- 586 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
M Ü M İ N İ N M İ R A C I
M Ü M İ N İ N M İ R A C I
Müminin Allah’a en yakın olduğu vakit, ibadetlerin özü olan namazı eda ettiği andır. Bu ilahi bir buluşmadır. Bu buluşmayı, yakınlaşmayı beş vakit namaz sağlar. Allah’ın hediyesi olan namaz, müminin miracıdır. Mevcut fiziki mekan ve zaman bırakılıp ruhani aleme geçişin gerçekleşmesidir.
Namazda, Rab’binin huzuruna çıkan, divanında bulunan mümin, tüm benliğiyle sadece namaza motive olmalı, dünya meşgalesi ile nefsini terk etmelidir. Nefsani dünya düşüncelerinden aklını ve kalbini temizleyip ruhunu dünya işlerin den arındırmalıdır. Mümin, namaza ruhen hazır vaziyette başlamış ve dünya ile alakasını, irtiba tını kesmişse, namazda Rab’bini gördüğü hissiyle yoğrulur. Bu kutsiyete erişmek için her gün beş vakit abdest alarak namaza hazırlık yaparken aynı zamanda düşünce melekeleri de temizlenmeli ve ruhen hazırlanılmalı dır. Nefsani beden alemi terk edilip ruhlar alemine geçilmelidir. Zira namaz; kulun, Allah’a ibadet usullerini içeriğinde toplayan en mükemmel ve kutsi iba det halidir. Namazın ilahiyatı da bundandır.
Teknolojik gelişmeler sonucu kişilerin bu dünyada haberleşmesi çok kolay hale geldi. Nitekim ülkemizde yedi den yetmişe her bireyde cep telefonu var. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) açıkladığı verilere göre; toplam nüfusun içinden 9 yaş altındaki nüfus çıkarıldığında mobil kullanımı yüzde 100’ üde geçiyor. An cak toplumsal yaşamda her devinimin bir kuralı, üslubu ve vazgeçilmez bir kaidesi olduğu gibi cep telefonu nunda nerede, nasıl kullanılacağına dair kurallar bütünü ve aleni konuşulan konunun bir mahremiyeti var. Bu çok özel kurallar kişiyi, ibadet yerinde daha özenli olmaya yöneltir.
Allah’ın evi, müminin kabesi olarak nitelenen camide cemaatle ibadet etmenin belirli kuralları bulunmakta dır. Bu kurallara riayet etmeyen mümin, namaza ruhen kendini hazırlamamış olup sadece şeklen secdede var gibidir. Şekli bir ibadetin makbul ve kabul olunacağı hususu ALlah-ü Teala’nın tasarrufudur. Bu nedenle şekil den kaçınıp hep Miraca erişmek için ihlaslı olmalıyız.
Tüm camilerin giriş kapılarında; "Mümin kardeşlerim, Lütfen cep telefonlarını zı kapatınız, yada sessize alı nız" ibaresi yazılıdır. Ayrıca cami müezzinleri ve imametleri farz namazına başlamadan önce duyuru içeriğini tekrar etmek sure tiyle bir kez daha hatırlatmaktadır. Bu duyurunun amacı; Allah’a kulluk vazife sini yerine getiren müminin, dünya ile irtibatını kesip Rab’bi ile iletişiminin sağlanması. Böyle bir iletişimin, hissi yakın laşmanın idrakinde olmayan müminler ısrarla cep telefonu açık vaziyette camiye teşrif edip namazı eda e der. Haşa, Al lah’la sanki cep telefonuyla iletişim kuracak davranış içindedir. Bu anlayış, Yaradan’la iletişime geçmenin usullerini (kalbi zikir, dua, yakarış) bilmemektir.
Sosyal yaşamda; "Hırsızın eve ve işyerine müşterinin geleceği vakit bilinmez" dendiği gibi camide telefonun çalacağı vakitte bilinmez. Haliyle telefonunu kapatmayan mümin kardeşimizin telefonu, kişi namaz eda e derken de çalabilir, tespihat yaparken de. İbadet için camiye teşrif eden müminin telefonun çalması ayrı bir kusur ve müminin bu telefona cevap verip konuşması ikinci kusurdur. Namazla, camiyle, cemaatle ve imanla bağdaşmayan hatalı bir davranıştır. Bu kusurun kaynağı günümüz insanlarının dünya ile iletişimini kesememe si, anlık süre kaybına sabredememesi ve dünya nimetlerine daha çok değer vermesinin göstergesidir. Dünya iletişimini, Allah’la hissi iletişimine tercih etmenin ürünü olsa gerek. Bu zihniyetteki müminin eda ettiği iba detin değerini Allah bilir.
