- 1652 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“Cumhuriyetimizin ilk yazılı belgesi “Amasya Tamimi” nin Tüm Yurda Duyurulması ile Tarihte Yerini Alan Kent.” Amasya İl Kültür ve Turizm Müdür V Hakan KARAMAN İle Röportaj
“Cumhuriyetimizin ilk yazılı belgesi “Amasya Tamimi” nin Tüm Yurda Duyurulması ile Tarihte Yerini Alan Kent.” Amasya İl Kültür ve Turizm Müdür V Hakan KARAMAN İle Röportaj
05 Amasya: Tarihsel tescilli olan Misket elması ve çeşit çeşit bağ bahçeleriyle karşılıyor bizi.
Selçuklu mimarisinden Osmanlı mimarisine dönüşen ve günümüz mimarisinin en popüler trendlerinin temelini oluşturan sanat yapılarıyla ayrıcalıklı bir yer.
Dünyada her milletin-halkın kendilerine özgü yaşam biçimlerini, kültür öğelerini, ekonomik olanakları ve inançlarını tanıtmanın en etkin yöntemlerden biri el sanatlarıdır. Asırlar suresince sayısız medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu’da birçok kültür çeşitliliği oluşmuştur. Halk kültürünün bir öğesi olan el sanatları, kültür değerlerin korunmasında rol üstlenmekte ve geçmişte olduğu gibi günümüzde de halk kültürüyle bir bütünlük halindedir.
Amasya ilimiz, Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerimizden biri olması ayrıca Yeşilırmak nehrinin doğu ile batı doğrultusunu aldığı nehrin iki kıyısında ve dar bir vadide kurulmuş önemli konumu sayesinde birçok medeniyetten geçmesiyle Anadolu hakkında bilgi veren, özgün, otantik ve yöresel özelliklerini yansıtan büyük bir kültür çeşitliliğine sahip el sanatları bulundurmaktadır. Örneğin; krallara başkentlik yapması, 183 yıl boyunca devletin başına padişah yetiştirmesi ve Cumhuriyetimizin ilk yazılı belgesi, ‘Amasya Tamimi’ gibi tarihin akışını değiştiren önemli olaylar da el sanatına yansımaktadır.
Amasya ilimizin birkaç bölgesinde dokuma sektörün canlanması, üretimin hala devam etmesi ve yeniden yöre ekonomisine katkıda bulunan bir ekonomik faaliyet haline gelmesi mutluluk verici elbet. Ancak bu kültürel miraslarımızın korunması adına açılan kurslar ve düzenlenen etkinliklerin az geldiğini biliyoruz. Yetkililer, kültürümüzü yansıtan el sanatlarımızı yarınlara da taşıyacak profesyonel meslek mensupların yetişmesi adına;“bir duygunun, tasarımın, güzelliğin vb. dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü” diye anlamını taşıyan ‘sanat’ ve el sanatının da kültürümüzde nasıl bir yeri olduğunu, çalışmaya yeni nesillere sevdirmekle başlamalıdırlar. El sanatı alanında, gelecek nesiller için eğitim kurumları ile fırsatların çoğaltılması ve ilgisi olan çocukları ailelerin desteğiyle de bu mesleğe yönlendirmelidirler. Neticede, eğitim alanı için yapılan harcamalar birer yatırım niteliğindedir.
Yapılan araştırmalara göre, dünya elma üretiminde ön sıralarda yer alan ülkemiz yaklaşık 1,8 milyon dönümlük alanda 2.490.345 ton elma üretmektedir. Amasya ilimizde halkın başlıca geçim kaynağı olan tarım; sebzecilik, bağcılık, meyvecilik ve elma üreticiliğidir. Amasya isminin bir simgesi haline gelen Misket elması, uluslar arası üne sahip, farklı kokusu ve lezzetiyle bugün adını dünya piyasasına duyurmuştur. Aynı zamanda adı Misket elmasından daha az duyurulan ve halk dilinde “şeker hastalığının şifası” denilen Sınap elmasının da kayda alınması gereken bir elma çeşidimizdir. Son araştırmalar gösteriyor ki, üreticiler tarafından eskiye göre üretim oranının çok düştüğünü ve böylesine şifa dağıtan Sınap elması yok olma olasılığının yüksek olduğunu bildiriyor. Elma pazarlamasında en önemli etkenler çeşit ve çeşit standardizasyonu olduğuna göre, elma yetiştiricilerin de dikkate almasıyla etkili ve verimli bir çalışma sonucu Sınap elmasının yok olma olasılığının önüne geçilebilir.
