- 1728 Okunma
- 8 Yorum
- 2 Beğeni
MÜFTÜ, NE SİZİN BAŞINIZDA BEKLEYİP NASIL SEVİŞECEĞİNİZİ DENETLER NE DE SİZ İSTEMEDİKÇE NİKAHINIZI KIYAR.
Bizim bir arkadaş son zamanlarda takmış bir konuya kafasını, önüne gelenle bu konuyu tartışıyor: Efendim, müftülerimizden biri bir açıklama yaparak demiş ki ’’ Eşinizle cinsel ilişkide bulunduğunuzda hayvanlar gibi çırılçıplak soyunmayın’’
Vay efendim ’’ Ben şimdi bir kadınla yattığımda ceketle pantolonla mı sevişeceğim?’’ Soru bu?
Yahu bir türlü anlamam. Müftü, elinde bir silah yatak odana giriyor da ’’ Bana bak lan ! Soyunursan, tamamen çıplak bir vaziyette o kadına dokunursan senin beynini patlatırım’’ Diye tehdit mi ediyor? Ya da bu güne kadar hayatını hep müftülerin fetvalarına göre tanzim ettin de bu gün ’’ Ya yeter ama. Ben cinsel ilişki esnasında çırılçıplak olmak istiyorum. Bu fetvayı az yumuşat ki ben de rahat rahat işime gücüme bakayım’’ mı diyorsun? Nedir? Anlamadım ki.
Hani hatırlarsınız, bir zamanlar Rabia Kazan adlı bir Ülkücü(!) kızımız vardı. Bir gazeteciydi bu kızımız. Tesettüre son derece riayet eder, kıçının, pardon..saçının bir telinin bile gözükmemesi için kendisini sarıp sarmalardı her ne kadar makjajından asla taviz vermese de.
Bu Ülkücü kızımız(!), daha sonra bir kitap yazmaya başladı ve o dönemde sayın papa hazretlerini delmiş olan Hz. İsa ile nişanlandı. Yahu anlayın. Zamanımızın sayısız Mesihlerinden olan Mehmet Ali Ağca’dan bahsediyorum.
Mesih M.Ali’nin şöhretinden faydalandığı için kitabının best seller olacağını sanıyordu.
İşin doğrusu Rabia Kazan- Hz İsa ( pardon... M.Ali Ağca ) aşkı o dönemlerde dillere destan olsa da, bahsi geçen kitap tutmadı. Rabia, umduğu gibi Oscar ödülü o minicik heykeli kaldıramadı. Ama mutlaka kaldıracağı bir şeyler olmalıydı.
Bir müddet sonra bir İtalyan avukat olan Giacanto Licursi ’nin şeyini kaldırdı. Durun bakayım neyiydi? Hah tamam hatırladım. Duygularını ayağa kaldırdı. Tabii ki bu arada kendininki de kalkmıştı.Ama önlerinde oldukça önemli iki engel vardı: 1- Rabia Ülkücü(!), Giacanto Komünist idi. 2- Rabia Müslüman, Giacanto Hırıstiyan idi.
Bu iki önemli engel onlara engel olabilir miydi? Çünkü İtalya’da Kardinaller’’ Hrıstiyan bir erkek, Müslüman bir kızla evlenemez. Kızın Hırıstiyan olması gerekir.’’ derlerken Türkiye’de Müftüler ’’ Zinhar olamaz. Herifin Müslüman olması ve dahi çükünden ufak bir parçayı feda etmesi gerekir’’ demekteydiler. Lakin dediğimiz gibi duygular ayağa kalkmıştı ve ’’Kalkmışın dini imanı olmaz’’ atasözü tüm dünya ülkeleri için geçerliydi.
Giacanto : ’’ Putinum cardinale ’’ ( Yani ’’ Komuşum Kardinale ’’ ) derken Rabia ’’ Kim takar Müftüyü’’ Dedi ve evlendiler. Böylece Rabia Kazan oldu mu size Rabia Licursi.
Sadece Rabia Licursi olmakla da kalmadı. Tesettüre de ’’ Te sittir’’ diyerek ondan da kurtuldu güzelcene...
Velhasılıkelam aynen Aşık Dertli’nin saz için söylediği bu sefer bir İtalyan erkeğinin aşkı ( ya da serveti ve şöhreti ) söz konusu olunca geçerli olmuştu Rabia için.
