- 5009 Okunma
- 48 Yorum
- 0 Beğeni
PAPA'YA MEKTUP!!!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Aşağıdaki yazı farklı adlar altında,değişik sitelerde benim tarafımdan yayımlanmıştır.Buraya asmamın tek sebebi var olan olguyu bilmeyenler için gözler önüne sermek,bilen kardeşlerimize ise tekrardan hatırlatmaktır.Bu bağlamda bu yaz ile birlikte Türkiye’de ki misyonerlik faaliyetklerini ve bu faaliyetlere paralel olarak sürdürülen diyalog faaliyetlerini ele alacağız ve anlatmağa çalışacağız.OKUYAN DOSTLARDAN MUHAKKAK AMA MUHAKKAK,HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN BU KONU HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİ YAZMALARINI RİCA EDERİ.Ben şimdiden teşekkür ederim...
Geçtiğimiz günlerde sitemizde yazmış olduğum ‘Le Birand’ başlıklı yazımda Fethullah Gülen ve Nur Cemaati hakkında ağır ithamlarda bulunduğumu ve söz konusu kesimleri haksız yere suçladığımı söyleyen birkaç yazı ve elektronik posta aldım.Doğrusunu söylemem gerekirse bu beni hem sevindirdi hem de üzdü.Sevindim;çünkü yazılarım birilerinin kafasında Acaba! sorusunun uyanmasına vesile olduğu gerçeğini anladım.Üzüldüm;çünkü haksız olduğumu savunan kişiler neden haksız olduğumu yazmadılar.Haksızlığıma delil sunmadılar.Neyse,ben bu gün size Gülen tarafından yazılan ve papaya gönderilen mektubu yazacağım.Satır aralarına nasıl pislikler sıkıştırdığını da deşifre edeceğim.Söylemek istediğini işte bu şekilde satır arasına gizleyip kardinallere nasıl yılıştığını anlatacağım.Şunu da belirtmem gerek ki bu mektup Gülen’in kanalı olan Samanyolu Tv’de,Zaman gazetesinde ve yine Gülen’e ait olan Aksiyon dergisinde 10 ve 11 Şubat 1998 tarihlerinde yayımlandı.Yani eğer kaynağın yanlış olduğu tezini savunabilecek bir kişi varsa bence hiç denemesin.Neyse mektuba geçelim.
‘Pek kıymetli Papa Cenapları,
Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanılabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik.Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zatıalilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız.’
Mektubun giriş paragrafı böyle.Gülen daha ilk paragrafında papaya nasıl hürmet ettiğini ve nasıl ağzının içine baktığını kendi cümleleriyle yazıyor.Oysa Hz. Muhammed dönemin Roma padişahına nasıl seslendiğini unutmayalım.Geçelim ikinci paragrafa.
‘Papa 6.Paul tarafından başlatılan ve devam ettirilmekte olan Dinler Arası Diyalog için papalık konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz.Bu misyonun tahakkuk edişini görmeği arzu ediyoruz.En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle,bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazi yardımlarımızı sunmak için size geldik.’
Paragraftan anladığımız gibi diyalog papa tarafından başlatılmış ve devam ettirilmekte olan bir projedir.Aynı zamanda bu projeyi papa 2000 yılında Vatikan’dan verdiği milenyum mesajında şöyle nitelemektedir:’Birinci bin yılda Avrupa’yı Hristiyanlaştırdık,ikinci bin yılda Afrika’yı Hristiyanlaştırdık,üçüncü bin yılda hedef Ortadoğu ve Asya’dır.Dinler Arası Diyalog bu süreçte en büyük silahımızdır.’demektedir.Şimdi size bu bilgiler ışığında şunu soruyorum:1400 yıllık İslam tarihinde Müslümanlar Hristiyanların düzenlediği hangi organizasyonda kar elde etti?Bu haçlı değil mi ki tarihimizde bize 8 haçlı savaşı açan?Kudüs sokaklarını bu haçlı zihniyeti kana bulamadı mı?Kadın,çoluk,çocuk yaşlı,genç demeden kıyımdan geçen bu zihniyet değil miydi?O zihniyeti geri püskürten Selahattin Eyyubi Hristiyan kesime bu kesim gibi mi yaklaştı?Şimdi hangi haklı gerekçe ile yine onların düzenlediği ‘Modern Haçlı Savaşı’na bir Müslüman(!) olarak Gülen yer almak istemekte?Bunun taktirini sizlere bırakıyor ve mektubun sonraki paragrafına geçiyorum.
‘İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanılacak olan Müslümanlardır.Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlaşılmanın büyük ölçüde azalmasına katkı sağlayabilir.Müslüman dünyası,İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog sürecini bağrına basacaktır.’
Şu paragraftaki pislik kokan cümlelere bakar mısınız?İslam’ın asırlar boyu yanlış anlaşıldığını ve bunda en büyük suçlunun da yine bizler olduğunu yani Müslümanlar olduğunu söylemekte.Bu gafil ya ağzından çıkanın ne demek olduğunu anlamıyor ya da gerçekten başta Müslümanlar olmak üzere bu vatana bile bile çamur atıyor.Yine sizlere soruyorum:
-Filistin’de bombalanan evlerin altında kalan kundaktaki bebeler mi bu yanlış anlaşılmanın sorumlusu yoksa İsrail ordusuna kuş sapanı ile taş atan tüyü bitmemiş çocukların üzerine bir orduyu devirecek kadar mermi sıkan İsrail mi?
-Irak’ta namusları kirletilen bacılarımız,analarımız kardeşlerimiz mi suçlu yoksa onları demirlere bağlayıp tecavüz eden,içlerinin pisliği yüzlerine vuran Amerika’nın,İngiltere’nin pis conilerinde mi?
-Yine Filistin’de açlıktan ölen çocuklar mı suçlu yoksa Filistin’in etrafını tecrit duvarı ile çeviren onlara başta Türkiye’den gelen yardımlar olmak üzere diğer Müslüman alemlerden gelen yardımları ulaştırmayan İsrail mi?
-Filistin’de o ufacık bedenine tam 12 kurşun sıkılarak şehit edilen 6 yaşındaki çocuk mu suçlu bu dinin yanlış anlaşılmasında?
-Kamboçya’da diri diri gömüldükleri anlaşılan Müslüman baba ve oğlu mu suçlu bu dinin yanlış anlaşılmasında?
-Irak’ta kafasına çuval geçirilen şanlı ordumuzun şanlı şerefli Mehmetçiği mi suçlu yoksa ‘Amerikalı askerlerin sağ salim evlerine dönmesi için dua ediyorum.’diyen ve hala bizi yöneten gittiği yerde adeta kokarca gibi pis pis kokular yayan bu ülkenin başbakanı mı suçlu?
-Afganistan’da tam sekiz gün yemek ve su verilmeyerek ölüme terk edilen dindaşlarımız mı suçlu?
-Ebu Gureyp hapishanesinde cinsel istismarla aşağılanan ve sonrada köpeklere yem edilen Müslümanlar mı bu dinin yanlış anlaşılmasına neden oldu?
-8-10 yaşlarında taptaze bedenlerinden böbrekleri,dalakları,ciğerleri vesair diğer organları çalınan çocuklar mı yoksa bu yanlış anlaşılmaya sebep?
-Almanya’da geçtiğimiz günlerde yakılan 9 Türk ve Müslüman aile mi suçlu yoksa?
-Dağlı Karabağ’da ve Hocalı’da gözleri çıkarılarak şehit edilen çocuklar mı,kafa derileri yüzülerek öldürülenler mi,göğüsleri kesilip acı çektirilerek öldürülenler mi suçlu?
-Yoksa suçlu onlar gibi dini kullanarak sahte göz yaşı dökerek insanları aldatanlarda mı?
-Eğer bunlar sebep değilse nedir biz Müslümanları haçlı karşısında suçlu duruma düşüren?
Sizdeki haçlı önünde eğilme,ona kul köle olma merakı nedir?Neden onların insanlık dışı yaşamlarının bir parçası olmak istemektesiniz?Bu millet ve bu Müslüman alemi vallahi billahi sizi affetmeyecek.Mezarlarınıza nur yerine tükürük yağacak.Dua yerine beddua alacaksınız.Allah’ımdan dilerim ki yerküre üzerinde ağlayan Müslüman bebelerin,sabilerin,sübyanların aşkına;ırzına geçilmiş tüm Müslüman analarının,kızlarının aşkına,yetim bırakılan çocukların,söndürülen ocakların aşkına,kimyasal gaz ile zehirlenen talihsiz insanların,şehitlerin aşkına,Allah’ın aşkına siz ve sizin gibi olanları cehennemin o en kuytu derinliklerine ta yedi kat dibine ateşin en kor olduğu çukura atsın diyerek sonraki paragrafa geçiyorum.
‘Beşeriyet çelişen görüşler ortaya koyduğu gerekçesiyle,zaman zaman bilim adına dini,din adına da bilimi inkar etmiştir.Bilginin tamamı Allah’a aittir ve din Allah’tandır.O halde bu ikisi nasıl çelişebilir?İnsanlar arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmağa yönelik,Dinler Arası Diyalog’a yönelik ortak gayelerimiz çok iş görebilir.Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hristiyan mezheplerinin liderleri ile diyalok içinde olduk.Bu naciz gayretlerin boşa çıkmadığınız acizane ifade etmek isteriz.Amacımız bu üç büyük dinin insanları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir.Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi,isterseniz bariyerler gibi deyin,karşı durabiliriz.’
Bu satırları kaleme alan Gülen’e sormak isterim;madem üç büyük(!) dinin mensupları arasında sadece hoşgörü ve anlayışı geliştirmek istemektesiniz neden üstlendiğiniz misyonu ifade ederken işin içine din kavramını da dahil etmektesiniz?Amacınız neden sadece bu üç dinin insanları arasında kardeşliği temin etmek?Neden bir budistte ya da bir şaman bu kategorideki insanların içinde yer almamaktadır?Yoksa onların hoşgörü ve anlayışa ihtiyaçları yok mudur?Onları insandan saymamakta mısınız?Dahası sizler henüz kendi ülkenizdeki insanların kardeşliğini bile tam oturtamamamış iken nasıl olurda 5 milyar nüfusu olan Dünya kardeşliğinden bahsetmektesiniz?Medeniyetler İttifaki tezini ortaya atmadan evvel Samuel Hantington ile görüştünüz mü?Görüştünüzse neler konuştunuz?Dava arkadaşınız Nurettin Veren neden bu diyaloğa karşı çıkmaktadır?Hoşgörüden bahsederken bir babayı altı ay çocuklarından ayırma hoşgörüsüzlüğünü nasıl yaptınız?Mardin’de düzenlediğiniz bir diyalog toplantısının sonunda bir Hristiyan mühendis erkekle,Müslüman bir Türk kızını papaz,haham ve imamın karşısında dini nikahla evlendirip sonrada gazetenizde ‘BU BİR DEVRİM!’ diyerek başlık atmanızda bu kardeşlikten ötürü mü?Allah’ın (cc) yasak ettiği bir nikahı kıydırıp Allah’ın (cc) emrine devrim ilan etme hakkını kendinizde nasıl bulmaktasınız?Amerika’da bulunan Hartford Seminary papaz okuluna iki milyon dolar parayı ne amaçla bağışladınız?Bu parayı neden Müslümanlara bağışlamadınız?Umarım ki bu gün hala Gülen’in yanında yer aldığını söyleyen kişiler bu sorularımızı yanıtsız bırakmaz.Sonraki paragrafa bakacak olursak.