5. Haftamızda Amasya İl Kültür ve Turizm Müdür V Sn Hakan KARAMAN, bize Amasya ilimizi tanıtacaklar.
Amasya denince ilk akla ne gelmeli?
-8500 yıllık tarih ve kültür birikime sahip, Kalkolitik Çağ’dan günümüze doğal dokusu, iklimi ve her türlü zenginliğiyle birçok medeniyeti misafir eden, geçmişten gelen bu zengin kültür mirasını bugüne dek taşıyan İl, “uygarlıkların beşiği” ya da “uygarlıkların buluşma noktası” akla gelmeli.
Amasya Kalkolitik Çağdan, Tunç Çağına, Hititler’ den Friglere, Kimmerlere, İskit, Medler, Pers egemenliği, Mitridates Krallığı, Roma egemenliği, Bizans dönemi, Büyük Selçuklu dönemi, Danişmendliler, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kale Şehri olarak gelmiş geçmiş tüm medeniyetlere kucak açmış, krallar ve sultanların hâkimiyetlerini birbirine devrettiği, 7’ si sultan olmuş 12 Osmanlı şehzadesinin valilik yaptığı Amasya, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün önderliğinde Cumhuriyet’e giden yolun en önemli yapılanma kararlarının alındığı ve Cumhuriyetimizin ilk yazılı belgesi “Amasya Tamimi” nin tüm yurda duyurulduğu kent olarak tarihte yerini alan bir şehir akla gelmeli.
Doğası, kültürel birikimi, bu topraklarda yaşayan insanları sanata, bilime yönlendiren bir enerji kaynağı olmuştur.“İslam yazı sanatını zirveye taşıyan hattat” olarak tanımlanan Amasyalı Şeyh Hamdullah’ları, zengin bitki örtüsüyle hastalarına şifa dağıtan Lokman Hekimleri, Sabuncuoğlu Şerefettinleri, Şair Mihri Hatunları, Coğrafyacı Strabonları, Kralları ve İmparatorları sunmuştur dünyaya bu “Şehzadeler Şehri”… Sayısız öykülere şiirlere konu olan Ferhat ile Şirin aşkına şahitlik etmiştir. Tarihin, bilimin, musikinin kültür ve sanat değerlerinin harmanlandığı şehrimiz için Fransız araştırmacı G.PERROT ‘nun 1861 yılında “Amasya Anadolu’nun Oxford’udur” diye yazması şehzadelerin eğitimleri için özellikle seçilen ilimizin önemini bir kez daha vurgular niteliktedir. Amasya’nın medeniyetlerle zenginleşmiş kültürel birikimi ve zengin bitki örtüsü mutfak kültürüne de yansıtan bir şehir akla gelmeli.
Kendine has aroması ve güzel kokusuyla damaklarda hoş bir tat bırakan Amasya ismi ile özdeşleşen “Amasya Misket Elması” akla gelmeli.
Amasya’nın ismi nereden gelme?
-Hitit belgelerine göre Amasya’nın bilinen ilk adının “Hakmiş” olduğu sanılmaktadır. Bu ismin; Perslerin Amasya’yı fethine kadar devam ettiği değerlendirilmektedir. Coğrafyacı Strabon’un da kullandığı gibi, Amasya’nın Mitridates Krallığı Dönemi’ndeki adı “Amaseia” idi. Özellikle M. Ö. II. yüzyıldan itibaren darp edilen Amasya şehir sikkelerinde “Amaseia” ibaresi açıkça görülmektedir.
“Amaseia” sözcüğü, “Ana” anlamına gelen ve özellikle “Ana Tanrıça”yı kasteden ‘Ama’ ve onun çeşitlemesi olan ‘Mâ’ ibaresi ile bağlantılıdır. Bundan hareketle denilebilir ki “Amaseia” “Ana Tanrıça Mâ’nın Şehri” anlamına gelmektedir. Ana Tanrıça Mâ, Perslerin Anadolu’yu fethinden sonra tapımı yaygınlaşan doğu kökenli bir tanrıçadır. Aynı zamanda bu tanrıça Mitridates Krallığı ve Kapadokya’nın yerel tanrıçasıdır. Roma döneminde “Amaseia” adı fazla bir değişikliğe uğramadan AMACIA olarak kullanılmıştır. Örneğin, İmparator Septimius Severus, Caracalla ve Severus Alexander döneminde darp edilmiş Amasya şehir sikkelerinde AMACIA adını görmekteyiz. Doğu Roma Devri’nde de “Amasia” adının değişmeden devam ettiği bilinmektedir.
