayşenim ablanın bir daha altın
takmadığı. Önce fakirdiler sonra çocuklar büyüyünce zenginlediler. Çıkmaz sokaktaki köşedeki o
küçük evde fırın işçisi kişiler oturur. Ordan alacakları kiraya ihtiyaçlar yok. Pek çok evleri var ama
çıkmaz sokaktaki gibi rahat, huzur içindeler mi? Sanmıyorum. Her çocuktan bir dert var. Yani dört
oğlandan dört dert..
Çıkmaz sokak daha duruyor yerinde. Bizim evi de sattı benim kardeşlerim. Orası tamir edilip çok
güzel olmuş diyorlar. Oradan geçmeyi canım istemiyor. Bütün çocukluğum gençliğim, orta yaşım
orada saklı. Ben artık büyük her tarafı açık bir evde oturuyorum, tek başıma.. Çocuklarımı küçük
evlerde büyüttükten sonra.. sağlık olsun..
05. 03. 2018 / Nazik Gülünay
Öykümü güne değer gören seçici kurula çok teşekkürler..
YORUMLAR
bu çıkmaz sokağı anımsıyorum..ara ara bahsettiğini de..sanırım şiirlerden birinde geçiyordu
herkesin çıkmaz sokağı vardır ..kimi çocukluğundan kalma sokak boyu bir çıkmaz
kimileri..büyüdüğünde
benim de kiraz ağacım vardı..yanı başında sayvan ve tavuk kümesi
ne anılardı hey gidi heyy.. kuşları kiraz dallarından sapanla vurup kavonoza koyardım..ruhları kavanozda kalıp dirilecek mi diye
glenay
Hayatım orda geçti.
Yan evin önünde bir dut ağacı vardı.
Dutlar pencereden balkondan adeta uzanırdı bize ye diye. :)
Bizim kiraz ağacımız bahçedeydi. Sonra erik ağaçları elma, armutlar ve bahçenin üst kısmında vişneler, asmalar..
Kiraz ağacı güzel de, kuşları vurmanız olmamış.
Benim de erkek kardeşim sizin gibiydi. Sapanla kuş vurur, bizim mahalledeki Halime teyzeye satardı. O istermiş, kuş vur da getir diye.
Çocukluk işte. Ya kuşları satın alana ne dersiniz.
fransız
kuşları satın alanlar o işi hobi olarak yapanlar galiba..pek öyle hobilerim olmadığından anlamam..benim işim balıklarla ..
Canım arkadaşım, içten, naif ve hayatın ta içinden yine samimiyetine inandığım güzel kaleminden güne eşlik eden.
Tüm yüreğimle kutluyorum sevgili Nazik.
Hep sevgimlesin canım ve iyi ki aranızdayım.
glenay
Aynı düşüncedeyim canım,
sevgimle,
güzel akşamlar..
Sevgili glenay, kızanlık yıllarıma götürdün beni... Dar sokaklarıyla mahalle çeşmeleri, kova kavgası, destancının boynunda gezdirdiği teypten çıkan, şu bunu vurmuş, bu bunu kesmiş, ayaklı realite gazeteciliği
Ve paha biçilmez çocukluğumuzun cezvesini kaynatan ispirtolu ocaklar.. En önemlisi insan, az ama çoktu o zaman o nadide tür. Herkes birbirine koşar, komşuluklar en üst perdeden değer bulurdu. Keşke büyümeswydik te kirlenmeseydi dünya... Diye şarkıya eşlik eder durumdayız ne yazık ki.. Ben daha ufacık kopilken sokağın
kapıcısı gibidiydim. Bakkal, kasap, tuhaf-iye 😂 işleri sorumlusuydum..ilk aşk tabii...yazlık sinemada mektubu vermekte zorlandığım sancı..
üj, bej günde nasılda 54 olmuşum.. Yalan dünya işte.
Sevgili yazar, lütfen tebriklerimi kabul et ve kal sağlıcakla.
glenay
Yalnız belkide kız olduğumuzdan komşular öte beri almaya bizi göndermezdi. Nadiren gittiğimiz olurdu tabii.
Bir de açık hava sinemalar vardı. Bizim burda Çubuk'ta bile. İki tane açık hava sineması vardı. Şimdi bir tane sinema olsa öpüp başımıza koyacağız.
ilk gençlik ne güzedi değil mi, ilk heyecanlar, mektuplar..
neyse..
Çok teşekkürler güzel yorumunuza üj bej konuşmanıza..
Selâmlar, sevgiyle..
çok güzel bir hikaye ve anlatım..çocukluğun ve gençlik yıllarının geçti ev sanki bizim ilk ve tek evimiz gibi,rüyalarımız bile hep o ev de geçer..galiba en güzel yılların o yıllar olması buna sebep..yüreğinize sağlık..eviniz de ailenizle birlikte güzel ve uzun yıllar yaşarsınız inşallah sağlık ve huzurla
glenay
Sevgiler selâmlar..