- 484 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Orda Bir Köy Var Türkiye'de
ORDA BİR KÖY VAR TÜRKİYE’DE
Makale : Mustafa Toga
Avrupalılar ‘Bize ayak uydurun’ deyip duruyorlar. Biz de onların nelerine ayak uydurmamız gerektiğini sorgulayıp duruyoruz.
Her zaman söylüyorum...
Her ülkede özel yaşam, insanların kendi tercihleridir ama biz öz kültürümüzden taviz vermeden, asimile olmadan, yaşadığımız ülkeye uyum sağlamalıyız.
Bu günlerde anavatanımızda olduğu gibi gurbette de birlik, dirlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Gurbetteki vatandaşlarımız örf, adet ve ananelerimizi yaşatmak için çeşitli aktifiteler yapıyorlar. Bu etkinliklere Türkiye’den de yerel yöneticiler, sivil toplum örgütleri, sanatçılar iştirak ediyorlar. Bu tür festivallere ben de katılıyorum. İnsanların yüzünde gördüğüm mutluluğu, gözlerindeki ışıltıyı, içlerindeki sevgiyi, kalplerinde ki ülkesine bağlılığı sizlerle paylaşmak istiyorum.
KARAMANLILARIN ‘YOLLARBAŞI’ TOPLANTISI
Akşam başlayan yağmur gece yarısı oldu hâlâ devam ediyor. Rotterdam’ın kuzeydoğusunda, Erasmus Üniversitesi yanındaki spor kompleksinde altı kişi, futbol sahasında kurulu olan çadırlara masaları, sandalyeleri yerleştirmekle meşguller.
" Saat kaç " diye soruyor ? Ali.
“ Sabahın 04.00 ü “ diyor, Ali’nin kayınçosu Ramazan.
Kantinin pencereleri yağmur taneciklerinden sırılsıklam olmuş. Camlar buharlaşmış, dışarısı tam olarak görünmüyor ?
Mutfaktan sorumlu Murat usta; " Çocuklar yağmur durdu mu ?" diye soruyor.
Hep beraber, " İnşallah! " diyorlar.
Dj Enes ve Dj Seyyit dışarı çıkıyorlar. " Yağmur durmuş… Allah emeklerimizi boşa çıkarmasın " diyorlar.
" İki aydır hazırlık yapıyoruz. İnşallah bu işten yüzümüzün akıyla çıkarız. "
Almanya’nın Düsseldorf şehrinden yardım için gelen Muammer’in gözlerinden uyku akıyor. İki sandalyeyi birleştirip ayaklarını uzatıyor. Uzun uzun esniyor. Bir eliyle ağzını kapatırken diğeriyle oturması için Ali’ye işaret ediyor.
Ali; " Gün ışıdı, neredeyse sabah oluyor ama bu arada tüm hazırlıkları bitirdik herhalde " diyor.
Muammer’le göz göze geliyorlar sonra Ahmet Kutsi Tecer’in…
Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür … şiirini birlikte okuyorlar.
TAHTA BAVULLA AVRUPA’YA GELDİLER
27 Mayıs 2007 Pazar günü KARAMAN ili, Yollarbaşı kasabası halkının gelenek haline getirdiği köylüler toplantısının 10.su bu yıl Rotterdam’da yapılıyor.
Geçen yıl Almanya’nın Duisburg şehrinde yapılan kutlama seneye Belçika’nın Charleroi şehrinde yapılacak.
Bu ne güzel birlik-beraberlik. Yılda bir de olsa Almanya, Fransa, Danimarka, Avustuya,Belçika, Hollanda gibi ülkelerde ikamet eden Yollarbaşılılar bir araya gelerek hasret gideriyorlar. Kazan kazan etler, pilavlar pişiriliyor. Şebit-pilav yeniyor. Kasa kasa yayık ayran içiliyor. Birinci, ikinci, üçüncü kuşak nesil bir araya geliyor, kaynaşıyor. Tahta bavullarıyla Avrupa’ya çalışmaya gelipte uçağın kuyruğunda gidenler rahmetle anılıyor, dualar okunuyor. Gurbetteki ortak sorunlar tartışılıyor, memleketten konuşuluyor.