Amasya’nın adı Danişmendliler zamanında ise bazen Amasiyye, bazen de Şehr-i Haraşna olarak anılmıştır. Selçuklu, İlhanlı, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Amasya adı herhangi bir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir.
Kültürel faaliyetler nelerdir?
-12-22 HAZİRAN AMASYA ULUSLARARASI ATATÜRK KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 12 Haziran 1919’da Amasya’ya gelişinde halk tarafından karşılandığı Cülustepe’den kortej yürüyüşü ile başlayan ve 10 süren etkinlikler kapsamında ulusal ve uluslararası birçok etkinlikler düzenlenmektedir.
Bunların başında yerli ve yabancı halk oyunları gösterileri, konserler, sergiler, kiraz teşvik yarışması, spor müsabakaları, okçuluk ve yağlı güreş gelmektedir.
EL SANATLARI
Geleneksel Türk El Sanatları, Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinden gelen çeşitli uygarlıkların kültür mirasıyla, kendi öz değerlerini birleştirerek zengin bir mozaik oluşturmuştur. Teknolojideki gelişmeler sonucu insan gücü yerini makinelere bırakmış bu da işsizliği getirmiştir. El sanatlarında el emeği göz nuruyla yapılan, maliyeti yüksek ürünler, kısa zaman ve seri üretimli daha ucuz ürünlerle rekabet edememiş, pazarlama sıkıntıları nedeniyle el sanatlarının bazıları kaybolmaya yüz tutmuştur. Bakırcılık, semercilik, ipek böceği yetiştirildiği dönemlerde elde edilen ipekle dokunan kumaşlar vb. bunlardan bazılarıdır.
Halı - Kilim Dokumacılığı
Halı ve kilim dokumacılığında birinci malzeme olarak kullanılan ve koyun yapağısından elde edilen yün koyun beslemenin azalmasıyla yerini ‘orlon’ dediğimiz iplere bırakmıştır. Bahar aylarında, henüz bağ bahçe tarla işlerinin başlamadığı bir zaman da geniş bir alana kurulan el tezgâhlarında ‘cicim’ denilen ve orlon iplerden yapılan örtüler dokunur. Eski kazakların sökülmesiyle ya da satın alınan iplerin iki kat yapılıp çıkrıkta eğrilmesiyle elde edilen iplerden 5-10 metre uzunluğunda yaklaşık 50cm eninde dokunan bu cicimler ihtiyaca göre kesilerek yan yana dikilir. Ev içi yaygı ve ürünlerin altına sergi(buğday, arpa, bulgur vs.)olarak çok amaçlı kullanım için dokunurlar.
Ayrıca keçi kılından üretilen iple dokunan ve ‘çul’ olarak adlandırılan kilimlerde dokunmaktadır. (Göynücek Karayakup Köyü)
Teneke Semaver
Yöre insanının çay içme alışkanlığı nedeniyle semaver yapımı pratik olarak geliştirilmiştir. Bakır, sac ve kalveniz sacdan yapılan değişik boylarda semaverler üretilmektedir.
Peştemal, Çarşaf Dokuma
Merzifon yöresinde kamçılı tezgâh diye bilinen tezgâhlarda dokunur. Özellikle Çarşaf, Masa Örtüsü, peştamal çeşitli şekil ve motiflerle süslenerek üretilmektedir. Pazarlama sıkıntısından dolayı sekteye uğrayan dokuma sektörü son zamanlarda yapılan projelerle canlanmaya başlamıştır.
-İğne Oyası
Tüm yörede yaygındır. Özellikle yemeni oyalamak yanında, yaka çiçeği, mendil, fular, para kesesi vb. olarak zenginleştirilmiştir.
-İşleme
Özellikle gelin olacak genç kızların çeyiz sandığına koyacağı perde, yatak takımı, yastık vb. elişleri olarak yapılmaktadır.
-Ağaç İşleri
Oymacılık ve ağaç işçiliği, müzik aletlerinin yapımı yanında çeşitli tarım aletleri ve ev eşyaları da yapılmaktadır.
-Kırnap-Halat Eğirme
Daha çok Gümüşhacıköy yöresinde yaşayan bir el sanatıdır. Kendir veya keçi kılından eğrilen ve yöre halkı tarafından kırnap adı verilen iplerden, çuval, kilim, heybe, torba, çeşitli kalınlıklarda halat yapılmaktadır.
Yine Kültürel Faaliyetler kapsamında
Bazıları Bakanlığımız Yaygın Kültürel Eğitim Faaliyetleri kapsamında olmak üzere Amasya Belediyesi Kültür Evlerinde ve Halk Eğitim Müdürlüğü bünyesinde bir çok kurslar verilmektedir.
