- 355 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ön Yargılarımızı Biraz Ortaya veya Arkaya Alabilseydik
Ön yargı işte bu, adı üstünde, peşin hüküm de denilir, yenilir yutulur bir şey değildir. Tanımadığımız adamları suçlarız durmadan. ’’Ha O mu rüşvetçidir.’’ ya da ’’O da kim eli çok sıkıdır kimselere bir şey koklatmaz.’’ Ne bildin arkadaşım? Ne kadar teşrik-i mesain oldu ki bahsettiğin arkadaş ile? Belki de çok iyi bir insan... Tanımadan, anlamadan, dinlemeden hemen kararımızı veririz insanlar hakkında... İnkar etmeyelim şunu hadi, dedikoduyu çok seviyoruz biz toplum olarak...
’’Ön yargı, sözlük anlamıyla; genel ve özel kullanımlarında bir taraf tutma biçimidir. Bir ideolojik fikri veya bakış açısını koşulsuz desteklemek manasında kullanılır. Ön yargı halk arasında genellikle bir kişinin kararlarının ağırlıklı bir şekilde tek taraflı olarak ortaya çıkmasında kullanılmaktadır. Yine halk arasında ön yargı, bir kişinin kararlarının nesnel olmayıp öznel olduğunu ifade etmek için kullanılmaktadır.’’
Herhangi bir topluluk hakkında bile yargı da bulunacağımız zaman o toplulukta da iyi insanların bulunabileceğini aklımızdan çıkartmayalım... Bir yerde, bu dedikodular, dini açıdan bakacak olursak fitneye de giriyor, toplumlarda böyle böyle yıkılmaya çalışılıyor. Birinci Dünya Savaşını ve Kurtuluş Savaşını hatırlayalım. Düşmanlarımız fitne silahını kullanarak aleyhimize bir sürü vatandaşımızı kışkırtmadılar mı? Bakara Suresi 191. Ayette ’’Fitne adam öldürmekten beterdir.’’ buyruluyor Rabbımız tarafından.
Lazlar şöyleymiş, Sünniler böyleymiş, Aleviler öyleymiş, Kürtler daha değişik bir şekil imiş... Bu ön yargıları zaman zaman bir çoğumuz aklımızdan geçirmişizdir... Şunu unutmayalım siz hangi etnik gruba dahilseniz, bunun Allah huzurunda bir önemi yok. Yeter ki sizin gibi olmayan, yeterince tanıyamadığınız insanlar ve topluluklar hakkında kafanızda kalıplar oluşturmayın. Oluşturuyorsanız bu ön yargının dik alasıdır... Ön yargılarınızı önünüzden bir çekin, ortaya, arkaya alın bakalım biraz... Hiç bir insanın ırkını, dinini seçmek elinde değildir... Doğum ve ölüm Allah’ın takdiridir, kadere rıza gerekir azami derecede...
Şunu unutmayın ki ahirette hiç birimizin ırkının ehemmiyeti yoktur. Ora da sadece takvaya bakılacaktır. Yani cenabı Allah ’’Kim en çok günahtan sakınırsa ben ona değer veririm.’’ diyor. Kendimize çeki düzen vermemiz, ahireti düşünerek hareket etmemiz gerekir...
’’Ön yargıları parçalamak atomu parçalamaktan zordur.’’ demiştir Albert Einstein... Genellikle dar bir görüşe ve kültüre sahip insanların ön yargılı oldukları gözlenmektedir. Bilgili, ufku geniş bir insan, zaten diğer insanlara, canlılara şefkat gözü ile baktığı için ön yargılarından da azami derecede sıyrılmıştır... Rahmetli Uğur Mumcu’nun dediği gibi ’’Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak.’’ gibi bir hastalıktan toplumlar olarak kurtulmalıyız... Sevgi ve bilgi aynı kazanda kaynadığı zaman ön yargılarından sıyrılmış insanlarda çevrelerine her zaman daha faydalı bireyler olacak, bulundukları toplumu daha da ileriye götürmek için ayrım gözetmeden var güçleri ile çalışacaklardır...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Ön yargılar, değil mi hocam?
Hani sırf sahip olunan ön yargılar ile kişinin ne yaparsa yapsın kendine ve yaptıklarına sahip çıkamaması...
Olmadık şekilde. Durduk yere.
Neden sevgimizi, merhametimizi esirgiyoruz insanlardan ve saygımızı?
Bireysel çabalar da işe yaramıyor işte ve ne yaparsa yapsın insan kafadaki yerleşik tabloyu parçalayamıyor.
İnsan öncelikle kendi kusurlarını görüp kendi ile barışık olmalı ve elinden geleni de ardına koymadan, ne ise hedefi yine o yolda yürümeli.
İlahi Adalete olan inancımız ve maneviyatımız ile zaten biz hedefe kilitlenmişiz.
Sabır ve inancı da eksik etmedik mi...
Kutluyorum hocam.
Saygılarımla dost yüreğinize...
Ahmet Zeytinci
Ön yargılar, değil mi hocam?
Hani sırf sahip olunan ön yargılar ile kişinin ne yaparsa yapsın kendine ve yaptıklarına sahip çıkamaması...
Olmadık şekilde. Durduk yere.
Neden sevgimizi, merhametimizi esirgiyoruz insanlardan ve saygımızı?
Bireysel çabalar da işe yaramıyor işte ve ne yaparsa yapsın insan kafadaki yerleşik tabloyu parçalayamıyor.
İnsan öncelikle kendi kusurlarını görüp kendi ile barışık olmalı ve elinden geleni de ardına koymadan, ne ise hedefi yine o yolda yürümeli.
İlahi Adalete olan inancımız ve maneviyatımız ile zaten biz hedefe kilitlenmişiz.
Sabır ve inancı da eksik etmedik mi...
Kutluyorum hocam.
Saygılarımla dost yüreğinize...