- 927 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
HE YAV HE... SİZ HER ŞEYİ BİLİYORDUNUZ.
Zamanın birinde bir adam bir hatun kişi ile evlenmiş. Ancak hatunu eve getirdikten sonra görmüş ki bu hatun yemek yapma konusunda tam bir felaket. İki yumurtayı yağa kırıp bir sahanda yumurta yapmaktan da aciz.
Normal şartlarda ben olsam hemen boşarım ya adam öyle yapmamış. Hemen köylerinin en muazzam aşçısı olan Möhibe Bibi’sinin( Halasının ) yanına gitmiş.
-Möhibe Bibi ! Gözüyin çapagını yiyem. Senden bir istirhamım olacah.
-Ula oğıl nedir derdin? Anlat hele biye.
-Bibi, vallah benim avrat yemağ yapmayı bilmiy. Sen bize gelsen da ha bu avrada bir iki yemağ yapmasını örgetsan ha?
Möhibe Bibi ’’Tamam demiş ’’ ve yegeni Abdullah’ın evine gitmiş.
Eve vardıktan sonra Abdullah’ın Karısı Anzılha ile konuşmaya başlamışlar. Laf lafı açmış, derken Möhibe Bibi konuyu nasıl etmişse yemek pişirmeye getirmiş.
- Bahasan gızım. Mesela taze löbye( Taze fasulye ) yapacağında önce bir baş soğan alıp...
Anzılha, Möhibe Bibi lafını tamamlamadan atılmış.
-Biliyem bibi. Soğanı alıyem. Dişimle ısırıp ısırıp tavanın içine tükürüyem ve sonra yağda kavuriyem.
Mhibe bibinin tepesinin tası atmış.
-Ula salahana ! Dişiyle ısırıp tavanın içiye tükürülür hiç?
Anzılha merakla sormuş:
-Ya ne edilir bibi?
Möhibe Bibi cevap vermiş.
- Soğanı yiyecahsan bi gözel. O senin garnında gaz yapar. Hah işte daha sonra tavaya osuracahsan. Öyle dişiyle ısırıp ısırıp tavaya atmah olur mu hiç?
Anzılha tekrar cevap vermiş.
-Gurban bibi. Aslında ben bu dedigini biliyem. Hep öyle yapıyam zaten. Ama öyle pişirince Abdullah begenmiy. O bahımdan siye yalan söyledim.
Möhibe Bibi bu ümitsiz vak’aya yine de bir şeyler öğretebilirim diye başlamış löbye yemeği nasıl yapılır anlatmaya.
-Bah gızım önce löbyeyi bi gözel bol su ile yıkayacahsan.
-Vallah biliyem Bibi. Ben de öyle yapiyam
-Sonra ufah ufah gıracahsan. Gırarken hem gılçıkları varsa ayıhlayacah hem de başlarını alacahsan.
- Onu da biliyem Bibi.
Sonra bir daha yıhayahsan.
-He bibi. Biliyem.
Möhibe Bibinin sigortalar atmak üzere. ’’ La havle vela kuvvete illabillahil aliyyül azim’’ dedikten sonra anlatmaya devam etmiş.
-Sonra bir ya da iki guru soğan alıp bıçakla ince ince doğrayacahsan.
Biraz önce tavanın içine osuran Anzılha yine atılmış.
-Onu da biliyem bibi. Hep öyle yapiyam zaten
Bibi neredeyse parlayacak ama ’’Ya sabır ’’ deyip devam etmiş:
-Soğanları gavurup az pembeleşince üzeriye bir gaşıh salça goyup az daha gavuracahsan.
-Eee onu da biliyem.
-Sonra yıhadığın löbyeyi ilave edip az daha gavurcahsan?
- Ben de aynen öyle yapiyam Möhibe Bibi.
Möhibe Bibi ’’ Hasbinallah ve ni’mel vekil’’ Dedikten sonra devam etmiş.
-Sonra bi dıkım duz ilave edip az da su koyarak pişirmeye başlayacahsan.
-Vallah bibi bunu da biliyem. Aynen öyle yapiyam.
Möhibe Bibi dayanamamış artık. ’’Madem ki her şeyi biliyorsun da yemeklerin neden çamur gibi oluyor?’’ dememiş. Devam etmiş.