‘Geçen yıl bazı ünlü uluslar arası bilim adamlarının katıldığı ‘Medeniyetler Arası Barış ve Diyalog’ konulu bir sempozyum düzenledik.bu gayretin başarısından aldığımız teşvikle bu tür etkinlikleri tekrarlamak istiyoruz.Halihazırda üç büyük dinin bağlıları arasında bağları güçlendirmeğe yönelik olarak Dinler Arası Diyalog konusunda Vatikan’ın temsil edileceğini ümit ettiğimiz bir konferans düzenleme sürecinde bulunuyoruz.Yeni fikirlerimiz varmış ideasında bulunmuyoruz.Yine müsamahanıza sığınarak,bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz.Hristiyanlık’ın üçüncü bin yılına girişi münasebetiyle yapılacak olan kutlamalar vesilesiyle Ortadoğu’daki Antakya,Tarsus,Efes ve Kudüs gibi bazı kutsal yerlere müşterek ziyaretleri içeren bir çok etkinlik önermek istiyoruz.Bunu sayın Cumhurbaşkanımız Demirel’in,cenaplarının ülkemizi ziyaretine ve mezkur kutsal yerleri göstermeğe davetini tekrarlamak için bir fırsat addediyoruz.’
Yine soruyorum;hangi haklı gerekçe ile Müslümanların 1000 yılı aşkın gayretleri ile temizlenen kutsal topraklara,İslamiyet üzerine resmi 8,gayri resmi 20’den fazla sefer düzenleyerek,İslam’ı yok etmek isteyen zihniyeti davet edersin?Üstelik senin bu tavizkar haline karşılık muhatabının tutumundan hiç örnek almaz mısın? Papalık Dinler Arası Diyalog Kurulu başkanı Kardinal Tauran ‘Kuran-i Kerim var oldukça Müslümanlarla diyalog zor.’demesi de mi seni uykundan uyandırmadı?Uğruna yaşım yaşım ağladığını söylediğin Hz. Muhammed (S.A.V) efendimize hakaretler ettiğini bildiğin bir insana karşı nasıl olurda bu kadar yumuşak davranabilirsin?Eğer davranıyorsan akıttığın göz yaşlarını hangi akıl ilkeleri ile bağdaştıracak ve izah edeceksin?Sonraki paragrafta iseşunları yazmakta:
‘Anadolu halkı size misafirperverliğini şevkle selamlamayı hararetle beklemektedir.Filistinli liderle diyalog kurmak suretiyle Kudüs’ü birlikte ziyaret etmemize davetiye çıkarabiliriz.Bu ziyaret bu mübarek şehri Hristiyanlar,Yahudiler ve Müslümanların hiçbir kısıtlama,hatta vize dahi olmaksızın serbestçe ziyaret edebileceği uluslar arası bölge ilan etme gayretlerine yönelik dev bir adım teşkil edebilir.Üç büyük dinden liderlerin iş birliği ile ilki Washington DC’de olmak üzere muhtelif Dünya başkentlerinde bir konferanslar serisinin gerçekleştirilmesini teklif ediyoruz.Hz. İsa’nın doğumunun 2000. yıl dönümü ideal olabilir.’
Tekrar soruyorum;hangi hakla Anadolu halkı adına konuşmayı kendinize hak olarak görüyor ve konuşuyorsunuz?’Üç büyük dinden liderlerin iş birliği ile…’deyerek Müslümanların lideri olduğunuzu mu öne sürüyorsunuz?Eğer öyleyse İslam’ın ruhban kesimini reddettiği gerçeğini neden bile bile göz ardı ediyorsunuz?Neden bu toplantıların ilkini Mekke’de değil de Washington’da düzenliyorsunuz?Bu toplantının organizasyonunu hangi istihbarat birimleri ile planlıyorsunuz?’Vatikan’da ölmeği arzuluyorum.’deyerek yine üstlenmiş olduğunuz misyonun gereğini mi yerine getiriyorsunuz?’Brüksel’in şefaatine muhtacız.’deyerek Hz. Muhammed (S.A.V) efendimizin şefaatini yine bu misyon gereği mi ikinci plana atıyorsunuz?Son paragraf:
‘Bir öğrenci değişim programı da çok faydalı olacaktır.İnançlı genç insanların birlikte eğitim görmesi birbirlerine yakınlıklarını artıracaktır.Öğrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hz. İbrahim’in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran’da bir ilahiyat okulu kurulabilir.Bu,ya Harran Üniversitesi’ndeki programların genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ilahiyatçılarını da temin edecek şumullu bir müfredata bağlı bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir.Önerilen programlar aşırı büyük işler gibi algılanabilir,ama bunlar erişilmez değildir.Dünya’da iki tip insan vardır:Bazıları kendilerini topluma adapte etmeğe çalışır.Diğer bazıları ise topluma uymaktansa toplumu kendi değerlerine adapte etmek isterler.Toplum bütün ilerlemeleri bu ikinci tip insana borçludur.Onları yarattığı için Rabb’e şükürler olsun.
M.Fethullah Gülen/Rabb’in aciz kulu/9 Şubat 1998’
Yine soruyorum;öğrenci değişim programı ile inançlı insanların birlikte yaşamalarından bahsetmektesiniz,yoksa siz Hristiyan ve Yahudileri inançlı olarak mı nitelemektesiniz?İbrahimi dinler deyerek neyi kastetmektesiniz?Hristiyan teolojisindeki Hz. İbrahim ile Müslüman teolojisindeki ve Yahudi teolojisindeki Hz.İbrahim’in benzer olduklarını mı ileri sürmektesiniz?Eğer öyleyse Hristiyanların Hz. İbrahim’i nasıl küçümsediklerini ve Yahudilerin Hz. İbrahim’e nasıl iman ettiklerini ona nasıl tanrılık vasıflarını yüklediklerini bilmemekte misiniz?Onları yarattığı için Rabb’ine şükrettiğin toplumu kendi değerlerine adapte eden insanlar arasında siz kendinizi nereye koymaktasınız?Çünkü bu gün sizde topulumun din inanışıyla çelişir ve onu değiştirmek için elinizden geleni yapar durumda gözükmektesiniz.
DEVAMI GELECEK...
YORUMLAR
Onu bunu anlamam arkadaşlar... Ben onu bilir onu söylerim... Nurculuğun fikir babası olan ve bir ajan olduğu su götürmez bir gerçek olan Said-i Nursi denilen adamın yaydığı bu akım, kendisini Allah yolunda birisi gibi gösterip aslında Amerikanın çıkarları uğruna bütün mukaddesatını ayaklar altına almaya hazır bir akımdır... Eğer böyle olmasaydı; sizin hocaefendi diye ifade ettiğiniz salya-sümük ağlama uzmanı olan zat; 30-35 yıl hutbelerde, orada burada propaganda yaparken (sözümona, dini bilgiler veriyorken, vaaz ediyorken) en büyük şeytan olarak tanımladığı ve yıkılması için dualar ettiği Amerika'nın kucağına oturduktan sonra; inkâr ve küfr'e varan ifadelerle "Bugün Amerikanın haberi ve onayı olmadan dünyada kuş uçamaz" dediğinde neredeysiniz ve hangi düşünceler içindeysiniz?...
Risalelerini hâşa Kur'an gibi okuduğunuz hırpani kılıklı Said efendi müslümanlığın içine "İsevi Müslüman" ibaresini yerleştirdiğinde ve sizler bunları okurken vicdanınız nerelerde dolaşıyor?... Bunu da geçelim... Bilhassa papa tarafından beyan edilen bu DİYALOG safsatalarının tek amacının insanları Hristiyanlaştırmak olduğu gerçeğini görmeden veya göremeden hangi yüzle bu adamlarla DİYALOG yapabilecek bir aşağılığın içine girmek için can atan hocaefendinizin şeytanca niyetini nasıl olurda hayr'a yorabilirsiniz?...
Bu Nurcu olduğunu söyleyen bilhassa genç neslin; beyinlerinin yıkanması ve gizli bir hristiyan hayranlığı içine sürüklenmesi, bu ülkenin geleceğinin ne kadar karanlık bir gelecek olduğunu çok açık ortaya koymaktadır ve maalesef ki bunlar misyonerlerin çok başarılı bir şekilde oynadıkları ve işte fethullah gibi şarlatanları kullanıp kendilerini insanımıza mazlum birer salya-sümük uzmanı eşliğinde sevdirmeye çalışmaları karşısında bu neslin ayık olması gerekmektedir...
Sahi; 30-35 yıl küfrettiği Amerika'nın kucağına oturduktan sonra gazeteci Nuriye Akman'a verdiği röportajda Amerika'yı hâşa bir tanrı yerine koyacak kadar aşağılaşan bu salya-sümük uzmanı nasıl bir müslümandır?...Nasıl bir insandır? ve nasıl bir karakter taşımaktadır?..Bunu tarih çok açık yazacaktır...
gezgin1985 kardeşim...Emeğine sağlık...
Metinkaya tarafından 3/28/2009 1:18:07 AM zamanında düzenlenmiştir.
Erol bey,
Beni hayretler içerisinde bırakıyorsunuz.Bakın sizin için o paragrafı tekrar açıklayayım.
"İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanılacak olan Müslümanlardır.Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlaşılmanın büyük ölçüde azalmasına katkı sağlayabilir.Müslüman dünyası,İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog sürecini bağrına basacaktır.’"
''İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanılacak olan Müslümanlardır.''
Pislik kokan cümle bu cümle.Vatana çamur atmak ne demek soruyorsunuz.O da bu büyük bir çoğunluğu Müslüman olan bir ülke değil mi Türkiye,işte vatana çamur burada.Suçlanan Müslümanlar ve çoğunluğu Müslüman olan Türkiye.ARTIK ALLAH AŞKINA ANLAYIN.BUNDAN DAHA NET NASIL ANLATILIR BİLEMİYORUM...
Sizin yazdığınız hiç bir soruyu ya da bir başka şeyi kastetmedim.Anlattığım tamda yukarıda yazdığımdır.
Ayrıca kimin etkisinde kalacağım beyefendi?Ne söylüyorsunuz?Bakın bu size bu şekilde yazdığım son cevabımdır.Lütfen bundan sonra bana yazdığım olay ve olgulardaki gerçekliklerden bahsedin.Polemik yaratacak cümleler yazmayın.Ben bir daha ki yazımda bu süreçten bahsedeceğim.Alıntılar yazacağım eğer her sözü size böyle açıklayacaksam kitap yazmam gerekecek.
Neyse son kez şunu diyorum:Mesela ben olaydan bahsettim yazımda,sizde bana bunun yanlışlığını veya doğruluğunu anlatacak şeyler söyleyeceksiniz.Bu yazdıklarınız kuru laftan ibaret.Ve konuyu yörüngesi dışına çıkarıyor.
Bu nedenle bu tarz yazılarınıza cevap vermeyeceğim.Saygılar...
Öyleyse konuyu bulandırmadan ilk başa dönelim.
İlk yorumumda yukarıda şöyle demiştim;
*****************
"Paragraf:
"İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanılacak olan Müslümanlardır.Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlaşılmanın büyük ölçüde azalmasına katkı sağlayabilir.Müslüman dünyası,İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog sürecini bağrına basacaktır.’"
Yazarın bu paragraftan anladığı ise şöyle ne yazık ki? Gerçekten akıllara zarar bir algı;
"Şu paragraftaki pislik kokan cümlelere bakar mısınız?İslam’ın asırlar boyu yanlış anlaşıldığını ve bunda en büyük suçlunun da yine bizler olduğunu yani Müslümanlar olduğunu söylemekte.Bu gafil ya ağzından çıkanın ne demek olduğunu anlamıyor ya da gerçekten başta Müslümanlar olmak üzere bu vatana bile bile çamur atıyor."
Pislik kokan cümle nedir anlayamadık?
Batı dünyasının İslamı yanlış anlamadığını mı aslında söylemek istiyorsunuz?
