ÖĞRETMENLERİM
Zamanda geriye gidiyorum bu akşam düşüncelerimde.
Anadolu’nun ücra bir köşesinde şirin bir köye varıyor yolculuk.
Okulu yok. Keçi damından bozma bir yer eğitim amacıyla öğrenciye tahsis edilmiş sahibi tarafından. Sıralar Nuh Nebi’den kalma. Toprak damlı bir yer. Yağmur yağdığında kova, bakraç ve tencereler konuluyor damlayan yerlere.
Tek sınıf var.
Öğretmen yok. Eğitmen nezaretinde derslere gidiyoruz.
Eğitmen. Okur-yazar-öğretir sertifikası olan ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından köyümüz öğrencilerinin ilim irfan sahibi olabilmesi için görevlendirilen kişi.
Adı. Murtaza ERGÜL. Kısaca MURTAZA EĞİTMEN.
Babacan, hassas, dikkatli, prensipli bir Anadolu insanı. Ne ile vazifeli olduğunun tam olarak farkında olup, eğitim anlayışından asla taviz vermeyen örnek bir insan.
İlkokul birinci sınıftan başlayarak üçüncü sınıfı bitirinceye kadar eğitimimizden sorumlu. İkametinin bulunduğu köyden yaz, kış, yağmur, çamur demeden her gün sabah bizim köyümüze gelip, saat 15.30 dan sonra köyüne dönen bir ilim irfan cengaveri.
Anlaşılacağı gibi eğitimimiz tam gün tedrisat esasına dayalı.
Her konuda eğitmekten sorumlu olmakla birlikte, illa ki aritmetik ve tabi olarak bu bağlamda matematik öğrenmeliyiz. Hem de canhıraş bir gayretle. Ta o zamanlardan bu müstesna insan hayatın matematik üzerine kurulu olduğunun bilincinde.
Tahsil hayatımızın temeline konulan harçta, aileyi saymazsak tek başına en büyük emek ve gayret sahibi kendisi.
Zaman zaman köy okulları arasındaki karşılaşmalarda matematikte en iyisiyiz tartışmasız olarak.
Okulun ilk başladığı gün önce temizlik, sonra sıra düzeni, arkasından kara tahtanın boyanması var sırada.
Kara tahta nasıl mı boyanır ? İşte şöyle.
Bir miktar baca veya ocak kurumu alınır. Kırılan iki yumurtanın sarısı ayırılıp, beyazı bu kurumun üzerine dökülür. Adamakıllı karıştırıldıktan sonra elde edilen malzeme karatahtaya bir bez vasıtası ile özenle sürülür.
Tahta, artık bakanın yüzüne gülüyordur. Her öğrencinin,
- Eğitmen tahtaya kaldırsa da şu tahtaya bir güzel yazı yazsam
diye içten içe seslendirilen bir talebi vardır, bastırılamayan.
Yumurtanın sarısına ne oldu diye merak mı ettiniz?. Kendine ve midesine güvenen o çiğ yumurta sarısını çoktan kafaya dikip yutmuştur, Eğitmenin talimatı üzerine. Murtaza Eğitmenin düşüncesinde israfa asla yer yoktur zira.
Üç yıllık eğitimin devamında ilkokul dört ve beşinci sınıfları, mevzuat gereğince bir öğretmen nezaretin okumalıyız. Bu bakımdan okulu ve öğretmeni olan komşu köy artık bizi beklemektedir.
Orada da İsmail Öğretmen vardır. İsmail PİĞDELİ. Bir başka yılmaz eğitim neferi.
İsmail Öğretmen aynı fiziki ortamda tam beş sınıfa aynı anda ders veriyor. Yani ilkokul bir, iki, üç, dört ve beşinci sınıflar aynı yerde. Bunlarla bir program dahilinde sıra ile ilgileniyor.
