- 1223 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
HZ. OSMAN'IN KILICINDAKİ KAYI BOYU TAMGASI
Son günlerde fazlaca gündem konusu haline getirilen Kayı Boyunun tamgası ile ilgili olarak siyesete hiç bulaşmadan ilginç bulduğum bir bilgiyi ve bu bilgi ile ilgili olarak ortaya atılan iddiaları siz değerli dostlarla paylaşmak isterim.
Bilgi Şu: Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler bölümünde muhafaza edilen ve burayı ziyaret eden herkesin gördüğü mukaddes emanetlerden birisi de Hz. Osman’ın kılıcı diye bildiğimiz bir kılıçtır. Ben Topkapı Sarayını defalarca ziyaret ettiğim ve bu kılıcı dafalrca gördüğüm halde üzerinde Kayı Boyunun tamgası olan IYI harfleri hiç dikkatimi çekmemişti ama böyle bir tamga Hz. Osman’a ait olduğu söylenen o kılıcın üzerinde varmış meğerse ( 1. Resim )
Hz. Osman’ın kılıcı üzerinde Kayı Boyunun tamgasının ne işi var?
İşte bu sorunun cevabı oldukça ilginçtir. Ancak bu ilginçliği sizlere tarihi bir gerçek olarak anlatamam elbette. Dolayısıyla bundan sonra anlatacaklarımda hep ’ miş ’ diyeceğim.
Efendim, bu kılıç herşeyden önce yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferinden sonra Mekke ve Medineden getirilen kutsal eamenetlerden biri değilmiş. Çok daha önceleri, hatta Osmanlı Devleti henüz kurulmadan önce bir şekilde Türklerin, daha da doğrusu Şeyh Edebali’nin elindeymiş.
Hz. Osman’ın kılıcının Şeyh Edebali’de işi ne peki?
O zaman en başa dönmemiz lazım.
500 lü yıllarda Akhun İmparatorluğu içinde Oğuzların Kayı boyundan olan ve kendilerine Süreyci denilen bir kavim yaşarmış. Bu kavim daha sonra çeşitli sebeplerle Arabiztan’a gelip Mekke’de yerleşmiş. Bunlar iyi kılıç yapan ustalar olduklarından çok kısa sürede Mekke’de büyük bir itibar kazanmışlar ve başlarındaki Osman bin Talha Kabe’nin muhafızlığına getirilmiş. Bir Türk’ün adı neden Osman bin Talhadır???? Bu açıklanmıyor maalesef.
Neyse...
Osman Bin Talha, Hz. Muhammed Mekke’yi feth ettikten sonra da Kabe’nin muhafızlığı görevine devam ettirilir ki Peygamberimizin bu alicenaplığı karşısında Müslüman olur. Bu zat aynı zamanda dört halife döneminde de yaşar.
Bu arada Süreycilerden yani Mekke’de yaşayan Kayı aşiretinden biri olan Ubeydullah adındaki bir kılıç ustası Hz. Osman’ın isteği üzerine ona -üzerinde ayetler olan- bir kılıç yapar ama kılıca Kayı damgasını işlemeyi de ihmal etmez. Bu adeta ustanın eserine attığı bir imzadır.
Daha sonra bilindiği gibi Hz. Osman bir ayaklanma sonucu şehit edilir. O şehit edilince Osman Bin Talha Hz. Osman’ın kılıcını alır ve Hz. Ali’ye verir. Kılıç böylece Hz. Ali tarafından muhafaza edilir.
Sonra?
Sonra bu kılıç on iki imamın sekizincisi olan Ali er Rıza da dahil sekiz imam tarafından muhafaza edilir. Yani Hz. Hasan, Hz.Hüseyin, Hz. Zeynelabidin, Hz. Muhammed Bakır, Hz. Cafer es Sadık, Hz.Musa Kazım ve Hz. Ali er Rıza bu kılıcı Ehl-i Beyt içinde elden ele aktarırlar.
Hz. Ali er Rıza ise kılıcı Büyük din ulularından, kendi talebesi Beyazıd-ı Bestamiye verir.
Beyazıd-ı Bestami ile birlikte Hz. Osman’ın kılıcı artık Altın Silsile ya da Sufiler denilen İslam alimlerinin elindedir. Bestami’den sonra Hasan Karakani, sonrasında onun halefi Kasım Gürgani’ye emanet yoluyla ulaşmıştır.
Sufi Silsilesi, Kasım Gürgani’nin halefi olan Hace Abdullah el Ensari döneminde ilk kez Horasan’a ulaşmıştır. Zira Abdullah el Ensari, İran Horasanında yaşamaktaydı. Abdullah el Ensari’den sonra, Altın Silsile Türk Dünyasına yaklaşmaya başlamıştır ve emanetçi bu sefer Ebu Ali Fermani’dir. Artık Hz. Osman’ın kılıcı Türklerin elindedir.