Telli sazdır bunun adı/ ne ayet dinler ne kadı.
Rabia Kazan Licursi ne ayet dinlemişti ne Müftü.
Uzun bir müddet sonra Norveç’te yine bir Müslüman kız...
Malika Bayan adlı Müslüman kız, türbanlı bir vaziyette bir kuaföre gidip saçlarını boyatmak istedi. Ama Kuaför Merete Honde ’’ Senin gibi başörtülülere burada hizmet yok’’ dedi
Malika Bayan, kuaförü dava etti. Bu dava sırasında kuaförün bilgisayarı incelendi ve bu incelemede Merete Honde’nin ’’ İslam, Nazizimden de kötüdür’’ şeklinde bir paylaşımı olduğu görüldü ve sonuçta 10.000 Kron para cezasına çarptırıldı. ( Türk parası 3.600 TL )
Sonra?
Merete Honde’yi para cezasına çarptıran Malika Bayan, daha sonra kabak çiçeği gibi açtı. Açmakla da kalmadı soyadı birdenbire Faviano olarak değişti.
İşin doğrusu Malika Bayan, niçin Malika Faviano oldu bilemiyorum ama aldığı yeni soyadına baktığımda o da bir İtalyan erkeğine şeyini ( yani gönlünü ) kaptırmıştı..
Bu İtalyan erkeklerinde nasıl bir hikmet varsa bizim kızlar onlara kapılınca ne ayet dinliyorlardı ne kadı.
Efendim, şimdi ülkede konuşulup duruyor: ’’Müftülerin nikah kıymasına hayıııırrrr...’’
Neden hayır peki?
Aslında bunun bir tek sebebi var:
Biz edebiyatla iştigal edenler de dahil maalesef bu ülke insanına her şeyi öğretmek mümkündür de ’’ De- da ’’ eklerinin nerede ve nasıl kullanılacağını ve işlevini öğretmek pek mümkün değildir. İşte o sebeple vatandaşlarımızın bazıları ’’ Müftülerin nikah kıymasına hayıırrrr’’ Diye çığrışıp dururlar.
Tabii ki ’’ ne alaka?’’ Diyorsunuz. Hemen açıklayayım.
Yahu Mübarekler !
Yeni düzenleme diyor ki:
Bu güne kadar nikah kıyma yetkisi
İl ve ilçelerde Belediye Başkanları ve onların yetkili kıldıkları memurlar,
Nüfüs daireleri
Köy Muhtarları,
Dış ülkelerde bu iş ile ilgili olarak yetkilendirilmiş elçilik personeli,
Çeşitli uzun yolculuklarda kaptanlar, pilotlar vesairenin yetkisindeydi
Bundan böyle bu yetkililer arasına Müftüler ve müftülerin yetkili kılacağı kişiler DE DE DE DE ilave edilmiştir ( Anlaşılsın diye dört tane ’’DE ’’ yazdım
İşte buradaki ’’ DE ’’ eki, bu yetkinin sadece müftülere ve onların yetkili kıldıkları kişilere ait OLMADıĞINI ifade eder.
O ’’DE’’ eki aynı zamanda nikah kıyma yetkisinin diğer görevlilerden alınıp sadece müftülere verilmediğini ’DE DE DE DE’’ ifade eder. Anlayabildiniz mi?
Yani, sen vatandaş olarak nikahını ister müftüye, ister belediye başkanına, ister muhtara, ister Nüfüs Müdürlüğüne giderek yetkili kişiye kıydırtabilirsin.
Dahası var.
