Tımarhane Dünlüğü(38)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Çember
Gün batmak üzere. Sokak ıssız. Sadece adım sesleri. Çocuk’un masmavi gözleri var. Işıl ışıl. Askılı giysisi içinde sevimli mi sevimli. Tam da Kadın’ın arzuladığı gibi. Peşinde. Çocuk, köşe başında gözden kayboluyor. Kadın hızlanıyor, köşeden aynı hızla dönüyor. Bir anda duruyor. Havada asılı kalan adımını geri çekiyor. Çocuk yerde. Çocuk kanlar içinde. Çocuk delik deşik.
“Onu sen öldürdün” diyor, öfkeli bir ses.
Bu o. Çocuk.
“Hayır,” diye bağırmak istiyor Kadın. Sesi çıkmıyor.
Parmağını göğsüne batırıyor başka bir Çocuk.
“Neden yaptın bunu? Neden?”
Gözleri yaşlı. “Ben bir şey yapmadım,” gırtlağında kilitleniyor.
“Beni de doğrayacak mısın ha?” diye üstüne atılıyor bir Çocuk daha.
Gözleri ellerine kayıyor. Yumruklarını ağır ağır açıyor. Avuç içlerine yapışmış dev bıçaklara bakıyor. Dehşet içinde. Kanıyor. Koro halindeki sesle geri geri uzaklaşıyor. Yüzlerce Çocuk üstüne yürüyor.
“Bizi de doğrayacak mısın ha? Bizi de doğrayacak mısın? Bizi de…”
Koşmaya başlıyor. Bir sokak başında durup nefes alıyor. Ve sakince yürüyor.
Gün batmak üzere. Sokak ıssız. Sadece adım sesleri. Kadın’ın masmavi saçları var. Diken diken. Siyah deri içinde vücut hatları belirgin. Tam da Herif’in cinsel keyfine layık. Peşinde. Kadın, köşe başında gözden kayboluyor. Herif hızlanıyor, köşeden aynı hızla dönüyor. Bir anda duruyor. Havada asılı kalan adımını geri çekiyor. Kadın Ve Çocuk yerde. Kadın Ve Çocuk kanlar içinde. Kadın Ve Çocuk delik deşik.
“Onu sen öldürdün” diyor, öfkeli bir ses.
Bu o. Kadın Ve Çocuk.
“Hayır,” diye bağırmak istiyor Herif. Sesi çıkmıyor.
Parmağını göğsüne batırıyor başka bir Kadın Ve Çocuk.
“Neden yaptın bunu? Neden?”
Gözleri yaşlı. “Ben bir şey yapmadım,” gırtlağında kilitleniyor.
“Beni de doğrayacak mısın ha?” diye üstüne atılıyor bir Kadın Ve Çocuk daha.
Gözleri ellerine kayıyor. Yumruklarını ağır ağır açıyor. Avuç içlerine girmiş bir sürü jilete bakıyor. Dehşet içinde. Kanıyor. Koro halindeki sesle geri geri uzaklaşıyor. Yüzlerce Kadın Ve Çocuk üstüne yürüyor.
“Bizi de doğrayacak mısın ha?” Bizi de doğrayacak mısın? Bizi de…”
Koşmaya başlıyor. Bir sokak başında durup nefes alıyor. Ve sakince yürüyor.
Gün batmak üzere. Sokak ıssız. Sadece adım sesleri. Herif’in gri saçları var. Kirli. Dağınık. Pasaklı giysileri içinde benliği kaybolmuş. Tam da Adam’ın zevkine layık. Peşinde. Herif, köşe başında gözden kayboluyor. Adam hızlanıyor, köşeden aynı hızla dönüyor. Bir anda duruyor. Havada asılı kalan adımını geri çekiyor. Herif Ve Kadın Ve Çocuk yerde. Herif Ve Kadın Ve Çocuk kanlar içinde Herif Ve Kadın Ve Çocuk delik deşik.
“Onları sen öldürdün” diyor, öfkeli bir ses.
Bu o. Herif.
