DETAYLARDAKİ İNSAN
İçim daralıyor yine. Ne düşüneceğimi bilemez haldeyim. Ne yapmam gerektiği konusunda da hiçbir fikir sahibi değilim. Dar bir boğazdayım ve sıkılıyorum. Hayat en acımasız yüzüyle bakıyor yüzüme. Gecelerim karabasanların saldırısı ile bölünüyor. Güne ulaşma vakti uzuyor her zamanki gibi.
Bu sefer başka bir şey bunun adı. Bunalım değil, depresyon değil, anksiyete bozukluğu hiç değil. Fobilerimle giriştiğim mücadele de olamaz bu. Bu sadece olanlar ve olmasını istediklerim arasında sıkışıp kalmak. Hayallerime her yürüyüşümde ket vurulmak.
Yapabilme gücüne sahip iken bu gücü istediğim doğrultuda kullanamıyorum. Olmazsa olmazlarımı yıktım, tabularımı yerle bir ettim, kabuğumdan dışarı süzüldüm, aklımın en küçük zerresini bile kullanır haldeyim. Gittikçe daha gerçekçi ve daha doğru görür oldum. Duvarlar bile görmeme engel olamadı. Arkada ne var bilirim. İşte bu bilgi, işte bu his, işte bu gerçek, detayları getirdi önüme. Hayat detaylarda çok acı. Her detayı doğru analiz yapmış olmak hepsinden acı. Bu doğru analizlerin bileşkesi şimdi yaşadıklarım. “Hayat detaylarda gizlidir” derlerdi. Doğru. Hayat detayların toplamından ibaret. Yani hayat top yükün acı.
İlk defa gördüğüm bir insanın karakterini okuyorum yüzünden. Hangi davranışa hangi tepkiyi verdiğini bilebiliyorum. Kimin hangi olay karşısında ne yaşayabileceğini doğru kestirebiliyorum. Fotoğrafını gördüğüm bir insanın neler yaşamış olduğunu çok rahat hissedebiliyorum. Hayatının akışını, hayat felsefesini açık ve net söyleyebiliyorum.
Yüzlerce insanla tanıştım. Ve her birinin arka fonunu ilk görüşmede, ilk konuşmada görebildim. İşte bu yüzdendir ki, çok acı çekiyorum. Çünkü o kadar çok insanın içinde bir tane doğru insan göremedim. Tabi bu benim doğru anlayışımla da ilgili. Benim doğru anlayışıma göre, doğru tektir. Ve “sana göre bana göre” diye bir doğru kavramı olamaz. O yüzden mantıksal, sosyal, toplumsal, bireysel ve dinsel olarak düşündüğümde, detaylarda kendini gizleyen insanlardan doğru olanını göremedim. Elbette ki, her insanın muhakkak bir yönü istendik değildir. Ve mutlaka bir hatası, bir yanlış düşüncesi vardır. Bir sözü, bir gözü, bir davranışı yanlış diye insanlara “ bu doğru insan değil” diye atfetmiyorum. İnsanlarda gördüğüm yanlış, doğrudan fazla olduğu için “doğru insan değil” diyorum.
Dört yanı kara duvarlarla çevrili bir odada kalmak sağlıklı, bir insanı çarçabuk hasta edebilir. Bu öncelikle ruhsal bir rahatsızlık olarak kendini gösterir. Ve daha sonra da psikosomatik olarak fiziksel rahatsızlıkları getirir. Benim de dört yanım, ağlayan, güçsüz, kendine güvenmeyen, başkası için bir şeyler yapmayı bilmeyen, yardım kavramını hiç tanımayan, merhametle uzaktan yakından alakası olmayan, ruhun ve kalbin gıdasının madde olduğunu düşünen, dünyevi isteklerini diğer insanlardan daha ön planda tutan, varlığı ile böbürlenen, yokluğa isyan edip varlık yolunda ters istikamete giren, cinsel dürtülerini susturmak için objeler arayıp kullanan, sevgiden bihaber, saygıdan uzak, güzellikleri fiziğe yükleyen insanlarla dolu. Böyle dört yanım kara duvarlarla örülü. Şimdi ben ne yapayım?
Hangi arzuma ulaşmaya çalışsam mutlaka bir yanlış çıkıyor karşıma. Ne istediğimi bilmek yetmez oldu artık şu hayatta. Ben dünyayı kurtaramam, ülkemi de, vilayetimi de ailemi de. Ben ancak kendimi kurtarabilirim. Ancak o zaman mutlu olabilirim. Bu zihniyet hemen hemen tüm insanlarda mevcut. Lakin bir farkla. Pek çok insan kendilerini kurtarmanın diğer insanları ihmal edip yalnız kendilerini düşünmekle olacağını sanıyorlar. Hâlbuki bir insanın kurtuluşu ancak diğer insanlarla mümkündür. Birinin derdine çare olmak, yoksula destek çıkmak, haksızlıklara “dur” demek, yetimi kollamak, yaşlı birinin gönlünü hoş tutmak, bir çocuğu sevindirmek, yalnızların yanında olmak, başkalarını karşılıksız sevebilmek ve daha nice insani davranışlar ile kurtulur insan. Azıcık ilgi ile başkalarını mutlu ettiğinde kurtulur insan. Çünkü tüm detaylarıyla insan olmayı başarmıştır. Ben bir insanım. Ve doğru insanlarla tanışmak şimdiki son arzum.
elvan usul
ekim 2008
YORUMLAR
Çünkü o kadar çok insanın içinde bir tane doğru insan göremedim. Tabi bu benim doğru anlayışımla da ilgili
elvan usul
Yazınıza o kadar çok dolu ve içinden çıkılmaz manalar yüklemişsiniz ki vermek istediginiz mesaj boğulmuş gibi duruyor. Fakat yanlış anlaşılmasın ki yazınızı tenkit ediyorum. Gayet müspet ve nezih bir yazıydı. Ve hatta günün yazısı bu yazı olmalıydı.
Yukarda yazınızdan alıntı yaptığım cümleler önemli benim için.
Lokman hekim buyurmuş ki...
Ayağını sıcak tut başını serin
Düşünme fazla derin derin.
Üstelik herkesi olduğu gibi kabul etmediğimiz sürece, yanılgıların içinde boğuluruz.
Boğulmamak aksine boğmak için, müspet düşünmeli ve hayata sımsıkı sarılmalıyız.
Kelimeler ile oynamak güzeldir. Kimileri ağdalı yazım tarzı dese de, adına "edebiyat" dediğimiz her alan da güzeli ve en iyisini bulmamızı sağlar.
Lütfen yazmaya devam.
Son gün'ler de okuduğum en güzel yazılardan biriydi.
Selametle.
Bu arada İSTENDİK kelimesini çözemedim.Yeni türetilmiş bir kelime mi acaba?