- 828 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
DİYALOG SÜRECİ VE GELİŞİMİ!!!
‘‘PAPA’YA MEKTUP’’ başlıklı son yazımda uzun soluklu bir yazı dizisi hazırladığımı ve konu olarak da DİNLER ARASI DİYALOG meselesini seçtiğimi söylemiştim.Son yazımla bu sürecin Türkiye ayağını somut olarak başlatan bir mektubu ve bu mektupla ele alınacak konuları da kısmen yazmıştım.Bu yazımda da geneli itibariyle sürecin ne zaman başladığını, nasıl geliştiğini ve amacının ne olduğunu anlatmağa çalışacağım.
DİYALOĞUN BAŞLANGICI ve GELİŞİM SÜRECİ
Çeşitli mezhep ve inançlarla diyalog çalışmaları yapacak olan bir kurum ilk kez 1962 yılında toplanan 1.Vatikan Konsili’nde oluşturuldu. Bu konsilden önce geniş çaplı bir programı yoktu Vatikan’ın.Sonraki toplantılarda yapılması gerekenler iyice ortaya çıkarıldı.1964 yılında toplanan 2.Vatikan Konsili’nde kurulan Hıristiyan Olmayanlar Sekretaryası’nın 1973 yılında sekreterlik görevine getirilen üyesi Pietro Rossano sekretaryanın ana yayın organı olan Bulletin’de şunları diyordu:
’’Diyalogdan söz ettiğimizde,açıktır ki bu faaliyeti,Kilise şartları çerçevesinde MİSYONER ve İNCİL’İ ÖĞRETEN bir cemaat olarak yapıyoruz.Kilisenin bütün faaliyetleri,üzerinde taşıdığı şeyleri yani Mesih’in sevgisini ve Mesih’in sözlerini nakletmeğe yöneliktir.Bu sebeple diyalog,Kilisenin İncil’i yayma amaçlı misyonunun çerçevesi içinde yer alır.’’
Bu sözlerle çok açık ve çok net görüyoruz ki, bu süreç bir misyonerlik süreci olarak başlatılmıştır.Amaçları İncil’i ve İsa Mesih’i tanıtmaktır.Bu süreçte ana hedeflerden biriside illaki Müslümanlardır.Bu konsilde temel olarak ele alınan ve ortaya çıkarılan kararları ‘Nostra Aetate’ adlı belgeden takip edelim:
‘Hz.Muhammed,Tanrı’nın putperest Arapları İsa Mesih’e hazırlasın diye gönderdiği pedagog eğitimcidir.Görevi böyle bir hazırlamadır, peygamberlik değil.Ama bu görev de iyi bir hizmettir,makbul bir hizmettir.’(Yaşar Nuri ÖZTÜRK ‘Allah ile Aldatmak’ sayfa 279)
Anlaşıldığı üzere Hıristiyan teologlar Hz Muhammed’i (S.A.V) peygamber olarak değil de, Arapları Hz İsa’ya hazırlayacak bir pedagog olarak görmektedirler.O halde Hıristiyan kesim İslam dinini bu sözüyle adeta egale etmektedir.
Rossano’nun yazdığımız sözlerini de 1991 yılında, Papa II.Paul şu sözleriyle destekliyordu:
’’Dinler arası diyalog, Kilisenin bütün insanları Kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır.Bu misyon, aslında Mesih’i ve İncil’i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir.’’
Bu sözler yine Hıristiyanlarca Yaşar Nuri Öztürk’ün alıntılayacağımız bilgileriyle şöyle onaylanıyordu:
‘Dinler Arası Diyalog Konsili ve Halkları Hıristiyanlaştırma Konfederasyonu, 22 Ocak 1991’de yayımladığı ‘Diyalog ve Davet’ adlı ortak bildiride Papa II.John Paul’ü teyit ediyordu.’(Yaşar Nuri ÖZTÜRK,Allah ile Aldatmak sayfa 279)
Diyaloğu tanıtacak alıntılarla devam ediyoruz:
‘’…böylece diyalog Kilisenin kurtarıcı misyonunun bir parçasıdır;gerçektende bu,kurtuluş diyaloğudur.Çünkü,böyle hakiki bir diyalog bir Hıristiyan için inandığını pratiğe dökmektir,saygı göstermek ve dinlemek suretiyle başkalarına İncil’in mesajını öretmektir.’’(Podgorski,F.R;Tawards A Catolic Theolojy of Misyonary Dialogue And Dialogical Mission With Other Religions,Roma 1987,s 142)
Bu açıklamalardan çok net anlaşılmaktadır ki diyalog, bir misyoner faaliyetidir.Ve bu misyoner faaliyetleri de elbette ki Hıristiyan olmayan kesimlere ve tabiî kide Müslümanlara yöneliktir.Buna rağmen sayın Gülen bu misyonu desteklediğini Papa’ya yazdığı ve bizimde geçtiğimiz yazımızda aktardığımız mektubunda şöyle dile getirmektedir:
’’Papa 6.Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinler Arası Diyalog için Papalık Konseyi (PICD) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz.Bu misyonun tahakkuk edişini görmeği arzu ediyoruz.’’ (F.Gülen’in Papa’ya Mektubundan, Zaman Gazetesi, 10.02.1998)
O halde; hem bu süreci başlatan Papalık Konseyi’nin temsilcilerinin ve en yetkililerinin söylediklerine ve de sayın Gülen’in yukarıda yazdığımız sölerine bakarak şu çıkarımlara varabiliriz:
1-Dinler Arası Diyalog bir misyonerlik faaliyetidir.Böyle olduğu bu süreci başlatanlarca deklere edilmiştir.
