ARAP'LARIN GİZLİ TÜRK DÜŞMANLIĞI
Bu yazıda Arap düşmanlığı kesinlikle yoktur. Irkçılık bizden uzak olsun.
Hiç şüphesiz Millet’ler kendi tarihlerine ve kültür yapısına bakarak
kendini yüceltme peşine düşer ve başka milletlerin içinde sivrilmek
öne geçmek için çalışır gayret ederler. Bu da çok normal ve olması gerekendir. Oysa Osmanlı boyunduruğu altında asırlardır huzur içinde yaşamış
Arap’lar, özellikle Avrupa’lıların kışkırtması sonucu edindikleri Arap
Milliyetçiliği ile Türk’leri sırtından hançerlemişler, iki yüzlü
Avrupa’lılar ile bir olmakta beis duymamışlardır.
Kaldı ki Arap’ların gizli Türk düşmanlığı sadece Osmanlı’ya
Avrupa’lılar eliyle ihanet etmelerinden kaynaklanmıyor. Arap’ların
Türk’ler hakkında aslı olmayan yalan bir çok hadis uydurarak küçük
gördüğüne ve bunu fırsat buldukça dile getirdiğine şahit oluyoruz.
Zaten müslüman olan ve şerefiyle İslamın sancağını taşımış olan Türk
Milletine bu kin neden?
Avrupa’lının sistemli olarak Türk’leri Arap’ların gözünde düşürme planı
tutmuş, o mezhep bağlılıkları derin olan Araplar zaten temellerinde
kaynaklanan Türk düşmanlığını neredeyse ırkçılık boyutuna
getirmişlerdir.
Arap’lar bununlada kalmamış Osmanlı’nın hoşgörüsüne ve müslüman
kardeşlik bağlarına sığınarak Anadolu topraklarında eğitim adiyle
söz sahibi olmuşlardır.
Arap’lar Saf Anadolu evladının dini inançlarını tam anlamıyla
sömürmüşler ve bir çok konuyu peygamber sünneti diye ibadet gibi
Türk Milletine yutturmuşlardır. Arap’ların dinsel bu kisveleri,
maalesef Türk Milletinin içinde sanki Türk’ün bir örf ve ananeleri
gibi algılanır hale gelmiştir.
Sonuçta peygamber sünneti diyerek adeta Arap’lar, tereyağından kıl
çekercesine " İslam’ın şartı" edebiyatı ile bu Milleti uyutarak
Arap’laştırma politikası uygulanmıştır.
Malesef bir çok Osmanlı paşa ve sadrazamlarıda buna adeta zemin
hazırlamıştır. Kaldı ki İslam’ın şartlarına ve peygamber efendimizin sünnetlerine hiç bir aklı başında insan karşı çıkmaz.
İktidarı ve gücü elinde bulunduran Osmanlı sırf dini inançlar
bağlamında insiyatifi Arap’lara terk etmiştir. Osmanlı düşüncesinde
Milli kavram bilincide olmadığından Arap’lar Anadolu diyarlarında
istedikleri gibi her alanda firsat bulabilmişlerdir.
Böylece benim saf Anadolu insanım Arabın örf ve adetlerini
dinselleştirerek maalesef kültür edinmiştir.
Elbet de Müslüman Türk için Kur-an’ daki her Allah kelamı bizleri bağlayan
terk gerçektir. Maalesef Arap’ların bağnaz olan ve hatdı-
zatında Kur-an’da bile yer almayan sarık, cüppe, sakal gibi,
kadınları hakir görme gibi alışkanlıkları Türk Milletine
öğretmişler ve iyi oldugu kadar sapkın ve sapık bir çok tarikatların
üremesinede Anadolu topraklarında zemin hazırlamışlardır.
Tabi bütün bunların altında yatan gerçek Arap’ların arap olmayan
Milletleri din adına Arap’laştırma planları yatmaktadır. Bu gün Türkiye de bir çok cematlerin bu örf ve adetlere, Arap’lardan
daha şiddetli savunduklarına şahit oluyoruz.
Bu hadise ise, bize Arap Milliyetçilerinin ne kadar başarılı
olduğunu hatırlatıyor. Şahsen bir Anadolu evladı olarak beni en çok
üzen şey Kur-an da bile geçmeyen binlerce palavrayı sistemli bir
şekilde ciltler dolusu eser haline getirerek ve bağnaz
düşüncelerini Türk Milletine nasıl din diye yutturduklarını
kabullenemiyor ve kahroluyorum.
