- 481 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“TANISAL SINAV”
Bu ifadeyi duyunca ne anladınız bilmiyorum. Ben önce afalladım. Sonra Türkçemizin güzelliğinden olsa gerek anladım. Anladım anlamasına da bana bunu soran arkadaşa izah edemedim. Tam olarak ne demek istediklerini de anlayamamaktan kaynaklanan bu durumu birkaç gün sonra araştırıp yazıyorum.
Bu sözcüğün kökü ”tanı” ve bir fiil. Kök diyorum, belki de biraz daha inebilir kökü “tan” da diyebilirsiniz. Bu şekilde tan-ı olur ve yine isimden fiil olur. Birileri bu sözcüğün anlamını “teşhisle” açıkladılar. Bir fiil olan sözcük karşımıza aynı zamanda fiil olarak da çıktı. Sözcüğün böyle kullanılması dilimizde tek değil elbette. “güreş, eski, güven, barış...” gibi sözcükler var dilbilgisinde adı da “ortak kök”.
“sal-” ekine gelince, tartışmalı bir ek. Belki bu kadar sık kullanılmasa bu kadar tartışılmayacak. Gerçekten o kadar çok kullanıldı ki: yapısal, kamusal, sayısal, sözel, özel, nesnel,öznel… Eski dilde nispet i’si kullanılırdı. “millî, dinî, askerî..” bu ekin giörevi isimden isim yapmak. Çok kullanılması bir yana yeri gelince “-sal, -sel” (kamusal, yöresel), yerine göre”-al, -el” (sözel, ulusal) , bazen da”-l” (nitel, öznel)şeklinde kullanılması da Türkçemizde görülmeyen bir durum.
Bu ekin ilginç bir tarafı da aslında isimden isim yaparken bir de baktık ki filden de isim yapıyor. Geçmiş zamanda biri çıktı bir fiilin ardına da takıverdi. “görsel”, olmadı ama “Ben yaptım oldu.” dedi birileri.
Efendim biliyorsunuz Türkçemiz çok güçlü bir dil. Eğer işlense her ihtiyacımızı da karşılar. İşlemeyi bilmeyenlerin elinde oyuncak olup çıkıyor. Sonra birileri de çıkıp diyor ki, “Türkçe anlaşılması zor bir dil.”
Tanısal sınavdan kasıt daha önce gördüğümüz ”seviye tespit sınavı” veya “düzey belirleme sınavı” olsa gerek. Belki türetme şekli doğru olsa bile işin tek yönü bi değil ki.
Burada asıl can alıcı noktaya geliyorum. Manzaraya bakın göreceksiniz. Bir kısım aydınımızın milli dil diye bir kaygısı yok. Özellikle batı kaynaklı sözcüklere kullanmaktan zevk alıyor. Elinden geldiği kadar dili batılı sözcüklerle dolduruyor, hatta getirdikleri sözcüklere Türkçe kurallara uydurmaya bile gerek görmüyor.
Bir kısım aydınımız, yıllar öncesinde kalmış “arı dil” hayalinin etkisinde, ama özen göstermeye yanaşmıyor. Arapça ve Farsçayı hedef almış. At gözlüğü ile baktığından artık Arapça ve Farsçadan dilimize yeni sözcük girmediğini fark edemiyor, tehdidin sürdüğünü zanneder kalan sözcüklere de temizleme peşinde, hem de Türkçeleştiğini fark etmeden.
Sayıları çok az olmasına rağmen bir kısım aydınımız da aşırılık peşinde. Belki bir tepki ama yine de olumsuz. Bunlar da Osmanlıcayı yaşatma peşinde.
Şimdi üç aydın dilimizi üç taraftan çekiştirirken koca Türk aleminin bir ortak dili olsun diye çalışanlar da ne yapacaklarını bilmiyorlar. Neden, tüm bu uçların bizi geçmişimizden ve özellikle de diğer Türklerden kopardığını anlamıyorlar. Belki de kimilerinin amacı bu, kim bilir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.