Orda bir ev var, uzakta,
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir… nakaratları tekrarlanıyor.
Bu yıl ki Yollarbaşı Gününü Rotterdam’da Ali Andal organize ediyor. Ali ile yıllardır tanışıyoruz, üstelik kapı komşuyuz. Köylüler toplantısı bizim için de bir tutku haline geldi. Bu yıl da ailece bu şenliğe katılacağız.
Sabah uyanır uyanmaz ilk işim pencereden dışarı bakmak oldu. Yağmur durmuştu ama yerler biraz ıslaktı.
‘Allah…! Emeklerinizi boşa çıkarmaz inşallah? ’ diye mırıldandım.
YAĞMURLAR ÜLKESİ HOLLANDA
Bu organize için Ali’nin aylardır neler çektiğine gözlerimle şahit olmuştum. Yediği ekmek, içtiği su, soluduğu hava olmuştu. Her konuştuğu üç sözcükten birisi bu toplantıyla ilgiliydi. Her şeyin dört dörtlük, kusursuz olmasını istiyordu. Buraya kadar her şey iyi güzeldi ama şu son bir haftadır bir sıkıntı, bir kasavet çökmüştü komşumun üstüne. Malûmunuz, Hollanda’da kış, yaz fark etmez, yağmur aniden bastırabilirdi. Kulaklar radyoda, gözler TV’de idi. Hava durumu pek iç açıcı değildi. Çünkü hafta sonunu yağmurlu deniyordu.
Tabii bunun iki negatif yanı vardı. Birincisi; Yollarbaşı festivalı açık havada yapılacaktı. eğer yağmur yağarsa hiç tadı olmazdı. İkincisi; Hava şartlarından dolayı katılım az olurdu. (Maalesef Ali’nin korktuğu başına geldi, normal olarak 1400-1500 kişi olan katılım, bu yıl 900 kişi civarında gerçekleşti.)
MEHTER MARŞI ÇALSIN, FESTİVAL BAŞLASIN
Kahvaltıyı yaptıktan sonra Ali’ye telefon ettim. " Hoca, kamerayı ve fotoğraf makinasını alıp hemen gel " dedi. Ali gelen misafirlerin tek tek resimlerinin çekilmesini istiyordu. ‘ Bu güzel organizasyonu unutulmaz bir anı olarak ölümsüzleştirmek gerek, hem Yollarbaşı Websitesinde yayınlarız ’ diyordu. TV5’i de davet etmiş çekim yaptırıyor. Çarşamba akşamı VUSLAT programı içerisinde yayınlanacak. Bu arada sazlı sözlü canlı atışma yaptırmak için Ozan Dursun Çelebi ve Ozan Mehmet Seyyahi’yi de davet etmiş. Bununla da kalmamış Leiden Üniversitesinde okuyan ve Türk kız öğrencilerinden oluşan, Efeler diyarının Zeybek Folklor ekibini getirtmişti.
Saat 09.30 da yanına vardım. Ali, Dj Fatih ve Ozanlar son kontrolleri yapıyordu. Hava kapalıydı ama yağmur yoktu. Köylüler toplantısına gelenlerin fotoğraflarını çekmek için bir sandalye alıp giriş kapısının karşısına oturdum..
Derken hoparlörden Mehter Marşı çalmaya başladı. Kendimi bir an köyümde hissettim. Beni çocukluğuma götürdü. En acıklı arabesk şarkıdan bile daha fazla duygulandıran, her duyduğumda beni ağlatan...
Orda bir dağ var, uzakta,
O dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
O dağ bizim dağımızdır şarkısını mırıldanmaya başladım.