Ebu Ali Fermani’den sonra Yusuf Hamedani’ye geçer kılıç. Bundan sonrasında da Türk Dünyasının en fazla bilinen en büyük din alimi Hoca Ahmed Yesevi’ye geçer. Hoca Ahmed Yesevi’den ise talebesi Şeyh Edebali’ye.
Hikaye bu kadar değil elbette.
Şeyh Edebali, Türk ve İslam Dünyasını ayağa kaldıracak liderin ışığını Ataman Bey’de görür. Yani Hz. Osman’ın kılıcı ona verilmelidir ancak kılıcı teslim etmeden önce ona bir isim de vermelidir. Bu isim de ancak ve ancak kılıcını taşıyacağı o büyük zatın adı olabilir. Yani Osman... Böylece Ataman Bey, Kayı Aşiretinde Arap adı taşıyan ilk insan ve akabinde Arap adı taşıyan İlk Osmanlı hükümdarı olur ve Hz. Osman’ın kılıcını taşıma, kendisinden sonra gelecek nesillere aktarma hakkını elde eder.
Evet...Üzeride Kayı Boyunun tamgasının olduğu Hz. Osman’ın kılıcının hikayesi kısaca bu. Ne kadar tarihtir, ne kadar efsanedir ya da hikayedir bilemem ama bana ilginç geldi dostlarla paylaşayım dedim.
Her ne kadar sürç-ü lisan eylemişsek affola.
YORUMLAR
Değerli hocam, 'olur mu olur' denir ya, bugün de durum pek farklı değil...
Dünyanın dörtbir tarafında Türk var...
Şimdi düşündürücü olan ise, Türk'ün Türkiye'den çok başka diyarlarda yeteneklerini geliştirebilme imkanlarını bulabilmesi...
Geçen gün televizyonda bir haber vardı, yurt dışında yaşamak isteyenlerin (imkanı olanların) sayısında artış söz konusu diye...
"Okuyup da başımıza hoca mı kesileceksin" veya "Başımıza icat çıkarma" ayarları bize ait değil mi?...
Yani?...
Yani, bir yanda 'makûs talihimiz'i döndürmek, kendi 'kılıcımızı' imal etmek derdinde olanlar, diğer yanda buna karşı hâlâ aynı gafletle, dalaletle, hatta hainlikle faşistlik suçlaması yapanlar...
Ne alaka mı!...
Bilmem...:)))
Selam ve saygılarımla.
her şey hikaye zaten
truman şov diye bir film vardı
filmin konusu şöyle
çok uzun yıllar devam eden bir dizi film çekilir filmde bir bebek sette doğar büyür okula gider ve adam 20'li yaşlarını sürerken dizi film biter
puff
büyü bozulur düşün setten hiç çıkmamış hayatı dizi filmde yaşamış adamın halini
zaman zaman düşünüyorum acaba film bitince durum ne olacak bunca pislik bunca acı hatta mış gibi mutluluk oyunu oynayanlar filan bunlar ne olacak
yeni bir film var
öleceğiniz günü bilseniz ne yapardınız diyo.
insanların cep telefonlarına mesaj geliyor 2 dk. ömrün kaldı, yok 12 yıl ömrün kaldı yok 65 gün falan filan
anında savaşlar duruyor vs.
hasılı
diyelim ki Hz. Osman'ın kılıcı diyelimki gerçekten de o tamga yani kayı boyu tamgası var
kime ne faydası var.
mış gibi müslümanlık gidip gerine gerçekten müslüman gibi müslümanlar mı gelecek
hıristiyan islam savaşı duracak mı, çocuk tacirleri tövbe mi edecek organ mafyası duracak mı uyuşturucu bataklığı kuruyacak mı, hayvanlar üstünde deneylerder vaz mı geçilecek, açlık fakirlik kadına şiddet fuhuş bitecek mi
hasılı kelam
kısa çöp uzun çöpten hakkını mı alacak
İNSAN HIRSINDAN VAZGEÇİP AÇGÖZLÜLÜĞÜNE DUR MU DİYECEK.
heç işte
iş olsun diye yazdım
Filiz Şahin. tarafından 11/1/2017 9:57:42 AM zamanında düzenlenmiştir.
Merhaba Sami Öğretmenim, yine derin araştırmacı yönünüzü ve tarihe olan soylu ilginizi sergilediniz özgün yazınızla. Masal, destan en iyisi bin bir gece masallarına eşdeğer bir yazı desek yeridir yazınıza. Atalarımızla ilgili konu, içinde Dedekorkut büyüğümüz de olmalıydı. Şaka bir yana hoş bir yazı okudum.
Kutlarım.
Emeğe ve sanata saygımla...