- 693 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
KALEM VE ŞAİR
Bence en mükemmel ikili,
en samimi can dosttur kalem ve şair...
Meyvesi de şiir....
Kalem deyince;
Sakın es geçmeyin, öyle kolay değil kalemdeki yüklü anlamı çözmek.... ya da kaleme anlam yüklemek....
Kalem; nesne ve şekil olarak ucu sivri, mermiye benzesede çıkış namlusu yürek, tetiği dil, barutu içimizdeki yangınlar değil mi?
Mürekkep dediğin ne ki? kalemin gözyaşı işte...bazen sevinç,bazen de hüzün...
Ne pranga,ne zincir, ne de zindan asla esaret edemez kalemi...
Kendini kırma ve tutan eli ipe götürme pahasına özgürdür, kırıldıkça çoğalır, çoğaldıkça sivrilir kalem...
En büyük düşmanı silgiye bile hiç küsmemiş, o sildikçe inatla yazmaya devam etmiştir icadından bu yana...
Kendini kıran kanunu yazan yasadır kalem.
Hukuktur.
Tutan elin yürek sesini, kimlik ve kişiliğini deşifre eden, âlimin elinde ehli ilim, zalimin elinde zulüm kussa da;
mizan terazisinde daimi berât eden
masum ve maznundur kalem...
Ortada bir suç veya suçlu varsa, o suç ve suçlu kalem değil; kalemi tutanın taa..kendisidir.
Tarihçinin elinde zaman silgisinin bile silemediği doğru veya yanlış belgelerin "daimi kalan izidir" kalem...
Asla yazmam demez kalem dediğin, ister âlimin ister zalimin elinde de olsa....biteviye yazar, kendini bitire bitire habire yazar...
Lakin hiç kendi bildiğini yazmaz, senin içinde, yüreğinde, aklında ve fikrinde ne varsa onu taşır dışarı...
Bir nevi yüreğin ve aklın fikrin hamalıdır kalem...
Ama her ele yakışmaz....ehilin elinde ilim, cahilin elinde zulümdür...
Tarihe şöyle bir dönüp baktığımızda, haklı-haksız nice insanları kestirmiş, astırmış, zindanlara attırmıştır kalem dediğin.
Lakin zaman zuhur ettikçe,insanlar sapla samanı ayırt etmiş, suçluya lanet, suçsuza rahmet okumuştur sonunda...
Geçmişte ve an içinde kimi dalkavukların elinde, kimi de adaletçi, haksızlığa baş kaldıran ozanların elinde;
kah kahramanlık,
kah dini, milli,
kah da aşk şiiri dökmüştür kalem....
Kısacası tutan eli ifade ve tarif etmiştir.
Şiir deyince;
Sanırım biraz da ondan bahsetmek gerek, dedim ya, kalem ve şair iyi bir ayrılmaz ikili....şiir meyvesi...
Hepimiz yazıyoruz...hepimiz o masum kalemi tutuyoruz, o bıkmıyor, yazmam demiyor, ne yazdığınıza bile hiç bakmıyor.
Kimimiz düz yazı, kimimiz,makale,deneme, köşe yazıları,roman,tiyatro veya "şiir" yazıyoruz...
Eserlerimizde o an bulunduğumuz ruh haliyle; hüzün,ayrılık,hasret,nefret,özlem,sevgi,aşk,sevda veyahut da kahramanlık vs. bir ilham ile çıkıp kağıda düşüyor...
Düşmesine düşüyor da; bunları okuyan milyarlarca takipci kitlemiz var.
Hiç tanımadığımız ülke ve insanlara anında ulaşıyor...
Biz şairler sevda şiiri yazıp da; duygularımızı,düşünce ve hayallerimizi bazen başı pare pare dumanlı dağlara aşkı sevdayı yazıp,
bazen de turnaların teleğine takıp yâre göndermez miyiz?
Göndeririz elbette
Gider mi?
Gider elbette....
Ya da, onulmaz aşk yaralarımıza şiirden merhem yapıp da gece gündüz, açık- gizli, dahili - harici acıyan yerlerimize sürmez miyiz?
Süreriz şüphesiz.
Ne demiştik?
"Tutan el " .......
Biz şair ve yazarlar, kalemi tutan eliz...biz ne dersek kalem onu yazar...
Konumuz her ne olursa olsun, hiç fark etmez...
Yazdığımız her şey, (özellikle şiir) yeryüzündeki tüm okuyucu kitlemize saniyede ulaşan en etkin mesajdır internet çağında.
Özetle şunu demek istiyorum,
Hepimizin ortak ve vazgeçilmez prensip kuralı;
Doğruyu.
Korkusuzca,
Adaletlice,
Edep ve,âdabınca ( Edebiyatın kökü âdap ve edepten gelir.) yazalım.
Yazdığımız her eser, kendi kimlik ve kişiliğimizin karekter aynasıdır.