Düzenleme diyor ki:
Müftü, kıyacağı bu nikahta ’’ Şu kadar mihr-i müeeccel ile sizi karı koca ilen ettim’’ diye bir şey söylemeyecek. Sure ve ayet okumayacak. Hatta üzerinde dini kıyafet değil, nikah memurlarının giydiği kırmızı cübbe olacak. Diğer nikah memurları gibi o da evlenen çiftin eline verecek nikah cüzdanını. Yani kıydığı nikah, diğer nikah memurlarının kıydığı ve adına resmi nikah dediğimiz nikah olacak. Vatandaş ’’ Ben dini nikah da istiyorum’’ derse ancak o zaman - ayrıca- dini nikah dediğimiz nikah da kıyılacak ki bu konuda dahi din adamlarımız arasında bir ihtilaf vardır. Kimine göre şahitler huzurunda bir erkek ve bir kadının evlenmeyi kabul ettiklerini söylemeleri ile kıyılan nikah dini nikah yerine de geçerken bazı din adamları bunu kabul etmezler..Neyse, yani kim kıyarsa kıysın, nikahının dinen geçerli bir nikah olduğu konusunda şüphesi olan, bu nikahla kalbi mutmain olmayan vatandaşlar, isterlerse bir de dini nikah kıydırabilir. Ve camilerde, ibadethanelerde kesinlikle dini nikah kıyılmayacak.
Böyle olunca artık hiç kimse ’’ Yaptırırım imam nikahı, alırım kızı, atarım eve, sonra canım istediğimde kapı önüne koyarım’’ Diyemeyecek. Çünkü artık Müftü ya da onun yetkilendirdiği imamın kıydığı nikah resmi nikah olacak.
Bu yetki ile söylenenin aksine 18 yaşından küçük kızlar artık imam nikahı ile evlendirilemeyecek. Çünkü yasa 18 yaşından küçük olanların evlendirilmesine izin vermiyor. Böyle olunca da diyelim ki 16 Yaşında bir kız çocuğunu koluna takıp bir imamın huzuruna gelen kişi o kızla imam nikahı ile evlenemeyecek. Çünkü böyle bir nikah kıyılırsa o imam hapı yurar. İmam ancak 18 yaş üstü kişilerin nikahını kıyabilecek ve kıydığı nikah resmi nikah olacak.Böylece imam nikahı adı altında eve kadın kız atmanın da önüne bir nebze de olsa geçilmiş olacak.
Haa, denilebilir ki ’’ İstismarlar olamaz mı?’’
O istismar her zaman var zaten. Yasalara göre 15 yaşındaki bir kızla evlenmek suç olduğu halde bu ülkede Cumhuriyet öncesinde de Cumhuriyetten sonra da 15 yaşında, hatta daha küçük kız ya da erkek çocuklar imam nikahı denen gayri resmi bir nikahla evlendirildiler mi? Evet..Bu düzenlemeden sonra da evlendirilecekler mi? Evet.( Ama düzenlemeyle bu en aza indirilecek) Bazı kadın ve erkekler yaptıkları zinayı din kılıfıyla örtmek için yine imam nikahı ile evlilik yapacaklar mı? Evet..Bazı herifler, bir sürü kadınla düzeyli(!) beraberlikler yaşarlarken, bazı herifler de dinin arkasına sığınıp yine dört kadını eve atıp harem kuracak mı? Evet...
Tüm bunların nikah kıyma yetkisine Müftüleri ve imamları da dahil etmeyle bir alakası var mı? Hayır. Müftü nikah kıysa da, kıymasa da bunlar olacak mı? Evet..
O halde itiraz niye?
Duygular ayağa kalkmışsa, kalkmışın da dini imanı olmuyorsa, vatandaş nikahını kıydırmanın bir yolunu nasılsa bulacaktır. Ama imam olur, ama belediye görevlisi, ya da muhtar vs. Bunca tantanaya gerek var mı? Yok.
Yani?
Yani Müftü efendiler ve imamlar ne yatak odanıza gelip ’’ Laaan...Hooop. Öyle cıscıbıldak olmaz. Bak dağıtırım beynini ’’ Diye başınızda bekliyor ne de ellerinde ondörtlüler kapınıza dayanıp ’’ Ya nikahını kıyarım, ya canına kıyarım’’ Diyorlar. Kafanız rahat olsun. Canınız hangisini beğeniyorsa nikahınızı ona kıydırın, canınız nasıl istiyorsa o şekilde sevişin.
Devlet size bazı alternatifler sunar. Hangisini tercih edeceğiniz size kalmıştır
Müftüler size sadece tavsiyelerde bulunur. Uymak ya da uymamak size kalmıştır.
Hepsi bu olan bu kadar basit bir mevzuyu ’’ Gettiiii, gettiiiii. Amanın yetişin gonşular vallah da gettiii, billah da gettiiiii. Laiklik elden gettiiii ’’ Noktasına getirmenin alemi yok.