Bu gün ise hala geçmişten tohumları atılmış bu bağnaz fikirlerden
bir takım Anadolu insanımın peşinde koşmasıdır ki bunların siyaset
meydanlarına inerek adeta meydan okuduklarınada şahit oluyoruz.
İnanın! Anadolu da bir çok hurafelere bel bağlayan insanların
edindiği bu alışkanlıkların mussebibi Arap’dan başkası değildir.
Tabi uzun yıllar bu Milletin anlaması için Kur-an’ı Türkçe’ye
çevirmezsen ve sözüm ona dini de bir takım ne olduğu malum olan
kesime havale edersen, dini inanç da Arap’ların ve Arap hayranı
dalkavukların tekelinde kalır ki özündeki seni sen eden bağlardan da
bu vesile ile kopmuş olursun.
Arap Milliyetçileri bağnazlıklarını her alanda konuşturmuş, yıllarca bu saf Anadolu insanına
Arapçanın bir cennet lisanı olduğuna inandırmışlardır.
Hiç şüphesiz Kur-an bir Allah kelamıdır. Ve Kur-an da geçen her hükme
boyun büker itaad ederiz. Fakat tahammül edilemeyen şey Türk’e
ezelden gizli kin besleyen arabın safsata dolu bağnazlıklarının yanı
sıra Türk’leri aşağılayan hadisler uydurmuş olmalarıdır.
Kaldı ki Arap’ların Kur-an gönderilmeden önceki bağnaz ve pis
alışkanlıklarını bu gün dahi koruduklarına ve iflah olmaz
medeniyetsiz çelişkilerini Anadolu Türk evladı üzerinde uygulamış
olduklarını görüyor ve kahroluyorum.
Arap’lar sadece geçmişte İngiliz’lerin oyununa alet olmakla kalmamış
Filistin de Trablusgarp da ve bir çok muhtelif Arap beldelerinde
Türk’ü sırtından hançerlemiştir.
Osmanlı’nın elinde bulundurduğu hilafeti bile zaman zaman kabul
etmeyen Arap şeyhleri isyanlarını dillendirmekten geri kalmamışlardır.
Arabın Türk düşmanlığında neler yok ki. .
( Dünyada dört yer cehennem diyarıdır: İstanbul Antakya Tabarriye ve Sana )
Tabi bu arada bu yalan hadis de İstanbul adı geçince bir anım geldi
aklıma. Sizlerle paylaşmak istiyorum. 1988 yılı bir görev icabı
bulunduğum "Cezayir Annaba" da bir Arap üniversite genci ile
tanışmıştım.
Yeşil gözlü kıvırcık saçlı bu delikanlı bizi evine davet etmişti. Özellikle göstermek istediği bir şeyden sürekli
bahsettiğinden davetini kabul edip üç arkadaş evine misafir
olmuştuk. Halinden belli ki bizimle samimi bir dostluk kurmak isteyen
kişinin evine vardığımızda hakikaten bizi hayretler içine düşürecek
salonun köşelerine asılmış resimleri görecektik.
Bir köşe de yeşil üç hilal sancağı asılı idi.
Bir köşe de ise "Barbaros Hayrettin Paşa"nın gemi üstünde çizilmiş
portresi vardı. İlk etab da gözlerimize hoş gelen ve duygularımızı
kabartan bu durumun gerçek hali ise hiç de iç açıcı değildi.
Osmanlı’nın bir dönem hilafeti elinde bulundurması hasebiyle
beyliğini ve Müslüman kardeşliğini göstermek için, o dönemler de
Akdeniz de cirit atan İspanyol ve Portekiz korsan gemilerini
engellemek adına, "Tunus’un Gabes" gölüne kış’ları gemileri konaklatır
bakıma alır, sonra yaz’a dogru İspanyol ve Portekiz korsan
gemilerine saldırarak korsan gemilerin hegemonyasına son verirdi.
Tabi bu durum o geçmiş çağlar da Arap Milletinin aklında bir yer
ettiğinden kendilerinden pay çıkararak övünmelerine neden
oluyordu. Üniversiteli gence o yeşil üç hilal sancağının sırrını
sorduğumuzda ise aldığımız cevap daha ilginçti. Gencin söylediğine
göre o yeşil üç hilal sancak ise Cezayir de bulunan üç büyük
seyh’liği simgeliyordu.
