- 439 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yürüyelim Arkadaşlar
Hanımla ikimizin biraz kilo problemi var. Bu durumda siz bizim yerimizde olsanız ne yaparsınız. Kar kış, ayaz, soğuk demeden uzuun uzun yürürsünüz. Aynen biz de öyle yürür gibi yapmalara başladık; başladık ki zayıflayalım filinta gibi olalım. Kilomuz zayıf olsunda yeter ki karakterimiz zayıflamasın...
Saunaya gitsen dünyanın parası, hem de çok fazla terliyorsun, ter de başka bir taraflarından çıkıyor üstelik. Eskiden de yürürdük ara ara ama; yani hafta da bir iki, bu sefer kafaya taktık, o da, ben de. Her gün yürüyoruz, elimizden gelse gün de ikiye çıkartacağız. Yürüdüğümüz güzergah da bir dolu fast food lokantaları ve yiyecek dükkanları sıra sıra dizilmiş vaziyette, insanın ister istemez pisboğazlığı mı tutuyor ne?
Yine böyle sıradan bir gün de yürürken, canım kazandibi çekti; çekti çekmesine de, hanıma nasıl söyleyeceğiz bu durumu, o sırada kara kara onu düşünüyorum. Cesaretimi bir anda topladım, ’’Gel hanım şuradan bir tatlı yiyelim’’dedim. Önce biraz mırın kırın etti, sonra baktım o da istekli bu işe gönülden. Girdik dükkana tatlımızı yedik. Eve gelip bir tartılsak ki bir de ne görelim yarım kilo almamış mıyız. Ben bu olayın bir gün ile sınırlı kalacak olan nostaljik bir olay olacağını düşünürken, daha sonra tatlı işini iyice abartıp her yürüyüşte yemeye başladık. Önce tatlıyı ye, kiloyu al, sonra yürü babam yürü, tatlıdan aldığın kalorinin ancak yarısını yakıver. İşte böyle bizim yürüyüş hikayelerimiz.
Karar verdik hanımla, bundan sonra lokantaların, marketlerin olmadığı yerlerden yürüyeceğiz; ya da bu işi hepten bırakacağız... Kilo demek kalp krizi demek, tansiyon demek, mide fesadı demek... Hayır barışsak kilolarımız ile bari... Ne yapalım öyle yaşamaya çalışalım...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Yürüme olsun bitsin... aklımızla bünyemizi koruduğumuzu sanırmışız; bir bilen öyle diyo...
Yemek tuzsuz ise, zeytini daha çok yer, şekersiz çayın eksikliğini dediğiniz gibi gıdalardan alırmışız;
Denedim, heee essetten doğru... bir de kırmızı renge allerjisi varmış insanın neden ki, biz arena boğası mıyız ne!...
Lagontalar kıpkırmızı!... desene renk körü olanlar zayıf olur; yoookkk...
Bizim İsmail abi vardı(rahmetli), ayakkabı numarasını şimdi tam hatırlayamıyorum da(51- 53 numara?) demişti ki,
benim ayağımın kalıbı hiçbir yerde yoktur, özel kalıp yaptırdım da ayakkabımı ısmarlayarak giyiyorum...
TIR Şoförü idi... İran'a yük taşırdı devamlı... “Kavşaklara geldiğimde üstteki lamba yanıyorsa kırmızı, ortadaki sarı, …” diye eklerdi sözlerini... kimse de farkında değilmiş renk körlüğünün... vaktiyle fırıncı idi, Trabzon'un Boztepe Mahallesi, İran Caddesi’'nde.
Ner'de kaldık yine, haaa kilodan bahsediyorduk... İsmail abideki(Gümüşhâne doğumlu) o ayağa göre kilosunu Sen tahmin et artık... demek kırmızıyı görmemek de yetmiyor... ne yapsak...
Yürümeyin bitsin...
Tatlı işi... yasaklayınca da olmuyor ya...
Kim bulmuş ki, çâresini?...
Şu kadarına aklım eriyor; kilo işi şişirilmemiş balona benzermiş; şişirildikçe, söndürülse de tekrar şişmesi kolay olurmuş!.
Sağlıkla kal... hak edilmiş en sağlam üzüntümüzle kal(çâresizce): Asker Şehidlerimiz.
kadiryeter Kadir Yeter. 08 KASIM 2017 Çarşamba. TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=169081
AHMET ZEYTİNCİ'YE