Bunlardan bazılar;
Ahşap Boyama Kursu, Naht Kursu, Yağlıboya Kursu, Erhan-İ Gümüş Kursu, Kırk Yama Kursu, Gümüş İşlemeciliği Kursu, El Nakışıları Kursu, İğne Oyası Kursu, Kilim Dokuma, Kurdela Keçe Kursu, Mısır Bebek Kursu, Yassıçal Çuha Dokuma Kursu, Takı Tasarım Kursu, Makine Nakışı Kursu, Tel Kırma Kursu, Ev Mefruşatı Kursu, Amasya Dokuması, Tezhip Kursu, Varak Kursu, Cam Vitray Kursu, Ahşap Yakma Kursu, Çini Kursu, Minyatür Kursu, Üç Boyutlu Resim Kursu ve Hüsn-Ü Hat Kursu
GELENEKSEL HALK OYUNLARI
-Yelleme
Bu oyun daha çok askere giden gençler tarafından oynanır. Figürleri ağırlıklı olarak güçlü olmayı, yiğitliği sergilemektedir.
-Mahir Çavuş
Mahir Çavuş, Amasya’nın Göynücek İlçesi’nde yaşamış olan bir delikanlıdır. İlçenin bir köyünde yaşayan bir kıza sevdalıdır. Onların sevgisine ithaf edilen bu oyun, yöre halkı tarafından günümüzde de benimsenip sevilerek oynanmaktadır.
-Sim Sim
Ateş etrafında dönülerek, bir el arkada, diğeri havaya kaldırılarak davul-zurna eşliğinde önce tek kişiyle oynanmaya başlanmaktadır. İkinci oyuncu kendini göstermeden ortada oynayan kişiye vurarak kovmak amacıyla, nara atarak hızlı bir şekilde oyuna girer ve gösterisini yapar.
Folklorun önemli bir kolu olan diğer halk oyunların ilk akla gelenleri şunlardır: Narilli (Narey), Topal Kız (Sırıklı), Noktalı, Karlıdağlar, Kasap Oyunu, Temürağa, Küstahlı, Sarhoş Halayı, Manili, Dallihe, Esen Yel, Semah, Mektepli, Yanlama, Yelleme (Sallama), Burçak Tarlası, Köroğlu Halayı, Tanakul, Çerkez Halayı, Oduncular, Amasya Ağırlaması, Düz Ağırlama, Hoşbilezik, Sarıkız, Tamzara, Candarma.
4-AMASYA’YI DİĞER İLLERİMİZDEN AYIRAN TARİHİ VEYA COĞRAFİ KONUMUNUN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
Amasya ili; Orta Karadeniz Bölümünün iç kısmında yer almaktadır. Doğudan Tokat, güneyden Tokat ve Yozgat, batıdan Çorum, kuzeyden Samsun illeri ile çevrilidir.
İlin yüzölçümü 5.701 km2 dir.
Amasya; eşsiz coğrafi ve doğal güzellikleri, dağları ve Yeşilırmağı, 8500 yıllık zengin geçmişi, sayısız tarih, kültür, sanat ve uygarlık eseri. Şehzadeler şehri, Ferhat ile Şirin’in şehri özellikleriyle, zengin flora ve fauna dokusu, termal suları ve sayısız zenginliğiyle ülkemizin en müstesna şehirlerden birisidir. Şehir, baştanbaşa adeta bir "açık hava müzesi" konumundadır
Bölgeye can veren ve İlimizin içinden nazlı bir eda ile süzülerek geçen Yeşilırmak, inci gerdanlık gibi dizilmiş Yalıboyu Evleri, şehrin iki yakasını birbirine bağlayan ve yaşanan medeniyetlerin yapı özelliklerini yansıtan köprüleri, şehrin içine serpiştirilmiş gibi yerleştirilen camii, imarethane, medrese ve türbeleri, tüm ihtişamı ile göz kamaştıran Harşena Dağı üzerine kurulu Amasya Kalesi, dağın yamaçlarına nakşedilen Kral Kaya Mezarları ile Kızlar Sarayı ve daha nice eserler, günümüzde geçmişin göz kamaştırıcı tarihine tanıklık ediyor. Bu tarihsel miras, zengin kültürel kaynaklar ve eşsiz doğa ile görülmeye değer bir açık hava müzesine dönüşmektedir.
Amasya gerek coğrafi yapısı gerekse savunmaya elverişli Konumu ile kurulduğundan beri bölgede stratejik bir öneme sahip kent olagelmiştir.