Köyde anneannemi ziyaret ettiğim zamanlar aklıma geldi. Yeni sağılmış inek sütü, taze peynir, tereyağı, yumurta ziyafeti yaptığım canım köyümde geçen o yıllarımı özledim. Benim kuşak şanslı, özellikle Avrupa’da yetişen şimdiki nesil üzülerek söylüyorum maalesef " Orda bir köy var, uzakta " şarkısını tanıyamayacak, hissedemeyecek, köy nedir bilemeyecek, hayvanları sadece hayvanat bahçesinde, kafes arkasında yaşayan canlılar olarak tanıyacaklar.
Ne bir inek görebilecekler, ne bir tavuk, ne de yeni doğmuş bir buzağı, taze süt, peynir, yumurta... bunları sadece fotoğraflarda görecekler. Toprağın kokusunu içine çekmeyenler, buğday başağının tanelerini avucunun içinde ezmeyenler ~ köyü ~ içinde hissedemezler ki...
Yollarbaşılılar yavaş yavaş toplantıya gelmeye başladılar. Sağdaki çadıra bayanlar oturdu soldakine ise erkekler. Hava açıyor. Bu arada güneş bulutların arasından bir görünüp bir kayboluyor.
(*) İlisıra Derneği başkanı Almanyalı Celalettin Kocamaz mikrofonu alıp bu toplantıya katılmalarından dolayı tüm hemşerilerine teşekkür etti. ‘ Bu toplantının amacı sadece şebit-pilav yemek değil, yılda bir de olsa tüm kasaba halkının bir araya gelmesini sağlamaktır ’ dedi. ‘ Sayın Belediye Başkanımız Hasan Hüseyin Türker’in selâmı var. İşlerinin yoğunluğundan dolayı maalesef bu seneki toplantıya Türkiye’den gelip katılamadı, özür diliyor ’ dedi. Bu geleneğin daha uzun süre yaşatılması temennisiyle sözlerini tamamladı.
Futbol sahasının birinde gençler turnuvası yapıyordu.
Diğer sahada ki şişme balon, oyuncaklar bölümünde çocuklar hoplaya zıplaya oynuyorlardı.
Podyuma çıkan Zeybek folklor ekibi güzel bir oyun sergiledi. Dişi Efeleri ayakta alkışladılar.
Saat 16.00 ya geldiğinde hava iyice ısındı. Gençler sini sini etli pilav dağıtımına başladı. Masalarda yer kalmadı. Erkeklerin bir çoğu çimenlerin üzerine bağdaş kurup (**) şebit-pilav yediler.
Yemek faslından sonra çekiliş yapıldı. 1 euro’ya satın alınan biletlere onlarca hediyenin yanı sıra çocuk, bayan, erkek bisikletleri çıktı. Kazananlar sevindi. Biletlerine bir şey çıkmayanların umutları gelecek köylüler toplantısına kaldı.
Eş dost, hısım akraba arasında sohbet koyulaştıkça koyulaştı. Saat 20.00 oldu millet hâlâ dağılmıyor.
Ozanlar programlarını bitirdiler. Müzik aletlerini toplamaya başladılar.
Misafirlere yavaş yavaş evin yolu gözüküyor. İlk önce uzaktan gelenler toplantıdan ayrılıyorlar. Ne de olsa yüzlerce kilometre yol gidecekler. Ayrılırken herkesin yüzünde bir gülümseme dudaklarında dolu dolu bir gün yaşamanın hazzı okunuyor.
Bir dahaki köylüler gününde buluşalım diyorlar.
Allahaısmarladık….
Auf Wiedersehen….
Tot ziens….
Au revoir….
Good bye….
Bu tür sosyal faaliyetlerinden dolayı gurbette yaşayan Yollarbaşı insanıyla gurur duydum. Birlikteliklerinin bozulmamasını, festivallerinin kuşaktan kuşağa devam etmesini diliyor, organizasyona emeği geçenleri en içten dileklerimle kutluyorum.
………………………………………………………….……
(*) Yollarbaşı’nın önceki ismi
(**) Yufka ekmek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.