Batı dünyasında, İslama derin bir saygı, hoşgörü, adeta Müslümanları "kucaklamak isteyecek kadar" bağırlarına basma havası mı seziyordunuz siz yoksa?
Batı Hristiyan dünyası böyle bir kucaklama nöbeti geçirmiyorsa, onları "Niçin bizi anlamaya çalışmadınız" diye mi suçlamak gerekir? Yoksa Biz müslümanlar kendimizi yeteri kadar iyi anlatamadık, tanıtamadık diye, kendimizi mi?
Sonra "Vatana bile çamur atmak" kavramı nereden çıktı. Nasıl olabiliyor da bu paragraftan böylesine bir anlam çıkartılabiliyor anlamak mümkün değil. İyi niyet ve samimi bir yanlış algılamayla izah etmek çok zor."
*****************
Görüldüğü gibi konuyla son derece alakalı, paragraftan çıkartılan zorlama bir yoruma işaret etmiştim.Zira alıntıladığınız paragrafta yazılanlar son derece doğru görünüyor sizin algınıza oranla.
Soru işareti ile biten cümlelerimde, alıntı yaptığınız paragraftan yanlış çıkarımlarda bulunduğunuza işaret etmiştim.
Onca yazışmadan sonra bu noktaya gelebildiğimize sevindim.
Ancak anladığım kadarıyla, bu izahatıma verecek bir cevabınız yok.
Kasıtlı diyemeyeceğim ama, belirli mihrakların dünya görüşlerinin etkisinde kaldığınızı düşünüyorum bu yaklaşımınız nedeniyle.
O sebeple , bu konuyla ilgili ekleyeceğiniz diğer yazıların da objektif olabileceğine ihtimal vermiyorum.
Selam ve saygıyla yolunuzda başarılar...
''İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanılacak olan Müslümanlardır.''
Pislik kokan cümle bu cümle.Vatana çamur atmak ne demek soruyorsunuz.O da bu büyük bir çoğunluğu Müslüman olan bir ülke değil mi Türkiye,işte vatana çamur burda.Bilmem anlatabildim mi sevgili kardeşim.Ama bir şey dikkatimi çekti;o da maksadınız acaba üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi?Çözemedim.Neyse devam edelim...
Bu paragraflarda bir mektubun bölünmüş halidir.O mektubu da tarihi ve yayımlandığı yeri de vererek zaten belirttim.Bu yazıyı dizinin ilk yazısı yapmamın nedeni de diyalog sürecinin bu mektuptan sonra daha hızlı ilerlemesi ve daha somut görülmesidir.Ama bu diyalog sanıldığı gibi bir diyalog değildir ki ilerleyen yazılarda bunlara değineceğiz.Ve bu yazıda sonuç almanız gerektiğini söylüyorsunuz.Ama yazı dizisinde sonuç dizinin ilk yazısında değil,son yazısında alınır.
Burada benim yaptığım irdeleyeceğim konuyu ana hatlarıyla göstermektir okuyucuya ki bu işin kaidesi de bu dur.
Başbakanla ilgiliaçıklamalara gelecek olursak:Efendim 'kokarca gibi koku salmak' tasfirini,yanlışlarınının her yerde ortaya çıktığını anlatmak için söyledim.Elbetteki başbakandan bir kokarca kokusu çıkacak değil.Zaten böyle bir iddada bulunmakta akılcı değil.İnsana gülerler.Yani ben kimseye hakaret etmedim hele hele küfür hiç etmedim.Kaldı ki Ahmetin ettiği küfür Mehmete de küfretme hakkı versin diye bir idda ortaya atayım.Orada da demek istediğim başbakanı böyle olan bir memleketin insanı da küfür eder.Bu garip bir davranış değil.Zira balık baştan kokar derler.O misal yani.
Birde TC başbakanına söven vatandaşa sövmüş olmaz.Ama o makama söven vatandaşa sövmüş olur.Zira temsil eden değil,temsil makamıdır esas alınan.Sevgili arkadaşım olaylara ve cümlelere daha dikkatli bakmanızı tavsiye ederim.Zira sürekli anlamadığınız,yada az anladığınız cümleler üzerinde yorum yapıyorsunuz.Neyse canınız sağolsun.
Son söz olarak şunları yazacağım size:Artık onu mu demek istediniz,bu nu mu demek istediniz,o mantıksız,bu mantıklı tartışmalarına girip sizinle tartışmayacağım.ANCAK VE ANCAK BANA,-HAYIR O İŞİN ASLI O DEĞİL,DOĞRUSU BU DUR,ÖYLE DEĞİL DE BÖYLEDİR- GİBİ BİR ELEŞTİRİYLE GELİRSENİZ TARTIŞACAĞIM.bAKIN BEN DİLER ARASI DİYALOGDAN BAHSETTİM,SİZ BANA TUTMUŞ BİRİ KÜFÜR EDERSE ÖTEKİNE DE KÜFÜR HAKKI DOĞAR MI DEMEK İSTEDİNİZ GİBİ TARTIŞMALARA GİRİYORSUNUZ Kİ BU DA POLEMİK OLUYOR.
Neyse ben teşekkürlerimi sunuyor ve Allah'a emanet olunuz diyorum size...
Eee o paragraftan çıkardığınız "pislik kokan cümleler" "vatana bile çamur atmak" çıkarımlarını nereden yaptığınıza yine cevap vermemişsiniz.
O paragrafı bahsettiğiniz yazı dizinizin bu ilk bölümünde ( !!) eklemişsiniz?
O paragraftan ulaştığınız sonucu da bu bölümde yazmışsınız zaten??
İleride başka bölümler yazarsanız o bölümlerdeki paragrafları da inceler sebep sonuç ilişkisini değerlendiririz inşallah.O zamana daha çok var.
Ancak, bu bölümdeki paragrafın sebep sonuç ilişkisini burada açıklarsanız konu dağılmaz.
Alıntı yaptığım paragraftan, sizin çözümlemeniz bu yazınızda çünkü, ileride açıklayacağınız nedenlere değil, alıntı yaptığınız paragrafa bağlamışsınız çıkarımlarınızı.Paragraf paragraf alıntı yapıp, o paragraflardan ne anladığınızı altına yazmışsınız ana yazınızda.
Dolayısıyla burada bir sonuç almamız gerekiyor.
Başbakanın başkasına söylediği sözler sizi bağlıyor mu?
size "ananı al da git" "artistlik yapma lan" demediğine göre, Sizin ondan farkınızı açıklarsanız sevinirim?
Ahmet mehmete küfür etti, öylese kamil de ahmete küfür etme hakkını mı kazanıyor diyorsunuz yani? Pek anlayamadım bu mantığınızı?
BU mantıkla, sizin başbakana küfürünüz ya da hakaretinize kızan birisi de sizin yakınlarınıza sövdüğünde haklı mı olur acaba? Hani Türkiye Cumhuriyeti başbakanına küfür eden, temsil ettiği ülkenin vatandaşına da küfür etmiş sayılır mantığından hareketle diyorum?
:)
Değerli görüşlerinizi esirgemeniz temennisiyle...
erolbasci tarafından 10/3/2008 9:32:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
Erol bey,
Bu yazı,bir yazı dizisinin başlangıç yazısıdır.Bu ne demek oluyor?Demek oluyor ki daha da yazacağız bu konuda.Ve demek oluyor ki söylediklerimizi destekleyecek şeyler yazacağız.Yani sabı r edeceksiniz bazı şeyleri görmek için.Bu bir.
Öte yandn başbakan ile ilgili sözlerinize cevap yazmadım.Çünkü;bu konu hakkında ayrıntılı bilgi yazı dizisinin siyasi ayağında verilecek ve merakınızda o zaman dinmiş olacak.Bu iki.
Birde bir ülkenin başbakanı -ananıda al git,lan-artislik yapma...vs- gibi sözleri söyleyebiliyorsa,vatandaşıda bunu gayet rahat söyler.Kaldı ki benim pislikten kastım yaptığı yanlışlardı.Bu da başka bir husus.
Özetleyecek olursam;Bu bir yazı dizisinin ilk yazısıdır.Ve bu yazı dizisinde bir siyasi bölüm olacak.Bu bölümde başbakanın diyalogla bağlantısını öreceksiniz.
Teşekkür ederim...
Değerli gezgin kardeşim, yorumumu da alıntılayarak cevap vermişsin.
Ancak zaten yorumumun içinde olan, s,ize ait paragraftan aladıklarınıza dair bir alıntı yapmış, ve bu paragraftan nasıl olur da pislik kokan cümleler neticesine ulaştığınızı merak edip sormuştum:)
Oysa siz, konuyla alakalı olsun elma armut karışmasın türü cevaplar yazmışsınız???
Sanırım ilk yorumumu okumaya fırsatınız olmadı:)
Sizin eklediiniz bir paragraf, ve o paragraf hakkındaki düşüncelerinizi, çıkarımlarınızı irdelemiştim..
Sadece bir paragraf hakkında görüş yazdım ancak ona dahi cevap vermemişsiniz.
Keza yine, siz konuyla ilgili görüp cünmle arasına sıkıştırdığınıza göre, Türkjiye Cumhguriyeti Başbakanı hakında söylediğiniz sözlerden bahsetmiştim. Siz ne kadar bu konuyla ilgili bulup yazınıza aldıysanız ben de o kadar ilgili bulup, bir insanın vatandaşı olduğu bir ülkenin başbakanı hakkında bu türdfen ifadeler kullanılmasına dikkat çekmiştim.
Diğer bütün yazdıklarınız için bu ifadeler ipucu veriyor ve bakış açınızı yanzıtıyor çünkü.
Alıntı yaptığım paragraf ve sizin bu paragrafla ilgili görüşlerinize nasıl ulaştığınızı, o paragraftan sizi "pislik kokan cümleler" "vatana bile çamur atıyorlar" sonucuna ulaştıran sebepleri, Fetullah gülen bahsi ile, hatta sizin deyişinizle cemaatin değil sadece papaya mektup bölümü ile "Kokarca gibi kokan ülkenin başbakanı" konusunu birbirine nasıl bağladığınızı gerçekten merak ediyorum..
erolbasci tarafından 10/3/2008 2:14:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Konu sayfalarca sürecek yorumlara gebe bir konu... ancak...
Anlamını bilecek kadar kalp gözü açık olanlar için tek cümle yeterli olsa gerek... Gerisi hikâyedir
LA İLAHE İLLAHLAH MUHAMMEDUN RESULLULLAH
Rom@ntik
Kutlarım.Gerçekten son söz söylenmiş.Gerisi hikaye.
Kimi kandırıyoruz değil mi ?
Yaradanı olmadığına göre kendimizi mi ?
Son yorum olarak şunları yazıp cevaplamaları kapatacağım.Arkadaşlar ben hiç bir cemaat ya da siyasi oluşum içinde değilim.Kendi halinde bir yaza-çizerim.Bu nedenle şunu çok net söyleyebilirim ki hiç bir oluşuma dahil olmadığımdan dolayı tarafsız yorum yazabiliyorum.
Buna ister inanırsınız,ister inanmazsınız.Burada bu mektupla bir konu üzerinde duracağım.O konu da DİNLER ARASI DİYALOG konusudur.
Bu nedenle yazılan eleştirilerde bu nokta göz ardı edilmemelidir.Ben tüm arkadaşlara saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum.Allah'a emanet...