“Hayır,” diyor Adam sakince. “Ben bir şey yapmadım.”
Parmağını göğsüne batırıyor Kadın.
“Neden yaptın bunu? Neden?”
Ciddi bir ifadeyle. “Bu kesinlikle benim suçum değil.”
“Beni de doğrayacak mısın ha?” diye üstüne atılıyor Çocuk.
Gözleri ellerine kayıyor. Yumruklarını ağır ağır açıyor. Kanlı avuçlarına saplarından yapışmış dev tabancalara bakıyor. Koro halindeki sesle geri birkaç adım atıyor. Yüzlerce Herif, Kadın, Çocuk üstüne yürüyor. Duruyor. Kanların silinişini, cesetlerin kayboluşunu gülümseyerek izliyor.
“Bizi de vuracak mısın ha? Bizi de…”
Kalabalığa çıplak ellerini gösteriyor. “Dedim ya, suçsuzum ben.” Ve sakince yürüyor. Bir sokak başında durup derin nefes alıyor.
Gökyüzünde savaş var. Bir kadın bir herifin kellesini tek kılıç darbesiyle uçuruyor. Bir herif bir kadının kafasına sıkıyor. Bir herif bir herifi bir kadın bir kadını bıçaklıyor. Çocuklar çocukları çocuklar herifleri çocuklar kadınları kadınlar herifler çocukları yiyor. Gürültüyle böğüren gök kan ağlıyor. Yere düşen damlalar vücut bulup kavgaya devam ediyor.
Gün batmak üzere. Sokak ıssız. Sadece adım sesleri. Adam’ın sarıya boyalı saçları var. Tertemiz. Işıl ışıl. Şık siyah takım elbis…
39
Bir sabah gözlerini açıyorsun. Issız bir arazidesin. Uçsuz bucaksız. Yapayalnızsın. Rüzgar toz toprakla birlikte saçlarını da savuruyor. Şaşkınsın. Başını kaldırıyorsun. Üstünde kirazlardan merdiven öylece duruyor. Masmavi gökyüzündeki minik beyaz bulutu delip geçmiş. Elini uzatıyorsun. Boşa. Ayakuçlarında yükseliyorsun. Bu şekilde yetişmen imkansız. Zıplıyorsun. Parmakların değiyor sanki. Tekrar zıplıyorsun. Ha gayret. Olacak. Tekrar. Zıplamaların sıklaşıyor. Zıp zıp zıp zıp… Bir anda duruyorsun. “Napıyorum ben?” derken kendinde bir gariplik hissediyor, gözlerini vücudunda gezdiriyorsun. Çekirgeye dönüşmüşsün. Çekirgesin ulan artık! Var mı ötesi? Zıp zıp zıp zıp…
YORUMLAR
Sessiz olun ölüm çocukları almış koynuna koşaradım uzaklaşıyor yanımızdan .
Yetti artık eti geçti sabır kemiğe dayandı
olricx
Bermuda üçgeni gibi...fãiller meçhul...deliller ortada yok...kötülük almış başını gidiyor...ve işin kötüsü bütün bunlar ulu orta herkesin gözü önünde yapılıyor...
uyku hapı almış gibi herkes uyuyor hãlã...insan utanıyor da artık nefes almaktan...yaşamaktan...
aynı gökyüzü altında ne zaman iyiliğin etrafında toplanıp sesini yükseltecek insanlar...bu kadar kaosu gökyüzünün kanatları bile kaldırmaz...
ama buna rağmen bekliyoruz hãlã meleklerin yeryüzüne inmelerini...asıl olaylar burda oluyor insinler bence artık...sıkılmadılar mı tarot falı bakmaktan...
güzeldi Oli...
bir tablo ve o tablonun ruh hali.. öyle iyi anlatılmış ki. metaforları kucaklattı bize,beraberinde iç ve dış seslerin uyumlu kusursuz okura sunulması..
sabahın bu saatinde bir kahve bir kahve daha içirtti bu tatlı çılgınlık..
çok şıktı.. kutluyorum yazarımızı..
sevgi ve selamlar..