Son sözlerimi 6.ve 7. Resimdekilerin tamamına ama özelde 6. Resimde en sağda ellerinde ’’ Müftü resmi nikah kıyamaz’’ yazılı kartonlar taşıyan iki ablaya söyleyerek noktalayayım.
Sayın ablalarım !
Müftü sizin nikahınınızı kıyamaz. Sizin böyle bir talebiniz yoksa elbette kıyamaz. O konuda haklısınız. Ancak bunu böyle kartonlara yazarak duyurmanıza gerek yok. Müftünün de zaten siz istemedikten sonra böyle bir talebi söz konusu değil. Ancak, Müftü, benim nikahımı kıyar. Buna da değil siz, sizin feriştahınız gelse engel olamazsınız. Yani şunu kafanıza sokun artık: ’’ Bu ülkede biz ne istersek o olur’’ Dönemleriniz çoktan sona erdi.
YORUMLAR
merhaba;
yazınızda bazı yerlerde aptalı oynayarak (Hz İsa ( pardon... M.Ali Ağca , o da bir İtalyan erkeğine şeyini ( yani gönlünü ) kaptırmıştı.. bu tür ifadeleri kullanmışsınız. Sizin deyiminizle mutlaka siz de birilerine şeyinizi(yani gönlünüzü kaptırmışsınızdır... Bu beni bağlamaz . Kimsenin şeyinin( gönlünün) bekçisi ve peçetecisi değiliz. Lakin ülke saçmalıklar sarmalında iken, ne kadar ihtiyaç duyuluyor ki, bu konu gündeme geliyor. 15 sene içinde 6 eğitim bakanı , altısı da birbirinin getirdiği sisteme, sittirsin gitsin. böyle sistem mi olur diye diğerini yerme yarışında iken, ben yaptım oldu patladı gitti muhabbeti içinde, sürekli kandırıldığını söyleyen lakin gerçekte şeytandan üç gün önce doğmuş önce ben diyen bencil yönetim varken, neredeyse ben 17_25_ aralık tarihinden sonra doğdum. ben temizim. Tertemizim diye ortada kirlerini akıtanlar varken, neden bu gündem. Kalkmışın dini imanı yoktur. Ataların böyle demiş. Peki neden her kalkmışın önünde vatandaşın küfesi var. Bu soruların hiç biri sorulmazken, adam soyunmadan sevişen....... demiş.Ya o adam var ya onu diyen adam, Eminim ki insanları çıplak gösteren gözlük çıksın diye dua edenlerin önde gidenlerindendir. Hatta ortası delik hacı şakir bile bu tür insanlar yüzünden ortaya çıkmıştır.Memur müftüden olsun, öğretmen müftüden olsun, ..... olsun. Peki olsun. Bunu yaptık mı her şey düzelecek mi? Hani referandumdan sonra ülkem çok iyi olacaktı? Hani şehit cenazeleri gelmeyecekti?Çinden fasulye, malezyadan nohut, afrikadan et dilenen ülke konumundayız. Bunların üstünü örtmek için elbette kral çıplak diyecekler. Yok edilenlere, ve yerine konanlara bakın. Kendi yapmadığımız, ihale şartlarında kazıklandığımız bir kaç köprü ve yol.Bunlar için dahi bizler Allah razı olsun derken, asli görevi bu gibi şeyleri yapmak olan, ve bu nedenle yönetimlere talip olanlar, bunları lütuf olarak bizlere gösteremez. BUnları saklamak için elbette kral çıplak denecek. 700 BİN liralık saatleri, ayakkabı kutularını, sıfırlanamayan paraları, reza zarrab abilerini unutturmak için elbette kral çıplak diyecekler. bizler de bir ıslık peşine giden şartlanmış hayvanlar gibi, düşünmeden onların peşine gitmeye, gündemlerini konuşmaya devam edeceğiz. çünkü istenen bu. ve adamlar başarılılar bu konuda.
eyvallah...
sami biberoğulları
Yalnız şu soruları bana sorduğunuz kadar memleketin bunca derdi varken ''Müftü nikah kıyamaz '' Diye yollara dökülenlere de sormak gerekmez mi diye düşünmeden de edemedik.
YAZGI_24
eyvallah...
