- 362 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AKIL BANKASI
Biz çok akıllı bir milletiz ya. Aklımızdan çevremizin de yararlanması elbette kaçınılmaz. Bu yüzden de gayret ederiz çevremize akıl vermeye. Halbuki kemse de bizden akıl falan sormaz. Neden sorsun ki onun aklı da fazla geliyor zaten. İşte bu yüzden atalarımız:” Akıl pazara çıkmış alıcısı olmamış.” demiştir.
Bir insana yol göstermek, doğruyu bulmasına çalışmak elbette çok güzel bir davranış. Ancak bu işi yaparken amacımıza da ulaşmayı bilmeliyiz. Her şeyden önce akıl verirken gerçekten yararlı olmayı amaçlamak gerekiyor, yoksa “Bak ben nasıl akıllıyım!”ı kabul ettirmeye çalışırsanız komik durumlara düşebilirsiniz.
İkincisi ise, eğer bir öğretmen değilseniz sizden akıl sorulmadığı halde, bilgi istenmediği halde bu işi koyulmayın.
Sonra akıl verirken dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri de akıl verdiğiniz insanın sizden daha tecrübesiz, daha cahil veya daha küçük olmasına dikkat etmektir. Bir başka ifade ile tereciye tere satmaya kalkışmayın.
Sizin zengin olmanız da tek başına akıl bankası olduğunuzu göstermez. Eğer parayı kendiniz kazandınızsa, para kazanma konusunda akıl isteyen olursa verirsiniz.
Akıl verirken gözden uzak tutulmaması gereken bir konu da problem konusunda yeterli bilginin gerekliliğidir. Eğer şartları bilmiyorsanız, öğrenin. Yoksa komik veya can sıkıcı duruma düşüverirsiniz.
Bakın size bir örnek vereyim. Benim oldukça eski bir otomobilim var. Tahmin edersiniz, sık sık da arızalanıyor. Geçenlerde bir arıza belirdi. Sabah ilk çalıştırdığımda bir ses yapıyor ve birkaç dakika sonra kesiliyor. Tamircime götürdüm, dinledi. Ses yoktu elbette. Bana ihtimallerle birlikte ses olmadan tamir edemeyeceğini de söyledi. Bir müddet sonra ses artar, o zaman getir, diye de ekledi.
Bu ses yüzünden çevremdeki akıl bankalarından ne kadar kredi çektim bilemezsiniz. Önce izah etmeyi denedim, sora vazgeçtim. Sonra da şükrettim, ya onlar olmasa ben arabamı tamirciye götürmeye nasıl akıl ederdim?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.