2-Bu sürece sayın Gülen destek vermektedir.Ve bu misyonun amacına ulaştığını görmek istediğini sözleriyle beyan etmektedir.
Bu iki çıkarımdan yola çıkarak aklımıza takılan bazı soruları da yazmamız şarttır:
1-Hıristiyanlarca başlatılan bir misyonerlik faaliyetine sayın Gülen bir Müslüman olarak mı destek vermektedir?
2-Eğer bu sürece sayın Gülen bir Müslüman olarak destek vermekteyse, sayın Gülen hakkında ne düşünmemiz gerekmektedir?
3-Eğer bu süreç Müslümanlara ve İslamiyet’e zarar vermeyecekse, Papalığın tutumunu nasıl değerlendirmemiz gerekmektedir?
Bu noktaya kadar yazdıklarımız, yazdıklarımızdan sonra ki çıkarımlarımız ve de bu çıkarımlardan hareketle sorduğumuz sorular; işlemeğe başlayan bir sürecin nasıl başladığını ve amacını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ancak bu sürecin anlamını daha da perçinleyebilecek bir alıntı daha yazarak devam etmek istiyorum:
‘’Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı.İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı.Üçüncü bin yılda ise Asya’yı Hıristiyanlaştıralım.’’(Papa II.Paul,Milenyum Mesajı)
Şu halde içinde bulunduğumuz bin yılda hedef Asya’dır.Ve Asya’yı Avrupa’ya bağlayan Türkiye ve Ortadoğu coğrafyasıdır.Bu hedefe ulaşmak için ellerinden geleni yapacaklardır.O zaman şu anlamlı ve yerinde soruyu soralım:Madem ki içinde bulunduğumuz çağda misyoner faaliyetlerin hedefi Asya ve O’nu Avrupa’ya bağlayan Türkiye’dir, o halde Papalığın bu hedefe ulaşmak için hazırladığı bir planı var mıdır?
Bu akıl almaz soruya –EVET- yanıtını vermek zor değil.Peki bu planın adı nedir sizce?İşte bu planın adı da Yukarda ortaya çıkma sürecini anlattığımız ‘Dinler Arası Diyalog’dur.Kısacası ‘DİNELER ARASI DİYALOG’ bir misyonerlik faaliyetidir.
DiYALOĞUN AMAÇLARI
Esasi itibari ile bir misyonerlik çalışması olan ‘Dinler Arası Diyalog’ çalışmalarının tek amacı İncil’i ve Mesih İsa’yı tanıtmak değildir.Böyle olmadığını, misyonerlerin daha önce gittikleri ve Hıristiyanlaştırdıkları coğrafyaları inceleyerek anlıyoruz.Her ne kadar görünür hedef dini olsa da asıl hedef siyasi ya da ekonomiktir.Siyasi hedefleri şu şekilde sıralayabiliriz:
1-Gittikleri yerde Hıristiyan nüfuzunu egemen kılma isteği
2-Kendilerine yapıla bilecek siyasi baskıları önceden önleme isteği
3-Stratejik olarak bir devlet içinde Hıristiyan azınlığa sahip olma ve gerektiğinde bu azınlığı kullanma isteği
4-Yine bu azınlığın sayesinde tehditkar üslup takınabilme gayreti
5-işgal edilecek toprakları işgale hazırlama
Siyasi olarak ana gayelerini bu şekilde sıralayabiliriz.Burada her maddeyi tek tek açıklamayacağım.Ama bir nokta üzerinde geleceğe dair bir hatırlatma yapacağım.O da son maddedir.Tarihe baktığınızda her misyoner çalışmanın sonunda muhakkak ama muhakkak fiili bir işgal görürsünüz.Bunun istisnası yoktur.En açık örnekleri de Kore ve Afrika’dır.Bizde ilerleyen yazılarımızın birinde ‘BİR ADIM SONRASI İŞGALDİR’ deyip bunu anlatacağız.Neyse biz ekonomik nedenlerini de sayarak devam edelim yazımıza:
1-Hedefteki bölgenin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri
2-Deniz ve kara bağlantıları
3-Enerji alanlarına yakınlığı ve enerjiye sahip olması
4-Çok büyük bir nüfusa sahip olması nedeniyle açık bir pazar niteliği taşıması(Nitekim bu gün bu noktaya gelmiştir Türkiye.Bu bağlamda o devletlerin bağımlısı durumuna gelmiş ve yarı sömürgeleşmiş bir haldeyiz.)
