ZORUMA GİDİYOR BÖYLE YAŞAMAK
Ben ki tarihlere sığmamış ve yaşadığı her devir de eziklik nedir bilmemiş yüce ve koskoca bir Türk ailesindendim. Ben ki ayaklarımı yerden hiç kesmemiş, başı gök’lere sığmayan,dostun düşmanın mert
bildiği, asırlara cengaver yetiştiren ve bir o kadar özüne bağlı ecdadın evladıydım.
Bayrağı, vatanı ve hatta Ana’yı kutsal bilmiş, hiç bir millete nasip olmayan törelerin tek sahibi idim. Taşlara asırların ötesinde tarihini kazıyan, aman dileyene yamanlık yapmayan ecdadın torunu idim. Sadece adına bu gün "misakı milli" dedikleri sınırlarda
değil, Akdeniz, Karadeniz, Batı, Doğu,diyarlarına sulh götüren, bir
mektup bir fermanla yeri göğü titreten de ben idim. Her devrin kokuşmuşluğunu gideren, aleme nizam veren, çağ kapatıp çağlar açan da
ben idim.
(Değildir maksat, bugünün gerçeğine göz kapayıp, geçmişin
nostaljisiyle yaşamak.)
Fakat geçmişin şerefli mazisinden utanacakta değilim.
Geçmişin haysiyetini unutturanların ve en azından böyle
düşünenlerin bu günkü Türkiye’sinde cambazlık yaptığını, medyanın her
alanda bu Milletin değerlerine nasıl saldırırımın telaşı içinde olduklarını da görüyorum.
Mazinin şeref dolu hatıralarını bile çok gören satılmış, medyanın
sözüm ona aydınlarının art niyetlerini; asırların hesabını soran kinlerinide görüyorum.
İçimizdeki hainlerin dış uzantıları olan, geçmiş tarihin intikamını bir şekilde alma peşinde koşan ülkelerin, sözüm ona adına (insan hakları) diyerek dayattıkları
zorlama şartları sırf bu güzelim ülkeyi yıkmak için kurulmuş birer
tezgah olduğunuda görüyorum.
30 bin insanı katleten, binlerce Mehmetçiklerimizi hayatlarının en
güzel yıllarında bacaksız, kolsuz, kör ve sağır bırakan terörist
gruplara ülkelerinde kucak açan, zihniyeti de unutmadım. Askerimize polisime sıkılan her kurşunun temelde Türk milletine sıkılmış
olduğunu, Atatürk nezdinde kötülemelerin Temelde Türk Milletine bir
hakaret olduğunu, asırlarca bu milletin bir tebası olarak huzur
içinde yaşayan zümrelerin bile, dış politika da güdülen basiretsizlik
yüzünden, isyanlarını açıkca dillendirdiklerini, hainliklerini ayyuka
çıkardıklarını, alenen her yer de, ezelden Türk’e düşman olan ülkelerin
adeta kanatları altında cambazlık yaptıklarınıda biliyorum.
Genelde kendini başka Milletlere tanıtmaktan aciz olan sistem, öz
evladına da yıllarca güvenmediği ve aksine bir dönem C5’ler de
Mamak’larda işkencelere tabi kıldığı içindir ki, içerdeki bir takım
gizli emmeller peşinde koşan hainlerin, doğunun eşek, at hırsızı
mağaralar da gözünü açanların bir anda ülkede para babası
olduklarınıda yaşadım gördüm. Ve sözüm ona...Yurt dışına aş ve iş
için giden milyonlarca Anadolu evladını Milli ve manevi
değerlerinden soğutamayan sistem ve bu sistemin kendisini
yenileyememe hastalığına kapılmış, içi kangren olmuş uyuyan bir dev
misali çırpındığınada şahidim.
Aptal cahil Avrupalının yurt dışında yaşayan insanlarımıza akıl almaz sorular sorduklarınıda görüyoruz.
Araban varmıydı ülkende?
Kaç tane karın var?
Arapçamı konuşuyorsunuz?
Midnight expres i izledinmi?
Kaç tane deven vardı?
Yüce Türk Milletini bu gibi sorulara muhatap bırakan bu sistemin ta
kendisi değil de nedir? Bir çok ülkelerdeki Türk konsolosluklar da
görev yapan ataşelerin Türk gibi düşünüp yetişmediğinden
dolayı,hizmette kusur edilmesi ve kendi insanını bulunduğu
ülkeler de beğenmeyerek hor görmesi aşağılamasına ne demeli acaba?