Bab ı esrar'a cevabım;
=================================================
ey iman edenler bilinz ki fitne adam öldürmekten daha büyük günahtır(bakara 217 )kardeş tamm ki nur cemaati senin hoşuna gitmiyor yaptığı yalnışlıklardan bahsediyorsun tamm sen tabi olma neden fitne çıkarıyorsun ?herkesin aklı başında şükür.Bırakalımda herkes kendi amaline kendisi karar versin.kimsenin kiramen katibi değiliz ki onlar bile demiyorler ki yazarken günahı neden işledin diye...şuan fitne uykudadır uyandırana lanet olsun hadisine dahil olmazsınız inşallh...Ne diyor ayette Allaha gden yollar nefesler adedincedir onu beğenmediysen başka yol tuttur.siyasi boyuta gelincede inan bana Allah herşeyi senden fazla görendir ayrıca onun merhametinin ancak cüzünün cüzü sana yansıyanıdır.meraklanma onların çizgilerinden ziyade kendi çizgilerimize baksak iyi olcak..papalar aslında bizim içimzde hemde kalbimizin en güzel köşesinde inan bana yok hayır diyorsan hayatına bir bak her köşesi onlarla dolu kaç kez boykot edebildiğini düşün.en basit ciğerine çektiğin nefeste bile onlar yani sigaralar işte sorun o veya bu değil akl-ı selim her insan bu sorunun bir parçasıdır.selametle...
=================================================
Şimdi bu yoruma ne deyeceğimi şaşırdım.Bu yorumu yazan bir insanda şu ruh halleri vardır:
1-Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
2-Tembellik.
İkiside birbirinden beterdir.Bakın sevgili kardeşim herkes Allah'a farklı yollardan ulaşabilir.Beb şahsım adına kimseye illada bu yolu seçeceksin demedim.Demem de.Ama ortada bir gerçek var.O da birileri bu dinin temel kaidelerini bilerek ya da bilmeyerek zaafa uğratacak şeyler yapıyor.
Bende bir Müslüman olarak görevimi yerine getiriyor ve insanları sesimin ulaştığı kesimleri uyarıyorum.Siz ister kale alırsınız,ister almazsınız.
Ha dersiniz ki nasıl zaafa uğratıyor?O zaman yazının sonraki serisini bekleyiniz.
Saygılar efendim...
Kamter'e cevaplarım;
=================================================
sevgili gezgin kardeşim s.aleyküm. gencadam.net sitesini ziyaret etmeni tvsiye ederim. muhterem f.gülen hocaefendiyi tanımıyor ve ne yazık ki iftira atıyorsun. ayrıca kur'an dan örnek veriyorsun ama sana tavsiyem kur'anın bütününü oku. dediğim gibi bu sadece tavsiye mümin bir kardeşinin tavsiyesi. hürmetlerimi arzederim. hocaefendinin hizmetleri bellidir. herkeste takdir etmek zorunda değildir. mesela mektubun başındaki cenap kelimesine takılmışsın. edebiyatı bilen kişi bu kelimenin eskiden beri neler için ve nelere kullanıldığını bilir. edebiayatı ve osmanlıca türkçesini bilenler cenap kelimesinin nasıl kulanıldığını bilir. Allah vicadan ve akıl muvazenesi versin cümlemize. hoşçakal kardeş.
=================================================
Bahsi geçen siteyi biliyorum efendim.Sık sıkta ziyaret ederim ilk olarak bunu söyleyeyim.Sonra Gülen beye iftira atmışta değiliz.Gülen beyin yazdığı bir mektubun tahlilini yaptık.Ve satır aralarına gizlenen yanlışları deşifre ettik.Bunu da yaparken yorumlarımızı açık ve net bit şekilde yazdık.BU BAĞLAMDA ALINTI YAPTIĞIM PARAGRAF VE YORUMUM ARASINDA UYUMSUZLUK NEREDE VAR?VE BEN YANLIŞ YAZDIYSAM DOĞRUSU NE?Yazarsanız sevinirim.Ve bilemeniz gereken bir şey daha:Ben Kuran-i Kerim'i okuyan birisiyim.AAllah'a bin şükür ilgili bir diplomam da var.Hatta bu akşam bile mübarek gece olmasından dolayı okumuş ve siteye gelip yorumlarınıza cevap yazmışımdır. Bu ilk yorumunuza cevabım..
=================================================
De ki: "Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah'a ibadet edelim. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilah edinmesin." Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun, biz müslümanlarız." ali imran 64
gezgin kardeş. bu sureyi oku ve bilgilerini insanlara islamı anlatmak yolunda kullan. daha faydalı iş yapmış olursun. baki selam.
=================================================
Ali-i İmran suresinden bir ayet alıntısı yazdınız.Bende bu ayetin sön sözünü yazıyorum ve bu yorumunuza yorumumu noktalıyorum: "Şahit olun, biz müslümanlarız." (Al-i İmran 64)
=================================================
Soru: Münafık veya kafir birine 'Efendim' diye hitab etmek Hadis-i Şerifce men edilmişken, neden Hocaefendi mektubunda 'Papa Ali Cenabları' diyerek hitab etmiştir?
“Papa Ali Cenabları” bir taltif veya tazim değil, bir diplomatik uslubtur! Efendimiz (SAV) , nasılki Hristiyan Bizans Kralı Heraklius’u yazdığı mektubunda, “Rumların Büyük Reisi Heraklius’a” (bakınız.M.Hamidullah, İslâm Peygamberi, I/219) ifadesinde geçen 'Büyük Reis' hitabı nasılki bir diplomatik uslub ise , aynı şekilde 'Papa Ali Cenablarıda' veya "Hazretleride" bir övgü veya tazim değil, Diplomatik bir uslubtur! Efendimiz (SAV) ‘min bir Devlet Başkanı olarak , komşu Devlet Reislerine gönderdiği Mektublarda sizin yukarıda belirttiğiniz şekliyle hem Allah’ın İsmi ile başlaması söz konusu isede , örneğin yine Hudeybiye Barış Antlaşmasında imzaladığı Sözleşmede , muhatabların isteği üzerine sadece kendi isminin geçtiği “Muhammed” şeklinde imza attığını gözden uzak tutmamak lazım.
Hudeybiye Barış Antlaşması , İslam’ın müşrik ve gayrimüslimlerle Diyalog kurmasına zemin hazırladığı ve bu vesile ile İslam’ın temsil edilmesine ve tanıtılmasına imkan sağladığı bir dönem olması ayrı bir husustur , Efendimiz (SAV) ‘in diğer Devlet Başkanlarına yazdığı doğrudan Tebliğ içeren mektublar yazması ise apayrı bir husustur ! Siz dininizi temsil etmeye çalıştığınız muhatabınıza herhalde ; “Ey ebedi cehenneme namzed kişi“ kabalığında Hitab edecek değilsiniz! Pek muhterem Yüksek Mühendis Ahmet Beyfendi veya Saygıdeğer Prof.Dr. Mehmet Bey nasılki bir övgü değil bir diplomatik ünvandır . Hadis-i Şerifde geçen "Efendi demeyin" , onu övmeyin anlamındadır. Yoksa , günümüzde bir çok meslek dalındaki insanlarada "Efendi" diye hitab edilmektedir. Diploması terminolojisinden bihaber olan kardeşlerimizin , “Ali Cenablarını” bir övgü ifadesi olarak görmeleri onların bu noktadaki bir Diplomatik uslub fukeralığının göstergesidir
=================================================
İlk olarak şunu söyleyeyim 'Cenab' kelimesi bir diplomatik terim değildir.Devlet erkanında bu kelimenin yeri yoktur.Bu kelime din esaslı bir kelimedir.Çünkü Peygamber efendimizden(S.A.V) bahsederken biz de Cenab-ı Peygamber diye bahsediyoruz.Bu bi.Ve Peygamberimizin(S.A.V) Bizans Kralına direk olarak kıral diye hitab etmesi diplomatik bir dil ve uslüptur.Bu da iki.
Kaldıki sözünü ettiğiniz Bizans kıralına gönderilen mektuba 'BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM' diye başlanmıştır.Yani Allah (cc)'nin adıyla başlanmıştır.Ama Gülen beyin mektubunda yıkama-yağlama esastır argo tabirle.
Ve birde şunu hatırlatayım:Diplomasi dilinde -dr,prof.doc ves- ünvanlar kullanılmaz.Kaldi ki bunlar diplomatik ünvan değil akademik ünvandırlar.Bir diplomatik ünvan olsa olsa şu şekilde olabilir: -başbakan,dış işleri bakanı,ekonomi bakanı vs-
Aslında bu tabirlerde bir diplomatik ünvan değiller.Ama devlet erkanından bu şekilde bahsedilir.Kaldıki Gülen bey bir diplomat değildir.O halde diplomatik dil kullanması da bir o kadar yersiz olurdu.Çünkü diplomatik lisan bir diplomat tarafından kullanılır.TEKRAR YAZAYIM DİPLOMATİK LİSAN BİR DİPLOMAT TARAFINDAN KULLANILIR.E sizde takdir edersiniz ki Gülen bey bir diplomat değil 'RAB'BİN ACİZ(!) BİR KULUDUR'
Size de teşekkürlerimi sunuyorum efendim...
Melihdenizoğlu beye cevabım;
Tüm yazdıklarınız çarpıcı şeyler.Araştırmağa değer.Ama dostum benim tahlilini yaptığım konunun dışında kalan şeyler.BEN DİNLER ARASI DİYALOG diye nam salan bir olgudan bahsediyorum.
Umarım yorumlarınız eğer olursa tabi bu doğrultuda olur.Teşekkürler efendim...
Hipokondriyak'a cevabım;
=================================================
carmenmir'e bir çok konuda katılıyorum.. Atatürkçü bir genç olarak ve hatta ADD ile çok içli dışlı olmama rağmen bu şekilde yazıları her iki tarafada yakıştıramıyorum.. Bir topluluğun önce içine girmek gerekiyor, içine girip çok iyi tanımak gerekiyor. Ondan sonra kaleme almak gerekiyor. Araştırmak bile gereksiz geliyor bana göre bu konuda. Neden mi? Senin gibi düşünenlerin yazılarını okuyorsun ve aa bak böyleymiş diyoruz. Ama durum belki de öyle değil. Madem bu kadar merak ediyorsunuz o cemaati, madem bu kadar ağır ithamlarda bulunuyorsunuz o zaman o cemaatin içine giriniz.. Evet açık ve net söylüyorum girin içine, onları tanıyın, tanıdığınızı sanmayın altını çiziyorum tanıyın onları ! Bu hangisi olursa olsun girin ve tanıyın !
=================================================
Sevgiili dostum daha evvel bir arkadaşın daha yorumuna cevaben yazmıştım.BENİM BU CEMAATİ NE KADAR TANIDIĞIMI SİZ HAYAL BİLE EDEMEZSİNİZ.Bu bir.
İkincisi:Bir yazı yazılmadan önce araştırma yapılır.Bu tarz bir kitap yazılırken araştırma yapılır.Araştırmakta zaten tanımağı getirir.Yani söyledikleriniz,eleştiri diye yazdıklarınızın eleştiri mahiyeti yok.
Bu nedenle daha sağlam eleştirilerde bulunmanızı temenni eder saygılar sunarım size de....
erolbasci beye cevabım;
=================================================
"hala bizi yöneten gittiği yerde adeta kokarca gibi pis pis kokular yayan bu ülkenin başbakanı mı suçlu?"
Yazarın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı hakkındaki şu eklemiş olduğum görüşü kendisini nispeten ele veriyor bence.
Yazıda bahsedilen, Fetullah Gülen cemaatinin, hem doğru hem de yanlış işleri benim de dikkatimi çekiyor zaman zaman.
Ancak hiç bir zaman, kendi ülkesinin, halkının temsilcisine bu denli ağır hakaret edebilecek türden bir kin ve nefret dolu ruh dünyasının temsilcilerinden olduğunu düşünmüyorum.Şayet varsa Gülen cemaatinin bir kusuru, Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığına bu denli hakaret edecek kadar gözüdönmüşlükten daha kötü ve tehlikeli olduğunu düşünmüyorum.BU eleştiri değildir.Bu türden ifadelerin sahiplerinin, herhangi bir masum, mütedeyyin, çağdaş, doğru, dürüst bir kavramın yanında saf tutabileceğine ihtimal veremiyorum.