Şehir Karadenizi Sinop, Samsun üzerinden güneye bağlayan geçiş yolu üzerinde bulunması ayrıca doğu-batı ticaret yolları ile kesişmesi bakımından yolların ve kültürlerin kesişme noktasında olması bu coğrafyada gelmiş geçmiş bütün medeniyetler için vazgeçilmez öneme sahip olmasını sağlamıştır.
Yeşilırmak vadisinin bu en dar yerinde yerleşerek Harşena dağı üzerindeki muhkem kalesi ile bölgeye hâkim olması, istilalara karşı korunaklı olması, antik çağdan beri gelmiş geçmiş bütün medeniyetlerin izlerini ve birikimlerini üzerinde barındırmış olması nedeniyle zamanla “uygarlıkların beşiği” unvanı ile anılmıştır.
Bu özelliği ile şehir birbiri üzerine kurulmuş, ilim, kültür ve sanat alanında zenginlik arz eden, yükselen medeniyetler zincirinin sahibi Konumuna gelmiştir.
Turistik yerleri?
-AMASYA ARKEOLOJİ MÜZESİ
1925’de kurulan Amasya Müzesi önceleri muhtelif binalarda hizmet vermiştir. 1980 yılında şimdiki modern binasına taşınan müzede Geç Neolitik Erken Kalkolitik Çağ’dan itibaren Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait 13 ayrı medeniyetin eserlerini bir arada görmek mümkündür.
Müze binasının batısında bulunan müze bahçesi içerisinde Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, İlhanlı, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait taş eserler sergilenmektedir.
İlhanlılar dönemine ait 14. yy.’dan kalma mumyalar Müze içerisindeki özel bir bölümde sergilenmektedir. İlhanlıların Anadolu’daki hakimiyetleri döneminde Amasya’da nazırlık ve emirlik yapmış kişilere ve yakınlarına ait mumyaların bulunduğu bölüm, müzenin en ilgi çeken yerlerinden birini oluşturmaktadır.
Müzede ziyaretçilerin amatör makinelerle fotoğraf ve görüntü almalarına izin verilmektedir.
MAKET AMASYA MÜZESİ
Maket Müze, II. Bayezid Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan İmarethane binasındadır. Yaklaşık 300 metrekare genişliğindeki bu salona, Amasya’nın 1914 Yılında çekilen bir fotoğrafından yola çıkılarak şehir 1/150 ölçeğinde küçültülerek yeniden inşa edilmiştir.
ŞEHZADELER MÜZESİ
Yalıboyu’nun en eski köprülerinden Alçak Köprü’nün ayağında, Kral Kaya Mezarlarının eteklerinde, Yeşilırmak’ın kıyısındaki eski sur duvarları üzerinde kurulu iki katlı ahşap bina Şehzadeler Müzesi olarak tasarlanmıştır.
Şehzadelikleri Amasya’da geçmiş olan Osmanlı sultanlarının aslına uygun resimlerinden yola çıkarak yaptırılan heykelleri ve kendi dönemlerini yansıtan kıyafetleri ile müze, Amasya’ya gelen turistlerin önemli ziyaret yerlerindendir.
SABUNCUOĞLU ŞEREFEDDİN TIP ve CERRAHİ TARİHİ MÜZESİ
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, Amasya Belediyesi’ne tahsis edilmiş ve1999 yılından sonra Belediye Konservatuarı olarak 11 yılı aşkın kullanılan bu önemli mekânın yapılış amacına uygun ‘‘ SABUNCUOĞLU TIP VE CERRAHİ TARİHİ MÜZESİ’’ olarak düzenlenmesi yoluna gidilmiştir. Müzeye, Darüşşifa’da 14 yıl başhekimlik yapan ve yaşadığı dönemde, hem de günümüz tıp ve ilim tarihi çevrelerinde haklı bir şöhreti ve yeri olan Amasyalı hekim ve cerrah Şerefeddin Sabuncuğlu’nun adının verilmesiyle hem onun anısı yaşatılmak istenmiş, hem de kentimizin insanlık tarihine yaptığı katkıları vurgulanmak istenmiştir.
SARAYDÜZÜ KIŞLA BİNASI MİLLİ MÜCADELE MÜZESİ VE KONGRE MERKEZİ
Mustafa Kemal’in 1919 yılı Haziranı’nda Amasya’ya gelişinde üs olarak kullandığı ve Amasya Tamimi’nin kaleme alındığı yer olan Saraydüzü Kışla Binası bu tarihi önemi gözetilerek aslına uygun biçimde Yeşilırmak kıyısında yeniden inşa edilmiştir. Cumhuriyet Dönemine ait eserler ve bazı belgelerin sergilendiği bir müze olmasının yanı sıra çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kültür merkezi olarak da kullanılmaktadır.