Gülermisin ağlarmısın?
Sohbetin ileriki dakikalarında ise genç ağzındaki baklayı iyiden
iyiye çıkararak İstanbul’un henüz Müslüman bir komutan tarafından
feth edilmediğini bir gün bunu muhakkak bir Arap komutan sayesinde
gerçekleştirecek olmalarından bahsetti. "Bu neden Mehdi olmasın?"
diyerek kafasındaki çelişkiye bizide inandırmak ister hali vardı..
Bu gün bir çok Arap ülkelerinin kütüphaneleri Türk düşmanlığı olan
ve Türk’e hakaret içeren kitaplar ile dolu.Biz Türk’ler ise tarihler
boyu samimi duygularımızın kurbanı olmuş ve Müslüman Müslümanın
kardeşidir denen hakiki hadise bel baglayarak Arap’lara karşı hep
kucağımızı açmışız.
Ve bazen de sözüm ona bilmem ne ilahiyet fakültesi bitirmiş Türk aydınlarının bile dillerine doladığı şu hadis’te çok ilginçtir.
( Sizlere ilişmedikce sizde Türk’lere ilişmeyiniz. Çünkü severlerse
sizi soyarlar. Sevmezlerse öldürürler.)
Buyurun: asırlarca Arap ve Yahudi uşaklarının yani iki amca
cocuklarının anlaşmazlıkları bile Türk’e maal ediliyor ya, o çok
komik. Bir başka hadis’te ise tam anlamı ile Arap Milliyetçiliğinin
ırkçılığa nasıl dönüşdüğüne şahit oluyoruz.
( Ey Arap kendinle olanla saf kur. Türk’ten ve zenciden eş edinme )
Ne güvenirliği nede inandırıcılığı olan bu tür safsatalara hadis
diye sarılan, Arap ümmetçiliği peşinde koşan gözü dönmüş irticanın
ve yobazın maalesef Ülkücü hareketin içine kadar girdiğine ve Türk’ün
son kalesi olan bu duvarı yıkmak için var güçleriyle
uğraştıklarına da şahit oluyoruz.
Zalime gaddar mazluma vefakar olmuş, asırlardır tabiri yerinde ise
Allah’ın kılıcını sallamış bu yüce Milleti sadece sinsi Avrupa degil
Müslüman kardeşlerimiz olan Arap’larda sevmez ve kuyusunu kazarmış.
Avrupa’lıların Türk’e biçtikleri her kefeni onlara giydirmesini
bilmişiz ama Arap’ların eştikleri kuyular da hep birbirimizi boğmuşuz.
Nedeni açık olan tek şey Arabın pis kültürünü ve sapkın
alışkanlıklarını kültür edinmiş olmamızdandır. Buna çanak tutan softa yobazlar ise pusuya yatmış firsat bekliyor.
Ne Avrupa ne Pkk: en büyük düşman yüce Türk Milletinin beyinlerine
döşenen mayınlardan farksız olan ve Arabın adına din diye yutturdukları ırkçılığıdır.
Türk’ü özünden en çok koparan da bir tabu gibi alışkanlık olmuş olan
Arap kültürüdür.
Arap bununla da kalmamış dünyanın kıyamet alametlerine Türkü’de alet
ederek, Türk’e olan hıncını yalan hadislere bile taşımıştır.
( Küçük gözlü, kırmızı yüzlü, suratları kalın dereden olan Türk’ler
( Yecüc Mecüc’e ) karşı savaşlar yapılmadıkca kıyamet kopmayacaktır.)
Asırlardır mertliğiyle övündüğümüz atalarımız maalesef içinden
pazarlıklı olmadığından yada kendini övmeyi ahlaksızlık telaki
ettiğinden olsa gerek, bir de iyi niyet ve samimiyeti de eklenince
kimler suistimal etmemiş Türk’ü.
Asırlardır hiç bir işe yaramayan cahil Arabın bile oyuncağı olmuş bu
güzelim Millet.
Günümüz Türkiye’sinde hala Arabı ve Arapça’yı kutsal kabul eden
çarpık zihniyet var oldukça işimiz çok zordur. Kaldı ki Cezayir de bir üniversite öğrencisinin sözleri, ya da bilmem kaç Arap ülkesinin
kütüphanesinde bulunan Türk düşmanlığı yapan kitapların inanın hiç o
kadar önemi yoktur.