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler benden de.
Birincisi
siz kimsiniz?
onlar kim ?
bemizin örekesine kadar ayrışıp adamların ekmeğine yağ sürelim
sonra saçımızı yolarız
herkes yapıyor da sen niye yapıyorsun
buraya kadar yazdığım girişinde okuduğum siz biz onlar idi bundan sonrası
Filiz Şahin. tarafından 10/25/2017 3:24:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
Filiz Şahin.
kırmızı eflatun bir yazı olmuş bu bütün kiralık misliman aman süslüman aman iste anlayın kiralık karıların pampirik halvet danslarına eşdeğer komedi idi
vallahi çok güldüm yüz kasları ağrıyür biliyün mü
hasılı
kiminle ne yaşarsanız yaşayın ama
"çocuklara kıymayın efendiler "
sami biberoğulları
Biz senelerce '' başını neden örtüyorsun'' Sorusuna korkumuzdan '' Başımda yara var o yüzden '' Dedikten sonra bu gün artık '' Sana ne '' Diye cevap verme cesaretine erişmiş insanlarız.
Biz, dağdaki çoban, rezidanslardaki temizlik işçileri olduğumuz için verdiğimiz oylar değersiz görülürken bu gün verdiğimiz oylar yüzünden bir taraftan kendilerinden korkulan ama bir taraftan da hâlen koyun yerine konan ayrıştırıcı, bölücü, bu ülkede nifak tohumları ekip duran hainleriz.
Biz olmayanlar mı?
Onlar da işte bize koyun, ahtapot beyinli, kaz kafalı, yalaka, kıç yalayıcısı, bidon kafalı diyen sevgi, barış, kardeşlik , dostluktan yana olan birleştirici, bütünleyici vatanseverler...
Kimse kusura bakmasın ve sadece benim susmamı istemesin.
Susulacaksa hep beraber susalım. Konuşulacaksa ben de konuşurum.
Selam ve sevgilerimle.
Sami Hocam,
Yazınız mizahi açıdan oldukça keyifli ve bilgilendirirken de bolca güldürdü. Ta ki son paragrafa gelene kadar. Bu sözleriniz bayağı düşündürücüydü.
Saygılar,
sami biberoğulları
O son paragraftaki '' Bu ülkede biz ne istersek o olur '' Sözleri beni de vaktiyle çok düşündürmüştü. Bu gün hâla koskoca bir profesörün o sözleri nasıl sarfettiğini düşünüyorum.
Kıymetli hocam. Öncelikle giyinik sevişmeye karşıyım. Sevişmenin de kendine göre kuralları olduğunu unutmamak gerekir. Örneğin: Nasıl ki,futbolcular sahaya çıplak çıkamıyorsa, sevişecek çiftlerde yatağa giyinik girmemeliler. Ama tabi ki bu, şu anlama da gelmez insanlar giyinik sevişmek istiyorlarsa illede çıplak sevişin demenin de bir anlamı yok. Sonuçta fantezi meselesi.
Ama insanlar çıplak oldukları o anlarda haya edip üzerilerine ince bir örtü alıyorlarsa bunu da saygıyla karşılamak gerekir.
Laiklikle kafayı bozmuş sosyal hayatımdan tanıdığım biri, geçmişte İngiltere de tanıştığı bir İngiliz hanımla londra da bir kilisede evlendi. Bir süre sonra eşiyle Türkiye’ye geldiler. Bir sohbet ortamın da kendisine sordum; Kayhan sen dinle devlet işlerinin birbirinden ayrı olmasını söyler ısrarla laikliği savunurdun sonra da gidip kilisede nikah kaymışsın. Nasıl oluyor bu?!’’ Doğrusu benim kafam karıştı. Dediğimde cevabı son derece ironikti; Orada başka bir şansın yok.
Yani açıkça söylemese de mealen şunu demek istiyor.Sıkar biraz Hristiyan öğretilerinin dışına çıkmak. Başta din olmak üzere kültürel değerler söz konusu olunca elin oğlu için laiklik falan bir şey ifade etmiyor.
Oysa bizde tercih hakkı da var olacak ama on dan bile rahatsızlar.
Kaleminize emeğinize sağlık.