- Gızım gelelim işin püf nohtasına. Yemağın lezzetli olması için tencereyin üzeriye bir tezek goyup gapağını gapatacahsan. İşte bu yemağın lezzet sırrı budur.
Anzılha atılmış.
- Ohoooo Bibi. O senin sır dedigini ben daha beş yaşından beri biliyem.
-------------------------------------------------------------
Bu fıkrayı neden mi anlattım?
Aslında sebebi çoktur bu fıkrayı anlatmamın ama iki tanesini söyleyeyim.
Mesela altmış dört yaşında olan ben derim ki : ’’ Bu Fetö denen namussuz hepimizi kandırdı. Bir zamanlar ben de ona kanmış,- yolunu takip etmesem de- yaptıklarının doğru olduğunu düşünen ve ve savunan biriydim’’
Ben böyle dedim ya çıkar birileri... Bizim zamanımızda henüz dünyaya bile avdet etmemiş bir vatandaş... Eline de koz geçmiştir ya sözde beni ezmek için; başlar artık ’’ Ohoooo biz o adamın ne mal olduğunu taa otuz sene önce söylüyorduk’’
Ulan mübarek adam daha kırk yaşında ya var ya yoksun. On yaşında bir velet olarak mı anladın yani? On yaşında bir velet olarak mı söyledin, makaleler yazdın?
Mesela ben bir Tarih öğtemeni olduğum halde maalesef Medine Müdafii Ömer Fahreddin Türkkan Paşa ile İstiklal Savaşımızın kahramanı Fahrettin Altay Paşayı bu güne kadar hep karıştırdığımı söyledim ya bakın vatandaşın biri face booktan ne yazmış:
’’Siz tarih öğretmeni olmuşsunuz öğrenememişseniz bu sizin ayıbınız..biz köyde ilk okulda öğrendik..
Köyde ve ilkokulda ?????
Bize koskoca Edebiyat Fakültesinde, Tarih Bölümünde öğretilmeyen şeyi size Bir köy ilkokulunda öğrettiler ve siz bir köy ilkokulunda öğrendiğiniz bu bilgiyi hafızanıza kilitleyip unutmadınız????
İşte o bakımdan diyorum ’’ He yav hee..Siz her şeyi biliyordunuz ve biliyorsunuz.’’ Siz -garanti- lezzetli löbye yemeği yapmak için tencerenin üstüne tezek kapatılması gerektiğini de biliyorsunuzdur.
YORUMLAR
Değerli hocam, sanırım, Orhan Kemal'in 72. Koğuş'unda geçiyor; perperişan haldeki mahkumlardan biri, diğerine "Sen Pi'yi bile bilmiyorsun" diyordu...
okumanın, okuduğunu anlamanın, anlamaya çalıştığını araştırmanın bir 'tahsil disiplini'ne evrildiğini ve bunun da 'özeleştiri namusu'nu getirdiğini hiç fark edememiş birine bir şey ifade edebileceğini sanmak, bir alimin, bir muallimin düşebileceği olağan bir gaflet...
Yayını devam eden bir tarih dizisi var... Onda, padişahın en yakınındaki paşa köyüne gider... Köy kahvesindekiler 'Kimse kendi köyünde peygamber olamaz' sözünü örnekleyen yaklaşımlar sergilerler, köylü kıyafetleri içindeki paşaya...
Facebook da sizin köyünüz işte...:)))
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
İlahi hocam..
O bilmişler varya ömür törpüsü
Fetöyü ilgili aynı şey benim de başıma geldi. .
Yav he he deyip salaçaksın çayıra.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sosyal paylaşım şeyleri sayesinde herkes her şeyi biliyor. Bilgimiz yok zikrimiz sebil.
Sen bilmiyosan napak yani, kıskandın mı yoksam nedür, sen de inan her gördüğüne her yazılana balıklama atla bak nasıl alim oluyorsun. hayret bişi
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
sami biberoğulları
Dediğiniz gibi Allah korusun bizleri her şeyi bilenlerden (!)
Selam ve sevgiler.
Ben fıkranın anlamını yazının sonunda anladım,harikasın Sami kardeşim,zevkle okudum,selamlarımla.