HAZERANLAR KONAĞI
İçeri Şehir olarak da bilinen Amasya Merkez Hatuniye Mahallesinde, yalı boyu evleri olarak meşhur yöresel eski Amasya evlerinden olan Hazeranlar Konağı, meşhur şair Ziya Paşa’nın Amasya Mutasarrıflığı döneminde (1864-65) Defterdarlık görevinde bulunan Hasan Talat Efendi tarafından olasılıkla 1865 tarihinde yaptırılmıştır.
Antik Çağ sur duvarı üzerinde, Yeşilırmak sahil şeridine bakar bir şekilde düzenlenmiş olan Hazeranlar Konağı, geleneksel Osmanlı sivil mimari özelliklerine uygun bir şekilde bahçeli, taş temelli bir bodrum (ahır-develik) üzerine iki katlı, ahşap çatkı arası kerpiç dolgulu ve beşik çatı üzeri alaturka kiremitle örtülüdür. İç mekân, harem ve selamlık bir tarzda, oda girişleri pahlı orta sofalı dört eyvanlı plân tipinde tanzim edilmiştir.
Hazeranlar Konağı 1976 yılında Kültür Bakanlığınca satın alınarak kamulaştırılmış, sonrasında restorasyon çalışmalarına başlanılmış ve 1984 yılında “Müze Ev” olarak hizmete açılmıştır.
AMASYA KALESİ
Amasya Kalesi, Amasya İl merkezinin kuzeyini kaplayan Harşena Dağı üzerindedir. Harşena Kalesi adıyla da bilinir. Amasya Kalesi’nin üzerinde inşa edildiği kaya denizden 700, Yeşilırmak’tan ise 300 metre yüksekte bulunmaktadır. Bazı tarihçilere göre kaleyi Pontus Kralı Mithridates yaptırmıştır. Bazılarına göre ise Kumandan Karsan veya Harsana yaptırdığı için kale Harşana / Harşena ismini almıştır. Amasya Kalesi, tarihi mücadeleler içinde birçok kez el değiştirmiş ve bunların çoğunda tahrip olmuştur. Persler, Romalılar, Pontus ve Bizanslıların egemenlikleri döneminde birçok saldırıya uğrayan Kale her seferinde yeniden inşa edilmiştir. Kale 1075’te Türklerin Amasya’yı fethetmesinden sonra önemli bir onarım görmüştür. 18. yy.’a kadar kullanılan kale, bu yüzyıldan sonra askeri önemini kaybetmiştir.
KRALKAYA MEZARLARI
Kralkaya Mezarları Örenyeri M.Ö. 301 yılında Amasya’yı başkent yapmış olan Pontus Krallığının kraliyet mezarlığıdır. Burada ilk beş kralın anıtsal kaya mezarları bulunmaktadır. Bu mezarlar, kaya yüzeyinin düzleştirilmesi ve sonrasında ana kayanın oyulması yoluyla düzenlenmişlerdir. Bazıları bitmemiş olmakla birlikte kaya mezarlarının etrafı ana kayadan ayrılarak galeriler oluşturulmuştur. Mezarlar arasında birbiriyle bağlantılı bir şekilde oyularak yapılmış basamaklı yollar bulunmaktadır. Mezarların bazılarının ön cephelerinde üçgen alınlık ve sütun dizilerinin bulunduğu ancak Roma askerlerinin Amasya’yı işgali sırasında mezarların büyük oranda tahrip edilerek mezar odalarındaki ölü hediyelerinin yağmalandığı bilinmektedir.
AYNALI MAĞARA
Ziyaret beldesi yolu üzerinde şehir merkezine 3,3 km uzaklıktadır. Kaya mezarlarının en iyi işlenmiş ve tamamlanmış olanıdır. Yerden dört basamakla çıkılan mezar düz bir kayaya oyulmuştur. Genişliği 9,8 metre yüksekliği 13 metre’dir. Dış cepheden bakıldığı zaman usta bir taş işçiliği ile yapıldığı görülebilir. Mağaranın dış cephe yüzeyi perdahlanarak parlatılmıştır. Buraya Aynalı Mağara denmesinin nedeni de, güneş vurduğu zaman mağaranın cephesinin parlamasıdır. Bu yapı, M.Ö. 2. yy da Helenistik çağda Amasya’da yaşamış Mitra Rahibi TES’in anıtsal mezarıdır. Mağaranın içinin çok geniş olması ve duvarlarda yer alan renkli resimler ve mağaranın alınlığında yazan "Büyük Rahip Tes" yazısı bu mezarın TES’e ait olduğunu desteklemektedir.
