- 1442 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANILARLA YAŞARMIŞ İNSAN
Anılar, Anılar
Bir insan neden anılarını anlatır, neden bir başka insan onun anılarını dinler, hiç düşündünüz mü?
Ya da herkesin anıları dinlemeye, okumaya değer mi? Yaşanan şeyler güzel de olsa herkes anı yazabilir mi?
Ne zaman anılarımı kaleme almaya planlasan hemen bunlar gelir aklıma. Öyle ya, benim anılarından kime ne? Neden benim anılarımı okusun ki, insanlar?
Elbette herkes anı yazamaz ya da herkesin her yaşadığı okunası anı olmaz.
Biz anıları insanı anlamak, insanın hayatından ve tecrübelerinden kendimize pay çıkartmak için okuruz. Her insan her şeyi yaşayamaz, en azından tecrübeleri herkes yaşamak zorunda değildir. Biliyorum, tecrübeler hayatta görülen zararların oluşturduğu bir yapıdır. Ama herkes bu zararları neden görsün? Bir insan yaşadıklarını anlatır da diğerleri okursa, o anlatının düştüğü duruma düşmez değil mi? Halbuki hayvanlar bırakın sonraki nesillere anlatmayı tehlikenin mahiyetini anlayamaz, anlasa da bir başkasına anlatamaz. Öyle olduğu için de tehlikelerden bir başka hayvanı uzak tutması çoğu zaman mümkün olmaz. Belki içgüdüsüyle uçar, kaçar ama tehlikenin asıl mahiyetini haber veremez.
İnsanlar yaşar ve yaşadıklarını başkalarına aktarır, edindiği bilgiler gibi. Ve eğer başka insanlar bu uyarıları öğrenirlerse tekrar etmelerine gerek kalmadan zarardan kurtulurlar. İşte medeniyet ve insanlık da böyle oluşmuştur.
Başta Peygamberimizin başından geçenleri zevkle okurum ve bir şeyler çıkartırım hayatım için, öte dünya için. Sonra Atatürk’ün hayatı çok ilgimi çeker. Ama kimin hayatı olursa olsun, her kesitinden bir şeyler çıkartmak isterim.
Karınca kararınca ben de geçmişten yazarken hep aynı şeyi düşünürüm: Bu hatırayı okuyan ne kazanacak? Ben bunu neden anlatıyorum?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.