Dışarıdan bakılınca, yazının bıraktığı izlenim ne yazık ki içeriğinden çok bu yöndeki sakilliğin sırıtması şeklnde.
Kaldı ki yapılan alıntılarda, yazar kendi dünya görüşüne uygun çıkarımları eklemiş. Alıntılanan paragrafla da daha çok ilgisi olmayan yorumlar bunlar.Alt ve üst paragraftaki anlam bütünlüğünü bir tarafa bıraksak dahi, alıntı yapılan o paragrafların bir çoğundan yazarın çıkarımlarını yapabilmek gerçekten çok zor:)
Paragraf:
"İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanılacak olan Müslümanlardır.Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlaşılmanın büyük ölçüde azalmasına katkı sağlayabilir.Müslüman dünyası,İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog sürecini bağrına basacaktır.’"
Yazarın bu paragraftan anladığı ise şöyle ne yazık ki? Gerçekten akıllara zarar bir algı;
"Şu paragraftaki pislik kokan cümlelere bakar mısınız?İslam’ın asırlar boyu yanlış anlaşıldığını ve bunda en büyük suçlunun da yine bizler olduğunu yani Müslümanlar olduğunu söylemekte.Bu gafil ya ağzından çıkanın ne demek olduğunu anlamıyor ya da gerçekten başta Müslümanlar olmak üzere bu vatana bile bile çamur atıyor."
Pislik kokan cümle nedir anlayamadık?
Batı dünyasının İslamı yanlış anlamadığını mı aslında söylemek istiyorsunuz?
Batı dünyasında, İslama derin bir saygı, hoşgörü, adeta Müslümanları "kucaklamak isteyecek kadar" bağırlarına basma havası mı seziyordunuz siz yoksa?
Batı Hristiyan dünyası böyle bir kucaklama nöbeti geçirmiyorsa, onları "Niçin bizi anlamaya çalışmadınız" diye mi suçlamak gerekir? Yoksa Biz müslümanlar kendimizi yeteri kadar iyi anlatamadık, tanıtamadık diye, kendimizi mi?
Sonra "Vatana bile çamur atmak" kavramı nereden çıktı. Nasıl olabiliyor da bu paragraftan böylesine bir anlam çıkartılabiliyor anlamak mümkün değil. İyi niyet ve samimi bir yanlış algılamayla izah etmek çok zor.
Alıntılar yapılan yazının aslını okumadım, ancak buraya yapılan alıntılar ve o kısımlara dahi bakış açısını gördükten sonra gerçekten çok talihsiz bir algı körelmesi, saptırması etkisinde kalan ülkem insanı için üzüldüm..
İlginç yanı, bir taraftan irticacı, gerici, şeriatçı vb. türü suçlamalara maruz kalan bir kesim, meğerse müslüman bile değil, haçlılara hizmet eden bir gurupmuş türünden saçma sapan bir sonuç çıkartmak işten bile değil yazıdan:)
Temelde İslamı, ve müslümanları karalamak adına, karalandığı yer ve mekanlar belli olan ,genel geçer yazıların etkisinde kalan bir çalışma gibi görüyorum bu yazıyı.
Ancak, yazarın görüşü de böyleymiş ne yapalım diyerek, farklı bakış açılarından da faydalanmayı önermek istiyorum.
Günün yazılarının da artık "SİYASİ CEMAAT"ler tarafından manüple edildiğini bu vesileyle bir kez daha görmüş oluyorum.Belirli bir dünya görüşü al gülüm-ver gülüm ilişkisi içinde Günün Yazısı seçimini sulandırıyor anlaşıldığı kadarıyla.
Yorum bırakanların benzer yazılarda hep benzer kişler olması tesadüf olamaz herhalde bunca.
Selam ve saygıyla yazara...
=================================================
Bu yazıya şunu yazarak başlayacağım:'EL İNSAF'.Hangi yazı vardır ki benim yazdığım kadar teferruatlı ve sözlerinin bizzat muhattabına ait olduğunu belirterek yazılmış olsun?
Dostum Allah aşkına bu yazıda alıntı yaptığım paragrafla yorumlarım arasında ne çelişki var?Buna nasıl kanaat getirdiniz çok merak ediyorum.
Beni de bilgilendirir ve bunu açıklarsanız çok çok sevirim.Kaldıki BEN CEMAATİN GENEL MANADA YAPTIĞI HİZMETLERDEN BAHSETMEDİM.MEVZU BAHİS KONU BU DEĞİL.KONU DİNLER ARASI DİYALOG.YAZACAĞINIZ YORUMDA BUNUNLA ALAKALI OLMALI.YUKARIDA YAZDIĞIM GİBİ TARTIŞMA BÖYLE YAPILIR.YOKSA ELMA VE ARMUTLAR KARIŞIR...
Dahası beyefendi bu bir köşe yazısıdır.Ve bu tarz yazılarda yazar kendi fikrine göre yorum yazar.Bu türün kaidesi bu dur.Defalarca söyledim ama anlamamakta ısrar var.Bunu anlamış değilim.
Ha bana bu konuda güven yoksa,yani köşe yazısının ne olduğu konusunda yazdıklarıma itimat yoksa,araştırın bulun ve siz öğrenin.
Ayrıca yazınızda benim yorumumu anlamadığınızı söylüyorsunuz.Dostum benim yazdıklarımı sizin gibi anlamamaış kaç kişi var acaba bu sitede?Şunu deyebilirim ki size bir daha açıklama yazma gereksinimi duymuyorum.Anlamadığınız paragrafları lütfen tekrar okuyunuz.Zira bundan daha yalın bir uslüp bulamazsınız.
Ve son olarak şu sözlerinize cevap vereeğim.Yazının İslamı ve Müslümanları karalamak adına yazıldığını söylüyorsunuz.Eğer ben yanlış anlamadıysam.Halbuki Gülen Bey değil mi İslamın yanlış anlaşıldğını ve bunun da tek suçlusunun Müslümanlar olduğunu söyleyen.Ve buna karşı çıkan ben değil miyim.O halde kim kimi karalıyor?
Bu kadar açık olan bir gerçeği görmemek de algı körelmesi değil bence.Algının kör olması demek sanırım.Size de saygılarımı sunarım...Ve daha doğru ve de daha titiz telerle karşıma çıkmanızı temenni ederim...
N.HATUN Hanıma cevabım;
=================================================Değerli arkadaşım yazınızı yorgun olmama rağmen okudum.Ama ilk kez fikrimi açıklama konusunda tereddütlerim var.Çünkü ben tartışma ortamlarında rahatsız oluyorum bu yazıda da isim belirtilerek direk muhataba söylenmiş sözler var .Bence muhatabı bu sorulara cevap versin.Biz gerçek müslümanları zan altında bırakan söylemleri var.Samimi inançlı ve milliyetçi kesim olarak rahatsızlık duydum.Selam ve saygılar.
=================================================Yazınızda muhattabının cevap vermesi gerektiği hususunda bir yorum yazmışsınız.Katılıyorum.Ancak bu ve benzeri tarzda ki yazılarımızı ilgili yerlere göndermemize rağmen malesef bir cevap alamadık.
Dahası bazen çok ağır ithamlarla bile karşılaştık.Saygılar efendim....
Rom@ntik Bey'e...
Sn. gezgin 1985
=================================================
Öncelikle fikir ne olursa olsun, yazı bu hale gelene kadar oldukça emek sarfetmişsiniz bu belli.
Emeğiniz için teşekkürler...
Fakat bilmeniz gereken birşey var...
Bu yazı belki de, sayfadan kalktıktan sonra bile çok üzüleceksiniz... buna peşinen hazır olun...
Çünkü "edebiyat sitesi olmasına rağmen" edep dışı çok ithamla, aşağılanmayla, alaylı ifadelerle karşılaşacağınızı düşünüyorum.
Ahkâm kesmek değil... başımdan geçti, bunun için tahmin ediyorum...
Fikriniz ne olursa olsun... size, karşıt fikri saygı çerçevesi içinde belirtebilecek üye sayısı oldukça az maalesef...
Fikri tartışmayı, belden aşağı vurmak için kişisel hakaretlere döndürebilecek ifadelerle karşılaşabilirsiniz.
Özelden üstü kapalı tehdit mesajları da alabilirsiniz (!)
Durum böyle olursa lütfen yönetime mesajı bildirin...
İnşallah ben yanılırım ve düzeyli bir fikir alışverişi olur ama inanın buna inancım çok az... maalesef !
" Doğruyu bulmanın yolu : Yanlışı öğrenmekten geçer "
Sanmıyorum ki; karşıt fikir dahi olsa, kimse size...
kardeşim bak... şu... şu... şu... konuları yazmışsın ama, doğrusu budur diyebilecek üye yok kanısındayım.
İşin en kolayı : Belden aşağı vurup alaya almak olduğu için bu seçeneği seçeceklerdir :(
Oysa olması gereken; eğer yazınızda katılmadıkları bölüm varsa, bunu madde madde sıralayarak doğrusunu göstermekten ya da ispattan geçer.
Belge ve bilginin ışığında...
Yine de tüm bu yazdıklarımda İnşallah yanılan ben olurum diye dua edeyim...
Allah kolaylık versin
=================================================Alıntı yaptığım yorumunuzla benim yukarıda yazmış olduğum yazımı testeklemişsiniz.Çok çok teşekkür ederim.Saygılar sunarım ve katkılarınızı beklerim....
Selam ve saygılar sunarak başlayacağım yorumlara cevabıma.Efendim ilk önce şunu yazmalıyım:Tartışma adabı vardır.Bu adaba göre muhattabınızın söylediklerine göre sizde fikirlerinizi söylersiniz.Dünyanın neresine giderseniz gidin bu böyledir.BU BAĞLAMDA BENİM DE YAZIMDA BİR MEKTUBUN TAHLİLİ OLDUĞUNU VE YORUM YAZAN ARKADAŞLARIN DA BU MEKTUPTA YAZDIĞIM ELEŞTİRİLERE MUKABİL YORUM YAZMALARI GEREKTİĞİNİ SÖYLEMEM GEREK.
Yani,söylediğim bir sözde haklılık payı yoksa neden yok?Niçin ben haksızım?Bunlarla eleştiri yazmanız gerekir.BU NEDENLE YORUM YAZAN ARKADAŞLARDAN VE YAZACAK OLAN ARKADAŞLARDAN TEKRAR RİCA EDİYORUM,BANA BENİM YAZDIĞIM ŞEYLERDEN BAHSEDİN.YAZMADIKLARIMDAN DEĞİL.
Şimdi tek tek isim isim cevap yazacağım....
kutlarım öncelikle emeklerinizi yazınızı günün yazısı olarak değerli yazar ....
olayları irdelemeniz takip edip anlamaya algılamaya çalışmanız çok güzel ...
bağımsız düşünen biri olarak nacizane tavsiyem kişileri ve olayları tarafsız bağımsız ön yargısız anlayıp çözmeye çalışın..
bizler; “ tüm kitaplara ve peygamberlere inandık tüm insanlar kardeştir” düsturundan hareket ederken şunu da hiç aklımızdan çıkarmamalıyız ..