Büyük şehirde günlerden bir gün öğle namazın kılmak için merkezi bir camiye e zanın okunması müteakip teş rif ettim. Cami cemaatı çok kalabalık olduğu için saflar arasından geçmek bile imkansızdı. Allah kabul etsin, namaz ibadetimi huşu içinde eda ettim. Gür ve naif sesli müezzin efendi tespihat yaptırıyordu. Sonradan isminin Ali olduğunu öğrendiğim elli yaşında bir mümin eline bir tomar tespih alıp önümdeki safın duvar di binden başlayarak cemaatten tespihi olmayanlara tek tek dağıtmaya başladı. Böyle bir uygulamanın aynısını diğer camilerde görmediğim için çok beğenimi kazandı. Bu hareket için içimden; "Adam ne güzel hayır etme yöntemi bulmuş" diyerek takdir ettim.
Yurdumuzda namazı cemaatle eda etmek için camiye gelen her kişinin cebinde 99 luk tesbih bulunmaz. Cami içinde duvarlara asılanlara ulaşılması da pek mümkün olmaz. Ben bu düşüncedeyken yanımdaki kişinin, tes pih dağıtan Ali’ye garipseyen bir gülüşle baktığını gözlemledim. Bu arada imam efendi mihrapta aşır okumaya başladı. Cemaatten bazı kişilerde camiden ayrılıyordu. Bu arada bir telefon sesi duyuldu. Yamacımda oturan kişinin telefonu çalar çalmaz kafasını eğerek başladı konuşmaya. Halbuki; "Kur’an okumak ve dinlemek başlı ba şına bir ibadet" olduğu halde bu kişinin Kur’an tilafetini dinlememesi ve cami nin içinde etrafındakilerinde duyacağı ses tonuyla konuşması, bulunduğu ibadet mekanına saygı göstermemesi büyük bir saygısızlıktı. Telefon kullanma adabına vakıf değildi. Bu cahilliğine rağmen tespihçi Ali’nin hayır kazanmak amacıyla tespih dağıtmasını gülümseyerek küçümsemesine ve böylece daha büyük hata içine düşmesine anlam veremedim. Zira kulun amelinin salih olup olmadığının tek ölçütü Allahü Zülcelal’dir.
Gariban tespihçi Ali’nin, Rab’bi’nin rızasına nail olabilmek için imkanı nispetin de caminin içinde ihtiyacı olan lara tespih dağıtım hizmeti vermesi, camide telefonla konuşandan bin kat daha makbul bir amel, kıyaslana maz bile olmaz. Birisinin özünde hayır kazanmak var, diğerindeyse nefsi egoları tatmin etmek.
Zira mümin için namaz, imandan sonra en önemli mihenktir. Cami ve cemaatte bunun için değerinde gereken önem verilmelidir. Yaradan’a kulluğumuzu göstermek için cami kapısından girişten itibaren ibadete ve bu de ğerlere özgü dini, sosyal kurallara uymak, kalbi saygıyı göstermek gerekir. Aksi takdirde miraca erişmek müm kün olmaz. Kısaca mümin kişi, dünya işlerinin kazasının mümkün olduğunu unutmamalı ve Miraca kavuşmanın zor ve zahmetli olduğu bilinciyle sabretmelidir. Allah; sabreden kuluna her iki alemde iyilikler ihsan edecek tir.
Bu bağlamda üzerine farz olan beş vakit namazı eda etmek üzere cami cemaatına katılan müminin öncelikli amacı; Mirac üzere olduğunun bilinciyle Rab’bi nin makbul ve kabul edeceği ibadeti yapmak için dini ve ah laki vecibeleri yerine getirmek olmalıdır.
Şubat- 2018
Süleyman YILDIZ
(LEMOS5303)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.