İçimizde ki arap severlerin adeta Türk’ü ve Türk töresini peşkeş
çekmesi engellenmedikce biz daha çok özümüzden koparılacağa benzeriz.
Kaldi ki İslam’ın özünü yaşamış ve onu hak ettigi şekilde taşımış
olan bu Millet’tir. Bize kalan şey ise ne Arabın nede bir başkasının
kültürüne sahip çıkmak değil öze dönmektir.
Öze dönmedeki kastımız Türk gibi yaşamak, ve hakiki kitap Kur-an
sözünden başka hiç bir diretmeyi kabul etmemektir.
Selam ve dua ile
..........................
K.Kurultay
YORUMLAR
Gerçekleri insanların kabul ettirmesi zordur.Siz bir yorumcunun dediği gibi cümlede "öyle olduğunu düşünüyorum" dememişsiniz,benim de okuduğum hadislerle olayı ispatlamışsınız.Ama bin yılı aşkın süredir dinden gelen Arap kutsullağıyla uyutulmuş millet bu tür gerçekleri hemen kabul edemez.Cesaretinizi hayranlıkla kutluyorum.7 yıl Araplarla çalıştım.Sadece Türkleri aşağı görmüyorlar.Kendilerinden başka herkesi aşağı görüyorlar.Kendi aralarında da bu sıkıntı var ama.En kutsalı Suudiler,tartışmasız.Diğer Araplarda kendilerinden olmayan diğer arapları benimsemez.En çok horlanan ,kolay kolay kız alıp verilmeyenler Filistinliler.Iraklılar mesela;Iraklı dışında arap beğenmez.İsterse Suudi olsun.Türkler ise onların gözünde ,Roma nın bıraktığı onca medeniyet mirası yanında Türklerden kalanı bilmez ,sadece kanımızı emdi derler.Atatürk'ü istisnasız sevmezler.Suriyelisinden Filistinlisine kadar.Türkleri en çok seven Araplar mısırlılardır.Ben de onları daha çok severim.Hemen hemen tanıştığım her Mısırlının ( hristiyanlar hariç) bir Türk akrabası vardır.Ülke çapında konuşmuyorum,yanlış anlaşılmasın.Kendi bilgi ve tecrübelerimi aktarıyorum.
Pek çok şiir ve yazı yorumunda belirttiğim gibi,müslüman olmak araplaşmak demek değildir.Lütfen dinimize sahip çıktığımız kadar milliyetimize de sahip çıkalaım..
Araplar da aynı biz Türkler gibi insandır. Evet insandır. Böyle bir makalenin ne gereği vardı anlamadım. Tarihte bize her millet ihanet etmişken sadece işi araplara indirgemeniz sizin faşizm yanlısı olduğunuzu gösterir biraz. Sataşmak ya da kızmak değil maksadım. LAwrence gibi adamların gazına gelip Osmanlı ya ihanet ettikleri bir gerçketir. Kutsal emanetlerin bizde olması ise kıskandıkları başka bir meseledir. Ama Türk Ve arap düşmanlığı tezi bir israil projesidir. Ve altında yatan asıl sebep , Türk lerin tekrar güçlenmemeleri ve bu güçlenme sürecinde araplar la işbirliği yapmamalarıdır.Bu bağlamda sürekli medya yoluyla arapların bizi sırtımızdan vurduğu tezi işlenir. Eğer ihanetten ve düşmanlıktan bahsedecekseniz sayın yazar, araplar en arkalarda gelir.Ayrıca araplarla işbirliğ yaparsak bir islam devleti kurulur korkusu vardır o kişilerde. Sahi sizin korkunuz nedir ?
Araplar, arapsaçı gibi yine. Yaşadıkları coğrafya peygamberler diyarıdır. Yüce Allah'ın gönderdiği onca elçiye rağmen ıslah olmayan bir toplumdan Türk'e ne hayır gelecek ki? Daha dört halife devrinde birbirini yemeye başlayan kanla beslenen ve uslanmayan bir gelenek var. Tabi insanın olduğu yerde mutlaka iyiler de vardır, onlara sözümüz yok. Birinci Dünya Savaşı yılları, Saddam ve Kaddafi gibi diktatörleri ve şeyhleri, emirleri göz önüne alırsak bu din kardeşlerimizin pek hayırlı insanlar olduğunu söylemek mümkün değil.