" hüküm onu yaradana aittir .."
ben ancak en iyi kendimi tanırım ve ancak kendi davranışlarımı yargılayabilirim …
kişinin etrafa zararı varsa onun da yolu yöntemi belirlenmiştir...
bizi felakete sürükleyen kişilik gelişimimize sekte vuran cüceleştiren en büyük belâ zan larımız ön yargılarımızdır ...bu tür olaylarda kendi bilgimiz algımız seviyemizce kesin sonuçlar çıkarmak pek sağlıklı bir karar olmaz …
(.bu yaşta bunu düşünürken ileri yaşta aynı konuyu farklı yorumlayabilirsiniz bakış açınızda yaşadıkça farklılıklar olacağından....)
ki sanırım siz de toplumun düşüncelerini öğrenmek istiyorsun bu yazınızla …
kişi isimleri hiç önemli değil ..xyz..= kul => acz
kişilerin sözleri değil davranışları insanlığa hizmetleri önemlidir ...
esas olan niyettir...
ki biz bilmiyoruz aciz kulun niyeti ne ..?
kendisi ve Allah bilir…
her zaman iyi niyetli pozitif düşünce yaklaşım ve davranışları destekliyorum ...
tartışmalara… kavgalara … savaşa kişisel hesaplara … kötü niyetlere HAYIR ..!
iyi niyetli pozitif düşünce yaklaşım davranış ve uygulamalara EVET …
iyi niyetlerin kol gezdiği tüm insanların kardeş olduğu bir dünya diliyorum…
sevgim saygım selamlarımla…
Bu yazının içeriğine karşı zıt fikirde olan insanlar mıdır bölücü olan?islama ,dünyaya,insanlığa hizmet eden kişiler de mi bölücü?şaşkınlık içerisindeyim bu tür yorumlar karşısında.Türkiye Cumhuriyeti nin en doğusunda bir ilde yaşıyorum şu anda.Siz bölücülük yapanların kim olduklarını bilmiyorsunuz yada bilmek istemiyorsunuz.bu cemaatin içinde olan hangi birey sizin bir yakınınıza yada tanımadığınız bir Türk askerine silah çevirdi?onu öldürdü?hiç biri.bölücülüğün ne olduğunu ve kimlerin bölücü olduğunu öğrenmelisiniz.Bayrağına ,dinine ,diline,vatanına sahip çıkmayan insanlar için üzülüyor ve öfke duyuyorum.uykudasınız.Allah hidayet versin hepimize.
carmenmir tarafından 10/2/2008 10:46:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Günün yazısını ve yazarını kutlarım.
Araştırma yapmış,araştırmasını olgun bir dille dile getirmiş.
Burası bir edebiyat sitesi ama edebe mugayyir pek çok şeyle karşılaştık ,çoğu kişinin sesi ve solığu çıkmadı.Hiç kimse başkasının söylediklerini ve yazdıklarını tamamen ya da kısmen kabul etmek zorunda değil.Herkesin kendi inançları ve doğruları var.Bunları bir yazıyla değiştirecek değil.
Saidi Nursi hz. büyük zat oluşu hepimizce malum.
Yalnız Nur cemaatinin ardına saklanıp bölücük yapmaya çalışanları da görüyoruz.Bu sitede ve her yerde oldukça fazla var onlardan .Onları da biz biliyoruz.Ülkemizi parçalayıp bölmek ve birilerine peşpeş çekmek emelindekiler elbette bu tarz yazılardan rahatsız olacaklardır.Bildiğiniz güzellikler varsa paylaşın okuyalım. Mesajlarla sataşmak edeb değildir.
Hele de herkese yağ çeken, renksizllerden Allah'a sığınırım.
sağlıcakla
ey iman edenler bilinz ki fitne adam öldürmekten daha büyük günahtır(bakara 217 )kardeş tamm ki nur cemaati senin hoşuna gitmiyor yaptığı yalnışlıklardan bahsediyorsun tamm sen tabi olma neden fitne çıkarıyorsun ?herkesin aklı başında şükür.Bırakalımda herkes kendi amaline kendisi karar versin.kimsenin kiramen katibi değiliz ki onlar bile demiyorler ki yazarken günahı neden işledin diye...şuan fitne uykudadır uyandırana lanet olsun hadisine dahil olmazsınız inşallh...Ne diyor ayette Allaha gden yollar nefesler adedincedir onu beğenmediysen başka yol tuttur.siyasi boyuta gelincede inan bana Allah herşeyi senden fazla görendir ayrıca onun merhametinin ancak cüzünün cüzü sana yansıyanıdır.meraklanma onların çizgilerinden ziyade kendi çizgilerimize baksak iyi olcak..papalar aslında bizim içimzde hemde kalbimizin en güzel köşesinde inan bana yok hayır diyorsan hayatına bir bak her köşesi onlarla dolu kaç kez boykot edebildiğini düşün.en basit ciğerine çektiğin nefeste bile onlar yani sigaralar işte sorun o veya bu değil akl-ı selim her insan bu sorunun bir parçasıdır.selametle...
eğer burası bir edebiyat sitesi ise edebiyat değeri taşıyan eserler görüp okumak istiyorum.bütün bu saçmalıklarınızı kendinize saklayın ve insanların dini siyasi görüşlerini etkileyecek yazılar yazmaktan kaçının.bu yazıyı burada görmek beni çok rahatsız etti.siz nur cemaatini bırakında buradaki insanlara bakın.onlar hakkında propaganda yapın dilerseniz.Buna dahi hem yasal hemde toplumsal olarak hakkınız bulunmadığını biliyorsunuz.burası dediğim şu anda yaşadığım ülkenin en doğusunun bir köyü.sence hangi topluluğun bu ülkeye ,diline,bayrağına zararı bugün ve gelecekte daha fazla olacaktır.Nur cemaati dediğiniz toplulukla ilgili yeterli bilginizin olduğunu sanmıyorum.Kulaktan dolma ve insanların birbirini doldurmasıyla söylenen yazılan şeyler.Bu cemaat ile hiç bir ilgim olmamasına rağmen ,topluluğun neler yaptığını nasıl bu ülkeye ve insanlığa faydası olduğunu biliyorum.Bu cemaat ile ilgili net ve en açık bilgiyi Kuran ı Kerimin Nur süresinde bulabilirsiniz.
carmenmir
ARKADAŞIM AYNEN SANA KATILIYORUM...
DOĞRU YOLDASIN..
SANA VE DÜŞÜNCELERİNE SONSUZ SAYGIMLA..
CARNEMİR TEŞEKKÜRLER ARKADAŞIM...
Soru: Münafık veya kafir birine 'Efendim' diye hitab etmek Hadis-i Şerifce men edilmişken, neden Hocaefendi mektubunda 'Papa Ali Cenabları' diyerek hitab etmiştir?
“Papa Ali Cenabları” bir taltif veya tazim değil, bir diplomatik uslubtur! Efendimiz (SAV) , nasılki Hristiyan Bizans Kralı Heraklius’u yazdığı mektubunda, “Rumların Büyük Reisi Heraklius’a” (bakınız.M.Hamidullah, İslâm Peygamberi, I/219) ifadesinde geçen 'Büyük Reis' hitabı nasılki bir diplomatik uslub ise , aynı şekilde 'Papa Ali Cenablarıda' veya "Hazretleride" bir övgü veya tazim değil, Diplomatik bir uslubtur! Efendimiz (SAV) ‘min bir Devlet Başkanı olarak , komşu Devlet Reislerine gönderdiği Mektublarda sizin yukarıda belirttiğiniz şekliyle hem Allah’ın İsmi ile başlaması söz konusu isede , örneğin yine Hudeybiye Barış Antlaşmasında imzaladığı Sözleşmede , muhatabların isteği üzerine sadece kendi isminin geçtiği “Muhammed” şeklinde imza attığını gözden uzak tutmamak lazım.
Hudeybiye Barış Antlaşması , İslam’ın müşrik ve gayrimüslimlerle Diyalog kurmasına zemin hazırladığı ve bu vesile ile İslam’ın temsil edilmesine ve tanıtılmasına imkan sağladığı bir dönem olması ayrı bir husustur , Efendimiz (SAV) ‘in diğer Devlet Başkanlarına yazdığı doğrudan Tebliğ içeren mektublar yazması ise apayrı bir husustur ! Siz dininizi temsil etmeye çalıştığınız muhatabınıza herhalde ; “Ey ebedi cehenneme namzed kişi“ kabalığında Hitab edecek değilsiniz! Pek muhterem Yüksek Mühendis Ahmet Beyfendi veya Saygıdeğer Prof.Dr. Mehmet Bey nasılki bir övgü değil bir diplomatik ünvandır . Hadis-i Şerifde geçen "Efendi demeyin" , onu övmeyin anlamındadır. Yoksa , günümüzde bir çok meslek dalındaki insanlarada "Efendi" diye hitab edilmektedir. Diploması terminolojisinden bihaber olan kardeşlerimizin , “Ali Cenablarını” bir övgü ifadesi olarak görmeleri onların bu noktadaki bir Diplomatik uslub fukeralığının göstergesidir
De ki: "Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah'a ibadet edelim. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilah edinmesin." Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun, biz müslümanlarız." ali imran 64
gezgin kardeş. bu sureyi oku ve bilgilerini insanlara islamı anlatmak yolunda kullan. daha faydalı iş yapmış olursun. baki selam.
sevgili gezgin kardeşim s.aleyküm. gencadam.net sitesini ziyaret etmeni tvsiye ederim. muhterem f.gülen hocaefendiyi tanımıyor ve ne yazık ki iftira atıyorsun. ayrıca kur'an dan örnek veriyorsun ama sana tavsiyem kur'anın bütününü oku. dediğim gibi bu sadece tavsiye mümin bir kardeşinin tavsiyesi. hürmetlerimi arzederim. hocaefendinin hizmetleri bellidir. herkeste takdir etmek zorunda değildir. mesela mektubun başındaki cenap kelimesine takılmışsın. edebiyatı bilen kişi bu kelimenin eskiden beri neler için ve nelere kullanıldığını bilir. edebiayatı ve osmanlıca türkçesini bilenler cenap kelimesinin nasıl kulanıldığını bilir. Allah vicadan ve akıl muvazenesi versin cümlemize. hoşçakal kardeş.
kemter tarafından 10/2/2008 5:31:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
ben anafem derhanesinde matematik ögretmenliği yaptım efendim..evet içinide dışınıda biliyorum..bu arada bu kadar ögrenci kapasitesi her derhanede olsaydı o kadar ögrenci içinden mutlaka 100lere giren çıkardı...unutmadan bize cahil lazım degil...okumuş cahil hiç degil efendim...hep onlardan korkarım..kıt beyinlerden...kafasını degilde beynini örten insanlardan...yabazlaşmış ürümüş itlerden
melihdenizoglu tarafından 10/2/2008 5:06:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
egitim için kurs evlerine doolmuş ögrenciler...kimse kalk ders çalış demiyor...kalk namazını kıl....bugün öss için ne yaptın:))pardon bugün Allah için ne yaptın?...