ORMANCILIK KÜLTÜR EVİ
Kazanasmazlar Konağı olarak bilinen tarihi ev günümüzde, Amasya Orman Bölge Müdürlüğünce ormancılık tarihine ışık tutan ve ormancılığın tarihsel gelişiminin yüzlerce materyalle ziyaretçilerine sergilendiği Ormancılık Kültür Evine dönüştürülmüştür. Doğaya, orman ürünleri ve ormancılığa ilgi duyanlar için gezilmesi gereken yerlerden biridir.
DAĞ ve DOĞA SPORLARI
Amasya’nın coğrafi yapısı doğa sporlarına elverişlidir. Dağların eteklerinde doğa yürüyüşü yapılabilir. Borabay, Yeşilırmak ve Yedikır baraj gölünde olta balıkçılığı, Yedi Kuğular Kuş Cenneti çevresi ve Borabay Gölü kamp yapmaya elverişli yerlerdendir.
Borabay Gölü
Bir doğa harikası olan Borabay Gölü Amasya-Taşova karayolunun 44. km’sinden sola ayrılan Taşova-Samsun karayolunu takiben 14. km’den tekrar sola ayrılarak ulaşılan ve 1050 rakıma sahip bir göldür. Göl çevresinde bungalov tipi konaklama yerleri, restaurant, yürüyüş parkurları, kamp ve benzeri sosyal imkanlar bulunmaktadır.
Yedikuğular Kuş Cenneti (Yedikır Barajı)
İl merkezine 35 km, Suluova’ya 8 km uzaklıkta olan Yedikır Barajı, sosyal tesisler ve piknik alanlarını barındıran, pek çok kuşun konaklama alanı haline gelen bir komplekstir. Burada 100’den fazla kuş çeşidinin yaşadığı Yedikuğular Kuş Cenneti bulunmaktadır. Kış aylarında aralarında; çamurcun, yeşilbaş ve büyük karabaş martısının da bulunduğu bu nadide mekanda, küçük batağan, bahri, kara batak, gribalıkçıl, büyükbalıkçıl, küçükbalıkçıl, sakarca, boz kaz, angıt, fiyu, boz ördek, çamurcun, yeşilbaş, kılkuyruk, elmabaş patka, büyük tarakdiş, sakarmeke, kervan çulluğu, büyük karabaş martı, karabaş martı ve turna gibi bir çok türde kuş bulunmaktadır. Doğa güzelliği ile insanı büyüleyen bu mekanda farklı kuş türlerini görebilir, olta balıkçılığı, gezi, piknik ve farklı sportif faaliyetler yapabilirsiniz.
TERMAL KAPLICALAR
Amasya termal kaynaklar yönünden zengin bir yapıya sahiptir. Terziköy ve Gözlek kaplıcaları ile Hamamözü’nde bulunan Arkut Bey Kaplıcası ve ilçe merkezindeki termal tesisler en önemli sağlık kompleksleridir. Bu kaplıcalar birçok hastalığa şifa olmaktadır.
Gözlek Kaplıcası
Amasya merkez ilçeye bağlı olan kaplıca alanı, Amasya-Göynücek yolu üzerindeki Gözlek Köyünde yer almaktadır.
Hamamözü (Arkut Bey) Kaplıcası
Amasya, Hamamözü ilçemize ait kaplıcaların geçmişi, milattan önceki yıllara kadar uzanır. Ancak kesin bilgiler Selçuklu devri Kılıç Arslan´ın Danişmendliler´e 1095 yılında hükmetmesi sonucu Amasya´yı oğullarından Melik Nizamettin Ergun Şah´a devretmesi ve Argun Şah´ın bölgemizi Arkut Bey´in himayesine bırakması sonucu; yeryüzüne sızıntı halinde çıkan su o günün imkanları nispetinde kaplıca olarak inşa ettirilmiştir. Arkut Bey Hamamı ismi de buradan gelmektedir. Daha sonra, tabiat şartları nedeniyle Kaplıcalar yeraltında kalmıştır. Zamanla yapılan araştırmalar sonucu o günlere ait eserler ve su kemerleri göze çarpmaktadır.