5-İş gücüne sahip olması
Bu yazdıklarımız da misyoner faaliyetlerin yoğun yaşandığı ülkelerin özellikleri arasında gelirler.
DEVAMI GELECEK...
YORUMLAR
Sevgili kardeşim ben neyden bahsediyorum siz neyden bahsediyorsunuz.Ben diyorum ki DİNLER ARASI DİYALOG bir misyonerlik faaliyetidir,siz diyorsunuz ki ben neden diyalogda bulunmayayım.
Elbetteki karşı tarafla diyaloğa geçeceksiniz.Bir şeyler anlatmak istiyorsanız elbetteki karşı tarafla iletişim kuracaksınız.Ben size iletişime geçmeyin demiyorum ki.Ancak İslam'ı anlatacağım tanıtacağım ayağına başka şeyler yapılıyor.Ben bunlara dikkat çekiyorum.Siz konuyu saptırıyorsunuz.Ayrıca Avrupa ve ABD'de kimin ne yaptığı beni ilgilendirmiyor.Ben bu işi ülkemde yapan insanlarla ilgileniyorum.Kimdir o insan:FETHULLAH GÜLEN.
Selametle...
gezgin1985 tarafından 10/22/2008 4:16:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
kıymetli kardeşim dediğim gibi irşad ve tebliğ farzdır. bunun içinde diyalog kurmak elzemdir. ayrıca bu işi tek yapan sayın gülen ve arkadaşları değildir.amerika ve avrupada bir çok cemaat ve kurumun kuruluşları vardır. ve bunlar islamın gerçek yüzünü tanıtmaya çalışıyor. tarihede baktığın zaman diğer din mensupları ile diyalogta bulunulmuştur. bence önemli olan bu diyalogu islama vakıf insanların yapması. benim elimde kuran ve sünnet varken ben niye çekineyimki diyalog kurmaya. en doğrusunu ALLAH bilir. baki selam.
Selam ve saygılar...
Öncelikle diyaloğun nasıl olması gerektiği hususundaki sorunuzu şöyle cevaplamak isterim:Bu konuda ilerleyen günlerde bir yazı asacağım siteye.O nedenle burda cevap yazmayacağım.
Sayın Gülen'i eleştirmemizin sebebine gelince:Sevgili kardeşim bu çalışmaları Türkiye'de yapan isim sayın Gülen'dir.O nedenle muhattabımızda sayın Gülen'dir.Sokakta ki Ahmet efendiyi muhattap alacak değiliz.Bu da başka bir husus.
Birde dünyanın dört bir yanına dağılmış olan insanların İslam'ı ve Kuran'ı ülkemizi tanıttıklarını söylüyorsunuz.Elbetteki bunlara biz bir şey demedik.Demeyiz de.Karşı olduğumuz şey 'DİNLER ARASI DİYALOGTUR'
Bir de yazdıklarımın araştırma yazısı olmadıklarını söylüyorsunuz.Bu sizin kişisel fikriniz.Ben kitap alıntısı yaptım kardeşim.Herhalde o kitaplarda internette servis yapıl mıyorlar.
Neyse.Bu tarz polemiklere girmeyeceğim.Alla'ın selameti başınıza olsun...
kıymetli kardeşim peki bir müslüman olarak diyalog yani irşad faaliyetini nasıl yapmalıyız. diyalog kurmadan irşadda bulunmak sonuçta mümkün değil. bir de merak ettiğim her yazınızda sayın güleni eleştiriyorsunuz. şunu sormak istiyorum dünyanın dört bir köşesine giden hizmet insanları burada islamı kuran'ı efendimiz s.a.s'i ülkemizi dilimizi tanıtıyor. bu tür bir diyalog bize nasıl zararlı oluyor bunuda sormak lazım. ayrıca bu yazdıklarınız kusura bakmayın ama pek araştırma yazısına benzemiyor. çünkü bu tür malum yazılar belli kesimler tarafından sıklıkla servis yapılmaktadır. internette biraz dolaşan kolayca ulaşabilir. saygılar.