- 790 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SESLERİN GÖZLE TEMASI...
Neden içimizdeki sese güvenmek yerine hali vakti yerinde olmayan seslere kulak kabartıyoruz.
ha! bunun çoğul sebeplerine gelince,küçük ayrıntılara suçlu olduğumuzu ve susmanın devekuşunun başını kuma gömüş şekline ister istemez kabul etmişizdir.
Seslerin gözle temasını eşitlemek adına boş bir odaya geçip,neyin eksikliği gözüne ilişiyorsa ve alım gücünü buna katarak tek tek yerleştirmek mümkün aslında..masa sandalye koltuk vs.vs
insanın hayatı da böyle yaşanması gerekenden doğru haberdar edilmenin hissini var kılacaksın kendine. bir nevi kendinle bağ kurma mantığını yürüteceksin.
ve annemin sıkça bize söylediği bir nasihati vardır. der ki! kendini yargılamaktan kaçma o yargının içinde gözden kaçan doğrularını mutlaka göreceksiniz. keza yanlışın şapkası rüzgardan değil sizin doğru nefes alışınızda; uçup gittiğini size ait olmadığını fark edeceksiniz.
ne kadar doğru değil mi?...
hani kusurların sesle birleşimin özetlersek yağmurun yağış evresine toprakla bütünleşmesine kadar geçen süre ne kadar kısa görünür bize aslında öyle değil.ana rahimi-ne düşen bir bebeğin doğum sancısı gibi gün ve saatler sayılıdır.ve teknolojinin tek hamlesi ile hava raporlarından günler önce öğreniyoruz. ve iç seslerin dışa göre yanıtsız kalması da düşüldüğünde uzun süre var sayarsak bir bakmışsın ki hayatın ile ilgili kararları el değiştirmiş o bunu der bu şunu alır bir pazar oluşmuş alıcısı kadar vericilerin sayısını tekrar tekrar gözden geçiremesin bilmekle …
İnsanın insandaki tanımı önce ben mantığı ile başlar, cümlenin soluksuz bitişine kadar her şey inandırıcıdır.
Üç çocuklu bir anne düşünün evlatlarının doğuş sırlamasına göre sevinçlerini özetlemesini bekleyemezsiniz. saçlarını okşamasında el hizası hep aynıdır; kalp atışı da aynıdır.
Hani eşine ilk göz ağırımsın dediği anları size ben özetleyim. birilerinin varlığı onda kalp kırıklığı, yarımlaşan keşkeler o kadar belirgin ki.dönüp seçimi ile ilgili onu yargılayamadığınız kadar susarsınız…
Sadece derin derin nefes alışı ve bakışlarında ki o sabit olmayan dalgalanmaları da net bir şekilde görmeniz mümkün…
Buda gösteriyor ki bizim kim dedi ye alışkın bir tabiatımız var. Elden ele geçmiş kim zamanda istem dışı başkalarının kaderine sahip çıkıldığı taklit aşklar taklittin en berbat hallerini bizimmiş gibi kabulleniyoruz.mesela örnek .."komşu sabah erken kalmış siz halen uyuyorsunuz "eminim ki bu sözü ailenizde çok duyanınız vardır.
biz şimdi eğri oturup doğru düşünelim aynen
Komşunun erken kalmasının nedenlerine bir bakalım. O adamın ve ya kadının kalkması için belki de bakmakla yükümlü olduğu yaşlısı var. küçük bir çocuğu vardır. olamaz mı? beslediği hayvanları..
onun hayat şartları farklı benim komşum ama demek yerine yatağımızdan kalkıp el kulak ardı zamanın geçmesini beklediğimizin,sebeplerini hep başkası şunu etti; başkası şunu buldu vs,vs çoğalır……
zaralıcan