Köy yerinde ne kadar olabiliyorsa onun fazlası meyanında bilgi ile teçhiz ediliyoruz. Aldığımız bilgi şehir okulları için yeterli mi o belirsiz. Ancak şu var ki biz her iki eğitimciden sonsuz ve sınırsız hoşnutuz. Çünkü bizlere bir baba şefkati ile eğitim veren bu insanların hakkının ödenebilmesinin asla mümkün olmadığını biliyoruz.
İlkokulu bitirdikten sonra ver elini Ankara.
Ankara Kurtuluş Lisesinin Orta Okuluna kayıt yaptırıyoruz.
İyi de burada her sınıf seviyesini geçtik, her ders için ayrı öğretmen var. Acaip şaşkınız. Biz köyde bir tanesini zor bulurken bu ne bolluk böyle dediğimiz çoktur. Öğretmelerim mi? Adlarını hatırlayabildiklerim.
Tabiat ..................Sait AYKANAT
Almanca..............Ümmühan BAĞDATLIOĞLU
Din dersi..............Selahattin TAHAOĞLU
Resim...................Sabahat Hanım (soyadını hatırlayamadım.,(()
Matematik............Necdet HIZIR
Tarih, Coğrafya....Zuhal CORDANOĞLU
Ve bağışlamalarını dileyerek adlarını hatırlayamadığım diğer kıymetli öğretmenlerim.
Ya lisede öğretmenlerim? Yine Ankara Kurtuluş Lisesindeyim
Okul Müdürü..........Enver UGANAKE ( Namı diğer Kinova)
Baş Muavin............Mehmet Bey (Namı diğer Mayk Hammer)
Sınıf Muavini..........Latife Hanım (OLGAÇ)
Almanca................Müsavver TUTKAVUL
Edebiyat................Sibel hanım (Tüm erkek öğrencilerinin aşık olduğu güzel öğretmenimiz.
Tarih......................Betül Hanım (namı diğer Ramses)
Coğrafya...............Mefharet KÖSTEM
Edebiyat...............Mustafa YATMAN
Resim....................Duhter HIZAL
Beden...................Necdet Bey
Kimya...................Zekai Bey
Ve Fizik................Şükrü KAPUCU (Öğretmenlerin hası. Asla unutulmayacak efsane öğretmen)
Adlarını şu an hatırlayamadığım öğretmenlerimin affına sığınıyorum.
Orta okul ve lisede öğretmenlerimin her biri diğerinden kıymetli şahsiyetler. Eğitmek için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan, ülkeye yararlı bireyler yetiştirmek için ömrünü vakfetmiş savaşçı ruhlu insanlar her biri.
ATATÜRK’ün fikri, irfanı ve vicdanı hür bireyler yetiştirme hedefine koşar adım giden gönüllü eğitim neferleri.
Lise sonrasında Üniversite yıllarımda da çok değerli öğretmenlerimden bugün en tanınanı olarak Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN var.
Çok tabii ki adını hatırlayabildiklerimden;
Medeni, Borçlar Hukuku.....Yusuf Ziya BİNATLI,
İktisat..................................Halil DİRİMTEKİN,
Kamu Maliyesİ....................Kamil MUTLUER,
Devrim Tarihi.......................Ahmet MUMCU’yu da yadetmeden geçemem.
Değerli eğitmen ve öğretmenlerimin bugün elde ettiğim imkan ve statü ve diğer tüm kazanımlarında sonsuz emekleri var. Kendilerine minnettarım
Eğitim hayatım boyunca bize emek veren Murtaza Eğitmen’den başlayıp, Şükrü KAPUCU’dan devamla Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN’e varıncaya tüm öğretmenlerimden aramızdan ayrılanlara rahmet dilerken, hayatta olanlara sağlıklı bir ömür temennisi ile ellerinden öpüyor, her birinin öğretmenler gününü ayrı ayrı kutluyorum.
Bu anlamda ilim irfan neferi olan diğer tüm öğretmenlerin de bu özel ve güzel günlerini kutluyor, sağlık ve başarılar diliyorum.
SAYGI VE HÜRMETLERİM HER BİRİNE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.