Yazınızın başlığına da, içeriğinin bir çok kısmına da katılamayacağım maalesef.
Arap halklarında Türk düşmanlığı olduğunu düşünmüyorum.
Olsa da bunun sistematik bir düşmanlık olduğunu düşünmüyorum.
Arap yöneticilerin ise, ihanetlerini Türk düşmanlıklarını konu etseydiniz elbette itirazımız olmazdı.
Sıradan Arap halkı, Mısırda, Filistinde, Irakda, Arabistanda Türke hep sempatiyle bakmıştır ve hala da öyle bakmaktadır.Tanıştığım mısırlı, filistinli cezayirli arapların Osmanlıdan Türkten bahsedilince gözlerinin nasıl ışıldadığını, nasıl örtemedikleri bir hayranlık beslediklerini bildiğimden bu denli Arap halkını, Arap yöneticilerden ayırdetmeyen bu yazıyı eleştiriyorum.
Türke düşmanlık besleyen Araplar yok mudur Arap halkları içinde, elbette vardır.Ama bu bizzat içimizde Türklere düşmanlık besleyenlerden çok daha fazla değildir.Maksadını aşan bir genelleme olduğunu düşünüyorum.
Araplar dahi kendi aralarında farklı kültürel özellikler hatta mezhepsel farklılıklar gösterirken, Türkleri etkileyebildiklerini düşünmek en azından kendimizi tanımamak anlamına gelirdi herhalde.
Bu noktada yüce dinimizin Arap topraklarında ortaya çıkması ve dinin peygamberinin Arap kültürüyle yetişmiş olması elbette aynı dini inanışa sahip topluluklar arasında bazı etkileşimlere sebep olmuştur.
Neredeyse İslamın bayraktarlığını yapmış bir büyük milleti, Arabın da inandığı dine inanıyor diye Araplaşmakla suçlamak iddialı bir itham olur herhalde.
Dinlerine inanmadığımız halde, Araplaşmaktan daha çok batılılaştığımız gerçeğini nasıl izah edeceğiz o zaman?
Bir takım aşırılıkların, uydurulmuş bir takım hadislerin varlığı
Arap kültürünü benimsediğimiz anlamına gelmiyor.
Tunusu, cezayirii libyayı ,baasçı suriye ve ırakı araplaşmaktan uzaklaştıran bir etkileşim nasıl olur da, bizi Araplaştırmaya yetebilir.?
Arabın pis kültürünü ve sapkın
alışkanlıklarını kültür edinmiş olmamızdandır
bu cümleye katılmamak elde değil.diğer arap milletlerini bilmem ama filistinli dostlarımdan gördüğüm kadarıyla büyük bir ahlak çöküntüsü,karmaşası ve her alandaki sapkın alışkanlıkları beni oldukça şaşırtmıştı.bir süre filistinde yaşadım.orada gördüğüm şu idi;filistin halkı biz Türk lere karşı gerçekten kırgınlar.onların büyük bir düşmanlığı kini yok bizlere karşı ama topraklarındaki savaş nedeniyle onlara destek olmuyoruz diye bizlere karşı kırgınlar.Kudüs ü korumak bütün müslümanların vazifesidir,biz korumaya çalışıyoruz elimizdeki taşlarla.neden bizlere destek olmuyor Türk ler demişti bir filistinli dostum.belkide haklıydı bilmiyorum.
Dostlarımda gördüğüm beni şaşırtan bir başka şey ise;memleketlerine olan vefa borçlarının bilincinde olmaları ve vatanlarını insanlarını çok sevmeleriydi.Öyle ki çoğu istanbulda olmak üzere Türkiye nin çeşitli şehirlerinde tıp fakültelerini bitiren yada devam eden doktor olan bu filistinli dostlarımın akıllarındaki tek düşünce filistine gitmek ve orada insanlara hizmet etmekti.Onların bizlere bizler gibi hekimlere ihtiyaçları var demeleri çok güzeldi.Çoğu şu anda ülkelerine döndüler.
Birde bize bakın.Vatan sağolsun diyen demek zorunda kalan Türk halkı ve başınız sağolsun diyen bir hükümet,asker...Yani bu durumda ben kendi adıma vatanım için ne kadar vefakarım bu konuda kararsızım.