Saygı ve sevgilerimle
.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Evet bu ülkede biz ne istersek o olur dönemleriniz bitti cümlesindeki ayrıştıran niz eki yazınızın akıcı ve komik üslubunu yerle bir ediyor. Ama tabi ki bu 'niz' yeni bir biz ne istersek o olur döneminin başladığının da habercisi gibi görünüyor.
Kelebek etkisi de diyebiliriz, küçük dokunuşlar da büyük alışkanlıklar yaratır. De ve da ayrı yazılsa da sonucunu bir toplum ödüyor.
Ama çok eğlendim okurken yazınızı, iyi bir nüktedansınız. Saygılarımla.
sami biberoğulları
En azından yiğidi öldürseniz de hakkını vermişsiniz. Teşekkür ederim.
Selam ve saygılar.
Değerli hocam, söylemesi kolay gelse de 'zihniyet değişikliği' en müşkül süreçlerden biridir...
15 yıldır gözlenen, izlenen durum budur...
Bu, Türkiye'ye milyarlarca-belki trilyonlarca- liraya maloldu...
Korkunç yıkımların eşiğine kadar geldik...
Allah'a şükürler olsun ki, zihniyet değişikliği gibi kaotik süreçlerden hangi ferasetle çıkılabilceğini içselleştirmiş, dünyaya örnek olmuş bir kesimimiz, en başta insana, devletine, milletine ve geleceğine kör bakmayan bir kesimimiz var...
Ne laiklikten, ne cumhuriyetten, ne demokrasiden, ne insan haklarından, ne kazanılmış haklardan, ne millet şerefinden hiçbir şey kaybetmeden, yani bunları daha da güçlendirerek, kökleştirerek gerçekleştirildi, gerçekleştiriliyor zihniyet değişikliği...
İçerideki ve dışarıdaki gafillerin, bedhahların, hatta hainlerin iğvalarına rağmen...
Müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesi de bu süreçte kazanılmış milli özgüvenin bir ifadesidir aynı zamanda...
Özgürlüğümüzün bir ifadesi...
Yani, bir millet özgürlüğünü, bağımsızlığını ve istikbalini böyle, bu özgüvenle savunabilir, savunucularını anlayabilir, muktedir kılabilir...
İnşallah, sizin nikahınızı da tez zamanda müftü kıyar, değerli hocam...:)))
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
İlk nikahımı bir emekli imam kıydı. Üç ay sonra bu dini nikahı resmi nikahla da perçinlediğimizde bir belediye memuru kıydı nikahımı. Üçüncüsü olursa artık değişiklik olsun diye bir papaz bulup papaza kıydıracağım. ))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Merhaba saygıdeğer kalem dost, öncelikle kutlarım yazınızı. Gülmece ustalarının örneğin A. Nesin'in yazdıklarını burun farkıyla geçer yazınızın mizahi yönü.
Kesin bilmiyorum bir müftü,"... hayvanlar gibi çırılçıplak soyunmayın" diye. dedi mi! Eğer demişse. ört ki, ölelim! Başka ne denir. iki laf da o beye etseydiniz keşke.
Memleketin eğitim öğretim sorunları çığ gibi artarak devam ediyorken, hiç gereksinim yokken müftülere niye angarya yükleniyor. Onların çoğu zaten görevlerini yapıyor! anlamış değilim.
hocam dahi görevi yapıp önündeki kelimeden ayrı yazılan da, de ek midir?
Emeğe ve sanata saygımla esenlikler.
sami biberoğulları
Bir müftü '' Hayvanlar gibi çırılçıplak soyunarak cinsel münasebette bulunmayın '' demiş olabilir. Zira bazı hadis kitaplarında şöyle bir hadis vardır: "Biriniz eşiyle cinsî munâsebette bulunduğu zaman, eşi ile kendisinin arkasına bir örtü alsın.
Eşler, iki vahşi eşek gibi örtüden (büsbütün) arınmasınlar."
(İbn'i Mâce, Hadis no: 1921; M. K Ummal, 6/415)
Ancak, bunu söyler Müftü, gerisi vatandaşın bileceği iştir.
De da eki dediğim duruma gelince:
Bir öğretmen olduğunuza göre bitişik yazılan de nin bulundurma eki, ayrı yazılan de nin bağlaç olduğunu mutlaka bilirsiniz.
Selam ve saygılar.