göç
gök gürlüyor
bütün kuşlar birbirinden ayrılıyor
heyhat!
yağmur olanca hızıyla yere iniyor
sokaklar boşalıyor,başını taşıdığım göğsüm göç
gök,ağlıyor.
bu kaçıncı bilmem
yanağıma yanağını dayadığında soğuk duvarlar
saatler yerinden kopuyor
zaman ki bilmez kendini
ölürüm sana
orada saat kaç?
kaç gel
bizi zamanın bilmediği yere
bizi bilmeden senden ve benden merak edilmediği
kapı gıcırtısı ve aralığında gözüm
yağmurun işine benzemiyor bu
sessiz olun
ses/sessiz sessiz
duyuyor musunuz?
o geliyor
uyandırmayın beni
ya da uyandırın fark etmez
şu kediyi alın ayağımın altından
ruhumu tırmalıyor
beni bana bırakın
göç ediyorum sevgilim/le