Türk’e beslenen düşmanlık Avrupa’lıların bu gün ortaya attıkları ve
içlerinde gizli bir ukte olarak sakladıkları yeni bir düşünce değil elbet.
Darwinizm denen teoriyi ortaya atıp neredeyse bir asırdır
insanlığı boşuna meşgul eden ve hatta temelinde Türk düşmanlığı
olan bu inançla dünya da milyonlarca aydın materyalist bir zihniyet
yetişmiş ve bu cünup hastalıktan maalesef içimizdeki bir takım
şursuz insanlarda etkilenmiş ve onlar da Avrupa’lının Türk’e olan husumetine katılmışlardır.
Charles Darwin isimli amator bir biyolog tarafından ortaya atılan Evrim Teorisi,tüm canlıların tesadüfler sonucu ortaya çıktığını iddia eden bir görüştür.
Bilimsel ve teknik imkanların sınırlı olduğu 1800’lerde ortaya
atılmış olan bu teorinin hiç bir dayanağının bulunmadığı, başta
genetik olmak üzere gelişen çağdaş bilimler ve teknolojinin sunduğu yeni imkanlarla ispatlanmıştır. Halbuki Dünya da bitse bu hastalık, bizim içimizdeki bir takım beyinsizlerin beyninde bitmez. Tıpkı dünya da bitmiş bir ideoloji olan Kominizm gibi. Geçmişinden bu kadar gocunan şursuz bir Milleti gösteremezsiniz, bizden başka. Nedir hastalık?
Nerelere acil teşhis gerekli? Neyapılmalı? Hepimizde çok iyi biliyoruz ki bu yolun sonu hüsrandır. Kendini ve geçmişini arayan adamla, kaybolmuş eşeğini arayan adam arasında ne fark var? Bir hiç...
Atı alanın Üsküdar’ı geçtiği bu dönemde sistem eliyle hala geleceğe
dair bir ciddi hesabın olmadığı çok açıktır; acıdır, yazıktır. Bütün olumsuzluklara duyarsız kalan yığınlar utansın. Arsızlar, şerefsizler, hainler utansın.
Herşeye rağmen ben ve benim gibileri ümidi kesmiş değiliz. Biliriz ki ümitsizlik şeytan’dandır.
Geçmişin şerefli mazisine baktıkça içim sızlıyor.Doğrusu o ki zoruma gidiyor böyle yaşamak. Üç beş hainin benden vatan istemesi ağrıma gidiyor. Dışarda tembel beş para etmez Arap ile bir tutulmak, 3.dünya insanı gözüyle görülmek, kahrediyor beni ve duyarlı insanlari. Bunca duyarsızlığımıza, üstadın bir şiiriyle sessiz bir çığlık gibi haykırayım.
Allah’a emanetsiniz.
.....................
K.Kurultay
Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar.
Geçti artık,istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme artık neye yarar.
N.F.K
YORUMLAR
Ellerinize saglik cok isabetli bir yazi olmus, lakin bende avrupada yasadigim icin kendi fikrimi söylemkten gecemiyorum bu durumda,
Avrupada yasayan insanlarimiz ne yazikki türklügü ve türk olmanin ne demek oldugunu burda yansitamadilar, belkide en az sevilen (belkide en cok korkulan) türklerdir Avrupada, ilk gelen nesil yeterince kendini tanitamamistir, ikinci nesil biraz daha türk olmanin gururunu yasatmistir, fakat gelecek olan nesiller, tamamen farkli bir anlayis ile yetisiyor. Fakat suclu cocuklar degilki, Türklügün ne oldugunu bilmediklerinden, ne tarihini bilirler, ne degerlerini bilirler, ve eski nesiller gelecek nesile bunlari anlatmaktan aciz kalmislar. Yani sorun, türk kültürünü, tarihini, edebiyatini yeterince Avrupada yasamadiklarindan, egitilemediklerinden kaynaklaniyor. Elimiden geleni yapiyorum bu konuda, fakat sesim ne kadar duyulur bilmiyiorum.
Konu benim icin o kadar önemliki, yazdiginiz yaziyi okurken icim ürperdi ellerinize saglik.