Terziköy Kaplıcası
Amasya Terziköy Kaplıcası Turizm Merkezi, il merkezine bağlı Çivi köyü sınırları içinde, il merkezine 36 km uzaklıkta yer almaktadır. Terziköy Kaplıca Suyu diğer kaplıcalar gibi romatizma, mide, barsak, idrar yolu rahatsızlıkları, beslenme bozukluğu gibi birçok hastalığa olumlu etkileri olduğu bilinmektedir.
Belirgin yöresel yemekleri?
-Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Amasya, bu kültürel birikiminden gelen köklü bir yemek geleneğine sahiptir. İkliminin Karadeniz İklimi ile Karasal İklim arasında geçiş özelliği göstermesi, verimli toprağı, çeşitli bitki örtüsünü de beraberinde getirmiştir. Ekonomisinin tarım ağırlıklı olması nedeniyle İlin yöresel mutfağının temelini tahıl ürünlerine dayalı yemekler ile sebze yemekleri oluşturur. Tarımsal ekonomik yapının bir göstergesi olarak hamur işi yiyeceklerin de oldukça yaygın olduğu görülür. Yer yer hayvan yetiştiriciliği yapılan bölgede hayvansal ürünlerde mutfakta kullanılan diğer malzemelerdendir.
GELENEKSEL MUTFAK
Çorbalar
Çatal Çorba, Sakala Çarpan, Toyga Çorbası, Cilbir, Helle Çorbası, Kesme İbik Çorbası, Yarma Çorbası.
Etli Yemekler
Bakla Dolması, Etli Bamya, Keşkek, Ciğer Sarması, Göbek Dolması, Madımak, Mıhlama, Mumbar-İşkembe, Pastırmalı Pancar, Patlıcan Pehli, Pastırma Gağallemesi, Pirpirim, Sirkeli Ciğer ve Sulu Köfte.
Tatlılar
Dene Hasudası, Kuymak, Yuka tatlısı, Ayva Gallesi, Elma Tatlısı, Fırın Sütlaç, Gelin Parmağı, Gömlek Kadayıfı, Kalbur Tatlısı, Höşmerim, Peluza (Hasuda), Şeker Böreği, Unutma Beni, Vişneli Ekmek ve Zerdali Gallasi.
Hamur İşleri (Pilav vs.)
Amasya Çöreği, Yağlı-Katmer, Kabak Kabuklu Pilav, Bişi, Cırıkta-Cızlak-Akıtma, Döndürme, Ekmek Aşı (Papara), Eli Böğründe, Haşhaşlı Çörek, Haşhaşlı-Cevizli Poğaça, Hengel (Kıymasız Mantı), Kaypak, Mayalı, Patlıcanlı Pilav, Sini Su Böreği, Tepsi Böreği, Yakasal Böreği ve Yanuç.
Amasya Tarihi, Kültürü ve Eşsiz doğası ile Turizmin gözdesi olmaya devam ediyor. Müze ve Ören yerleri ziyaretçi sayılarında her yıl artış sağlanmaktadır. Amacımız daha çok yerli ve yabancı turisti Amasya’ya getirmektir.
İSTATİSTİKLER
Amasya Müze ve Örenyerleri Ziyaretçi Sayıları (2016-2017)
YILLAR YERLİ YABANCI TOPLAM
2016 466.052 19.394 485.446
2016 (9 Aylık) 407.740 17.260 425.000
2017 (9 Aylık) 518.964 7.194 526.158
Çok detaylı ama bir o kadar anlaşılır bir anlatımla Amasya ilimiz hakkında bizi bilgilendirdikleri için Amasya İl Kültür ve Turizm Müdür V Sn Hakan KARAMAN’a teşekkürlerimizi sunarız.
Amasya
Yeşili simgelermiş namını duyduğumda,
Mis kokular alırdım, attığım her adımda.
Burada Şehzadeleri yetiştirmiş onca,
Başkentlik yapmış krallara tarihi boyunca.
Mustafa Kemal Paşa’yla müjde verdi yurda,
Amasya Temimi bedeldir bin madalyaya.
Önderlik yapmış Cumhuriyet’e giden yolda,
Milletin birlik gücünü konuştu tüm dünya.
Ferhat’ın Şirin için deldiği o dağına,
Her çıkan destansı yeri demiştir adına.
Yalıboyu evler örnekmiş modern yaşantıya,
Hep ulu önderleri ağırlamış Amasya.
Güneşin doğuşuna benzer bahçe bağıyla,
Bir yandan, morumsu kırmızı misket elmaya,
Bir de masmavi göllere baktım doya doya,
Anladım tek yeşil değil, rengarenk Amasya.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.