Siz onların içinde yer aldınız mı? Böyle dediklerini biliyorsunuz? Sınıfımda onlarca arkadaş yıllardır onların dersanesine gidiyorlar ve inanır mısınız o kadar memnunlar ki! Yiğidi öldür, hakkını yeme! Adamlar her sene ilk 10da kaç öğrenci veriyor! İnceleyiniz ilk 100ü hangi dersanelerdenmişler? Madem çalış demiyorlar bu öğrenciler nasıl bu kadar başarılı? Bırakın ya eleştirirken bari olumlu yönlerini karalamayın!
nurculuk mu !!!!!aman tanrım!!!!tanrı bizi korusun...aklıma evvel yıllardan kalma bir kesit geliyor..kuran kurslarında çocuklarımıza nohut yutturup şu nasihat ediliyordu:yalan söylersen içindeki nohut şişer ve patlar...şimdi fem dersahanelerinde , anafemde bilmem neyde fatihde orda burda durum ne kadar vahim...abicilik abilacılık....öss ekseniyle bir araya gelmiş beyinleri yıkanan gençlik...suriye modeli egitim ayrımcılıgı...kızlar ayrı hanede..erler ayrı hanede...haremlik selamlık...ve ABD'denyüce yüce vetfalar...hoca efendimiz diyorki...hoca efendimiz dediki...efendimiz kıymetlimiz agamız paşamız.....
ne kadar acı yünümüzün Türkiye'sinde bu bagnazlık....bu gericilik bu yobazlık....egitim için kurs evlerine doolmuş ögrenciler...kimse kalk ders çalış demiyor...kalk namazını kıl....bugün öss için ne yaptın:))pardon bugün Allah için ne yaptın?...ablalar abilerle evlenirmiş..it ürür kervan yürürmüş...evet itler üredi...yobazlar çogaldı...içimize kadar girdi..başımıza kadarda çıktı..
melihdenizoglu tarafından 10/2/2008 2:41:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
nurculuk mu !!!!!aman tanrım!!!!tanrı bizi korusun...aklıma evvel yıllardan kalma bir kesit geliyor..kuran kurslarında çocuklarımıza nohut yutturup şu nasihat ediliyordu:yalan söylersen içindeki nohut şişer ve patlar...şimdi fem dersahanelerinde , anafemde bilmem neyde fatihde orda burda durum ne kadar vahim...abicilik abilacılık....öss ekseniyle bir araya gelmiş beyinleri yıkanan gençlik...suriye modeli egitim ayrımcılıgı...kızlar ayrı hanede..erler ayrı hanede...haremlik selamlık...ve yüce !!!
carmenmir'e bir çok konuda katılıyorum.. Atatürkçü bir genç olarak ve hatta ADD ile çok içli dışlı olmama rağmen bu şekilde yazıları her iki tarafada yakıştıramıyorum.. Bir topluluğun önce içine girmek gerekiyor, içine girip çok iyi tanımak gerekiyor. Ondan sonra kaleme almak gerekiyor. Araştırmak bile gereksiz geliyor bana göre bu konuda. Neden mi? Senin gibi düşünenlerin yazılarını okuyorsun ve aa bak böyleymiş diyoruz. Ama durum belki de öyle değil. Madem bu kadar merak ediyorsunuz o cemaati, madem bu kadar ağır ithamlarda bulunuyorsunuz o zaman o cemaatin içine giriniz.. Evet açık ve net söylüyorum girin içine, onları tanıyın, tanıdığınızı sanmayın altını çiziyorum tanıyın onları ! Bu hangisi olursa olsun girin ve tanıyın !
"hala bizi yöneten gittiği yerde adeta kokarca gibi pis pis kokular yayan bu ülkenin başbakanı mı suçlu?"
Yazarın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı hakkındaki şu eklemiş olduğum görüşü kendisini nispeten ele veriyor bence.
Yazıda bahsedilen, Fetullah Gülen cemaatinin, hem doğru hem de yanlış işleri benim de dikkatimi çekiyor zaman zaman.
Ancak hiç bir zaman, kendi ülkesinin, halkının temsilcisine bu denli ağır hakaret edebilecek türden bir kin ve nefret dolu ruh dünyasının temsilcilerinden olduğunu düşünmüyorum.Şayet varsa Gülen cemaatinin bir kusuru, Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığına bu denli hakaret edecek kadar gözüdönmüşlükten daha kötü ve tehlikeli olduğunu düşünmüyorum.BU eleştiri değildir.Bu türden ifadelerin sahiplerinin, herhangi bir masum, mütedeyyin, çağdaş, doğru, dürüst bir kavramın yanında saf tutabileceğine ihtimal veremiyorum.
Dışarıdan bakılınca, yazının bıraktığı izlenim ne yazık ki içeriğinden çok bu yöndeki sakilliğin sırıtması şeklnde.
Kaldı ki yapılan alıntılarda, yazar kendi dünya görüşüne uygun çıkarımları eklemiş. Alıntılanan paragrafla da daha çok ilgisi olmayan yorumlar bunlar.Alt ve üst paragraftaki anlam bütünlüğünü bir tarafa bıraksak dahi, alıntı yapılan o paragrafların bir çoğundan yazarın çıkarımlarını yapabilmek gerçekten çok zor:)
Paragraf:
"İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanılacak olan Müslümanlardır.Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlaşılmanın büyük ölçüde azalmasına katkı sağlayabilir.Müslüman dünyası,İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog sürecini bağrına basacaktır.’"
Yazarın bu paragraftan anladığı ise şöyle ne yazık ki? Gerçekten akıllara zarar bir algı;
"Şu paragraftaki pislik kokan cümlelere bakar mısınız?İslam’ın asırlar boyu yanlış anlaşıldığını ve bunda en büyük suçlunun da yine bizler olduğunu yani Müslümanlar olduğunu söylemekte.Bu gafil ya ağzından çıkanın ne demek olduğunu anlamıyor ya da gerçekten başta Müslümanlar olmak üzere bu vatana bile bile çamur atıyor."
Pislik kokan cümle nedir anlayamadık?
Batı dünyasının İslamı yanlış anlamadığını mı aslında söylemek istiyorsunuz?
Batı dünyasında, İslama derin bir saygı, hoşgörü, adeta Müslümanları "kucaklamak isteyecek kadar" bağırlarına basma havası mı seziyordunuz siz yoksa?
Batı Hristiyan dünyası böyle bir kucaklama nöbeti geçirmiyorsa, onları "Niçin bizi anlamaya çalışmadınız" diye mi suçlamak gerekir? Yoksa Biz müslümanlar kendimizi yeteri kadar iyi anlatamadık, tanıtamadık diye, kendimizi mi?
Sonra "Vatana bile çamur atmak" kavramı nereden çıktı. Nasıl olabiliyor da bu paragraftan böylesine bir anlam çıkartılabiliyor anlamak mümkün değil. İyi niyet ve samimi bir yanlış algılamayla izah etmek çok zor.
Alıntılar yapılan yazının aslını okumadım, ancak buraya yapılan alıntılar ve o kısımlara dahi bakış açısını gördükten sonra gerçekten çok talihsiz bir algı körelmesi, saptırması etkisinde kalan ülkem insanı için üzüldüm..
İlginç yanı, bir taraftan irticacı, gerici, şeriatçı vb. türü suçlamalara maruz kalan bir kesim, meğerse müslüman bile değil, haçlılara hizmet eden bir gurupmuş türünden saçma sapan bir sonuç çıkartmak işten bile değil yazıdan:)
Temelde İslamı, ve müslümanları karalamak adına, karalandığı yer ve mekanlar belli olan ,genel geçer yazıların etkisinde kalan bir çalışma gibi görüyorum bu yazıyı.
Ancak, yazarın görüşü de böyleymiş ne yapalım diyerek, farklı bakış açılarından da faydalanmayı önermek istiyorum.
Günün yazılarının da artık "SİYASİ CEMAAT"ler tarafından manüple edildiğini bu vesileyle bir kez daha görmüş oluyorum.Belirli bir dünya görüşü al gülüm-ver gülüm ilişkisi içinde Günün Yazısı seçimini sulandırıyor anlaşıldığı kadarıyla.
Yorum bırakanların benzer yazılarda hep benzer kişler olması tesadüf olamaz herhalde bunca.
Selam ve saygıyla yazara...
erolbasci tarafından 10/2/2008 9:33:32 AM zamanında düzenlenmiştir.
erolbasci tarafından 10/2/2008 9:59:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
yazın türleri ile ilgili açıklama yapmanız gereksiz.propaganda yaptığınız ise açıkça ortada.bir topluluk ile ilgili araştırma yapmak yeterli değildir.içinde olmak ve etkinlikleri takip etmek gerekir.onun için yazdıklarınızın benim için ne türü ,ne içeriği ,ne uslübunuz hiçbir şey edebiyatla uzaktan yakından alakalı değil.Nur suresine gelince;insan sadece görmek istediğini görür.Nur suresi 36.ve 37.ayeti tekrar okumanızı isterim.Böyle bir sitede yok topluluk yok cemaat yok din... ilgisi nedir?bunlar öyle her insanın eline kağıdı kalemi alıpta basitçe yazabileceği konular değildir.Her insanın görüşü farklı olabilir.Bu konuda yazılmış köşe yazıları kitaplar dergilerde olabilir.Yazarın kendi fikirlerini aktardığı yazıları buraya aktarmak ve aktarırkende içerisinde insanları tahrik edici ,toplumu bir karmaşaya sürekleyecek,propaganda içerikli cümleler aktarılmaz.En azından benim düşünceme göre bunlar olmamalı.partiler,cemaatler,dernekler ,üyeler ...bu ülkeyi bu hale getiren bu kurumların yandaşları değil midir?Diline dinine bayrağına marşına sahip çıkan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak herkesten bu tür kışkırtmalara karşı bizi biz yapan unsurlara sahip çıkmasını diliyorum.
Sn. gezgin 1985
Öncelikle fikir ne olursa olsun, yazı bu hale gelene kadar oldukça emek sarfetmişsiniz bu belli.
Emeğiniz için teşekkürler...
Fakat bilmeniz gereken birşey var...
Bu yazı belki de, sayfadan kalktıktan sonra bile çok üzüleceksiniz... buna peşinen hazır olun...
Çünkü "edebiyat sitesi olmasına rağmen" edep dışı çok ithamla, aşağılanmayla, alaylı ifadelerle karşılaşacağınızı düşünüyorum.
Ahkâm kesmek değil... başımdan geçti, bunun için tahmin ediyorum...
Fikriniz ne olursa olsun... size, karşıt fikri saygı çerçevesi içinde belirtebilecek üye sayısı oldukça az maalesef...
Fikri tartışmayı, belden aşağı vurmak için kişisel hakaretlere döndürebilecek ifadelerle karşılaşabilirsiniz.
Özelden üstü kapalı tehdit mesajları da alabilirsiniz (!)
Durum böyle olursa lütfen yönetime mesajı bildirin...
İnşallah ben yanılırım ve düzeyli bir fikir alışverişi olur ama inanın buna inancım çok az... maalesef !
" Doğruyu bulmanın yolu : Yanlışı öğrenmekten geçer "
Sanmıyorum ki; karşıt fikir dahi olsa, kimse size...
kardeşim bak... şu... şu... şu... konuları yazmışsın ama, doğrusu budur diyebilecek üye yok kanısındayım.
İşin en kolayı : Belden aşağı vurup alaya almak olduğu için bu seçeneği seçeceklerdir :(
Oysa olması gereken; eğer yazınızda katılmadıkları bölüm varsa, bunu madde madde sıralayarak doğrusunu göstermekten ya da ispattan geçer.
Belge ve bilginin ışığında...
Yine de tüm bu yazdıklarımda İnşallah yanılan ben olurum diye dua edeyim...
Allah kolaylık versin
Saygılarla
Değerli arkadaşım yazınızı yorgun olmama rağmen okudum.Ama ilk kez fikrimi açıklama konusunda tereddütlerim var.Çünkü ben tartışma ortamlarında rahatsız oluyorum bu yazıda da isim belirtilerek direk muhataba söylenmiş sözler var .Bence muhatabı bu sorulara cevap versin.Biz gerçek müslümanları zan altında bırakan söylemleri var.Samimi inançlı ve milliyetçi kesim olarak rahatsızlık duydum.Selam ve saygılar.
Carmenmir;
Burası bir edebiyat sitesi ve bu yazı da bir köşe yazısı.Köşe yazılarıda edebi bir türdür.Bu bir.
Yazdıklarım hoşunuza gitmedi diye bunlara saçmalık deme bir hakarettir.Sizden özür bekliyorum.Bu iki.
Köşe yazılarında bir fikir ele alınır ve bu fikir detaylandırılır.Karşı tarafın fikrine yönelik açıklamalar yazılır.Yani karşı tarafı etkilemek içn.Bu üç.
