- 769 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Bedr-î tam ile Hüsban
Geceleri mehtap yükselince dağların ardından salınırmış silüyetiyle yeryüzüne. Gece her canlı ona bakar durur bazen yolunu bulur bazen ise gözüne şenlik olurmuş mehtabın güzelliği. Ama o âlemde biri varmış her gece serenat etmekte mehtaba, her gece güzelliğine bir daha hayran olurmuş kendisinin. Sürekli mehtaba ulaşmak için zıplar dururmuş yükseğe, mehtap bilmez duymazmış hüsban’ı çünkü her canlı onun güzelliğine hayran her canlı ona muhtaçmış. Hüsban ise azap anlamına da gelen çekirge ismi imiş. Hüsban en güzel şarkılarını söylermiş mehtaba. Bir gün olmuş gece görmemiş mehtabı hüsban bu kez hüzün dolu şarkılar söylemeye başlamış. En yüksek tepeye çıkmış hüsban orda aramış mehtabını. Yok, gene yok. Beklemiş hüsban hüzün dolu şarkılarıyla. Öyle bir aşk ki bu varlığı ayrı kahır yokluğu başka zulüm.
Hüsban bekleyedursun dünyanın üzeri kara bulutlarla dolmuş. Bir karabulut ki bu âlemi sırılsıklam eder. Hüsban o yağmur da bir nefeslik canından olmuş son nefesinde de mehtabı sayıklamış. Kara bulutlar mehtap ile konuşurlar bakalım ne konuşurlar.
-Nerede sesiyle yüzüme nur veren o küçük şey?
-Sana verdiği nuru aldığı yerde.
-Ey ki kara bulut gözün çoktur bilirim, kalbin yoktur duyarım, sevmezsin sevdalanmazsın görürüm, sevenden ne istersin?
-Ben âşıkları ıslatırım maşuklar bilmez. Ben âşıkları görürüm maşuklar görmez. Hüsban’ı soracak isen o aşık idi bende ıslandı. O aşık idi ben gördüm. Ya sen aşkını bilmediğin, gözünü görmediğin, sözünü duymadığın hüsban’a ne yaptın?
-Ben ne yapayım ne yapabilirdim.
-O sana ne yaptı, en güzel şarkılarını sana söyledi. Sen ise en güzel yüzünü ona dönseydin yeterdi hüsban senin yüzünle yaşardı bir ömür.
Mehtap hatasını anlar ve der ki hey hat "hey hat. Hey hat ki hey hat. Sevgi demek ölüm demekmiş. Sevgi demek, azap demekmiş. Sevgi demek hüsban demekmiş"
Ondandır ki gecenin karanlığında, güzün sıcağında, bir kara bulut gelene dek hüsban mehtaba serenat eder.