Sen ey TÜRK, uyan, silkin ve kalk ayağa da göster şehitlerin ölmediğini!
Ölü sanılanların ölümsüzlüğü karşısında derin kan uykularından uyanacaktır diri uykucular, hazırcı miras yediler bir gün. Ve o gün cehennem olacaktır onlara katkısızlıklarından, katıksız ihanetlerinden dolayı!
Teşekkürler arkadaşım.
Saygılarımla.
Bir zamanlar Avrupa'da yaygın bir duaya dönüşmüş söylem vardı;
Herr Gott;schütz uns vor dem Teufel, vor dem Erdbeben und vor den Türken!(Tanrım bizi, şeytandan, depremden ve Türklerden koru!)
Sanırım bu söz her şeyi anlatmaya yeter kısa ve öz...(1977 Stern ya da Spiegel dergisinde okumuştum/ Berlin-Almanya)
Saygılar sunarım değerli kalem...
Şaban Aktaş tarafından 10/8/2008 9:31:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli gönül dostu. Yazında öyle bir konuya yer vermişsin ki ama ne yazık insanlarımız çok duyarsız. Yüzyıllardır bizim tebamız olarak yaşayan azınlıklar bugün dış miraklarla birleşerek bize krallık taslıyorlar. Ahlakı değerlerimiz baltalanıp şanlı tarihimize dil uzatıyorlar. Avrupa hayranlığıdır gidiyor yaklaşık 200 yıldır. Oysa daha yakın çağın başlarına kadar tuvalet kültürü bile olmayan Avrupa bugün başımızda medeniyetçi kesildi. Biz kendi tarihimizi bilmiyoruz. Kendi atalarımızı ve medeniyetimizi bilmiyoruz her şeyden önce. Tarihimiz diyoruz ama bunu 5000 yıl ile sınırlıyoruz. Aslında TÜRK tarihi çok daha eskilere dayanıyor. Günümüzden 95 bin yıl öncesine. Bizim atalarımız AGARTHALAR aslında. Ve onların o zaman yaşadıkları medeniyetin yanında şimdiki en üst düzeyde görünen amerikalıların teknelojisi bile taş devri gibi kalır. Bunlar araştırılmıyor vr bilinmiyor dolayısıyla. Bu günkü Avrupayı Avrupa yapan TÜRK korkusudur. B u gün Avrupa hala biz Türk Milletine karşı ollan düşmanlığını Haçlı zihniyetinle sürdürüyor. Biz de onların maskelerindeki sırıtışları dostluk gülüşü diye algılayıp kucak açıyoruz. Halbuki tarih defalarca tekerrür etmiştir. TÜRKÜN TÜRK'ten başka dostu yoktur. Her defasında aynı entrikalar aynı bizans oyunları olmasına karşın hala o masalları yiyiyoruz. Bu nasıl bir zihniyet nasıl bir anlayış aklım almıyor. Halbuki TÜRKLER dünyanın en zeki insanlarıdır. Nasıl böyle oyunlara geliyoruz anlamıyorum. Bir yandan çeşitli desiselerle ekonomimiz baltalanırken bir yandanda teknolojide ilerlememizi önlemek için beyin göçü devam ediyor. Bu gün Nasadaki ilim adamlarının %80 ni Türk Avrupada yine öyle. Bilim adamı çalışma ortamı ister, çalışmalarını yürütebilecek geliştirebilecek imkan arar. Bizim politkacılarımız ülke ülke gezmekten. Sözüm ona dünyayı gezdim diye hava atmaktan ilmiş araştırmalara sıra gelmiyor tabii ki. Çünkü adamlarda görev sorumluluğu diye bir şey yok. Japonya Cumhur Başkanı işine bisikletle giderken, bakan çocukları orda burda çalışıp kendi imkanları ile okumaya çalışırken bizimkiler neredeyse imkan bulsalar tuvalete bile uçakla gidecekler. Çocukları da babaların ismi altında keyiflerini sürüyorlar. Ama Peygamber Torunu Hz. Hüseyin (ra) nin duasını alan bu yüce Türk Milletini hiç bir Dünya Milleti derdest edemez. Vatanından edemez. TÜRK ölür ama asla esir yaşayamaz. Bu güzel yazın için çok teşekkür ederim değerli gönül dostu. Kalemin daim, ilhamın bol olsun.