Probaganda yapmıyorum.Sadece yazı yazıyorum.Bu dört.
Nur cemaati hakkında neyi ne kadar bildiğim hakkında en ufak bir fikriniz yok.Zira siz evde uyurken ben bu cemaat hakkında araştırma yapıyordum.Bu beş.
Ve bu cemaat hakkında Nur suresiinin bilgi verdiğini mi söylüyorsunuz yoksa ben mi yanlış anladım?Ama eğer böyle dediyseniz aşağıya bu ayetin melaini yazıyorum.Bakın bakalım bu cemaatten veya bir topluluktan bahsediyormu.
24 - Nur
Bismillahirrahmânirrahîm
Yazı boyutunu büyütmek için
Medine döneminde inmiştir. 64 âyettir. Adını, 35. âyette geçen
1. Bu, bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir sûredir. Düşünüp öğüt almanız için onda apaçık âyetler indirdik.
2. Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü'minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun.
3. Zina eden erkek ancak, zina eden veya Allah'a ortak koşan bir kadınla evlenir. Zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya Allah'a ortak koşan bir erkek evlenir. Bu mü'minlere haram kılınmıştır.
4. Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir.
5. Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
6, 7. Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir.
8, 9. Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah'ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır.
10. Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı ve Allah tövbeleri kabul eden, hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı haliniz nice olurdu?
11. O ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur. Bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. Aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır. İçlerinden (elebaşılık ederek) o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır.
12. Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, "Bu apaçık bir iftiradır" deselerdi ya!
13. Onlar (iftiracılar) bu iddialarına dair dört şahit getirselerdi ya! Madem ki şahit getirmediler; işte onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir.
14. Eğer size dünya ve ahirette Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu!
15. Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor; hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş sanıyordunuz. Halbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır.
16. Bu iftirayı işittiğiniz vakit, "Böyle sözleri ağzımıza almamız bize yaraşmaz. Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah'ım! Bu çok büyük bir iftiradır" deseydiniz ya!
17. Eğer inanıyorsanız, bu gibi şeylere bir daha ebediyyen dönmemeniz için Allah size öğüt veriyor.
18. Allah size âyetleri açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
19. İnananlar arasında hayasızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
20. Allah'ın lütfu ve rahmeti sizin üzerinize olmasaydı ve Allah çok esirgeyici ve çok merhametli olmasaydı haliniz nice olurdu?
21. Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayasızlığı ve kötülüğü emreder. Eğer Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı sizden hiçbiriniz asla temize çıkamazdı. Fakat Allah, dilediği kimseyi tertemiz kılar. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
22. İçinizden varlık ve servet sahibi kimseler yakınlarına, düşkünlere ve Allah yolunda hicret edenlere (kendi mallarından bir şey) vermeyeceklerine yemin etmesinler. Onlar affetsinler, vazgeçip iyi muamelede bulunsunlar. Allah'ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
23, 24. İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz mü'min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap vardır.
25. O gün Allah onlara kesinleşmiş cezalarını tastamam verecek ve onlar Allah'ın apaçık bir gerçek olduğunu bileceklerdir.
26. Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara layıktır. O temiz olanlar iftiracıların söyledikleri şeylerden uzaktırlar. Onlar için bir bağışlanma ve bolca verilmiş iyi bir rızık vardır.
27. Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selam vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor.
28. Eğer evde kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size, "Geri dönün" denirse hemen dönün. Çünkü bu sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla bilendir.
29. İçinde size ait bir eşya olan, oturanı bulunmayan evlere girmenizde herhangi bir günah yoktur. Allah, açığa vurduklarınızı da, gizlediklerinizi de bilir.
30. Mü'min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.
31. Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!
32. Sizden bekar olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.
33. Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz kölelerden "mükâtebe" yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın. Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
34. Andolsun, biz size açıklayıcı âyetler, sizden önce gelip geçenlerden bir misal ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için bir öğüt indirdik.
35. Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile, neredeyse aydınlatacak (kadar berrak) tır. Nur üstüne nur. Allah dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah insanlar için misaller verir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
36, 37. Allah'ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alış verişin kendilerini, Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar buralarda sabah akşam O'nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.
38. (Bütün bunları) Allah, kendilerini yaptıklarının en güzeli ile mükafatlandırsın ve lütfundan onlara daha da fazlasını versin diye (yaparlar). Allah dilediğini hesapsız olarak rızıklandırır.
39. İnkâr edenlere gelince; onların amelleri ıssız bir çöldeki serap gibidir. Susamış kimse onu su sanır. Yanına geldiğinde hiçbir şey bulamaz. (Tıpkı bunun gibi kâfir de hesap günü amellerinden bir şey bulamaz). Ancak Allah'ı yanında bulur da Allah onun hesabını tastamam görür. Allah hesabı çabuk görendir.
40. Yahut (inkarcıların küfür içindeki halleri) derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. (Bir deniz ki) onu dalga üstüne dalga kaplıyor, üstünde de bulutlar var. Karanlıklar üstüne karanlıklar. İnsan elini çıkarsa neredeyse onu bile göremez. Kime Allah nur vermezse, onun için nur diye bir şey yoktur.
41. Göklerde ve yeryüzünde bulunan kimselerle, sıra sıra (kanat çırparak uçan) kuşların Allah'ı tespih ettiğini görmez misin? Her biri duasını ve tesbihini kesin olarak bilmektedir. Allah onların yapmakta olduğu şeyleri hakkıyla bilendir.
42. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş de ancak Allah'adır.
43. Görmez misin ki Allah, bulutları sevk eder. Sonra, onları kaynaştırıp üst üste yığar. Nihayet yağmurun, onların arasından yağdığını görürsün. O, gökten, oradaki dağ (gibi bulut)lardan dolu indirir de onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de geri çevirir. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alacak.
44. Allah, geceyi ve gündüzü döndürüp duruyor. Şüphesiz bunda basiret sahibi olanlar için bir ibret vardır.
45. Allah bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bir kısmı karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimisi dört ayak üzerinde yürür. Allah dilediğini yaratır. Çünkü Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.
46. Andolsun, biz açıklayıcı âyetler indirdik. Allah dilediği kimseyi doğru yola iletir.
47. (Münâfıklar), "Allah'a ve peygambere inandık ve itaat ettik" derler. Sonra da onların bir kısmı bunun ardından yüz çevirirler. Halbuki onlar inanmış değillerdir.
48. Aralarında hüküm vermesi için Allah'a (Kur'an'a) ve peygambere çağırıldıkları zaman, bir de bakarsın ki içlerinden bir grup yüz çevirmektedir.
49. Ama gerçek (verilen hüküm) kendi lehlerinde ise, boyun eğerek ona gelirler.
50. Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve tereddüde mi düştüler? Yoksa Allah ve Resûlünün kendilerine karşı zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, işte onlar asıl zalimlerdir.
51. Aralarında hüküm vermek için Allah'a (Kur'an'a) ve Resülüne davet edildiklerinde, mü'minlerin söyleyeceği söz ancak, "işittik ve iman ettik" demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
52. Kim Allah'a ve Resülüne itaat eder, Allah'tan korkar ve O'na karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta kendileridir.
53. Münâfıklar sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka savaşa çıkacaklarına dair en ağır bir şekilde Allah'a yemin ettiler. De ki: "Yemin etmeyin. Sizden istenen güzelce itaat etmektir. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır."
54. "Allah'a itaat edin, peygambere itaat edin" de. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. Peygambere düşen ancak apaçık bir tebliğdir.
55. Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.
56. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Resüle itaat edin ki size merhamet edilsin.
57. İnkâr edenlerin (Allah'ı) yeryüzünde aciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o!
58. Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz büluğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
59. Çocuklarınız erginlik çağına geldiklerinde, kendilerinden öncekilerinizin istedikleri gibi izin istesinler. İşte Allah âyetlerini size böyle açıklar. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
60. Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama yine sakınmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
61. Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur. Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz evlerde ya da dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Bir arada veya ayrı ayrı olarak yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak, selam verin. İşte Allah, düşünesiniz diye âyetleri size böyle açıklar.
62. Mü'minler ancak Allah'a ve peygamberine inanan, onunla beraber toplumu ilgilendiren bir iş üzerindeyken ondan izin almadan çekip gitmeyen kimselerdir. O halde bazı işlerini görmek için senden izin isterlerse, içlerinden dilediğine izin ver ve onlar için Allah'tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
63. (Ey inananlar!) Peygamberin (sizi) çağırmasını aranızda birbirinizi çağırmanız gibi tutmayın. İçinizden biribirini siper ederek sıvışıp gidenleri Allah gerçekten bilir. Artık onun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya elem dolu bir azaba uğramaktan sakınsınlar.
64. Bilmiş olun ki şüphesiz göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. O, içinde bulunduğunuz durumu gerçekten bilir. Allah'a döndürülecekleri ve yaptıklarını Allah'ın onlara haber vereceği günü hatırla. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.(Bu meal diyanet mealidir.)
Ve son bir şey daha.Kuran-i Kerim'i tekrar okumanızı tavsiye ederim size.Orada bırakın Nur suresinde bu cemaatten bahsetmeği,her hangi bir bölümünde bu cemaatten bahsediyorsa,ben bu yazıları kaldıracağım.
Saygılar...
eğer burası bir edebiyat sitesi ise edebiyat değeri taşıyan eserler görüp okumak istiyorum.bütün bu saçmalıklarınızı kendinize saklayın ve insanların dini siyasi görüşlerini etkileyecek yazılar yazmaktan kaçının.bu yazıyı burada görmek beni çok rahatsız etti.siz nur cemaatini bırakında buradaki insanlara bakın.onlar hakkında propaganda yapın dilerseniz.Buna dahi hem yasal hemde toplumsal olarak hakkınız bulunmadığını biliyorsunuz.burası dediğim şu anda yaşadığım ülkenin en doğusunun bir köyü.sence hangi topluluğun bu ülkeye ,diline,bayrağına zararı bugün ve gelecekte daha fazla olacaktır.Nur cemaati dediğiniz toplulukla ilgili yeterli bilginizin olduğunu sanmıyorum.Kulaktan dolma ve insanların birbirini doldurmasıyla söylenen yazılan şeyler.Bu cemaat ile hiç bir ilgim olmamasına rağmen ,topluluğun neler yaptığını nasıl bu ülkeye ve insanlığa faydası olduğunu biliyorum.Bu cemaat ile ilgili net ve en açık bilgiyi Kuran ı Kerimin Nur süresinde bulabilirsiniz.
<<Fethullah Gülen/Rabb’in aciz kulu/9 Şubat 1998’>>
Yazıyı bu kadar uzun uzadıya yazmanıza gerek yoktu ve yazının rengi de okunmasını zorlaştırıyor.
Sadece F.Gülen in en alttaki ifadeyi alın ve çözün zaten yeterli olacaktır.
<<RABBIN ACİZ KULU>> hiç acziyetine bakmadan ne dolaplar çeviriyor veya çevirenlerin bilakis yardımcısı konumunda.
Velayetlerini Hakikat şehrinin kapısı olan Allahın Aslanı lakaplı Hz. Ali efendimiz bu zavallı ACİZLERE bakıp her halde olsa olsa tebessüm ederdi.
Dinler diyaloğu adlı komedi ve şakrabanlık bu acizlerin işi olabilir ama VELAYET ERLERİNİN dayanağı ve ameli olamaz.
Allahın Aslanından velayet alanlar KARŞISINDAKİ KALABALIĞIN GÜNAHLARINI SÖZDE BAĞIŞLAYAN PAPALARA tenezzül etmezler, yalakalık yapmazlar.
Bırakın acizler acizliklerinde boğulsun kalsın, sohbetini dahi yapmayın.