Çoğumuzun yaptığı ve farkında olmadığımız büyük bir gaf var...
Bu gafa ben de dahilim.
Alelacele,tefekkür etmeden birşeyler yazıyor, şak diye asıyoruz internette dünya kamuoyunun göz önüne...
Arkasından da anında olumsuz eleştiriler patır patır dökülüyor.
Başlıyoruz savunmaya..
""Eeee...efendim, ben öyle demek istemedim, sen yanlış anladın, şöyle demek istedim""
Arkadaş, önce sen beynindeki söylemek istediğini bir ölç-biç, tart ve ne demek istediğini "tam ifade" eden doğru cümleyi kur...Ben de cümleyi doğru okuyup doğru sentez etmeyi bileyim...
Yazdığımızı hangi lisan ile yazıyorsak yazalım, o lisanın dil bilgisi ve gramerini tam bilmez isek, fikirlerimizi karşıya tam ve doğru aktarıp anlatamayız. Çünkü cümle doğru kurulmamıştır.
Sen doğru yazmayı;
Ben de doğru anlamayı öğreneyim sorun kalmaz.
Doğrularımızın paralel veya zıt olması ise çok çok ayrı bir konu..
(Ben senin gibi, sen de benim gibi düşünmek zorunda değiliz,)
Fikirlerimizin farklı olması doğruyu bulmamızı sağlar, çarpışsın doğruyu bulalım.
Sonuç:
İyi ve doğru yazmak için "İyi ve doğru okuyucu" olmak gerek...
"OKUMUYORUZ"
Sürç-i lisan affola...
Saygılarımla
Kul Figani ( Erdem GÜMÜŞ)
10 Şubat 2028 İZMİR
ŞAİR VE ŞİİR
Zorlama kendini, kalemi alıp,
Gönülden bakmalı, şair dediğin.
Önce seveceksin, meşke bir dalıp,
İlhamdan akmalı, şiir dediğin.
Sebepsizce sevip, teslim olmalı,
Umduğun her şeyi, onda bulmalı,
Uğruna ölmeyi, göze almalı,
Kendini yakmalı, şair dediğin.
Onu anlatmalı, bütün heceler,
Adını anmalı,gündüz geceler,
Hazla okumalı, mahir hocalar,
Kalemi bükmeli, şiir dediğin.
Sürç-i lisan bile, şaire ayıp,
Dilini zul etme, hicaptan kayıp,
Sakın övme kendin,şairden sayıp,
Nefsini yıkmalı, şair dediğin.
Sevgiyi taşırsa, bütün beyitler,
Gelir gider okur, onu seyitler,
Unutma ki tarih, seni kayıtlar,
Arşive çıkmalı, şiir dediğin.
Edep haya olsun, sözünde kastın,
İncinmesin yârin, düşmanın dostun,
Ölsen de dikilir, kitabi büstün,
Egosu çökmeli, şair dediğin.
İlhamla akmalı, bir bir dizeler,
Şiirin kalburu, şairi eler,
Kalem kara, kağıt, aktır sezeler,
Silgiyi çekmeli, şiir dediğin.
Kimi pak alnından, vurulan şair,
Kimi vatanından, sürülen şair,
Ölünce kıymeti, verilen şair,
Heykelin dikmeli, şair dediğin.
Kör sanma şairi, gönülde gözü
Şiir deyip geçme, sözün tam özü,
Gönülden gönüle, iletir sözü,
Doğruyu dökmeli, şiir dediğin.
Kul Figani derki, susmasın kalem,
Öyle baki yaz ki, mest olsun alem,
Velhasıl böyledir, şairden kelam,
Sanma ki bıkmalı, şair dediğin.
Kul Figani (Erdem GÜMÜŞ)
10.07.2017 ÖZBEKİSTAN -JİZZAK
YORUMLAR
Kul Figani
Erineyip okudunuz
Saygılarımla
Kul Figani
Hoş geldiniz.
Her yazdığım doğru demedim asla bugüne dek, yanlışım da vardır elbet.
Olumlu eleştiriler haz verir,olumsuz eleştiriler de daha iyiyi yazmaya. gaz verir...
Ben olumsuz eleştiriyi daha çok seviyorum, kendimi geliştirmek adına.
Evet, okumuyoruz, okumayan bir toplumuz,
Okumalıyız, hem de hiç seçmeden, ayırt etmeden, her tür yayını okumalıyız ki fikirler beynimizde çarpışsın, bulansın hatta,,,
Durulunca berraklaşır
Beynimiz mükemmel bir organ, yanlışı hemen seçer
Kitap yok konusuna bu devirde katılmıyorum.
İnternet var
Kütüphaneler var
Siteler var
Online kitaplar var
Yeter ki okuyalım biz
En ucuz materyal kitap şu devirde.
Bir paket sigaraya 2 kitap satıyorlar
Yorum için çok çok teşekkür ederim
Saygılarımla selamlıyorum
Şiirle kal
Figani