- 795 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anlamsızlık ruhun yorgunluğudur
Nefesin neye yetiyor? Nefesin ancak bir sonrakine yer açmaya yetiyor. Vermek üzere alıyorsun. Almak üzere veriyorsun. Alınan da bunu biliyor. Verilen de bunu bekliyor. Hep ’daha sonrası’ için varoluyorsun. Bu çok belli. Hayatının akışı bunun üzerine. Varlığının akışı bunun üstüne. Bugün ne yapsan hep yarın üstüne. Düşlerin öyle. Düşünüşlerin öyle. Düşüşlerin öyle. Hep bir sonrayla vücut buluyor varlığın. Bugünden ibaret olsan/kalsan yarımsın. Bugün sana yetmiyor.
Bugün sana yetmiyor. Ne mutlu sana! Parçaların biraraya gelişiyle daha büyük birşey olabileceğinin farkında kılınmışsın. Yumurtadan çıkmışsın fakat kanatlarına rüzgâr arıyorsun. Hep öncelerde varolduğun halde sonranın bilgisine maruz bırakılmışsın. Nasıl üflenmiş bedenine bilmiyorum. Fakat ’an’ların içinde yaşarken onların üstünde kılınmışsın. Bu farkındalık mevcutla yetinemiyor.
O zaman sana diyebilirim ki: Canım arkadaşım. Halin delilindir. Ölümden sonrası, farkında olduğundan anlaşılır ki, vardır. Çünkü nihayetinde o da bir sonradır. Sonralar sonrasıdır. Her sonradan sonra gelen sonradır. Her sonranın ulaşmak istediği sonradır. Her önceyi anlamlı kılan sonradır. Herşey sonraya aç önceliğiyle bunu müjdeler. Burada yarım kalmış herşeyin bütünleneceği bir yer vardır. Bu kadar sonrası için yaratılmış, sonrasıyla anlamlı, sonrasına beklentili varlıklar sonrasız bırakılabilir mi? Velev Allah’a inanma. Ama yine de kendine sormalısın: Tabiat kendisinde olmayan birşeyin farkındalığını nasıl yaratsın?
İnsan bir eşikte yaratılmıştır. Bu yüzden beklentisi bitmez. Sonrası bitmez. Umması bitmez. Dilemesi bitmez. Hayalleri bitmez. Derinden derine sezer: Yalnız burası değil. Yalnız bugün değil. Yalnız bu an değil. Yalnız bu olanlar değil. Fazlası da var. Yolcuyum ben. Hayat yoldan ibaret değil. Varılacak yer de var. Ki zaten o vuslattır yürüyüşü anlamlı kılan. Yolun yorgunluğu uzunluğundan değil varılacak yerin olmamasındandır. Eğer ucu bir yere varıyorsa adımlara acınmaz.
Şimdi kendimize bakalım arkadaşım: Yol bizi yoruyor mu? Yoksa yolu seviyor muyuz? Sabahları ’elhamdülillah’ diyerek yataktan kalkıyor muyuz? Eğer yoruyorsa belki de onu bir yere götürmeden yaşadığımızdandır. Çünkü ben kendimde çok tarttım. Bildim. Gördüm. Denedim. Varacaksam yol beni yıldırmıyor. Aksine: Lezzet veriyor. Bana öyle geliyor ki: Bizim bu yaşadığımız sarsıntılar esasında yoldan değil. Varamamaktan. Daha doğrusu: Varmayı ummadan yürüyoruz biz. Yol bir yere gitmiyor ki yarımlığından kurtulsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.